Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Fizik ve Sanayi2 Fizikte yapılan buluşların, uygulamaya geçmesi yakın zamanlara kadar ortalama 20 yıl sürmekteydi. Fakat son zamanlarda araştırma laboratuvarlarında yapılan araştırma ve buluşlar, 4 yıl gibi kısa bir zamanda uygulanma olanağına kavuşmaktadır... Yard. Doç. Dr. Metin Bolcal (İst. Kültür Üniversitesi) instein, durgun mc2 kütle enerjisinin başka enerji şekillerine dönüşebileceğini 1900'lü yılların ilk çeyreğinde söylemiştir. 1939 yılında Lise Meritner, Ö. R.Frish, Otto Hann, F. Strasman yaptıkları bir deneyi analiz ederken fisyon olayı ile toplum bunun bilincine erişmiştir. O tarihten 3 yıl sonra İtalyan fizikçi Enrico Fermi ve grubu ilk nükleer reaktörü yapmıştır ve böylece nükleer enerji Siemens'in 30 ülkede hayatımıza girmiştir. Amerika'nın yer alan 60 bin kişinin teknolojide bu kaçalıştığı Araştırmadar ileri olmasının Geliştirme (ARGE) nedenlerinden bir merkezlerinde sadece tanesi de nükleer teknolojiyi çok er2000 yılında 6330 yeni ken yıllarda kulbuluş gerçekleştirildi. lanmaya başlamasıAynı şirketin ARGE dır. harcaması bir yılda 6,8 Avrupa ve Amerika'da dev milyar euro'ya ulaştı. şirketlerin araştır2000 yılında tüm ma ve geliştirme dünyada 300 büyük laboratuvarlarında uygulamalı fizikçişirket araştırma geliştirmeye toplam 267 ler çok önemli çalışmalar yapmaktamilyar dolar harcadı.. dırlar. Bu şirketlerin dev şirketler haline gelmesinin nedenlerinin en başında büyük araştırma ve geliştirme laboratuvarlarına sahip olmalarıdır. İnsana inanılmaz gibi gelse de Siemens'in 30 ülkede yer alan 60 bin kişinin çalıştığı AraştırmaGeliştirme (ARGE) merkezlerinde sadece 2000 yılında 6330 yeni buluş gerçekleştirilmiştir. Aynı şirketin ARGE harcaması bir yılda 6,8 milyar Euro'ya ulaşmış durumdadır. 2000 yılında tüm dünyada 300 büyük şirket araştırma geliştirmeye toplam 267 milyar dolar harcamıştır.. . uzman bulup, işi ona yaptırmayı yeğlemişiz. Bu dünya görüşü sadece bize özgü de değil, Büyük Roma İmparatorluğu'nda da böyleydi. Romalılar 'Bir Romalı'ya teknik işlerle uğraşmak yakışmaz, bu tür işleri azınlıklar ve köleler görür' derlerdi. Durum bizde de aşağı yukarı böyleydi. Biz teknolojiye istemediğimiz için girmedik. Yapamadığımız için değil. Bugün dünya görüşümüz değişiyor. Şu halde komplekslerimizi aşarak kolları sıvamalıyız.” Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde yapılan araştırmaların uygulama alanına çabuk geçebilmesi çok önemlidir. Kesinlikle yüksek seviyede araştırmalar yapılmalıdır. Bu bir ülkenin bilimsel geleceği için çok önemlidir. Fakat bunun yanında daha çabuk uygulamaya konabilecek araştırmalar da yapılmalıdır. Sanayimiz ne yazık ki ileri teknolojiyi dışardan almak zorunda kalmaktadır. Çünkü bizde teknolojik ilerlemeyi sağlayacak uygulamalı araştırmalar çok azdır. Sanayiciler de bu araştırmalara destek vermemektedir. Türkiye'deki bazı sağlık kuruluşları milyarlarca lira harcayarak en son model tıbbi aletleri getirtiyor. Fakat ne acı ki, bunları kullanacak, kalibrasyon ve kontrolünü gerçekleştirecek elemanlar olmadığı için, bu aletler ya kullanılmamakta veya yanlış kullanılmakta. Bu hassas aletlerin hergün kalibrasyonunun ve bakımının yapılması daha sonra tıp adamlarının emrine verilmesi gerekirken, bazen geldiğinden beri hiçbir bakım ve kalibrasyondan geçmeden hastanelerde yıllarca kullanılanları vardır. E tirecekler, çıkan ürünün kalite kontrolünü daha iyi yapabilecekler, hem de kullanılacak malzemenin daha sağlıklı ve üretiminin de daha ucuza gelmesini sağlayacaklardır. Burada yetişen ve bünyeyi öğrenen elemanlar, kalite kontrol birimlerini yavaş yavaş araştırma laboratuvarlarına çevirecek, burada temel bilim felsefesine sahip olan fizikçiler üretimde yenilikler getireceklerdir. Kalitekontrol laboratuvarlarında yapılan iş yalnız üretilen malın belirli standartlarda çıkması için yapılan kontroller olmamalıdır. Bu laboratuvarlar, ileriye dönük olarak üretimin daha da kaliteli olması için çalışmalar yapılan laboratuvarlar olmalıdır. Yani araştırma da yapılmalıdır. FİZİKÇİLERİN ÜSTÜNLÜĞÜ Niye fizikçiler, sorusu hemen akla gelebilir. Temel bilimde eğitim görmüş insanlar olaylara at gözlüğü ile bakmak lüksüne sahip değildirler. Eğer yetenekleri de varsa olaylara geniş bir perspektiften bakma olanağına sahip olurlar. Fizik ve Matematik eğitimi almak, insanlara nedensonuç ilişkisini daha kolay kurmak gibi büyük bir avantaj sağlar. Çünkü fizikçilere göre her sonuç bir nedenden kaynaklanır. Fizikçiler meraklı insanlardır. Her şeyi araştırmak, onların yaptıkları öğretimin bir kaçınılmaz sonucudur. Yaptıkları işlere çabuk uyum sağlama gibi bir özelliği, yaptıkları eğitim ile kazanırlar. Fizikçiler rutin işleri yapmaktan çok, değişik işler yapmaktan hoşlanırlar. Bu da eğitimlerinin sonuçlarıdır. Üniversitelerimizin Mühendislik bölümlerinde eğitimin ilk iki yılında dersler genellikle temel bilimler, yani FizikMatematik ağırlıklıdır. Bunun iki nedeni vardır. Birincisi daha sonra görecekleri dersleri anlayabilmeleri için iyi matematik ve fizik öğrenmelerinin gerekmesi, ikincisi ise dünya görüşlerinin değişmesi içindir. Yine fizikçiler olaylara çok boyutta bakmağa alışıktırlar. 3 boyut ve zaman boyutu ile 4 boyut bir de hız çarpı kütle ile 3 boyut daha ilave edersek en az 7 boyut fizikçilerin devamlı kullandıkları boyutlardır. Dolayısıyla bir işe birden fazla yönden bakmak onların alışkanlığıdır. Onları kullanmaya çalışalım, onlardan yararlanmaya çalışalım. NE YAPMALI? Doğrusunu söylemek gerekirse, sanayi üniversite işbirliğinin sağlanamamasının en büyük nedenlerinden bir tanesi, üniversitelerimizin ve bilim adamlarımızın sanayiye yeteri kadar güven vermemesi, yeteri kadar yaklaşmamasıdır. Ne üniversite sanayiyi ne de sanayici üniversiteyi yakından tanımaktadır. Bu konuda çeşitli zamanlarda iki taraftan da yaklaşımlar olmuştur. Çeşitli paneller ve çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalara iki tarafta ilk başta olumlu yaklaşmasına rağmen iyi sonuçlar alınamamıştır. Şimdi şu soruyu sorabiliriz: Ne yapılabilir? Bir yerden başlamak lazım. Bizim tecrübelerimiz şunu gösteriyor: İşe sanayi kuruluşlarının kalite kontrol departmanlarından başlamak gerekir. Sanayi kuruluşları iyi bir kalite kontrol laboratuvarları kurup, buralarda iyi uygulamacı fizikçilere görev verirlerse, bu fizikçiler hem kalite kontrol yöntemlerini geliş ÜRETMEMEK: DÜNYA GÖRÜŞÜDÜR Türkiye'de ise nowhow satın almak genellikle sanayi kuruluşlarımız için daha kolay gözükmekte, bu nedenle sanayicilerimiz bu kolay yolu seçmektedir. Her ne kadar kısa vadede bu yol daha uygun görünse de sanayinin daima dışarıya bağımlı çalışması bu şirketlerin dev kuruluşlar arasına girememesine neden olmaktadır. Burada size Prof. Dr. Adnan Sokullu'nun sözlerini tekrarlamak istiyorum: “Biz bin yıldır araştırma yapmamışız ve teknolojiden uzak yaşama felsefesini sürdürmüşüz. Bu bir dünya görüşüdür, bir geri kalmışlık değil. Teknoloji gerektiği zaman, yani pek zorunlu hallerde yabancı CBT 1064 / 17 10 Ağustos 2007