20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM İNSANLARI POLİTİK BİLİM Aykut Göker http://www.ınovasyon.org Ne oldu da fabrika kurulması talebi yerini üniversite kurulması talebine bıraktı? Halkımıza bu bilim aşkı nereden geldi? Prof. Moiz Eskenazi’nin ardından Osman Bahadır TÜ ElektrikElektronik Fakültesi emekli öğretim üyelerinden sevgili hocamız Prof. Moiz Eskenazi'yi 29 Mart 2007 Perşembe günü kaybettik. Prof. Eskenazi, 1914 yılında doğmuş, önce İstanbul Darülfünunu'na bağlı olup sonradan 1934'te Yüksek Mühendis Mektebi'ne (bugünkü İTÜ) bağlanan Elektromekanik Enstitüsü'nden elektrik mühendisi olarak mezun olduktan sonra 1936'da Yüksek Mühendis Mektebi'ne asistan olarak girmişti. Aydınlatma disiplinini İTÜ'de bir bilim dalı olarak geliştiren Eskenazi 1981'de emekliye ayrılmıştı. Prof. Eskenazi ile iki yıl kadar önce (6 Eylül 2005) Büyükada'daki yazlık evinde bir görüşmem olmuştu. Görüşmemiz sırasında önemli gördüğüm sözlerini not etmiştim. Şimdi bu notlara baktığımda Prof. Eskenazi'nin şunları söylemiş olduğunu görüyorum: “Matematikçi Kerim (Erim) Bey'in derslerine dinleyici olarak girerdim. Mezun olmuştum ama Kerim Bey'in değerini bildiğimiz için onun derslerine girerdik. Felsefeci Reichenbach'ın derslerine de girdim. Reichenbach, Fransız filozofu Bergson'u küçümsüyordu. Birisi, 'Bergson burada olsa bu söylediklerinize ne derdi' deyince, 'Bir söz şelalesiyle cevap verirdi' demişti. Reichenbach'ın derslerini Nusret Hızır Fransızca'dan çeviriyordu. Hüsnü Hamid (Sayman), belki uluslararası değerde değildi ama Elektromekanik Enstitüsü'nü kurdu. Fakat görevine son vererek ona büyük nankörlük yaptılar. Hüsnü Hamid Bey enstitüyü Nancy modelinde kurmuştu. Büyük bir hizmet vermiştir. Burhan Hoca (Burhanettin Sezerar), bana bir elektrifikasyon projesi vermişti. Askerlik zamanımda projeyi tamamladım. Projeme 20 üzerinden 20 verdi ve beni kucakladı. Daha sonra Galatasaray Lisesi'nde öğrenci olan oğlu Faruk'a fizik dersleri vermemi istedi. Bir gün 'hocam Faruk kopya çekiyor' dedim. 'Bırak hiç olmazsa o sırada öğrensin' dedi. Çok hoşgörülü bir insandı. Elektrik hakkındaki temel bilgilerimi ben Burhan Hoca'dan aldım. Burhan Hoca'nın referansıyla, Avusturyalı profesör Frank Doppler beni yanına asistan olarak almıştı. Fransızca derslerini tercüme ederdim. Doppler peritonitten vefat etti.Benim zamanımda doktora mecburiyeti yoktu. Bir konferans verince doçent oluyordunuz. Doçentlik tezim; “Elektroteknikte dördüncü temel birim” üzerinedir. Benim en önemli çalışmam budur. Tarık Özker ABD'de doktora yapmıştı. Münir Ülgür ise ABD'de tekniğini öğrenmişti. Fuat Külünk benim hocamdı. Bir gün 'benim dersimin bir saatını sana veriyorum, bir aydınlatma dersi ver' dedi. Böylece aydınlatma teknolojisinde uzmanlaştım. Külünk Hoca Bursa'da karbondioksit zehirlenmesinden öldü.” Notlarım burada bitiyor. Profesör Eskenazi bu konuşmamızdan birkaç yıl önce eşi Dora Hanım'ı kaybetmişti. Eşinin ölümünden sonra sahildeki küçük evlerinin bahçesine yoldan görünecek şekilde “Villa Dora” isminde küçük bir levha koydurtmuştu. Sevgili hocamızı saygıyla anıyorum. Fabrika talebinden üniversite talebine 14 Mayıs 1950 Genel Seçimleri'nde yılların siyasî iktidarını oylarıyla değiştirebildiğini gören halkımız, bu gücüne güvenerek, yeni hükumetten talep ettiklerini de bir bir sıralamaya başlamıştı. Hemen her kentten, hattâ köylerden Ankara'ya gönderilen heyetler mârifetiyle iletilen; ya da Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın yurt gezileri sırasında dile getirilen bu taleplerin en dikkate değer olanı, herkesin kendi iline / ilçesine fabrika kurulmasını istemesiydi. O dönemde bir ilde bir fabrikanın kurulması o il için büyük bir olaydı; binlerce kişi için iş bulma, aş bulma umuduydu. Siyasî iktidar bu talebe duyarsız kalamazdı; ama bu talep nasıl karşılanacaktı? İktidardaki Demokrat Parti liberal ekonomi yanlısıydı; devletçiliğe şiddetle karşıydı ve bu karşıtlığını siyasî arenada açıkça ortaya koyarak iktidara gelmişti. Ne var ki halkın bu haklı talebini karşılamaya, dolayısıyla da iktidarını pekiştirmeye yarayacak, elindeki tek çözüm devletin fabrika kurmasıydı. Kamu iktisadî teşebbüslerinin (KİT'ler) 195060 döneminde paradoksal biçimde olağanüstü gelişme göstermesi Demokrat Parti'nin bu çaresizliğine dayanır. Gerçekten de o dönemde pek çok yeni KİT ve KİT'ler eliyle pek çok fabrika kuruldu. Tabiî, elden geldiğince, fabrikaların özel kişilerin ortaklığıyla kurdurulmasına çalışılıyordu ve böylece, KİT'lerin o çok bilinen iştirakleri ortaya çıktı. %49%51 formülüyle, çoğunluk hissesi özel sektöre bırakılmış bile olsa, bu iştiraklerde fabrikanın kurulması, işletmeye alınması ve çoğu zaman yönetim sorumluluğu ilgili KİT'çe üstlenilmekteydi. O süreçte, 'liberal ekonomiye' iman etmişken devleti tam yol iktisadî faaliyetin içine sokmak zorunda kalan ve bunu bir türlü içlerine sindiremeyenlerin yol açtıkları kayıpların, plânsızlığın burada üzerinde duracak değilim. Vurgulamak istediğim nokta, o dönemde halktan yükselen fabrika talepleridir ve siyasî iktidarın, kendi meşrebince de olsa, bu talepleri karşılama konusunda harcadığı ciddî çabadır. Bu yöndeki talepler 1960'lı ve 70'li yıllarda da sürmüştür ve bu kez talebin, olabildiği kadarıyla, “plânlı kalkınma” modeli içinde karşılanmasına çalışılmıştır. Ama kafalarda hep liberal ekonomiden sapmama ve özel sektörü güçlendirme zorunluluğu çakılı olduğu için iki arada bir derede kalınarak... Sözü, son yıllarda tanık olduğumuz, her ilde bir üniversite kurulması talebine getireceğim. Aslında bu talep de halktan yükseliyor. Ne oldu da fabrika kurulması talebi yerini üniversite kurulması talebine bıraktı? Halkımıza bu bilim aşkı nereden geldi? Yoksa, yeterince fabrika kuruldu ve halkımız iş güç sahibi oldu da artık iş sâdece çocuklarına üniversite tahsili yaptırmaya ve böylece onların daha iyi işler bulmalarını sağlamaya mı kaldı? Sakın bu, yeni kurulan bir üniversitenin o ilin insanları için, iş kapısı aş kapısı anlamına gelmesinden kaynaklanmasın? Galiba halkımız her şeyden önce, üniversitenin, doğrudan yarattığı istihdam bir yana, çok sayıdaki öğrenci ve öğretim üyesiyle, tıpkı çok büyük bir fabrika gibi, il ekonomisinin bütün sektörlerine büyük bir canlanma getirdiğinin farkında. Herkesin bu nedenle, kendi ilinde de bir üniversite kurulmasını istemesini hiç kötü karşılamıyorum; tam aksine, bu talebin bilim ve teknolojinin ışığının bütün ülkeye yayılmasında sıçrama tahtası görevi görecek; bulunduğu ilin ekonomik, toplumsal, özellikle de kültürel gelişmesinde kilit rol oynayacak üniversitelerin yaygınlaştırılması için çok iyi bir fırsat yarattığını düşünüyorum. Yeter ki, amaç bu olsun; bu talep bilim dışı inanç sistemlerinin bölgesel üslerini kurmak için kötüye kullanılmasın ve bir de, yeni üniversitelerin kurulması, ülkemizde üreten bir ekonomi inşa etmeye yönelik bir makro plâna bağlı olmadığı sürece, bunun, bir çığ gibi büyüyen beyaz yakalılardaki işsizliği daha da artıracağı gözden kaçırılmasın. İ Prof. Dr. Balkır vefat etti U CBT 1055/6 8 Haziran 2007 ludağ Üniversitesi'nin ikinci rektörü emekli albay, Prof. Dr. Nihat Balkır 24 Mayıs 2007 günü yaşama veda etti. Uludağ Üniversitesi'nde 2 Mart 197820 Ağustos 1992 yılları arasında kesintisiz 14 yıl rektörlük yapan Prof. Dr. Nihat Balkır 1922 yılında Tekirdağ'da doğdu. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olduktan sonra Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde stajını yaptı. 1954 yılında aynı yerde akıl ve sinir hastalıkları uzmanı oldu. 21 Kasım 1963'te doçent, 28 Ağustos 1965'te eylemli doçentliğe atandı. 7 Ocak 1971'de Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde profesörlüğe yükseltildi. 29 Haziran 1974 tarihinde Silahlı Kuvvetler'den emekli olup, İstanbul Üniversitesi Bursa Tıp Fakültesi Nöropsikiyatri Kürsüsü'ne profesör unvanı ile atanarak göreve başladı. Bursa Üniversitesi'nin kurulması ile 20 Haziran 1975 tarihinde rektör yardımcılığı, 1978'den itibaren de 1992 tarihine kadar rektörlük yaptı. Prof. Dr. Balkır, evli ve bir çocuk babasıydı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle