24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM DÜNYASINDAN K I S A TEKRARLANAN GÖRÜŞLER ETKİLİ OLUYOR İnsanlar diğer bir kişinin görüşünü birkaç kez dinledikten sonra bundan kolayca etkileniyorlar. Burada bu görüşün aynı kişi veya diğer birkaç kişi tarafından tekrarlanması önem taşımıyor. Anlaşıldığı üzere bir düşüncenin tekrarlanması, dinleyicilerde yaygın bir görüş olduğu izlenimini bırakmakta. İlginç sonuç binin üzerinde katılımcıyla testler yapan Amerikalı bilim insanlarına ait. Kimberlee Weaver ile çalışan araştırmacılar, katılımcıları üç gruba ayırmışlar. Birinci gruptaki katılımcılara üç grup üyesinin farklı görüşleri açıklanmış. İkinci gruptakiler de aynı düşüncelerle karşı karşıya kalmalarına rağmen bunların tek bir kişiye ait olduğu söylenmiş. Üçüncü gruptakilere ise bir kişinin (tek) görüşü sunulmuş. İşte bu şekilde, aynı görüşün farklı kişiler tarafından tekrarlanması halinde daha inandırıcı olduğu ortaya çıkmış. Anlaşıldığı üzere bir düşünce bu şekilde bellekte kalıcı olurken, bilinirliği nedeniyle de inandırıcı hale gelmekte. Araştırma, düşüncelerin ne kadar kolay kabul ettirilebileceğini göstermesi açısından önem taşımakta. H A B E R L E R ile romatizma tedavi ediliyordu. Eski ilaçların birçoğu 20.yy’a kadar kullanıldı. Bazılarından ise bugün bile yararlanılmakta diyor araştırmacılar. Sadece etki maddeleri artık sentetik olarak üretilmekte. SİNDİRİM SİSTEMİNDE DOKU SENSÖRLERİ Alman araştırmacılar kokuların, sindirim üzerinde de etkili olduğunu buldular. Münih Teknik Üniversitesi ve LudwigMaximilians Üniversitesi’nde gerçekleştirilen araştırmalara göre bağırsak mukozasında kekik, karanfil ve küçük Hindistan cevizinin (muskat) aroması için koku sensörü bulunmakta. Araştırma çerçevesinde fare ve insanların bağırsak mukozası incelendikten sonra çeşitli koku sensörleri saptanmış. Anlaşıldığı üzere koku maddeleri mide ve bağırsaktaki mukoza hücrelerini serotonin üretimi için uyarıyorlar. Serotonin ise bağırsak hareketleri ve sindirim suyunun salgılanması üzerinde etkili. Mukoza hücreleri tarafından algılanan koku maddeleri, UZAY ARAÇLARINA ÖZEL ÇİP LABORATUVAR Amerikan uzay ajansı NASA, uzay araçlarındaki mikroorganizmalara karşı yeni bir sistem geliştirdi. El büyüklüğündeki “labonachip” (çip üzerinde laboratuvar) ile astronomlar artık uzay kapsüllerinin üzerine bakteri veya mantarların yapışıp yapışmadığını kontrol edebilecekler. “labonchip”, içindeki minik kanallarında besleyici madde, kimyasal ya da diğer sıvıların taşındığı kredi kartı büyüklüğünde bir çip. Çipin içindeki sıvılar kimyasal, biyolojik veya fizyolojik süreçleri yerine getirebiliyorlar. Uzayda kullanılacak olan ve belli başlı bakterileri tespit eden ilk prototip, Marshall araştırma merkezi bilim insanları tarafından Uluslararası Uzay İstasyonu’nda denendi. Önümüzdeki sonbaharda ise 130 farklı organizmayı tanıyan ikinci bir prototip Kuzey Kutbu’nda denenecek. Bol yoğuşum suyu TIBBIN KURUCUSU MISIRLILAR MI? Halihazırdaki bilgilere göre Yunanlı doktor Hipokrat modern tıbbın kurucusu olarak bilinir. Mısır papirüslerini inceleyen Manchester Üniversitesi bilim insanları, şimdi en eski tıbbi gelişmelerin Mısır’da yaşandığını iddia ediyorlar. İngiliz araştırmacılarına göre Mısırlılar, hastalıkları İÖ 3500 yıllarında etki maddeleriyle tedavi etmesini biliyorlardı. Yani Hipokrat’ın doğumundan 1000 yıl önce Mısır’da, örneğin yaralar, antibiyotik etkileri olan bal ve reçine ile iyileştirilirken, kayış kıran (Ononis spinosa) idrar söktürücü, incir ve kepek ise müshil olarak kullanılıyordu. Mısırlıların diğer “ilaçları” banotu (Hyoscyamus niger), kimyon ve kişniş idi. Ciltte kızarıklıklara neden olan maddelerle Mısırlı hekimler ciltteki kan dolaşımını uyarıyorlardı. Nar ile bağırsak kurtları, safran ve kereviz miş. Söz konusu erime artan sıcaklık yüzünden son otuz yıl içinde yaşananın en büyüğü. Buz kaybı Güney Kutbu’nun batısında meydana gelmiş. Araştırmacılar bu sonucu, Temmuz 1999 ve Temmuz 2005 tarihleri arasında “QuickScat” uydusuyla alınan verileri değerlendirerek elde ettiler. En büyük erime Ocak 2005 tarihinde gerçekleşmiş. Araştırmacılar erimesi beklenmeyen bölgelerde bile buz kaybının yaşandığını söylüyorlar. Örneğin 2000 m yüksekliğindeki buzdağları bile eriyor. Güney Kutbu dünyanın en büyük tatlı su kaynağıdır. NASA’ya göre Güney Kutbu’ndaki erimenin okyanuslardaki deniz seviyesi, tuz yoğunluğu akıntılar ve dolayısıyla da dünya iklimi üzerinde etkileri var. NASA “Quick Scatterometer” (QuickScat) uydusunu Haziran 1999’da uzaya göndermişti. Psikoloji ve 30 santigrat derecelik sıcaklık yüzünden uzay istasyonlarının bakteri ve mantar yuvası olabilecekleri, 2001 yılında görevini tamamlayan MIR istasyonunda yapılan incelemeler sonucunda anlaşılmıştı. Mikroplar, içme suyu ve havalandırma sistemlerine karışarak astronotları hasta ettikleri gibi hassas tekniğe de hasarlar veriyorlar. Bakteriler örneğin pencerelerdeki lastikleri ya da kablo yalıtımlarını bozabiliyorlar. NASA araştırmacıları, mikropların ayrıcı korozyona da neden olduğunu söylüyorlar. KADINLAR YALNIZ DAHA İYİ UYUYORLAR Viyana Üniversitesi davranış biyologu John Dittami ile çalışan araştırmacılar, Kasım 2005 ve Temmuz 2006 tarihleri arasında on heteroseksüel çiftin uyuma alışkanlığını izlemişler. Araştırmanın ikinci aşamasında ise 36 üniversiteli kızın hafta içi/ hafta sonu ritmi incelenmiş. Projenin birinci bölümündeki katılımcılar yaşları 2131 arasında değişen, evli olmayan çocuksuz çiftler arasından seçilmiş. Çiftler 127 gece yalnız, 126 gece eşleriyle birlikte uyumuşlar. Çiftler, toplam 249 gece devam eden araştırmanın 67 gecesini de sevişerek geçirmişler. Araştırmaya katılanların bileklerine takılan ölçüm aletleriyle uyku/uyanıklık ritmi takip edilmiş. Sonuçlara göre kadınlar eşleri olmadığı zaman daha rahat uyuyorlar. Oysa erkeklerde tam tersi bir durum söz konusu. Dittami, eşleriyle birlikte uyuyan erkeklerin geceleri deliksiz uyuduklarını ve sabahları daha zinde uyandıklarını söylüyor. Cinsel ilişki ise her iki cinsiyetin uykusu için olumlu etki yapmakta. Araştırma ayrıca kadınların, çalışma saati, randevu vb “sosyal zaman belirleyiciler” konusunda daha hassas olduklarını göstermiş. Dimatti bunu evrimsel nedenlere bağlıyor. Bu konuda anneçocuk ilişkisi büyük bir önem taşımakta. Geceleri bebeğiyle ilgilenmek zorunda kalan kadın yanında hareket eden erkeğe de benzer tepkiyi göstererek uyanıyor. Erkek ise eşiyle birlikte uyumayı atalarından kalma grup uykusu gibi reaksiyon göstermekte diye açıklıyor araştırmacılar. CBT1055/4 8 Haziran 2007 NASA, GÜNEY KUTBU’NDAKİ BUZ KAYBINI ÖLÇTÜ Amerikan Uzay Ajansı’na göre Güney Kutbu’nda Türkiye’nin yüzölçümünden daha büyük bir alan eri
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle