24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SOSYAL SORUMLULUK Anel Yönetim Kurulu Başkanı Rıdvan Çelikel, aklımfikrim merkezi projesini daha çok biri sosyal sorumluluk projesi olarak gördüğünü, arkadaşlarının aksine, kendisinin bu projeden esas amacının para kazanmak değil, ülkenin ARGE’sine ve, fikirlerinin hayata geçirilmesine ve katmadeğer olarak ülkeye yarar sağlanması olduğunu vurguladı: “Onlar para kazanmayı da düşünüyor, ama ben sosyal sorumluluğa daha büyük önem veriyorum.” Çelikel, sayıları 1000’i bulan çalışanlarıyla ülkeye ileri mühendislik hizmet ve ürünleriyle katkıda bulunduklarını, Milli Gemi projesinin (MilGem) elektrik elektronik donanımlarını kendilerinin üstlendiğini, bu ülkede her türlü projeyi yapabilecek yeterli mühendis, bilgi, insan gücünün varolduğuna inandığını belirtti. Çelikel şirketlerini bir vakıf yönetimi altında toplamayı, çalışanları şirket ortağı yapmayı amaçladıklarını da sözlerine ekledi. Proje Değerlendirme Kurulu üyeleri de toplantıda söz aldı. Atilla Ataman, ülkemizde yeterli destek bulunmamasına rağmen, yıllardır süren özverili çalışmalar sonucu bugün üretimleri ve tasarımları tamamen ulu Çocuk, bilime nasıl tepki verir? Prof. Dr. Yves Quéré: Verimli olan dönemde neden sorusu bizim için çok kıymetli. Bu yöntemle neden sorusuna cevap verilmiyor. Öğretmen aynı soruyu sınıftan bir başkasına yöneltiyor. Böylece soru geldiği kaynağa geri yollanarak çocuğun hayal gücünü ve imgelemini geliştirmesi sağlanıyor... Yeliz Erkoç T sal, Ordunun ihtiyacı olan kriptoloji çiplerinin üretildiğini, destek verildiği ve hedef konduğu taktirde, bu ülkede çok şeyin yapılabileceğini söyledi. Prof. Savaş Ayberk, her türlü olanağın bulunduğu ülkemizde yaratıcı fikirlerin ve çalışmaların önünün açılması durumunda, bugünkü koşulların hızla değişebileceğine dikkati çekti. ürkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) bilim eğitimi konusunda Prof. Dr. Yves Quéré’ın katılımıyla 19–20 Nisan tarihleri arasında konferans ve panelden oluşan bir program düzenledi. Dünya bilim akademilerinin öncelikli olarak ilgilendiği konulardan biri olan bilim eğitimi 2000’li yıllardan itibaren daha da önemsenmeye başladı. Bilim eğitimi çalışmaları, okul öncesi ve okul çocuklarının bilime ilgilerini geliştirmek amacıyla bir gönüllü etkinlik olarak ortaya çıktı. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde 19 Nisan Perşembe günü gerçekleştirilen konferansta Prof. Dr. Yves Quéré Fransa’da kısa sürede altı bilim bakanı ve beş bakan yardımcısının değiştiğini anlattı. Quéré, “Hükümetler değişir ama akademiler yerinde kalır. Akademiler bilgiye ve bilime sahip çıkmalı.” dedi. Çocukluğundan itibaren annesinin de katkılarıyla bilim sevgisiyle büyüdüğünü anlatan profesör “Bilim çok güzel bir şeydir, bizler tarafından yaygınlaştırılmalıdır” cümlesinin 1915’te söylendiğini ve bu sözün kendisi üzerinde ne kadar etkili olduğunu aktardı. Akademilerin yaymaları gereken iki önemli konunun bilimsel etik ve eğitim olduğunun altını çizdi. “Çocuğun sorduğu sorunun yanıtı olarak öğretmen iki dakika içinde de yanıt verebilir. Bu sistemle yanıt bir saate uzar. Ancak bu yöntemle çocukların öğrenmesini sağlarsınız.” PANEL KONUŞMALARI Toplantının panel kısmı 20 Nisan’da gerçekleştirildi. Panelin moderatörlüğünü Koç Üniversitesi’nden Prof. Dr Sami Gülgöz yaptı. Gülgöz, Panel’in açılış konuşmasında, Türkiye’nin acilen bilim eğitimine gereken önemi vermesi gerektiğini belirtti. Fen Bilgisi öğretmeni ve fenokulu.net web sitesi kurucusu Fatih Akyüz, Eğitimci Meral Aslan, Sabancı Üniversitesi Öğretim görevlisi Ünal Ertan, İstanbul Bilgi Üniversitesi Matematik Bölümü’nden Prof. Dr. Ali Nesin ve Eğitim Reformu Girişimi Koordinatörü Neyyir Berktay katıldı. Prof. Dr. Yves Quéré’ın da değerlendirici olarak katıldığı panelde Türkiye’de bilim eğitimi üzerine konuşuldu. Konuşmacılardan Fatih Akyüz, öğrencilerin kaynak olarak kullandıkları www.fenokulu.net web sitesinin şu an yaklaşık atmış beş bin üyesi olduğunu belirtti ve bilginin ulaşılabilirliğinin öneminden bahsetti. Eğitimci Meral Aslan Amerika’da Berkley Üniversitesi’nin sorgulayıcı eğitim konusunda düzenlediği bir eğitime katıldığını ve öğrencilerini bu eğitimde öğrendikleri doğrultusunda eğittiğini belirtti. Ünal Ertan, bazı üniversitelerde başlatılan toplumsal duyarlılık proje derslerini anlattı. Ertan, bu dersler sayesinde seçilen pilot devlet okullarında toplumsal duyarlılık çerçevesinde üniversite öğrencilerinin projelerle eğitime katkıda bulunduklarını aktardı. Ali Nesin’in bilim eğitimi konusunda dikkat çektiği konu ise özgürlük kavramıydı. “Bir ülkede özgürlük yoksa eğitim yine olur, ama nasıl olur?” sorusundan yola çıkan Nesin, üniversitelere özerklik tanınması gerektiğini, ÖSS sınavı için acil önlemler alınması konusunu, öğrencilerin genellikle yanlış ile anlamsız arasındaki farkı bile ayırt edemediklerini ve özgürlükçü eğitime izin verilirse elit eğitime de izin verilmiş olacağını belirtti. Neyyir Berktay ise Türkiye’nin de katıldığı uluslararası sınavlardaki istatistikleri açıkladı. Berktay, Türkiye’nin fen derslerine en çok zaman ayıran ülkelerin başında gelmesine rağmen fen ve matematikte oldukça başarısız olduğunu söyledi. Berktay şöyle ekledi, “Türkiye’de fen dersleri %7 oranında deneye dayanırken bu oran uluslararası alanda %25’tir. Temel kural çocukları eğitecek öğretmenleri de ders vereceği çocuklar gibi eğitmekten geçiyor.” Prof. Dr. Yves Quéré panel sonunda bir değerlendirme yaptı. Quéré, Türkiye’nin eksiklerinin farkında bir ülke olduğunu ve sorgulamaya dayanan eğitimin zaman alan bir bilinç ve sistem değişimi olduğunu anlattı. Quéré Türkiye’nin de bu konuda dönüşüm geçireceğini inandığını belirtti. HENÜZ KÜÇÜKKEN Quéré, bilim eğitimi projelerinin uygulamaya konduğu okullarda öğretmenlerin ve öğrencilerin nasıl ders işlediklerini Prof. Dr. Yves Quéré anlattı. Profesör öncelikle yatay ve dikey bilgi kavramını açıkladı. “Çocuğun doğada kendi kendine öğrendikleri yatay bilgi, çocuğun kafasını açıp içine bilgiyi yerleştirmek misali ezbere dayanan öğrenme şeklinin ise dikey bilgidir. Bilimle ilgili bir ders (ellerinizde düşünmeyi öngören bir program), çocuk okula başladıktan iki buçuk hafta sonra başlayabilir. Çocuklar henüz okula başlama çağındayken neden sorusunu çok soruyorlar. Ve 1314 yaşlarında saflıklarını kaybediyorlar. Verimli olan dönemde neden sorusu bizim için çok kıymetli. Bu yöntemle neden sorusuna cevap verilmiyor. Öğretmen aynı soruyu sınıftan bir başkasına yöneltiyor. Böylece soru geldiği kaynağa geri yollanarak çocuğun hayal gücünü ve imgelemini geliştirmesi sağlanıyor. Öğretmen konu hakkında sınıftaki herkesten bir hipotez alıyor ve bu fikirleri tahtada sıralıyor. Üçüncü aşamada öğretmen Galileo’nun bize söylediklerini tekrar öğrencilerine; ‘Doğa ile ilgili sorduğumuz sorunun yanıtını yine doğa bilir’. Çocukların deney yapmasını istememiz gerekir. Bu nedenle çocuğun deneye müdahale etmesini isteyebiliriz. Bilimin araştırma olduğu bilincini geliştirebilirsek çocuğun beyinle diyalektiğini de başlatabiliriz. Oyunun sonunda ise çocukların kendilerini ifade etmeleri, örneğin bir sunum hazırlamaları istenebilir. Yöntem çocuğun bilimi yapmasını sağlıyor ve bu da sorguya dayanan eğitimin ta kendisi.” Programın sakıncalı yönünü de şöyle vurguluyor: İLERİ TEKNOLOJİ Projeler, ön değerlendirme aşamasından sonra proje değerlendirme kuruluna gelecek ve buradaki çalışmalar fikrin, projenin veya prototipin ticari değerliliği konusunda karar verildikten sonra uygulamalar için harekete geçilecek. Değerlendirme Kurulu, seçtiği alanlarla, “sonuç ürünlerin elektronik, nanoteknoloji veya biyoteknolojiyi kullanılarak geliştirilmesi, uygulamada patentlenebilir, üretilebilir, uç teknoloji kullanan ve benzersiz olması gibi ölçütlere” önem verecek. Yapılan açıklamaya göre, “Bireylerin fikir, proje, prototip ya da hazır ürünleriyle başvurabileceği Aklım Fikrim Merkezi, yapılacak bir değerlendirme sonrasında ARGE/yatırım/üretim kararı vererek, doğrudan destekleme aşamasına geçecek. Bu süreçte ortaya çıkarılacak ürünlere; satış/pazarlama aşaması dahil destek verilecek.” “Kabul aşamalarından geçen ve ArGe/Yatırım/Üretim kararı verilen proje sahipleriyle ticari ve hukuki konular için bir İşbirliği Sözleşmesi imzalanacak. Bu sözleşmeyle, ürünün patent hakları, fikri ve mülki haklar, proje yatırımları, proje yönetimi, ticari modeller, gereği halinde ayrı bir şirket kurulması, projenin diğer sanayi kuruluşları ile paylaşılması ve benzeri ticari/hukuki konular her iki tarafın hakları korunacak şekilde düzenlenecek.” CBT 1050/7 4 Mayıs 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle