22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEKNOLOJİ PROJELERİ POLİTİK BİLİM Aykut Göker http://www.ınovasyon.org "İnovasyonda, bilim ve teknolojinin rolü tayin edici önemdedir. Türkiye’de bazılarımız, inovasyon tanımlarında bazı değişiklikleri bilim ve teknolojinin inovasyondaki rolünün sanıldığı kadar da önemli olmadığı biçiminde yorumlamış olmalılar ki, bilim ve teknolojide yetkinleşme meselesini arka plâna atıverdiler. Değişen ‘İnovasyon’ Tanımı İnovasyon alanındaki faaliyetlerini ölçmede ülkelere yol göstermek üzere hazırlanan Oslo Elkitabı’ndaki inovasyon tanımı zamanla niçin değişti? Geçen hafta değinmiştim; Oslo ve aynı aileden olan elkitapları OECD’ye üye ülkelerin bilimsel ve teknolojik faaliyetlerle ilgili istatistik bilgilerini toplamada kazandıkları ortak deneyime açık kâlplilikle söylemek gerekirse, bilim, teknoloji ve inovasyonda yetkinleşmiş olanlarının deneyimine dayanıyor. Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında, bilim ve teknolojinin toplumsal refahın yaratılmasındaki belirleyici rolü apaçık ortaya çıkınca, bunu iyi kavrayan ülkelerde ARGE faaliyetleri olağanüstü bir önem kazandı; bilim ve teknoloji politikaları devlet politikaları hâline geldi. Bir faaliyete önem vermek o faaliyeti ölçerek izlemeyi; diğer ülkelere göre hangi noktada bulunulduğunu belirleyip, eğer geride kalınmışsa gerekli önlemleri zamanında almayı gerektirir. O nedenle, ARGE faaliyetleri dikkatle ölçülüp izlenmeye başlandı; bunun için, uluslararası karşılaştırmaları da mümkün kılacak biçimde ölçme standartları belirlendi. Sâdece bilimsel ve teknolojik araştırmalara önem vermek toplumsal refahı sağlamak için yeterli miydi? Hayır, bu araştırmalar sonucu ortaya konan bilimsel ve teknolojik bulguların ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürülmesi, kısacası inovasyon faaliyetleri de çok önemliydi ve refahı yaratabilmenin kilit noktası buydu. ARGE’nin ardından inovasyon faaliyetleri de izlemeye alındı; tanım ve ölçme standartları ortaya kondu. Frascati Ailesi elkitapları bu ekonomik, toplumsal gereksinmelerin ürünüydü. Uluslararası yarışta, artık ülkelerin konumları bu elkitaplarınca tanımlanmış bilim, teknoloji, inovasyon göstergelerine göre yapılan sıralamalarla belirleniyor. Uluslar bu sırlamalarda daha üste çıkabilmenin çabasında. Örneğin, AB–15 ülkeleri, bilimde iyi durumda oldukları hâlde, bu üstünlüklerini, AB–15 ortalaması olarak, teknolojik inovasyonda gösteremeyip ABD ya da Japonya’nın gerisinde kalmalarını sürekli sorgulamaktalar. Sonuçta görüldü ki, bilim ve teknolojiyi yeni ürünlere, yeni üretim yöntemlerine dönüştürebilmek kadar, bu dönüştürme sürecini zamana karşı iyi yönetebilmek ve sonuçta ortaya çıkan yeni ürünleri iyi pazarlayabilmek de önemlidir. Yine görüldü ki, Avrupa’nın, organizasyon ve pazarlama tekniklerini geliştirmede ve yenilerini ortaya koymada önemli eksiklikleri vardır. Avrupa’nın, bilimsel bulguları ekonomik faydaya çevirecek girişimciler, onları destekleyecek yatırımcı ve uygun finansman mekanizmaları yönünden de eksiklikleri vardır. Sâdece Avrupa’nın mı? “Yükselen ekonomiler” de benzer eksikliklerini giderme çabasındalar. Bütün bunlar, uluslararası rekabette başarılı olabilmek için, bilimsel ve teknolojik faaliyetler dışında, başka pek çok alanda daha beceri kazanmak gerektiğini gösteriyor. İşte bütün bu yeni gereksinmeler, daha iyi olunacak alanlardaki kapasite gelişmelerini izleyebilmek için ulusların yeni bazı göstergeler tanımlayıp bunları ölçme ihtiyacını da ortaya çıkarıyor. Sonuçta, inovasyon tanımları genişletiliyor; yeni inovasyon tipleri gündeme taşınıyor. Ancak, inovasyon tanımının genişletilmesi ya da organizasyon ve pazarlama inovasyonu gibi yeni inovasyon tiplerine vurgu yapılması teknolojik ürün ve üretim yöntemi inovasyonunun ekonomideki belirleyici rolünü ortadan kaldırmamaktadır. Bu yeni inovasyon tiplerini kavramlaştıran OECD’ye üye, gelişmiş ülkelerin izledikleri bilim, teknoloji, inovasyon politikalarına bakılırsa bu açıkça görülür. Ama bilim ve teknoloji üretme fakiri Türkiye’de bazılarımız, söz konusu değişiklikleri bilim ve teknolojinin inovasyondaki rolünün sanıldığı kadar da önemli olmadığı biçiminde yorumlamış olmalılar ki, bilim ve teknolojide yetkinleşme meselesini arka plâna atıverdiler. Galiba yine, bizden önde koşanların değişen önceliklerine karşılık gelen yeni terimlerinin büyüsüne kapılıp bilim ve teknoloji üretmedeki büyük açığımızı unuttuk; tıpkı, onlar enformasyon toplumundan söz etmeye başladıklarında, artık sanayileşmeye gerek kalmadığını sanmamız gibi. “Teknolojiye, ürüne dönüşecek bir fikrim var!” Fikir, proje ve ürün olmaya aday çalışmalarınız varsa... bunlar “Telekomünikasyon”, “Savunma Teknolojileri”, “Enerji” ve “Sağlık” konularıyla ilgili ise, Anel grubunun kurduğu “Aklım Fikrim Merkezi” size yardımcı olmaya hazır... F CBT 1050/6 4 Mayıs 2007 ikri ürüne, teknolojiye, parasal ve ticari bir değere dönüştürmenin koşullarını yaratmak amacıyla, Anel Grubu “Aklım Fikrim Merkezi” adıyla yeni bir oluşuma imza attı. Merkez’e internet’ten başvurulacak (www.aklimfikrimmerkezi.com) ve ürüne dönüşebilecek ve ticari bir vaadi olan projelerin gerçekleştirilmesi için tasarım, prototip, patent vb gibi destemler verilecek. Bir mühendislik kuruluşu olan ve Anel Elektrik Taahhüt, Aneltech, Anelsis, Aneltem ve Anelmarin gibi kuruluşları ve Anelmak, İnnova ve Plastkart gibi ortaklıkları bulunan grubun bu amaçla yılda 7 milyon YTL kadar bir desteği hazır tuttuğu açıklandı. Projeyi, AnelTech Genel Müdürü Suat Baysan tanıttı. Basın toplantısında, Anel Grup Başkanı Rıdvan Çelikel ve proje değerlendirme danışma grubu üyeleri Yıldız teknik Üniversitesi Bilgisayar ve Haberleşme Mühendisliği Dekanı Atilla Ataman, Kocaeli Üniversitesi mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Savaş Ayberk, İnterpro Yürütme Kurulu üyesi Zafer Yurdakul da hazır bulundu. Projenin başında ise Ümit Küçükoğlu bulunuyor. Suat Baysan, proje bekledikleri ve ilgi duydukları alanları Telekomünikasyon, Savunma Teknolojileri, Enerji ve Sağlık olarak açıkladı. Ülkemizde fikir girişimciliğinin yolunu açarak çeşitli kaynaklarla desteklemek istediklerini belirten Baysal, ülkemizde araştırma geliştirme ve ileri teknolojilere dayalı yeri ürün geliştirme konusunda yeterli kaynakların, koşulların ve olanakların çok eksik olduğunu, ürün geliştirmede yoksul olduğumuz, süreçlerin iyi yönetilmediği noktalarına dikkati çekti. “Yastık altında” bulunduğunu ileri sürdüğü projelerin hayata geçirilmesini desteklemek amacını taşıdıklarını kaydeden Baysal, “projeler için hukuksal altyapıyı hazırladık, proje sahipleri ile farklı türde hukuksal anlaşmalarla süAnel Grup Başkanı Rıdvar Çelikel ve AnelTech reci yöneteceğiz” dedi. Genel Müdürü Suat Baysan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle