24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÖNÜLDEN BİLİME Ahmet İnam İnsan, inanan bir varlık. Din, insanın ontolojik, ruhsal, toplumsal, kültürel, siyasal boyutlarda, bu temel özelliğinin bir sonucu olarak yaşıyor dünyamızda. İnanmamanın olanağı yok, insan için. İnsan, inandığı için insan. İnanma Üzerine Varoluşsal açıdan, sanki şöyle bir çığlık yükseliyor insandan: Credo, ergo, sum. İnanıyorum, o halde varım. Peki, ama neye? Nasıl? Neden? Credo, insanın içine düştüğü boşluktan çıkışı için gerek. Varoluşsal açıdan, insan, örneğin Heidegger’in Geworfenheit dediği fırlatılmışlıktan, credo öncesi, güven, inanç öncesi, insanın kendini buluverdiği bir hiçlikten, bu uzlet halinden kurtulabilmek için, kendi ayakları üstünde durmak (exsistere) zorundadır. İnanma, hiçlikle karşılaşabilen insan için özgürlük olabilir. Kendi ayakları üzerinde dikilebilmek, dünya gezegeninde bilinçli seçimini yapabilen bir varlık olarak ortaya çıkabilmek, kendini insan olarak gerçekleştirebilmek, inancımızı nasıl yaşadığımıza bağlıdır. İnanç öncesi hiçlikle yüzleşilemediğinde; dayatılmış ya da alışkanlıklarla edinilen, seçim sonucu gerçekleşmeyen bir tavırla, hiçliğin üstü, inanç bilinci, inanç duyarlılığı yoksulluğu ile örtülmüş olur. Hiçlikle karşılaşmayan inancın, kör, kıstırılmış bir yapı taşıması olasılığı yüksektir. İnanma, ten ve can taşıyan insanın bilincinden önce gelir. Ten ve can birlikteliğinin, bilinç yaşantısı, kendini bu birlikteliği olanaklı kılan canlılıkta bulur. Eski Yunan’ın zoe dediği (örneğin “zooloji” sözcüğünün kökeni!) canlılık, dirim; kendi varlığını sürdürebilmek için, bir anlamda güvenceye, credo’ya bağlanmak zorundadır. Yokluk karşısında, onu yok etmeye çalışan güçlere karşı direnebilmek, diri olan bir dirim olabilmek için, kendi bütünlüğünü korumaya değer bulabilmek için, “güven”e gereksinimi vardır. Tek hücreli bir canlı bile besleneceği kaynaklara, kendi iç işleyişine, diğer hücrelerle ilişkisine bir anlamıyla güvenmek durumundadır. Bir dirim, bir zoe olarak tencan birlikteliği, yolda yürüyebilmek için, adımını attığında, devrilmeyeceğine, yerin yarılmayacağına inanmak durumundadır. İnanç, yalnızca bilinçli insan için değil, bilinç öncesi insan için de, diğer canlılar için de varoluşları açısından çok önemlidir. Bedenimdeki milyonlarca hücre benim bilincimin dışında işleyişlerini sürdürüyor, kendilerini korumayı biliyor, yaşayabildiğim sürece, ölüme direnç gösteriyor, bağışıklık düzenimi oluşturuyor. Dirimimde, daha bilinç öncesi, tencan birlikteliğimde, inanç var. Ölüme, yok olmaya direnç buradan geliyor. İnsanın hiçliğe direnmesi, onun yalnızca dirim taşımasından kaynaklanmıyor; insan aynı zamanda bilinç taşıyan bir varlık. Hiçliği, tencan birlikteliği ile, kısaca dirimiyle, yaşama, hayata, “hayy olana” inanarak, “credo”su ile yenmeye çabalarken, bilinci ona, curo, ergo, sum, özen gösteriyorum, o halde varım diyor. (Bu deyimi bana anımsattığı için Erdem Kutlu arkadaşıma teşekkürler ediyorum.) Curo, kol kanat germek, yaşama özen göstermek, yaşama doğru hamle yapmak gibi anlamlar içeriyor. İnsan, hiçlikten inancı ve saygısıyla varlığı çıkıyor: “Var olanlar arasında bir var olan olarak yaşamaya değer” sözünü özetliyor curo. Varlığa olan bağımı gösteriyor. Yoksa nasıl çıkardım hiçlikten? Ne adına, nasıl doğrulur da yaşamın kendisini yaşamaya değer bulurdum? Yok olma yerine var olmayı seçiyor, varlığıma, tencan birlikteliğime, dirimime inanıyorum; diğer varlıklara, diğer dirimlerin varlığına özen gösteriyor, onlarla ilgili kaygı duyup, onlara kol kanat germeye hazır hale geliyorum. İşte, varoluş düşüncesi açısından, insan inancının kaynağı, pınarı buradan geliyor. Tüm anlamlardan önce gelen anlam yaşamdır, hayattır. Üzerinde titrememiz gereken, bu kâinattaki sürüp duran kıpırtıdır: Candır, canlılıktır. Can ahlakı, tencan birlikteliğine saygı üzerine kurulur. Evrendeki canlardan, canlılıktan sorumluluğu şart koşar. Hiçlikle yüzleşebilmiş ahlak, canlılığın, canın, insanın ne olduğunu sezer, anlamaya, bilmeye, yorumlamaya çabalar. Bu ahlak, her canın aziz olduğunu, saygın olduğunu, önünde saygıyla eğilmemiz gereken varlık olarak görülmesi gerektiğini buyurur. cak. Jüpiter ve bulunduğu burç gök atlasında verildi. Satürn, ay boyunca Güneş’e yakınlaşacak. Gezegen, görülme süresi azalacak şekilde güneybatı tarafta akşam ve gece yarısına kadar 4.5 saat süreliğine izlenecek. Satürn ufuktan en fazla 64 derece yüksekte Aslan takım yıldızında (yıl boyunca da aynı burçta kalarak) yer alacak. Gezegenin parlaklığı da +0.4 kadir. Satürn ve bulunduğu burç gök atlasında verildi. Uranüs, ay boyunca Güneş’ten uzaklaşacağından görülme süresi artacak şekilde Güneş doğmadan hemen önce 1.5 saat süreliğine teleskop eşliğinde görülebilir. +5.9 kadir parlaklıklı sönük gezegen ufuktan en fazla 34 derece yüksekte güneydoğu tarafta Kova takımyıldızında (yıl sonuna kadar da aynı burçta) yer alacak. Neptün, Uranüs’e benzer şekilde ay boyunca Güneş’ten uzaklaşacağından görülme süresi artacak şekilde Güneş doğmadan önce 2.5 saat süreliğine teleskop eşliğinde izlenebilir. +7.9 kadir parlaklıklı sönük gezegen ufuktan en fazla 34 derece yüksekte güney tarafta Oğlak (Capricornus) takımyıldızınAkşam Gece Sabah da (yıl sonuna kadar da aynı burçta) yer Merkür Jüpiter Mars alacak. Gezegenlerin görüleceği zamanlar (1331) Satürn Jüpiter bu sayfada çizelgede verildi. Mayıs’ta gökVenüs Uranüs yüzü tüm gece gezegen zengini görünüyor... Satürn Neptün GÖKTAŞI YAĞMURU Kova takım yıldızı civarından yağan Eta Aquaridler isimli göktaşı yağmuru 19 Nisan ile 28 Mayıs tarihleri arasında görülebilir. En yüksek sayıya ise 6 Mayıs’ta ulaşır: saatte yaklaşık 60 kadar göktaşı görülebilir. Bilindiği gibi yağmurlar dışında gece boyunca ancak 67 kadar göktaşı görülebilmekte. Eta Aquaridlerin hızları saniyede 66 kilometreye kadar ulaşır. Bu göktaşı yağmurunu izlemek isteyen okuyucular, özellikle 6 Mayıs’ta sabaha karşı 04.00 civarından itibaren doğuya ufuktan yaklaşık 19 derece yüksekteki Kova takımyıldızı bölgesine bakabilirler. Kova takımyıldızı ufka yakın olacağından göktaşı yağmurunu izleme süresi de kısa olacak, sabah Güneş doğuncaya kadarlık bir süre ile sınırlı kalacak. Göktaşı yağmurları ve gözlemleri hakkında ayrıntılı bilgi için Uluslararası Göktaşı Kuruluşu’nun “www.imo.net” adresine bakılabilir. GÜNCEL OLAYLAR 1) İstanbul Kültür Üniversitesi “II. Uluslararası Katılımlı Amatör Astronomi Sempozyumu (AAS2007)” ve “Amatör Teleskop Yapımı Çalıştayı (ATY)” düzenlemekte. Duyuru ve başvurular http://fenedebiyat.iku.edu.tr/aas2007 adresinde yer almakta. 2) Elindeki gökbilim gereçlerini kişisel gözlemevine dönüştürmek isteyen meraklı okuyucularımıza, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden örnek bir gözlemevi (“Yeşil Ada Gözlemevi”) adresi: www.geocities.com/yenalogmen. Günün astronomi resmi http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/ adresinden günlük olarak izlenebilir ki güne günaydın demenin en güzel adresi... TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi ile Tübitak Ulusal Gözlemevi’nce hazırlanan 2007 yılı gök olayları yıllığı www.tug.tubitak.gov.tr/haber.php?id=75 adresinden indirilebilir. TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü haberlerine www.bilten.metu.edu.tr/ adresinden ulaşılabilir. Güncel gökbilim gelişmelerine de www.tug.tubitak.gov.tr/ adresinde yer verilmekte. Türkiye amatör gökbilimcilerin çalışmaları http://fenedebiyat2.iku.edu.tr/aas2007 adresinden indirilebilir. Bu yazıda kaynakça olarak kısmen “The Astronomical Almanac 2007”den yararlanıldı. Eldeki arazi dürbünleri bile bizleri heyecanlandırırken onların büyükleri durumundaki teleskoplar herhalde büyük mutluluklar saçmalı!... Sahiplenmenin zamanı artık: yüzünü/ilgisini/yatırımını/dürbününü/teleskopunu gökyüzüne çeviren “ilkler” bugün öndeler!... erken yola çıkan yol alıyor... iyi bahar gözlemleri dileğiyle... CBT 1050 / 11 4 Mayıs 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle