Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AYLAK BİLGİ Tahir M. Ceylan tmceylan@superonline.com kitap İMF GÖZETİMİNDE ON UZUN YIL 19982008 Farklı Hükümetler Tek Siyaset Neoliberal politikalara karşı toplumu bilinçlendirmek düşüncesiyle oluşturulan Bağımsız Sosyal Bilimciler (BSB), IMF güdümlü uygulamalara ve Türkiye ekonomisinin gidişine yönelik değerlendirmeerini kitaplaştırdı. Yordam Kitap taraÇalışmada, egemen iktisat anlayışının göstermek istediğinin tersine, bağımsız, eşitlikçi ve sosyal dayanışmacı bir kalkınma stratejisinin olanaklı olduğunu ortaya koyuyor. İsteme adresi: 0212 528 19 10 www.yordamkitap.com Bir yıl sonra yeniden Atina’dayız. Hilton’un 361 nolu odasından dışarıya bakıyorum. Aşağıda rüzgârı adeta kanatarak kesen camdan atlet heykeli var. Şimdi sokağa inip onun türbülansına ruhumu kaptırmadan iki yüz adım ötede Divanı Caravel otele, şizofreni konusunda yaşayan en büyük beyinlerden olan TJ.Crow’u dinlemeye gideceğim. Yalpa Üzerimde akşam Akropol’ün dibinde içtiğim Tsantali şarabının ağırlığı var. Sırtımda sanki Parthenon Tapınağının on tonluk taşlarını iki bin yıl önceki öküzler gibi yüzde 32lik eğime karşı tepeye çekiyorum. Buranın şarabı ağır geldi bana, ne diyelim her evin tarhanası başka oluyor! Salona geçtim, kahramanım yaşlanmış, topallıyor, kürsüye bacak değil kol desteğiyle çıktı daha çok. Ne söyleyelim her yıl başka organ kullanıyor insan ve her yaşın adamı başka oluyor! "Şempanzenin simetrik beyninin tersine normal insanın beyni" dedi "sağ arkadan basılmış, sol önden fırlamış gibi durur, yani bir "torque(yalpa)" geçirmiştir. Bunun nedeni konuşma merkezidir. Broca ve Wernicke sahaları konuşma alanlarıdır ve beynin sol ön/yan tarafında daha büyüktürler; burası insan geliştikçe büyüyerek dili yaratmıştır. Halbuki şizofrenler bu gelişime yeterince ayak uyduramamış, beyinleri yalpalamamıştır. Onun için konuşmayla ilgili eksiklik, saçmalık gösterirler. Örneğin "birileri hakkımda konuşuyor, kulağıma sesler geliyor" derler, beynin o bölümü olgunlaşmadığı için konuşmayla ilgili pek acemi davranırlar." Yıllar içinde yürümesi bozulsa da, konuşması mükemmelleşmiş ünlü adam kürsüden indi, yalpalayarak yerine gitti, düzgün yapılı, henüz yalpasını almamış gençler etrafını çevirdi, o şimdi onlara yalpayı öğretecekti! Salondan çıktım, kafamı kaldırdım, Parthenon’un altında CenevizOsmanlı savaşında bile yara almamış tapınağın önünde agorayı gördüm. Ortasında Sokrat konuşuyordu sanki, o kadar bilgeydi ki, bilmediğini biliyordu, çünkü kafasındaki yalpa büyüktü. Beyinde konuşma merkezini ilk tanımlayan Fransız nörofizyolog Broca’nın 1877’deki sözü aklıma geldi: Biz konuşan hayvanız. Daha da geriye gitti aklım, "Out of Africa (Afrika’dan çıkış)" hipotezine. "Biz" diyordu hipotez "150 bin yıl önce Afrika’dan çıktık, kıtalara dağıldık. Çıkış zamanımız farklıydı. Ortadoğu’ya gelenler yüz bin, Avrupa’ya gidenler kırk bin yıl önce göçmüşlerdi." Acaba Ortadoğu fosillerin de bu yalpayı daha az, Avrupa’dakilerde daha fazla bulabilir miydik? Öyle ya, bir grup dil olgunlaşmadan, bir grup olgunlaşınca çıkmıştı Afrika’dan. Düşüncelerim peş peşe gitti. Annett kanununu hatırladım: Hiçbir hayvan sağ ya da sol elini insan kadar başat kullanmıyordu. Biz dişimizi sağ elle fırçalarsak, yazıyı da sağ elle yazıyor, çiviyi de sağ eliyle çakıyorduk. İş yaparken hep aynı eli kullanıyorsak, başatlık o kadar sağlam ve karşı taraftaki beyin yarısı, yani yalpalı beyin o kadar gelişmiş demekti. Demek beyinde yalpa en çok insanda, insanın da belki Sokrat gibi en çok retorik (konuştukça düşünce üreten/ürettikçe konuşan) yapanında gelişmişti. Öyleyse şizofrenler evrimsel olarak bazı şeyleri geliştirememiş, beyni sağ arkasol ön aksta büyütememişlerdi. Üzüldüm, birbirini izleyen düşüncelerle su gibi aktım Atina sokaklarında; yeniden Akropol’e vardım, Parthenon’un önünde 8, yanında 18 sütun saydım; aklıma geldi, "altın dörtgen" denilen 4x9 kenarlı dörtgen simetrisini kaybetmiş, hafif yalpaya uğramış gibiydi. Altın dörtgen Parthenon 4x8 değil de 4x9 idi. Dünyayı hatırladım, yuvarlak değil, yalpaya uğramış gibi elipsoiddi. İnsanı düşündüm yeniden: En gelişkin düşünceleri üretenlerde hafif eksiklik görmüştüm hep; çoğu kekeme, spastik, miyop, köse, topal, çok kısa ya da uzun boylu, donuk ya da aptal görünüşlü oluyorlardı; âşık olduğum kadınları hatırladım sonra, birisi kısa, ikisi resmen şehlaydı, en sonra da düşüncelerimi: harikulade olanlar asla tamamlayamadıklarımdı. Esriklik içinde kendime "beyin yalpalayarak, insan yamularak gelişir" dedim! Bu düşünceye ulaşır ulaşmaz serkeş yurdu plakada, tavernaların arasında yalpa vurarak dolaştım. Bir çift öpüşüyor, bir başkası münakaşa ediyordu; serkeşlik bu kadarcık mı dedim? İstanbul’u özledim birden, her yerinden incir yumrusu gibi gecekondular, devasa bloklar, büyük yalnızlıklar, çok çirkin adamlar, öldürücü cazibede kadınlar üreten inanılmaz derecede yalpa vurmuş bir şehir... Nasıl Nobel çıktı, onlar da çıkacak: Dünyayı değiştirecek Galata’dan bir büyük felsefe, Gebze’den havsalayı zorlayan bir buluş, Cihangir’den sanatta yeni bir akım. Bekliyorum, hepsini yeşertecek gübre burada! HORLAMA KİTABI Uyku ve Horlamanın Yapısı, Tedavisi, Edebiyatı ve Mizahi Mehmet Ömür Remzi Kitapevi Kulak Burun Boğaz uzmanı Prof. Dr. Mehmet Ömür, horlama olgusunu bir uzman titizliğiyle ve kendine özgü sıcak biçemiyle anlatıyor. Horlamayla ilgili gülmeceli çizgiler, yazılar, şiirler, seçme özdeyişlerle bezenmiş keyifli sayfalarla da karşılaşabileceğiniz kitapta, aslında yaşamsal öneme sahip bu konuda ne kadar az şey bildiğinizi göreceksiniz. Bu kitapta: • Uyku ve uyku sırasında başımıza gelenlerle ilgili bilgiler • Rüya ve uyku hastalıkları • Ciddi kalp ve tansiyon hastalıklarından ölümcül trafik kazalarına kadar çok çeşitli rahatsızlıklara yol açan horlamauyku apnesi CBT 1043 / 8 16 Mart 2007 fından yayımlanan “IMF Gözetiminde On Uzun Yıl 19982008” adlı kitabın alt başlığı “Farklı Hükümetler, Tek Siyaset” Prof. Dr. Korkut Boratav, Prof. Dr. Galip Yalman, Prof. Dr. Oktar Türel ve Prof. Dr. Erinç Yeldan başta olmak üzere alanlarında yetkin çok sayıda sosyal bilimci tarafından oluşturulan BSB, bu kitapta IMF’li on yılı masaya yatırıyor. 1998’deki ‘yakın izleme anlaşmasını’nı Türkiye’nin emperyalizme bağımlılığında bir dönüm noktası olarak gören BSB, 2005’te IMF ile yapılan standby anlaşmasıyla Türkiye’nin 2008’e kadar uzanan on yılına IMF politikalarının damga vurduğunu dile getiriyor. Makro dengeler, ödemeler dengesi ve dış ekonomik ilişkiler, sosyal güvenlik sisteminin yeniden yapılandırılması ve tarımsal ekonomi gibi belli başlı alanları mercek altına alan kitapta, hükümetler değişse de değişmeden uygulanan IMF politikalarının Türkiye’nin daha da bağımlılaşması, sermayenin sınırsız tahakkümü ve emekçilerin sosyal kazanımlarının tırpanlanması sonucunu doğurduğuna işaret ediliyor. • Uykunun kalitesini yükseltmenin yolları • Horlamayı tedavi yöntemleri • Sigara , alkol tüketimi ve horlama • Beslenme ve kilo ile horlama ilişkisi • Uyku, rüya ve horlamayla ilgili şiirler, öyküler, gazete haberleri, yorumlar ve çizgiler...