Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DUYURU POLİTİK BİLİM Aykut Göker http://www.ınovasyon.org Türkiye'nin bilim ve teknoloji politikalarından birinci derecede sorumlu kurumları, bırakın başkalarınınkini bir yana, birbirlerinin öngörülerini ve ‘karşı tarafın’ etkin olduğu üst kurulların kararlarını bile dikkate almıyor. ODTÜ ARGE Günü Türkiye’nin en saygın kurumları ve kişileri araştırmayı ve geliştirmeyi anlatmak için 2 Mayıs 2007 tarihinde ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde bir araya geliyor. Yaratıcılık ve inovasyon üst başlıklı ODTÜ ARGE günü nedir? Teknoloji geliştirme ve inovasyona meraklı, üreten, yenileşen ODTÜ akademisyenlerini ve öğrencilerini, ODTÜ yerleşkesinde bulunan kuruluşları ve Türkiye’de ARGE çalışmalarıyla öne çıkmış firmaları biraraya getiren özel nitelikte bir organizasyondur. • ARGE kavramı şimdiye kadar gerçekleştirilen bu tip organizasyonlardan farklı olarak ODTÜ ARGE Günü’nün temelini oluşturacaktır. • Stand alanında ODTÜ akademisyenleri ve firmalar ARGE çalışmalarını tanıtma fırsatı bulacaklar. • ODTÜ’deki öğrenci pojeleri sergilenecek. •ODTÜ ve Türkiye’nin önemli bilim adamları sunumlar yapacak söyleşiler düzenleyecektir. •Sergi salonunda ilköğretim, lise ve ODTÜ ögrencilerinin projeleri sergilenecek. Detaylı bilgi için: www arget metu.edu.tr Karamsarlığın Nedeni (3) Bir dost serzenişte bulundu: "Yâhu, 1960’lardan bu yana hazırlanmış bilim ve teknoloji konusundaki ulusal politika ve strateji tasarılarının neredeyse hepsinin uygulanmadan rafa kaldırıldığını yıllardır söyleyip duran sen değil miydin? Şimdi kalkmış, ulusal stratejimiz yok diye hayıflanıyorsun; olsaydı, uygulanacak mıydı?" Doğru, bu meseleyi insanları bezdirecek kadar çok yineledim. Hâttâ, Ulusal İnovasyon Girişimi de 2005 yılında, inovasyon konusunda bir strateji dokümanı hazırlamak için yola çıktığında, Girişim İcrâ Kurulu'nun üyelerine yazdığım açık mektupta, "Türkiye'nin, bilim, teknoloji ve inovasyon alanında strateji ve politika tasarısı üretmek açısından zengin ve yaratıcı bir ülke" olduğunu; ama, "bu strateji ve politika tasarılarının ya hiç hayata geçirilmeden rafa kaldırıldığını ya da hayata geçiriliyormuş gibi yapılıp doğru dürüst uygulanmadığını" belirtip, kanıt olarak, bu tasarılara ait kalabalık bir liste sunmuş ve hazırlayacakları strateji dokümanının da aynı sonla karşılaşmaması temennisinde bulunmuştum. Girişim'in "İnovasyon Çerçeve Raporu" başlığını taşıyan bir rapor hazırlayıp kamuoyuna sunduğunu biliyorsunuz. Belirttiğim kural hâlâ geçerli olduğu için bu raporun sonunun ne olacağını merakla; ama, daha çok da endişeyle izlemeye devam ediyorum. Evet, kural hâlâ geçerli. Nereden mi biliyorum? Hatırlayacaksınız, 2007 başından itibaren yürürlüğe giren Dokuzuncu Kalkınma Plânı'nın bilim ve teknoloji ile ilgili maddeleri üzerinde uzun uzadıya durmuş ve bu maddeleri yan yana getirdiğimizde, ortaya tutarlı, sistemik bütünlüğe sahip, ulusal bir politika ya da strateji çıkıp çıkmadığını irdelemiştim. Sonuç pek iç açıcı değildi; ama, Plân'da yine de, iyi ya da kötü, bilim ve teknoloji ile ilgili olarak yapılması öngörülen pek çok husus vardı ve bunların gereğinin yapılması bile, bir şeydi. Ne var ki, bu bile mümkün gözükmüyordu; nedenini de "Bilim ve teknoloji politikası ve uygulamadaki karmaşa" başlıklı yazımda (CBT, 27.10.2006) şöyle anlatmaya çalışmıştım: "... şimdi elimizde yeni bir plân [Dokuzuncu Kalkınma Plânı: 20072013] var ve bu plân 18 Kasım 2002'den bu yana süregelen bir 'tek parti iktidarı' döneminde hazırlandı. Bakın bakalım, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nun (BTYK) bu döneme rastlayan, uzun vâdeli hangi kararları Dokuzuncu Plân'a yansımış... Ya da Dokuzuncu Plân'ın öngörüleriyle, bu plânın TBMM'ce onaylanmasından yaklaşık 4 ay sonra, 12 Eylül'de [2006] toplanan BTYK'nın aldığı kararlar arasında, rastlantısal örtüşmelerin ötesinde, sistemsel bir bütünlük bulabilecek misiniz?" Bu soruların yanıtı olumsuzdu ve ne yazık ki, Türkiye'nin bilim ve teknoloji politikalarından birinci derecede sorumlu kurumları, bırakın başkalarınınkini bir yana, birbirlerinin öngörülerini ve ‘karşı tarafın’ etkin olduğu üst kurulların kararlarını bile dikkate almamaktaydılar. Siz bu satırları okuduğunuzda, BTYK, 7 Mart'ta on beşinci toplantısını yapmış ve yine bazı kararlar almış olacak. Bu kararlar arasında, başlığında "strateji" sözcüğü geçen iki dokümanın kâbul edildiğini göreceksiniz: "Ulusal Yenilik [İnovasyon] Stratejisi (20082010)" ve "Uluslararası Bilim, Teknoloji ve Yenilik Stratejisi Uygulama Plânı (20072010)"… Üzülerek yineliyorum: Bu kez de bakın bakalım, bunlarla, sözünü ettiğim yürürlükteki Kalkınma Plânı'nın bilim ve teknoloji ile ilgili maddeleri arasında rastlantısal örtüşmelerin ötesinde, sistemsel bir bütünlük bulabilecek misiniz; ya da Ulusal İnovasyon Girişimi'nin emek zahmet hazırladığı raporun dikkate alındığını gösteren ciddî bir emâre? (‘Bu dokümanlarda stratejiye benzeyen bir yan var mı’, sorusunu sormamayı tercih ediyorum.) Bu köşeye sinen karamsarlığın ikinci nedeni bilim, teknoloji ve inovasyon alanında izlenecek ulusal politika ve stratejilerden birinci derecede sorumlu kurumlarımızın, anlatmaya çalıştığım bu tutumları nedeniyle, söz konusu etkinlik alanındaki vektörel toplamlarının sıfır olmasıdır. Temel Radyofarması Kursu Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi ‘Temel Radyofarmasi Kursu” düzenleyecektir. Nükleer Tıp laboratuvarlarında çalışan teknisyenleri, fizikçileri, kimyacıları, biyologları, eczacıları hedef alan bu kurs 913 Nisan 2007 ve 15 Ekim 2007 tarihleri arasında verilecektir. Bu kursun içinde “Temel Nükleer Fizik, Radyoaktif Kaynakların GüvenilirliğiNükleer Tıp Laboratuvarlarının Tasarımı ve Zırhlanması, Teşhis ve Tedavide Kullanılan Radyofarmasötiklerin Hastaya, Hamile ve Çocuklara Uygulanması, Radyofarmösiklerin üretim ve kalite kontrolleri, Radyoaktivite ölçümü ve aletlerin kalibrasyonu, Soğuk kitlerin Tc99m radyoizotopu ile etiketlenmesi ve kalite kontrolleri gibi konularda teorik ve uygulamalı olarak işlenecektir. 5 günlük bu kursun ücreti 500 YTL/kişidir. Kurs ücreti 01.02.01.00.00 kodu ile Ziraat Bankası Sefaköy Şubesi, 1110485001 numaralı hesaba yatırılmalıdır. Kursa kaydolmak için TAEK web sayfasında (www.taek.gov.tr) 2007 Kurs başvuruları kısmında bulunan başvuru formunu doldurmak ya da ÇNAEM, Altınşehir Yolu 5.km 34303, Halkalıİst. Tel: (0212) 548 22 30 başvurulması gerekmektedir. İstanbul çevresindeki taşlaşmış ağaç fosilleri hakkında Esen Arpat, B.Ü. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü. İstanbul çevresinde, değişik yerlerde rastlanan taşlaşmış ağaç fosillerinin kökeni tekdir. Bunlar 2227 milyon yıl önce Trakya’yı ve günümüzdeki Marmara denizi bölgesini etkilemiş olan volkan etkinliğine bağlı olarak gelişmişlerdir. Silis bakımından zengin olan kalın volkan külleri ile birdenbire örtülen ağaç toplulukları, çanak özelliğindeki bölgelerde yeraltı sularının bu küllerden edindiği sıcak ve reaksiyon yetenekleri yüksek eriyikler ile yerinde taşlaşmışlardır. Aşınma döneminde küllerin kolayca yontulması sonucunda açığa çıkan taşlaşmış ağaçlar, aşınmaya dirençli nitelikleri nedeniyle aşınım yüzeyleri üzerinde serbest parçalar oluşturmuşlar ve akarsular ile taşınmışlardır. İstanbul çevresinde akarsu çökelleri içinde iri bloklar ve çakıllar gibi görülen bu taşlaşmış ağaçlar Marmara denizi çöküntüsü oluşmadan önce o bölgede yer almakta olan dağlık alandan Karadeniz’e doğru akan akarsular ile taşınmışlardır. Günümüzde Marmara denizi kıyısında bir metre çapında taşlaşmış ağaç blokları görülürken, parçaların boyları Karadeniz kıyısında 1015 cm dolayına düşmekte, Marmara kıyısına yakın kesimlerde köşeli olan parçalar Karadeniz’e doğru yuvarlaklık kazanmaktadır. Marmara denizine yakın yerlerde bazı taşlaşmış ağaç fosillerinin yüzeyinin çöl tarnişi ile kaplı olması da o dönemde Marmara’da yer alan yüksek alanın kuzeye bakan kurak sıcak bir dağeteği yamacına sahip olduğunu göstermektedir. Günümüzde Silivri’nin kuzeyi, Sinekli, Büyükçekmece sırtları vd sırtlarda yüzeyleyen akarsu çökelleri aynı dönemin akarsularına ait çökeller olup Kıraç Formasyonu olarak adlandırılmaktadır. Kuzeye Karadeniz’e doğru o günün topoğrafyasını aşındırarak bir peneplen oluşumuna da yol açan bu akarsu sistemi yaklaşık 2022 milyon yıl önce etkin olmuştur. CBT 1043/6 16 Mart 2007