24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÖNÜLDEN BİLİME Ahmet İnam CBT 1043/11 16 Mart 2007 Berlin’deki Magforce AG Enstitüsü’nden AndHücre Birinci aşama çekirdeği reas Jordan ise birkaç yıl önce İkinci aşama ulaşılabilir olmayan beyin tümörlerini tedavi eden yöntemini başarıyla test ederek dikTargeting işlevli taşıyıcı Hedef katleri üzerine toplamıştı. Kanser hücrelerine giren partiküller değişken manyetik alanla titreşime geçerek 70 dereceye kadar ısınıyor ve bu şekilde sağlıklı dokuyu etkilemeden kanserli hücreleri öldürüyorlar. Bu partiküllerin doğrudan doğruya tümörü aşılanması gerekiyor, fakat Jordan da Targeting yöntemine uygun olan ve örneğin karaciğer kanserini iyileştirecek ikinci nesil nanopartiküller üzerinde çalışı20. yy’da tıpta yaşanan tüm yor. gelişmelere rağmen kanBununla birlikte hangi nanopartiküllerinin daha etkili olacasere çare bulunamadı. Enğı henüz tahmin edilememekte. düstri ülkelerindeki ölüm Bu tür "akıllı nano bombanedenlerinin dörtte biri, lar"la kanserli hücreleri patlathücrelerin kontrolsüz olamaya çalışanlar dışında bazı araştırmacılar kanseri farklı yollarrak çoğalarak tümör oluşdan yenmeye deniyor. Mesela turdukları bu hastalığa hücrelerin besleyici madde alıuzanıyor. Türk Kanser mını engelleyerek. Çünkü tüAraştırma ve Savaş Kurumörlerin etrafında hızla minik damarlardan oluşan bir ağ, hücmu’nun (TKASK) verilerine releri besler. göre Türkiye’de her yıl Burnham Tıp Araştırmaları 150.000 kişi kansere yakaEnstitüsü tümör biyologu Erkki lanmakta. Erkeklerde en Ruoslahti şimdi, tıpkı yapay sık görülen ölümcül kantrombositler gibi etkiyen nano partiküller geliştirdi. Bunlar norser türlerinde akciğer, kamalde yaralanma yüzünden dadınlarda ise meme kanseri mar cidarlarında oluşan açıklıkilk sırada yer alıyor. larda pıhtılaşırlar. Ruoslahti, tüğini gösterdi. mör damarlarındaki iç cidarların da belli başlı proteinlerden oluşan gözenekli bir dokuyla kaplı olduğunu keşfetmiş. Daha sonra ise sadece bu dokuyla birleşen bir protein molekülü saptamış. Nanopartiküller bu proteinle kaplandıklarında, tümör damarlarına girerek dokuya yapışıyor ve gözenekleri tıkıyorlar. Araştırmacı bu şekilde tümörleri küçültmeye başarmış. Anlaşıldığı üzere yeni nanotıbbın sıradan hastalara ulaşması birkaç yılı alacak. En erken piyasaya çıkabilecek Magforce terapisinin bu yılın sonunda ya da önümüzdeki yılın başında uygulanabileceği tahmin edilmekte. Nanopartiküllerle kanser tedavisi için en az beş yıl araştırma gerekmekte ve her türlü kanser türünün nanopartiküllerle tedavi edilmesine en erken 2015 yılında başlanabilecek. Nilgün Özbaşaran Dede Kaynak: Technology Reviews 23.02.07 RESİM 3: Dendrimer molekülü Kanserli hücre HANGİSİ ETKİLİ OLACAK? İnsan kendini güvence altına almaya çalıştığı anda hesap yapıp kendi kendini tüketmeye başlıyor. Bunu ikili insan ilişkilerinde de görüyorsunuz. Dostlukların, aşkın yaşanamamasının ardında da böyle küçük hesaplar yatıyor. Bana Sorular: İnsan Bir "hesabi insan" kavramlaştırmanız var. Kimdir hesabi insan? Hesabi insan, kendini aşma olanağının farkında olmayan insandır. Hesaplayamadığı hazinelerin farkında değildir. İnsan olmasını gerçekleştiremeyen bir varlıktır. Bir anlamda hesabi insan, insanın yüz karasıdır. Ama hesap, yaşamaktan korkan insanlar için çok büyük bir güvence. Çünkü kendinizi aşabilmeniz, "hayat bu kadar değil" demekle olanaklı. "Peki ne kadar?" dediğiniz zaman serüvene girmeniz gerekir. Yani artık keşfedilmemiş ülkelere, yelken açılmamış denizlere gideceksiniz. Ama orada büyük fırtınalar, büyük canavarlar karşınıza çıkabilir ve yok olabilirsiniz. İşte insan kendini güvence altına almaya çalıştığı anda hesap yapıp kendi kendini tüketmeye başlıyor. Bunu ikili insan ilişkilerinde de görüyorsunuz. Dostlukların, aşkın yaşanamamasının ardında da böyle küçük hesaplar yatıyor. "Yoldan çıkmışlar, çıktıkları için çoktan varmışlar" diyorsunuz. Yola çıkmak için günlerce hazırlanamayanlara, ya yoldan çıkarsam korkusuyla yolculuk yapamayanlara ne dersiniz? Hazırlık ve sürekli olarak aşırı derecede hazırlık kaygısı yolculuğa çıkmayı engelliyor. Yelkeni açacağız ama yelkenlerimizi bir güzel mumla kaplamak, teknemizi kalafatlamak, uyduyla çalışan teknolojik aletler kullanmak lazım diyorsunuz. Teknoloji geliştikçe o aletleri de koyup yola öyle çıkmayı düşünüyorsunuz. Ama bir gün bakıyorsunuz ki artık yola çıkamayacak hale gelmiş, hayatın sonuna ulaşmışsınız. Hazırlık, aşırı hazırlık kaygısı insanı hesabilik içine mahkum ediyor ve hayatınızı bir serüven olarak yaşamanızı engelliyor. "Göğün değerini ancak şaşkınlar bilebilir" diyorsunuz bir yazınızda. Neden? "Şaşkın olayım" diye şaşkın olunmaz. Şaşkınlık çok doğal bir şeydir. Siz, siz olduğunuz için şaşkın olursanız o şaşkınlığın bir değeri vardır. Hesap eden insanların da hesapları tutmadığı için içine düştükleri bir şaşkınlık vardır ki bu daha çok hesabilikten doğan kötü bir şaşkın olma durumudur. Şaşkınlık insanın kendisinden yola çıkarak yaptığı yolculuklarda karşılaştığı doğal bir şeydir. Bu Aristo’nun hayretidir aslında; şaşkınlık değildir, şaşmadır. Şaşan, bu anlamda hayret eden insan, göğün renginin neden mavi olduğu üzerine düşünmeye başlar ve onun hiçbir optik teorisiyle açıklanamayacağını da bilir. Çünkü göğün neden mavi olduğunu açıklayabilirsiniz ama göğü ilk defa görme gücü... İşte bu müthiş bir şeydir. Göğü küçüklüğümüzden beri gördüğümüz için hiç şaşmayız. Yaşımız ilerledikçe her şeyi biliriz, her şey bize doğal gelir. Şaşmaya şaşmaya şaşmayarak, şaşmamanın getirdiği şaşkınlık içinde ölüp gideriz. "Mutsuzluk ahlaksızlıktır" diyorsunuz. Mutluluk nedir? Mutsuzluk neden ahlaksızlıktır? Mutluluğun bir karakter olduğunu düşünüyorum. Mutluluk gelip geçici hazlarla yaşanan gelip geçici yaşantılar değildir. Mutluluk bir insanın yaşadıklarına karşı duruşundan kaynaklanan birşeydir. Başıma acı veren çok şey gelebilir, ama mutlu karakterli biriysem bu acılarla baş edebilmem, bu acıları büyük bir şansızlık ve ceza olarak değerlendirmememle olanaklıdır. Başıma gelen belaların Nietzsche’nin dediği gibi "çok iyi öğretmenler olabileceğini" düşündüğümde kendimi aşma olanağım olabilir. Benim "mutsuzluk ahlaksızlıktır" sözüm Nietzsche’nin amorphati’sinden çok da farklı değildir; yani yazgımızı sevme, kendimizi öyle kabul etmedir. Mutsuz olduğum takdirde bakın ne gibi haksızlıklar yapıyorum: Önce kendime haksızlık yapıyorum. Problem çözme gücümü zayıflatıyorum, ilişkiye girdiğim insanlara acı vermeye başlıyorum; böylece hem kendime hem birlikte yaşadığım insanlara "ahlak" anlamında kötülük yapmış oluyorum. Mutsuz olmak çok kolaydır, çok ucuzdur. Dünyada dönen üç kâğıda, çirkinliklere karşın güzel yanını görme ve mutlu olma çabasının insana yakışır bir çaba olduğunu düşünüyorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle