20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Deprem “mücbir bir sebep” midir? Danıştay 10. Daire Esas No 1994/2060 ve karar No 1994/6797 (28.12.1994 ) davaya göre deprem bir mücbir sebep'dir: “Zararın meydana gelen deprem sonucu oluşması, depremin de önceden kestirilemeyen, önlenemeyen doğal nitelikte zorlayıcı nedenlerden olması karşısında idarenin tazmin sorumluluğundan söz etmeye olanak bulunmamaktadır” ve 1992 Erzincan depreminde lojman yıkılması ile tazminat talebi reddedilmektedir. Danıştay kararında, “önceden bilinemeyen, karşı konulamayan, idarenin faaliyetleri dışından gelen gerçek bir olay olan mücbir sebep…”dir. Yapının depremde yıkılması mücbir sebep olabilir mi? Nejat Bayülke, İnşaat Yüksek Mühendisi, [email protected] Y er kabuğu plakalardan oluşur. Yerin içinde oluşan ısı akımlarının plakaları harekete zorlaması ile enerji birikir. Birikmiş enerji plakalar arasında ani hareketle, depremle boşalır. Yerin içinde üretilen ısı ve bu ısı akımının yarattığı enerji birikimi önlenemeyeceği için de deprem, Danıştay kararında denildiği gibi gerçekten “önlenemeyen” olaydır. Bilim, depremin oluş anını bugün önceden kestiremiyor. Depremin olacağı anı (gün, saat ve dakikası ile) önceden kestirme çalışmaları başarısız olmuştur ve çok sayıda yerbilimciye göre de önceden kestirilme belki hiçbir zaman gerçekleşmeyecektir. Önceden kestirmenin “yer” ve “büyüklük” bileşenleri de vardır. Sismoloji ve Yapısal Jeolojinin depremin, oluş zamanı, büyüklüğü ve yeri konusunda bugün bildikleri nelerdir? Depremler “fay” denilen kabuk plakaları arasındaki, bazen de plakaların içindeki ve magmaya kadar inen çatlakların üzerinde olur. Küçük büyük bütün depremlerin, sismograf kayıtları ile yeri, oluş zamanı ve büyüklüğü hesaplanması ile üzerinde deprem olan etkin ve deprem yaratabilecek faylar, depremin yeri, belirlenmektedir. Aletsel ve tarihsel deprem kayıtlarından nerelerde, hangi fayların üzerinde, deprem olacağı hemen % 100 kesinlikle bilinmektedir. Bu bilgi “deprem tehlike bölgeleri haritası” ile ilgilenenlere bildirilmektedir. Zaman içindeki birikimlerle haritalar yenilenir. 1947, 1953, 1961, 1972 ve 1996 tarihli deprem tehlike bölgeleri haritalarımız vardır. Haritalar beklenen depremin yapılar üzerinde oluşturacağı tasarım yüklerini de, beklenen depremin büyüklüğüne, bağlıdır, verir. DEPREMİN OLUŞ ARALIKLARI Tarihsel kayıtlarda Erzincan'da 10002000 yılları arasında, 1939 depremi büyüklüğünde, yedi deprem olmuştur: 1000 yıl / 7 = 140 yılda bir 1939 büyüklüğünde bir “Erzincan depremi” tekrarlanabilir, beklenebilir. Kuzey Anadolu Fayı’nın (KAF) iki tarafındaki plakalar arasındaki yıllık hareket, GPS ölçümü ile, 2.02.5 cm bulunmuştur. 17 Ağustos 1999 Depremi'ndeki 4.05.0 metre atım yıllık harekete bölünürse: 500 cm Atım / 2.0 cm/yıl = 250 yılda bir aynı boyutta deprem. Aynı bölge de daha önceki deprem 1719'yılındadır. 19991719 = 280 yıl ! = 250 ± 30? Etkin faydaki tarihsel depremlerin büyüklüğüne, fayın uzunluğuna ve üzerindeki enerji birikimine göre gelecekte olması beklenen depremin büyüklüğü kestirilebilir. Depremin yinelenme süresi bilinen faylarda, bir önceki depremden sonra geçen zaman içinde bir sonraki depremin enerjisi birikir. Yeniden oluş süresinin sonuna doğru fayın bu bölümü bir “sismik boşluk” tur. KAF'ın İstanbulTekirdağ arasındaki bölümünde en son büyük deprem 1766'da olmuştur. Geçen zaman içinde KAF'ın bu bölümü yeni bir depreme aday olmuştur. 1766+250 ± ? yıl = 2016 ± ? yıl. Üzerinde deprem olacak etkin faylar bellidir: depremin yeri bellidir. Fayın büyüklüğüne ve enerji birikim hızına göre olabilecek en büyük depremin büyüklüğü de bilinmektedir. Oluş zamanın, anının, bilinmesinin hangi durumda önemi vardır? Depremin ne zaman olacağını bilmek bir yapının depremde yıkılmasını önler ya da deprem dolayı daha az zarara uğramasını sağlar mı? Bir yapının ömrü 100 yıl ise ve bu süre içinde de yüksek bir olasılıkla şiddetli bir deprem olacaksa bu yapı için deprem önceden bilinmiştir. Bilim, yapının bulunduğu noktada ve ekonomik ömrü içinde karşılaşabileceği depremlerin büyüklüğünü % 99 kesinlikle belirleyebiliyorsa, o yapı için deprem olayı önceden belirlenmeyen bir olay olmaktan çıkar. Kesindir. KARŞI KONULAMAYAN OLAY Oluşması önlenmeyen depremin yapıya etkisi karşılanabilir. Depremin şok dalgaları geçtikleri yer yüzeyini sallar. Yerdeki deprem hareketi yapıda atalet kuvveti yaratır. Yazının devamı arka sayfada konvoyu görüldü, karşıladık. Protokol sırasına göre konuşma sırası kendisine gelince baktı ki herkes kendisini görmek istiyor. Konuşma kürsüsündeki yükseklik kendisine yeterli gelmedi. Etrafına baktı, hemen bir sandalye getirdik. Kürsünün bulunduğu platformun üzerine sandalyeyi koydu, sandalyeye çıktı: Sevgili Manavgatlılar, anladım, beni görmek istiyorsunuz, göresiniz diye sandalyenin üzerine çıktım. Bir süre halk onu izledi: Beni gördünüz, izin verirseniz şimdi sandalyeden inip konuşmamı yapacağım, dedi. Kürsüye geçti; kütüphaneyi, kitabı ve insanı konu alan güzel ve özlü bir konuşma yaptı. Beni asıl etkileyen davranışı Abdurrahmanlar beldesinde oldu. Manavgat'tan sonra Serik ilçesinin Abdurrahmanlar beldesine geldik, burada ilk kez halk kütüphanesi açacağız. Halk bağırıyor: Hoşgeldiniz sayın başbakanım, ilçe olmak istiyoruz, diye… Rahmetli İnönü bana döndü, baktım bilgiye gereksinisi var. Gerekli bilgiyi verirken özellikle beldenin Serik ilçesine çok yakın olduğunu belirttim. Konuşma sırası kendisine gelince kürsüye çıktı, çok kibarca gülümseyerek: Sevgili Abdurrahmanlılar, bana sayın başbakanımız diyorsunuz, sağ olun, ben başbakan değilim, başbakan yardımcısıyım, bu bir. İkincisine gelince, anladığım kadarıyla ilçe olmak istiyorsunuz. Biraz sonra beldenize kütüphane açacağız. Kütüphanede kitaplar olacak, o kitapların arasında sanırım yurt bilgisi kitabı da olacak, bu kitabı alın okuyun, ilçe nasıl olunur öğrenin sonra istek de bulunun, dedi. Bir başka politikacı olsa başbakan sözüne ses çıkarmaz, Abdurrahmanlar'ı ise ilçe yapar geçerdi. 1995 yılbaşında uzunca bir tatil süresi vardı. yemek parasını vermekte kararlı… Sonunda köy okuluna bağış yapmasını isteyerek sorunu çözümledik. Anımsadığım kadarıyla yerel tarihe özel bir ilgisi vardı. Gün boyunca yörenin sorunlarından ve tarihinden konuştuk… Daha çok ben konuştum o dinledi, arada bir sorular yöneltti. POLİTİKA GENÇLERE 3 Kasım 2002 milletvekili seçimi öncesi İzmir İl Kültür Müdürüyüm. CHP küskünü bir tanıdığım telefon etti: Müzeye Erdal Bey gelecek karşılarsan iyi olur, dedi. Telefondan birkaç dakika sonra Erdal Bey ona eşlik eden iki kişiyle birlikte İzmir Arkeoloji Müzesi'nin bahçe kapısında göründü. Karşıladım. Beni görünce: Sen ne yapıyorsun burada, dedi. İzmir İl kültür müdürü olduğumu söyledim. Müzeyi gezdirdim, bazı eserlerle ilgili tek tek bilgi aldı. Bana gezdiği müzelerle ilgili kısa bilgiler verdi. En son gezdiği Tokat Müzesi'nden daha ayrıntılı söz etti. İzmir Müzesi'nin Körfez'e bakan kafeteryasına oturduk. İzmir İnönü Evi'nin sorunlarını konuştuk. Anılarını okuyup okumadığımı sordu. Yolcu ederken beni bir kenara çekti: Ne diyorsun bu parti kurma işine, dedi. Ben de efendim siz geçen yılın bahar aylarında Cumhuriyet Gazetesi'nde bir yazı yazmıştınız. O yazınızda politikayı gençler yapsın diyordunuz. Ben o görüşünüze katılıyorum dedim. Desene sen müzeleri gezmeye, anılarını yazmaya devam et diyorsun, dedi. Gülümsedim, teşekkür etti, ayrıldı. Ben yurtdışında bir göreve gittim. Rahmetli İnönü'yle bir kez daha yollarımız kesişmedi. Yattığı yer ışıklı olsun… CBT1084/21 28 Aralık 2007 Antalya İl Kültür Müdürüyüm. Sevgili valim Saim Çotur beni çağırdı: İlde çok sayıda bakan, milletvekili var, İnönü ve grubuyla sen ilgilen, dedi. Anımsadığım kadarıyla İnönü'nün grubunda Emre Kongar, Yiğit Gülöksüz, Korel Göymen, Uğur Büke, Tosun Terzioğlu, Abdülkadir Ateş ve eşleri vardı. Birlikte Antalya'nın örenyerlerinin yanı sıra bir günlüğüne Döşemealtı'nın Yörük köylerine geziler yaptık. Önceden Kovanlık köyündeki tanıdıklara haber gönderdim. Bu haber üzerine köylüler yerel yemeklerden oluşan çok güzel bir öğle yemeği hazırlamışlar. Köylülerle söyleştik, birlikte yemek yedik ancak rahmetli İnönü yemeğin parasını vermek istiyor. Olmaz efendim, alınırlar, bu Yörük köyleri konukseverdir, taşla geleni aşla karşılarlar dedimse de TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle