25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

sığır eti imha edildi. 15) ALZHEİMER'A ERKEN TEŞHİS Yüksek yoğunluklu manyetik rezonans görüntüleme teknolojisi beyinde Alzheimer ve MS'i erken teşhis edebiliyor. Ulaşım teknolojisindeki gelişmeler Hava taşıtlarını bir yana bırakırsak, kolaylıkla diyebiliriz ki, lokomotifler, gemiler ve otomobiller, yüzyılın başlarındakine yakın bir teknik gelişme aşamasında kaldı... Hazırlayan: Osman Bahadır ewcomen'in yaptığı buhar makinesi, üretim mekanlarının doğal enerji kaynaklarının bulundukları yere bağımlılıklarına son vermiş, böylece önce maden, sonra da tekstil sanayiinde üretim yerleri nisbi özgürlüklerine kavuşmuştu. Deniz taşımacılığında buharlı gemi ilk defa Fransa'da Saone nehri üzerinde Newcomen'in makinesiyle 1783 yılında Jonfrroy d'Abbans tarafından ve daha sonra da Watt'ın bir makinesiyle İngiltere'de 1787 yılında Symington tarafından kullanıldı. Buharlı gemiler ağır yüklerin taşınmasına imkan sağlıyordu. Fakat ilk ticari buharlı gemi ancak 1807 Ağustos'unda ABD'de New York ile Albany arasında Hudson üzerinde kullanıma girebildi. İlk buharlı gemiler, sadece nehir gemileriydi. Gösterişli çarklı gemiler, ABD'deki büyük gelişimleriyle tanındılar. Geleneksel yelkenli gemiler uzun süre yeni buharlı gemilerin yanı sıra fonksiyonel varlıklarını sürdürdüler. Buharlı gemiler hala çok geleneksel silüetlerini koruyorlardı ve onları sadece bir buhar makinesinin varlığını işaret eden bacaları ele veriyordu. Avrupa ve Amerika arasındaki buharlı gemilerle yapılan yolculuk 1835'te 30 gün kadar sürüyordu. İlk modern translantik olan Great Western ile bu süre 15 güne düşmüştü. 1860'lara doğru geçiş süresi 8 güne kadar inmişti. Uskurlu ve demir gövdeli ilk buharlı gemi 18. yüzyılın sonunda yapıldı ve daha sonraki 30 yıl içinde de mükemmelleştirildi. Demir kompleksli ve taşkömürü kullanan buharlı gemilerin 1780'lerde İngiltere'deki ortaya çıkışı, doğal olarak demiryolu taşımacılığının da doğuşunun zeminini hazırlamıştır. Madencilik demiryolu taşımacılığının gelişiminde öncü bir rol oynamıştır. Maden yüklü vagonları çekmek için uzun bir süre öncesinden beri genellikle basit ağaç raylar kullanılıyordu. Fakat Cugnot'nun Paris sokaklarında denediği buhar makineli taşıtı. ağır malzemelerin taşınmasına daha dirençli olması için ilk defa 1782'de İngiltere'de demir çubuklardan raylar yapıldı. Demiryolu böylece doğmuştu ama lokomotif henüz ortalıkta görünmüyordu. Lokomotifin ortaya çıkabilmesi için tekerlekler üzerine bir buhar makinesinin yerleştirilmesi gerekiyordu. Bu ise 18. yüzyılın sonunda, tüketimin ve üretimin henüz yeterli boyutlara ulaşmamış olması yüzünden hala imkansızdı. İlk lokomotif denemesi mühendis Richard Trevithick tarafından İngiltere'de yapıldı. Fakat lokomotiflerin gerçek anlamda kullanılmaya başlanması 1804 yılında olmuştur. 19. yüzyıl boyunca lokomotiflerin ve rayların kalitesi sürekli iyileştirildi, lokomotiflerin dayanıklılıkları ve hızları arttırıldı. Demiryolunun gelişimi, diğer bütün sanayi sektörlerinde olduğu gibi, enerji kaynaklarının evrimine bağlı olarak ilerlemiştir. Fransız mühendis Nicolas Cugnot'nun 1770 yılında buhar makinesiyle çalışan bir kara taşıtı yapması girişimi, aracının yavaş çalışması ve yolların aracının hareketine uygun olmaması nedeniyle sonuçsuz kalmıştı. Ancak 19. yüzyılın sonunda içten yanmalı motorların yapılmasıyladır ki, mekanik itmeli kara taşıtları gelişme imkanına kavuşabilmiştir. Kara ulaştırmacılığının gelişimindeki ikinci önemli aşama, asfalt yollar ağının ortaya çıktığı 20. yüzyıl başlarında, gelişimini bu yollar üzerinde sağlayan otomobil ile olmuştur. Uçağın gelişimi, otomobilin gelişimi ile aynı zamana rastlamıştır. Uçak teknolojisi en büyük ilerlemelerini iki dünya savaşı sırasında sağlamıştır ve uçakların askeri amaçlarla kullanılmaları, başlangıçta ticari kullanımlarından daha büyük ölçeklerde olmuştur. Tüm ulaşım araçları, gerçekte olağanüstü değişimlerini Birinci Dünya Savaşı'nın eşiğine kadar yaptılar. Fakat bu derin değişimler, zengin inovasyonların gerçekleştiği bu dönemin ardından görece bir durgunluğun içine girdiler. Eğer hava taşıtlarını bir yana bırakırsak, kolaylıkla diyebiliriz ki, lokomotifler, gemiler ve otomobiller, yüzyılın başlarındakine yakın bir teknik gelişme aşamasında kalmışlardır. 16) ÜREMEYE DIŞARIDAN MÜDAHALE Temmuz ayında bir grup Kanadalı doktor olgunlaşmadan toplanan bir yumurtadan doğumu gerçekleştirdi. Yumurta dışarıda olgunlaştıktan sonra donduruldu, çözüldü, döllendirildi ve implant edildi. Bu işlem bugüne dek polikistik yumurtalık sendromu hastası dört annede olumlu sonuç verdi. Bu hastalık yumurtaların düzgün şekilde yumurtalık içinde olgunlaşmasına izin vermiyor. Doktorlar bu işlemden kanser hastalarının yararlanabileceğini söylüyor. Hasta kemoterapi veya radyoterapi görmeden önce yumurtaları bu şekilde toplanabilecek. N 17) BAĞIRSAKLAR NASIL KORUNUYOR? Bağışıklık sistemi sürekli olarak yabancı istilacıları kontrol altında tutsa da, hiçbir zaman bağırsaklardaki bakterilere saldırmaz. Bu yıl DanaFarber Kanser Enstitüsü'nden bilim insanları, lenf nodüllerinde daha önce varlığı tespit edilememiş spesifik hücre popülasyonlarının bağışıklık sistemine işaret göndererek bazı durumları göz ardı etmelerini bildirdiğini ortaya çıkarttı. Stromal hücresi denilen bu hücreler vücudun bağırsakları yabancı istilalardan nasıl koruduğunu ortaya koydu. 18) BAKTERİLERDEN GENETİK NAKİL Ağustos ayında sonuçlanan bir araştırmaya göre bakteriler tüm genomlarını konakladıkları çok hücreli organizmanın hücrelerine naklediyor. Bu olgu daha önce bilinmesine karşın bu keşif, bu tür genetik nakillerin bilinenden daha sık meydana geldiğini gösteriyor. 19) MAKROFAJLARIN ÇALIŞMA MEKANİZMASI Temmuz ayında Almanya'daki Avrupa Moleküler Biyoloji Laboratuvarı'ndan Holger Kress ve meslektaşları, kandaki ve diğer dokulardaki makrofaj denilen bağışıklık hücrelerinin, bakteri veya hasarlı hücre gibi vücuda yabancı istilacıları nasıl yok ettiğini ortaya çıkarttı. 20) YALNIZLIK HASTA EDİYOR Yalnızlığın insanları nasıl hasta ettiği bu yıl anlaşıldı. Doktorlar yalnızlığın viral enfeksiyon, kalp/damar hastalıkları gibi hastalıklara nasıl yol açtığını eylül ayında sonuçlanan bir çalışma yardımıyla ortaya çıkarttı. Yalnızlık kısaca genlerimizi etkileyerek bağışıklık kontrolü sistemini bozuyor. Böylece yalnızlığın fiziksel ağrı gibi uyarıcı bir işaret olduğu düşünülüyor. 21) YİYECEKLERDEKİ KATKI MADDELERİNİN ZARARLARI Yiyeceklerdeki katkı maddelerinin çocukların davranışlarını etkilediği anlaşıldı. İngiltere'deki Southampton Üniversitesi'nden bir grup bilim adamı katkı maddesi içeren yiyeceklerle beslenen çocuklarda, katkısız ürünlerle beslenen çocuklara oranla daha yüksek hiperaktivite izlendiğini belirtti. 22) APANDİSİTİN İŞLEVİ Apandisitin işlevi bu yıl tespit edildi. Duke Üniversitesi'nden cerrah ve bağışıklık uzmanlarından oluşan bir grup bilim insanı apandisitin yararlı bakteriler için güvenilir bir barınak oluşturduğunu ortaya çıkarttılar. Derlyen: Reyhan Oksay Yazının devamı gelecek sayıda CBT 1084/15 28 Aralık 2007 TEKNOLOJİ TARİHİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle