20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ÇEVREİKLİM HABER Yağmur ormanları kuraklığa rağmen yeşeriyor 10 başarı Türk bilim adamı Elsevier Yayınevi Scopus veritabanı kullanılarak, çeşitli kriterlere göre yapılan değerlendirmelerden, en başarılı 10 Türk bilim adamının adı saptandı... Bilimsel yayınlar yapan Elsevier Yayınevi, Türkiye'de ürettikleri makale, aldıkları atıflar ve hindekslerine bağlı olarak, Elysevier'in abstract ve atıf veri tabanı, kaynakça ve veri bankası olan Scopus veritabanı üzerinden yapılan değerlendirmede, ilk 10 bilim adamını açıkladı: Prof.Dr. Mehmet Haberal, Başkent Üni. Prof.Dr. Orhan Büyükgüngör, 19 Mayıs Üni. Prof.Dr. Yusuf Yağcı, İTÜ Prof.Dr. Lemi Türker, ODTÜ Prof.Dr. Hüseyin Caksen, Van 100.Yıl Üni. Prof.Dr. Kadri Altundağ, Hacettepe Üni. Prof.Dr. Ekmel Özbay, Bilkent Prof.Dr. Derin Orhon İTÜ Prof.Dr. Erol Başar, İstanbul Kültür Üni. Prof.Dr. Sirel Karakaş, Hacettepe Üni. Elsevier Yayınevi için şu açıklama yapıldı: Yaklaşık 400 yıldır bilimsel arenada yayınevi olarak görev yapan bir kuruluş ve dünya pazarının %30'una sahip. Çalıştığı ülkelerde bilimi ve bilimadamlarını desteklemek, bilimsel düşünce ve araştırma ruhunun önemini ön plana çıkarmak için, ülkelerde bu tıp etkinlikler düzenliyor. Ayrıca bilimadamlarına Elsevier Vakfı üzerinden bilimi desteklemek anlamında destek sağlıyor. “Uluslararası platformda bilime destek verme misyonumuzun bir parçası olarak, bilimsel araştırma performanslarıyla ön plana çıkan 10 Türk bilimadamımıza” da, 18 Ekim 2007 tarihinde Ankara Hilton otelinde düzenlenen bir tören ile ödülleri verildi. A mazonlardaki yağmur ormanlarının, kuraklığa sanılandan daha dayanıklı oldukları ortaya çıktı. Science dergisinde yayımlanan araştırmaya göre yağmur ormanları 2005 yılındaki kuraklık döneminde beklenenden çok daha fazla büyümüş. Yağmur ormanlarındaki bu gelişme, bir aylık kuraklıktan sonra ormanların sararmaya başlayacağını gösteren iklim modellerini geçersiz kılmak 2005 yılındaki büyüme (üstte) ve yağışlar (altta) arasındaki farklılıklar. Kırmızı bölgeler ortalamanın altındaki yeşermeyi, sarı normal değerleri ve yeşil alanlar ise ortalanın üzerindeki yeşermeyi göstermekte ta. 2005 yılındaki kuraklık Temmuz ve Eylül aylarında doruk noktasına ulaşmıştı. Bu kuraklığın ağaçların büyümesini engellemesi beklenirken tam tersi bir gelişme yaşanmış. Ağaçların tepesi daha fazla yeşerirken, fotosentez etkinliği de artmış. Sonuç, Arizona ve Sao Paolo Üniversitesi bilim insanlarının uydu verilerini değerlendirmeleriyle elde edildi. Araştırmacılar, NASA'ya ait iki uydunun verilerini incelemişler. Birinci uydu “Terra” bitki örtüsünün “yeşilliğini”, “Tropical Rainfall Measuring” uydusu ise tropikal bölgelerdeki yağışları kontrol ediyor. Uyduların aylık kartlarıyla araştırmacılar Amazonlardaki bitki örtüsünün dokuz yıl içinde ne şekilde değiştiğini görmüşler. 2005 yılının kartlarını diğer yıllarla karşılaştırdıklarında ise bir sürprizle karşı karşıya kalmışlar. Kuraklık, yağmur ormanları üzerinde (en azından kısa vadeli olarak) olumlu etki yapmış diyor Arizona Üniversitesi'nden Scott. R.Saleska. Sonuç bugüne kadarki iklim modelleriyle hiç örtüşmemekte. Bu modellere göre kuraklığın başlamasıyla birlikte fotosentez etkinliği de hızla azalmakta. Bu azalma bitkilerin atmosferden daha az karbondioksit soğurmasına yol açmakta. Atmosferde ne kadar çok karbondioksit kalırsa, hava daha fazla ısınır, kuraklık artar. Ancak yeni verilerden anlaşıldığı üzere yağmur ormanlarındaki gelişmeler en azından kısa vadeli olarak bu tahminlerle örtüşmemekte. Ağaçlar kuraklık döneminde derinlerdeki su rezervlerinden yararlanarak büyümeye devam ediyorlar. Evrim açısından bakıldığında bu gelişme gayet mantıklı diyor bilim insanları. Nitekim, Amazonlardaki periyodik kuraklıklar pek ender değildir. Amazon havzası dört ila sekiz yılda bir normalden daha az yağış almakta. Bilim insanları ağaçlardaki dayanıklılığın belli bir süre için geçerli olduğunu düşünüyorlar. Ancak ağaçların kuraklığa tam olarak ne kadar süre dayandıkları henüz bilinmemekte. TÜBA, ilk burslu öğrencileri arıyor! Türkiye Bilimler Akademisi Atatürk zamanında ve ondan sonraki on yıl içerisinde hem devlet hem de çeşitli kurumlar tarafından yurt dışına gönderilen burslu öğrencilerle ilgili bir proje başlatacaktır. Bu proje kapsamında burslu öğrencilerin kişisel bilgileri ile eğitim ve meslekleri hakkında bilgi derlemek, ayrıca burs programlarının katkılarını anlamak amaçlanmaktadır. Proje kapsamında hayatta olan burslularla görüşme yapılacak, olmayanların bilgilerine de yakınları yoluyla ulaşılmaya çalışılacaktır. Daha sonra bu öğrencilerin yurtdışı ve yurtiçi deneyimleri ile ülkeye katkıları gibi başka bilgiler de derlenecektir. O dönemin burslu öğrencileriyle ilgili yazılı belgelerin bazıları yitmiş, bazıları ise dağınıktır. Bursluların halen çok küçük bir kısmı hayattadır. Bu durum projenin aciliyetini ve önemini göz önüne sermektedir. Yeni kurulmuş bir devletin büyük özveri ile eğitimi ve sanayiyi geliştirmek amacıyla gerçekleştirdiği bu atılım hakkındaki bilgilerin yitirilmemesi ülke için bir kazanım olacaktır. Burslularla ilgili bilgilere ulaşmak için herkesten yardım istemekteyiz. Bu öğrenciler şimdi 80 yaşın üzerinde olmalılar. Bildiğiniz bu gibi kişiler varsa, kendilerinin ya da yakınlarının isimleri ile ulaşım bilgilerini bize iletmenizi rica ediyoruz. Bu yazımızı da çevrenizdekilerle paylaşmanızı diliyoruz. Prof. Dr. Aslı Tolun, proje yürütücüsü, Türkiye Bilimler Akademisi Üyesi, [email protected], 0212 359 6472 ofis, 0533 433 0377 cep Ozon deliği üçte bir oranında küçüldü Güney Kutbu'ndaki ozon tabakası bir yıl öncesine göre daha az inceldi, ama bilim insanları bu gelişmeyi yine de bir iyileşme olarak üney Kutbu üzerindeki ozon tabakası her yıl kalınlaşıp yeniden indirgeniyor ve bu mevsimde en ince halini alıyor. Son ölçümlere göre ozon deliği geçen yıla kıyasla yüzde otuz daha küçük. Avrupa Uzay Ajansı ESA'ya göre 2007'deki ozon kaybı en fazla 27,7 milyon ton civarında olacak, oysa geçen yılki kayıp 40 milyon ton olarak ölçülmüştü. 24,7 milyon kilometrekare büyüklüğündeki ozon deliği yaklaşık olarak Kuzey Amerika'nın yüzölçümü kadar. İyileşmeyi doğal faktörlere bağlayan ESA araştırmacıları, küresel iklim değişimi tehlikesinin geçmediğini söylüyorlar. Ozon deliği tam olarak Güney Kutbun üzerinde bulunmadığı için, içindeki gazlar daha sıcak havayla karışmış, dolayısıyla da ozon kaybı sürecini frenlemiş. Çünkü ozon sadece düşük ısılarda indirgenmekte. G CBT 1075/2 26 Ekim 2007 Bununla birlikte ozon kaybında deliğin genişlemesi dışında ozon kaybı sınırının yüksekliği de önem taşımakta. Geçen on yıllarda stratosferdeki ozon tabakası yılda %0,3 oranında inceldiği için, dünya daha fazla UV ışını aldı. Ozon tabakasının incelmesinden özellikle de FCKW (Flüor klor hidrokarbon) gibi kimyasallar sorumlu tutulmakta. Endüstride kullanılan bu kimyasallar atmosferdeki varlıklarını on yıllar boyu koruyabiliyorlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle