20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM TARİHİ GÜNCEL TIP Mustafa Çetiner Cumhuriyetin İlk Kadın Bilimcileri İlk kadın bilimcimiz Kamile Şevki idi. Osmanlı'da tek bir kadın bilimci olmadı, kadınlar Cumhuriyet'le birlikte araştırma yapmaya başladılar... Osman Bahadır [email protected] ç[email protected] Birçok Arap ülkesi, bilim adamlarının Batı’ya kaçışını engelleyecek önlemler almaya çalışıyor. Son 50 yılda toplam 500.000 Arap entelektüeli ülkelerini terk ederek batıya yerleşti. Bunların yarısını hekimler, %15'ini ise bilim insanları oluşturuyor... İslam Ülkelerinde Bilim İslam dünyası bilimsel anlamda en parlak zamanını 13. yüzyılda yaşadı. Ne yazık ki, bu süreyi izleyen yıllarda Arapların bilimsel gelişmelere katkıları olamadı. Arap İnsani Gelişim Raporu'nun yazarlarından olan Nader Fergany'e göre, son 1000 yılda tüm Arap dünyasının çevirdiği kitap sayısı, İspanya'nın bir yılda çevirdiğine eşit. Bu inanılmaz gibi görünen durum aslında günümüz Arap dünyasının ne derece bilimden uzak bir yaşam sürdüğünü de gösteriyor. İslam Konferansı’na üye 57 ülkenin, petrol zengini olanları bir yana bırakılırsa, dünyanın en fakir ve geri ülkeleri arasında olduğu görülüyor. Aslına bakarsanız, birçok Arap ülkesinin yöneticileri bilimsel gelişme ve teknolojideki ilerlemelerin dışında kalarak ve bilimsel üretim yapmadan ekonomik gelişmenin sağlanamayacağının artık farkındalar. Ancak, bilgi toplumu olabilmenin risklerini alabilecek durumda da değiller. En risksiz ve akılcı başlangıç, beyin göçünün önüne geçilmesi gibi görünüyor. Son yıllarda birçok Arap ülkesi, Arap bilim adamlarının Batı’ya kaçışını engelleyecek önlemler almaya çalışıyor. Beyin göçü gerçekten de önemli bir sorun, nitekim son 50 yılda toplam 500.000 Arap entelektüelinin ülkelerini terk ederek batıya yerleştiği biliniyor. Bunların yarısını hekimler, %15'ini ise bilim insanları oluşturuyor. Dahası Batı’ya kaçan bu insanların %12'si Avrupa ve Birleşik Devletler’in en saygın üniversitelerinde son derece önemli mevkilere kadar yükseliyorlar. İslam konferansına üye ülkelerin birçoğu bu önemli beyinleri ülkelerinde tutabilmenin bir yolunun, onlara sunulan ekonomik olanakları iyileştirmek olduğunu biliyor ve bunu sağlamaya çalışıyor. Ancak ne yazık ki bu yeterli değil. Arap ülkelerinin sosyal, kültürel ve toplumsal dinamikleri, bilimin olmazsa olmazı olan özgür düşünceyi sağlayacak ortama izin vermiyor. Genel olarak bilgiye gereksinimi ve ilgisi olmayan bu toplumlarda hiçbir bilim insanı hak ettiği değeri görmüyor ve dolayısıyla bu ülkelerde çalışmaya gönüllü olmuyor. Aralarında petrol zengini ülkelerin de bulunduğu İslam Konferansı üyelerinin bilimsel çalışmalara gayrı safi milli hasıladan ayırdıkları payın ortalaması sadece %0,2. Oysaki gelişmiş Batı toplumlarında söz konusu oran en az %3'ler civarında. İslam Konferansına üye ülkelerde her bir milyon kişiye sadece 8.500 bilim insanı, mühendis ve teknisyen düşerken, gelişmiş Batı toplumlarındaki oran milyonda 140.000 civarında. Milyon kişi başına düşen bilimsel makale çalışma sayısı Batı ülkelerinde 137 iken, İslam Ülkeleri Konferansı’na üye ülkelerde sadece 13. Nüfusu 58 milyon olan İtalya'da yapılan bilimsel çalışma sayısı 1.4 milyar nüfusa sahip Arap ülkelerindekine eşit. İslam ülkelerinde alınan patent sayıları ile Batı ülkelerindeki sayılar arasında da benzer farklılıklar var. Nüfusu 165 milyon civarında olan Pakistan'da son 40 yıl içinde sadece 8 uluslararası patent başvurusu yapılabilmiş. Dolayısıyla dünya nüfusunun neredeyse üçte birini oluşturan İslam ülkeleri arasından sadece 2 kez Nobel ödülü alan bilim insanının çıkması kimseyi şaşırtmıyor. Yukarıdaki verilere bakıldığında Arap ülkelerinin Batılı ülkelerin önünde iki büklüm, kişiliksiz ve etkisiz kalmaları da şaşırtıcı değil. Kuşkusuz ki, bu geri kalmışlığın tarihi, sosyal ve kültürel nedenleri var. Bu nedenlerin doğru değerlendirilmesi için yüzyılın başında bir aydınlanma devrimi yaşamış, nüfusunun tamamına yakını Müslüman Türkiye'nin durumuna da bakmak gerekiyor. “Thompson Scientific Web of Science” veri tabanına bakıldığında Türkiye'nin bilim üretme anlamında diğer İslam ülkelerinin çok büyük bir farkla önünde olduğu açıkça görülüyor. Nitekim 19952004 yılları arasında ülkemizdeki yayın sayısı 82.400, milyon nüfusa yayın oranı 116,4 iken, en yakın takipçimiz Mısır'da bu oranlar sırasıyla 27.723 ve 38,9'dur. Çok yaşamsal yol ayrımlarında olan ülkemizde, insanlarımızın yukarıda andığım verileri doğru yorumlaması çocuklarımızın geleceği için şarttır. İslamın büyük bilim adamı İbni Sina, “İlim ve sanat iltifat görmediği ülkeyi terk eder” diyor, ne kadar haklı. 6 00 yıldan fazla süren Osmanlı İmparatorluğu döneminde bilimsel araştırma yapan ve çalışmalarının sonuçlarını yayımlayan hiçbir kadın bilimci olmadı. Kadınların bilimsel araştırma yapmaları Cumhuriyet'le başlamıştır. Cumhuriyet döneminde ilk kez bir bilimsel yazı yayımlayan kadın bilimcimiz, doktor Kamile Şevki (Mutlu) hanımdır. (Kamile Şevki hanım geliştirdiği Şevki yöntemiyle daha sonra patolojiye katkıda da bulundu). Onun 1928 yılında yayımlanan ilk yazısının ardından özellikle tıp alanında olmak üzere birçok kadın bilimcimizin önemli araştırma yazıları yayımlandı. Temel bilimler alanında ilk kez bir araştırma yazısı yayımlayan kadın bilimcimiz ise, 1929 yılında yayımlamış olduğu yazısıyla, zoolog Fazıla Şevket (Giz) hanımdır. Kimya alanında ise Hatice Bodur ve Kevkep hanımlar (1932'de) ve onlardan hemen sonra da yine kimyacı olan Saffet Rıza (Alpar) ve Remziye Hisar hanımlar Cumhuriyet'in 10. yılından başlayarak yayınlarını yapmaya başladılar. Cumhuriyet'in ilk yıllarında tıp alanında kadın bilimcilerimizin yaptığı klinik araştırmalarla ilgili yazıların büyük bölümü Darülfünun Tıp Fakültesi Mecmuası'nda yayınlandı. Bu mecmuada bir kadın bilimcimiz tarafından yayınlanmış olan ilk yazı, Kamile Şevki hanımın yukarıda sözünü ettiğimiz, 1928'deki “Lenfogranulomatöz” yazısıdır. Daha sonra 1930, 1931, 1932 ve 1933 yıllarında Kamile Şevki (Mutlu), Müfide Kazım Ülkemizin ilk bilim kadını Dr. (Küley), Saadet Kamil, Hamdiye Abdürrahim Kamile Şevki (Mutlu) hanım (1906(Maral), Perihan Cemil, İffet Naim (Onur) ve 1987). Fahriye Ziya hanımların yazıları yayımlandı. Cumhuriyet'in ilk on yılının sonunda sadece Darülfünun Tıp Fakültesi Mecmuası'nda 7 bilim kadınımızın 11 yazısı yayımlanmıştır. 1933 üniversite reformundan sonra kadın bilimcilerimizin sayısı hızla arttı. Kaynaklar: 1 “Darülfünun Tıp Fakültesi Mecmuası (19161933) ve Dizini”, Doç.Dr. Sait NaderiDr. Gülten Dinç; Tıp Tarihi Araştırmaları, sayı 12, İstanbul, 2004, s.200248. 2 Sağlık Alanında Türk Kadını, Prof. Dr.Nuran Yıldırım, Novartis, İstanbul, 1998. 3 Türkiye'de Temel Bilimlerde İlk Araştırmacılar; Erdal İnönüOsman Bahadır, Büke Yayınları, İstanbul, Şubat 2007. kitap SAĞLIĞINIZA Doç. Dr. Mustafa Çetiner Gürer Yayınları Dergimizin “Güncel Tıp” köşesinin yazarı Doç. Dr. Mustafa Çetiner Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilimdalı Hematoloji Bilimdalı öğretim üyesidir. Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji’de çıkan 100’e yakın popüler bilim yazısının derlendiği kitapta, yüksek kolesterolden, checkup’a, tırnak yeme alışkanlığından, kordon kanı bankacılığına, plasebo etkisinden pasif sigara içiciliğine, lenfomadan lösemiye kadar kulak aşinası olduğumuz pek çok tıbbi konuyu kolay anlaşılır, espirili bir dille anlatıyor. Ülkemiz ve dünya tıbbına yön vermiş bilim adamlarının ilginç yaşamlarını, tıpta yeni ufuklar, ilaçlar ve tedavi yöntemleri, gündelik yaşamda karşılaştığımız tıbbi sorunlar, çözüm önerileri gibi birçok konu bilim penceresinden, uzman görüşü esas alınarak anlatılıyor. Sağlığımıza ışık tutan bu kitapta yeni ilaçlara, geleneksel ve alternatif tedavi yöntemlerine de yer var. İletişim adresi: +90 212 224 16 3335 eposta: [email protected] CBT 1075/15 26 Ekim 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle