20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİŞİM KONGRESİ POLİTİK BİLİM Aykut Göker http://www.ınovasyon.org; [email protected] “AB üyelik sürecindeki Türkiye, AB standartlarında bir sanayi stratejisi hazırlamalıdır.” Dr. Ümit İzmen, TÜSİAD Genel Sekreter Yardımcısı. Türkiye’nin Sanayi Stratejisi İhtiyacı (2) TÜSİAD Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Ümit İzmen'in Sabancı ÜniversitesiTÜSİAD Rekabet Forumu'nun yayımladığı Rekabet Postası'nda (21 Ağustos 2007, sayı 11) yer alan makalesinden artık sanayicilerimizin de bir sanayi stratejisi hazırlanmasını istediklerini öğrenmiştik. Sanayicilerimizin bu stratejinin genel çerçevesi konusundaki öngörülerini de aynı makalede bulmak mümkün: “Türkiye'nin sanayi stratejisine yönelik çerçeve, sâdece bugüne ve Türkiye'ye odaklanarak değil, dünyadaki mevcut ve muhtemel gelişmeleri, bilim ve teknolojideki eğilimleri, diğer sektörlerle etkileşimi, sosyal yapıdaki değişim ve ihtiyaçları da dikkate alarak tasarlanmalıdır... AB üyelik sürecindeki Türkiye, AB standartlarında bir sanayi stratejisi hazırlamalıdır. “Sanayi sektörünün gelişimi için, teşvikler, istihdam, eğitim, teknoloji ve ARGE, finansmana erişim gibi temel sorunların çözümlenmesini hedefleyecek bir stratejiye ihtiyaç vardır. AB'nin uygulamakta olduğu Lizbon stratejisi, AB ekonomilerinin çok daha rekabetçi ve dinamik bir yapıya kavuşmasını hedeflemektedir. AB'de üretim, tüketim kalıpları, şirket organizasyonları, istihdamın niteliği, sanayinin yapısı, finansman yöntemleri hızlı bir değişim göstermektedir. Türkiye hem bu değişme ayak uydurmalı, hem de değişimin yol açacağı imkânlardan yararlanabilmeli ve bu amaçla sanayi stratejisini bir an önce hazırlamalıdır.” Evet, bu satırlardan anlaşılacağı üzere, genel çerçevenin çizilmesinde AB örnek alınacak... Bu bağlamda, özellikle Lizbon stratejisine de atıfta bulunulduğuna göre, sanayi stratejimizin şu kabule dayanmasının istendiği söylenebilir: Lizbon stratejisinin ana hedefi olan “Avrupa'yı, dünyanın en dinamik ve rekabet gücü en yüksek, bilgiye dayalı ekonomisi hâline getirmek...” Türkiye'nin de paylaştığı bir hedeftir ve Türkiye de kendi ekonomisini 'dünyanın en dinamik ve rekabet gücü en yüksek, bilgiye dayalı ekonomilerinden biri' hâline getirecektir. Bunun için de, tıpkı Lizbon stratejisinde öngörüldüğü gibi, Türkiye, • Bilgiyi kendi araştırma gücüyle üretmede; • Üretilen bilgiyi eğitim yoluyla bütün ülkeye yayıp özümsenmesini sağlamada; ve • Eğitimi alınan, özümsenen bilgiyi inovasyon yoluyla kullanıp ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürmede yetkinleşecektir. Dolayısıyla, hazırlanacak stratejide de, bu yol haritası temel alınacak ve sanayimizden de araştırma, eğitim ve inovasyonda yetkinleşerek bu bilgi üçgenini kendi sektörlerinde tesis etmesi istenecektir. Tabiî, bunun başarılması için, devletin de bu yol haritasının izlenmesini özendirici her türlü tedbiri alması öngörülecektir... Varsayalım ki, hükumet edenler bu çerçevede bir sanayi stratejisi hazırlanması fikrini benimsediler ve başta sanayinin ve üniversitenin temsilcileri olmak üzere, ulusal inovasyon sisteminde kilit role sahip bütün kurumların temsilcilerini katarak bu stratejiyi hazırladılar. Sıra geldi uygulamaya. Yine varsayalım, hükumet edenler bu stratejiyi uygulamaya da başladılar: ARGE'yi öngörülen önceliklere göre desteklemek için finansman musluklarını açtılar; belirlenen sanayi sektörlerinde yetkinlik kazanılmasını destekleyecek ulusal programları yürürlüğe koydular; öngörülen bilim ve teknoloji alanlarında araştırmacı, teknoloji yönetiminde uzman yetiştirmeye yönelik eğitim ve öğretim programları için her türlü burs ve destek mekanizmasını harekete geçirdiler... Tam bir ulusal strateji ve tam bir ulusal atılım, hârika... İyi de, acaba bu ulusal atılım, sanayimizde kilit noktaları tutan yabancı ortaklarımızın dünya stratejileri ile ne ölçüde uyuşacak? Uyuşmadığı takdirde, bu ulusal atılımı sürdürme kararlılığını Türkiye'de hangi siyasî güç gösterecek? Umarım, “Türkiye için sanayi stratejisi ihtiyacı”ndan söz edenler bu soruların yanıtlarını da düşünmüşlerdir... Strateji Raporu’na kırık not Türkiye'nin bilgi toplumuna erişim yolunda bir süre önce Devlet Planlama Teşkilatı'NCA (DPT) hazırlatılan “Bilgi Toplumu Stratejisi (BTS)”, Sivil Toplum Kuruluşlarından kırık not aldı. B ilişim Zirvesi '07 “Türkiye Bilgi Toplumu Stratejisi'ne hızlı adımlar” başlıklı “Bilgi Toplumu Stratejisi” forumunda, hazırlandığı günden bugüne strateji raporu, masaya yatırıldı. Yedi amaç üzerine kurulu olan raporun konu başlıkları; Sosyal Dönüşüm, Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin İş Dünyasına Nüfuzu, Vatandaş Odaklı Hizmet Dönüşümü, Kamu Yönetiminde Modernizasyon, Küresel Rekabetçi Bilgi Teknolojileri Sektörü, Rekabetçi, Yaygın ve Ucuz İletişim Altyapı ve Hizmetleri ve ArGe ve Yenilikçiliğin Geliştirilmesi. Prof. Dr. Asaf Savaş Akad'ın yönetiminde gerçekleşen toplantıya, DSP Ankara Milletvekili Emrehan Halıcı, Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Eczacıbaşı, Yazılım Sanayicileri Derneği (YASAD) Başkanı Gültekin Günal, Türkiye Bilişim Derneği (TBD) Başkanı Turhan Menteş, Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) Başkanı Tuğrul Tekbulut, Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER) Başkanı Yusuf Ata Arıak katıldı. Faruk Eczacıbaşı, hazırlanan rapora yedi büyük hedefin sıkıştırıldığını söyledi. Eczacıbaşı, bu hali ile stratejinin düşük bir performansta seyrettiğine dikkat çekti. Düzenlenen forumda stratejiyi hazırlatan ve hazırlayan tarafların bulunmamasını eleştiren Eczacıbaşı,” Raporun hazırlanmasından bugüne bir takım adımların atıldığını görüyoruz ama yapılanların ne kadarının strateji ile ilgili bunu bilmiyoruz” dedi. Raporun sosyal dönüşüm vurgularına dikkat çeken Turhan Menteş, teknoloji üretmeden bir sosyal dönüşüm sürecinin başlayamayacağını söyledi. “Strateji raporunun temel eksiği üretimdir” diyen Menteş, üretim odaklı bir yapı üzerinde odaklanılması gerektiğini savundu; “Hiçbir ülkenin geleceği sadece yazılımla kurulamaz” dedi. Strateji kapsamında kamu kurumlarında strateji daire başkanlıklarının kurulduğunu ve tüm bilgi işlem daire başkanlıklarının bu birime bağlandığını kaydeden Menteş, bu adımlarında sosyal dönüşüm sürecini tetiklemeyeceğini savundu. Emrehan Halıcı, “Türkiye için bilgi toplumu olmak tam bir hedef olarak kabul edilmezse bu süreci yaşamak imkânsız olacaktır; eDönüşüm sadece istekten öteye geçemedi” dedi. Bilgi Toplumu Stratejisi'nin Türkiye'nin önüne rekabetçi bir hedefler bütünü koymadığını eleştiren Gültekin Günal, yazılıma yönelik Türkiye'de somut bir stratejinin gelişmediğini ileri sürdü. Raporun hazırlanmasından çok kısa bir süre sonra Maliye Bakanlığının bilişim harcamalarına yönelik tasarruf genelgesinin sektörde şaşkınlık yarattığını belirten Tuğrul Tekbulut, bilgi toplumuna erişim sürecinin Türkiye'de bir GAP projesi gibi ele alınması gerektiğini savundu. Raporun, rekabetçi, yaygın ve ucuz iletişim altyapı ve hizmetlerini öngördüğünü ancak bugüne kadar bu adımların hiçbirinin atılmadığına dikkat çeken Yusuf Ata Arıak, “Bir yıl önce strateji raporu hakkında söylediklerimizle, bugün söyleyeceklerimiz arasında maalesef hiçbir fark yok” dedi. YASAD: Cari açık ancak "yazılım" ile kapanır.. . CBT 1073/6 12 Ekim 2007 YASAD Başkanı Günal, hükümete sordu: İhracat şampiyonu otomotiv sanayinin Türkiye'ye katma değeri yüzde 6, yazılım sanayinin ise yüzde 90 olduğunu düşünürsek, 15 kat daha fayda sağlayan Ulusal Yazılım Sanayini ne zaman stratejik sektör ilan edeceğiz? “Yazılım Sektörünün Büyümesinde Uluslararası Fırsatlar ve Kullanıcı Gözüyle Türk Yazılımı“ konulu panel öncesinde NASSCOM temsilcisi Dr. Sandhya Chintala, EİTE
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle