24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu can kişiketleri olacak. Turkcell'in çok sevilen simgesi Cellocan görselleriyle hazırlanıp bilgisayarların dış yüzeyine kaplanacak olan kişiketler, mobil yaşama renk getirecek. Uygulamanın gerçekleştirileceği HP dizüstü bilgisayarların listesi, ilerleyen günlerde duyurulacak. Öte yandan HP, 3G uyumlu dizüstü bilgisayarlarla genişbant bağlantı imkânı da sağlıyor. 3G bağlantı özelliği HP Compaq 6910p dizüstü bilgisayarda bulunuyor.* 3G uyumlu HP Compaq dizüstü bilgisayar modelleri HP Compaq 6510b, HP Compaq 6710b, HP Compaq 6910p, HP Compaq 8710p, HP Compaq 2710p, HP Compaq 2510p olacak. * Ayrıca bir AMO Kit alınması gerekir. TanolTurkoglu@Gmail.com Bugün bir PC ya da laptopu işletim sistemsiz satışa sunmak, bir otomobili lastiksiz satmak gibi bir şey. AB Yahut Microsoft AB'ye bağlı ilgili komisyon kısa bir süre önce Microsoft'a yaklaşık 700 milyon dolarlık bir ceza kesti. Nedeni? AB'ye üye ülkelerde satılan bilgisayarların içinde Microsoft firmasına ait Windows işletim sisteminin önden kurulu olarak yer almasının rekabete aykırılık oluşturması. Kararın böyle bir sebebe bağlanması bana eski “güzel” günlerimizi anımsattı. Kutusundan çıkmış içi bomboş bir bilgisayarı çalışabilir hale getirmek için en az bir kaç saatimizin gittiği o günlere. Ki o günlerde bir bilgisayarın çalışabilmesi için gerekli olan işletim sistemleri DOS, OS/2 gibi bugünkü gelişmiş Windows yazılımlarına kıyasla oldukça basitti. Bugün bomboş bir bilgisayarı Windows ya da Linux gibi bir işletim sistemi ile çalışır hale getirmek için birkaç saatlik bir uğraş uzmanlar için bile yeterli olur mu bilmiyorum. Bu kararın üzerine Brüksel'de konuşlanmış bir STÖ ilginç bir rapor yayınladı. Buna göre AB, üye ülkelerde bundan böyle satılacak PC ya da laptopların içinde işletim sistemi olmadan satılmasını bir kanun haline getirmeliymiş. Rekabet bunu gerektirirmiş. Özgürlük bu demekmiş. İşletim sistemi savaşlarının yaşandığı 90'lı yıllarda böyle bir adım atılsaydı belki bir anlam ifade edebilirdi. Ancak bugün bir PC ya da laptopu işletim sistemsiz satışa sunmak, bir otomobili lastiksiz satmak gibi bir şey. Vay efendim otomobili satan firma gidip şu lastik firmasıyla anlaşmış ve standard olarak o firmanın lastiklerini arabada kullanıyor diye özgürlüğüm zedelenecek öyle mi? Dertsiz başıma dert alacağım ve lastiksiz otomobilime dilediğim lastiği alma özgürlüğümü elde etmiş birisi olarak lastik peşinden koşacağım!.. Kim ister bunu? Ayrıca acaba bugünün PC ya da laptoplarının içinde özel bir mekanizma mı var? Eğer içindeki Windows'u silersen, cihazın çalışmasını engelleyen... Yok böyle bir şey. Hatta müşteri gereksinimlerini dikkate alan kimi PC üreticileri (örneğin Dell) internet üzerinden aldığı siparişlerde müşterisine satın almak istediği bilgisayarın içinde hangi işletim sisteminin kurulu olmasına kendisinin karar vermesini olanaklı kılıyor. Eğer Windows değil de onun en yakın rakibi konumundaki Linux kurulu bir cihaz istiyorsanız, siparişinizi bu şekilde verebiliyorsunuz. O halde AB'ye ne oluyor? Eski Sovyetler Birliği'ne atfedilen şu hikâyeyi 21. yüzyılda PC/laptop kullanıcılarına yaşatmak mı istiyor? Hikâyeye göre Moskova'da devletin inşa ettiği apartman dairelerinin iç duvarları, standard olarak, belli bir duvar kağıdı ile kaplanmakta ve içinde oturacaklara o şekilde teslim edilmekteymiş. Ancak kullanılan duvar kağıtları o denli estetikten uzakmış ki konutlara yerleşenlerin büyük bir çoğunluğunun ilk yaptığı şey kendi zevklerine göre parasını verip yeni duvar kâğıtları almak ve o standard duvar kâğıtlarını değiştirmekmiş. AB'nin bu kararının ötesinde rekabet ya da son kullanıcının seçim hakkı kavramlarını aramak tartışmayı yanlış bir noktaya götürecektir. Görünen o ki AB, çeşitli sebeplerden dolayı (bunların içine Irak Savaşı nedeniyle ABD ile kimi AB ülkelerinin ters düşmesi de dahil edilebilir) ABD'ye bir ders vermek istiyor. Onu da ABD'nin en popüler firmalarından biri olan Microsoft üzerinden yapmaya kalkıyor. Ya da belki AB, Avrupa şirketlerinin ABD'de başına gelen bazı kazalardan dolayı, tıpkı zaman zaman ABD'nin kendi iç dinamiklerinde yaptığı şekilde davranıyor ve belli bir alanda “bir” firmanın %50'nin üstünde pazar payı almasını engellemek istiyor. Demek ki yarın Oracle gibi, Intel gibi, Cisco gibi firmalar da kendi alanlarında %50'nin üstünde pazar payına sahip olduğu Avrupa ülkelerinden bir şekilde kovulacaklar. Bu kadar uzağa gitmeye de gerek yok. Ülkemizde de GSM operatörleri arasında benzer bir durum söz konusu değil mi? Her şey olmazsaolmaz numara taşınırlılığına kilitlenmiş durumda. Tıpkı siyasi gündemin türbana, yapay anayasa tartışmalarına kilitlendiği gibi. Konu derin. Ama Voltaire'den şu alıntıyı yapmadan olmaz: “Fikirlerinize katılmıyorum; ama onları ifade etme hakkınızı sonuna dek savunacağım”. Keşke bu lafı duyanlar da onu söyleyenlerin mentalitesinde olabilse... FIRTINALI HAVALARDA MP3 ÇALICILAR TEHLİKELİ Son yapılan araştırmalar fırtınalı havalarda, dış mekânlarda MP3 çalıcı dinlemenin tehlikeli olduğunu ortaya çıkarttı, çünkü kulaklıklar düşen yıldırımının içerdiği akımı kafaya doğru yönlendiriyor ve kulak zarını patlatabiliyor. Kanada'daki Vancouver General Hospital'dan Eric Heffernan ve meslektaşları, yıldırım çarpmış hastaları tedavi ederken vücutlarında tuhaf yanıklar tespit ettiler. Yanıklardan biri hastanın göğüs ve boynundan iki kulağına doğru uzanıyordu. Ayrıca iki kulak zarında da ciddi boyutta yırtıklar göze çarpıyordu (The New England Journal of Medicine, vol 357, p 198). Olayın tanıkları söz konusu hastanın olay sırasında iPod'unu dinlediğini söyledi. Doktorlar ter ve metal kabloların bir araya gelmesiyle, akımın hastanın kulaklarına kanalize edilmiş olabileceğini tahmin ediyorlar. Normal olarak yıldırım, derinin yüksek direncine bağlı olarak vücudun iç kısımlarına işlemediği için dışından akıp gider. KENDİ KENDİNE YOL ALAN MİKROSKOBİK YAPILAR Mikroskobik yüzücüler pedalsız yol almazlar, çünkü bu kadar küçük bir nesneye su, bal kıvamındaymış gibi gelir. İngiltere'deki Sheffield Üniversitesi'nden bilim adamları suyun görece yoğunluğunun yarattığı soruna çözüm getirmek için hareketli parçası olmayan plastik yüzücüler geliştirdi. Bunun için 1.6 mikron genişliğindeki toplar platin ile kaplanarak hidrojen peroksit ve sudan oluşan bir eriyik içine atıldı. Metal hidrojen peroksidin oksijen ve su olarak parçalanmasını katalize ettiği için topların hızı saniyede 5 mikrona ulaştı. Bu da aynı boydaki bakterinin hızının yarısına eşittir. Birkaç saniye sonra toplar, çevredeki atomlar ve moleküllerle birlikte zikzaklar çizerek yol alır. Ancak bilim adamları toplara manyetik alanın yol göstereceğini söylüyor. Bilim adamları ayrıca bunların kan gibi sıvılar içinde ilaçların nakledilmesine yardımcı olacağını düşünüyor. Bu çalışma ile ilgili bilgiler Physical Review Letters'ın 27 Temmuz sayısında yayımlandı. Hazırlayan: Reyhan Oksay CBT 1073/19 12 Ekim 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle