25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEKNOLOJİ TARİHİ TEKNOLOJİ=YAŞAM Edip Emil Öymen eoymen@bilgi.edu.tr Soru: Oyun, hareket değil midir? Yanıt: Bilişim, oyunun tanımını değiştirdi Oyunda Hareketsizliğin Sonu Geldi Bilgisayar oyunlarına yönelik eleştileriden biri, oyuncuyu oturduğu koltuğa mıhlamasıydı. Kendisini oyuna kaptırıp saatlerce oturur, hareket etmez, abur cubur yiyerek üstelik bir de kötü beslenirdi. Alınan kilolardan, kendini kontrol edemeyen oyuncu değil, oyundu sorumlu. Bu hareketsiz dönemin sonu göründü. Bilgisayar/video oyunlarında aerobik dönem başladı. Tıp literatürü, "Wii Dirseği" diye yeni bir sendrom tanımladı. Wii, Nintendo’nun yeni "oyuncağı"nın adı. Fotoğrafı lütfen basan, uzun ve blok yazılarıyla ünlü ağırbaşlı Wall Street Journal bile bu konuda haber yayınladı: Wii kullanmak için aşırı hareket şart. Sadece parmakları hızla oynatmakla olmuyor bu iş. Sıçramak. Acaip hızlı kıvrak hareketler. Eğilip bükülmek... Gazete, "Atlayıp sıçrayan oyuncularla ilk kez bir video oyunu, gençleri koltuktan kaldırıp zıplatmaya başladı," diye yazdı. Konu, bizim medyaya bile taşındı. Wii, bizde de satışta. Aydınlanma Çağında Teknoloji Aklın özgürlüğünü kazanması, teknolojik gelişmelere de ivme kazandırmıştır. Aydınlanma çağı teknolojisever bir çağdır. Osman Bahadır ydınlanma, insanın aklın gücüne inanması ve maddi ve sosyal yaşamını aklının eleştirel gücünü kullanarak dogmalardan uzak biçimde ve eşitlik ve özgürlük temelinde düzenlemesidir. Aydınlanma düşüncesinin ve felsefi hareketinin 17. ve özellikle de 18. yüzyıl Avrupa’sında ortaya çıkmasının nedeni, bilimsel devrim sırasında ve sonrasında büyük bilim insanlarının art arda büyük bilimsel keşifleri gerçekleştirmiş olmasıdır. Yaratılan bu bilimsel keşifler insan aklına güvenmek için sağlam bir temel oluşturmuştur. Aydınlanma düşünürleri, doğayı anlamada başarılı olan insan aklının, kendi özgürlük, eşitlik ve mutluluğunun sosyal bakımdan inşasına da yetenekli olduğunu anlamışlar ve bunu göstermeye çalışmışlardır. Bilim olmadan teknoloji olmaz. Aydınlanma çağı da, mevcut bilimiyle kendi teknolojisini yaratmıştır. Bu teknolojiyi yaratanlar, hem dönemin önde gelen bilim insanları, hem de çağın biliminden ve bilimsel atmosferinden etkilenerek ve yararlanarak yaratıcı girişimlerde bulunan bazı meslek sahibi insanlardır. Aydınlanma çağı, teknolojisever bir çağdır. Bu dönemde sağlık koşullarında iyileştirmeler sağlanmış, kol gücüyle üretimin yerine makine gücünün geçirilmesi çabaları ve imkanları artmış ve insan, yaratıcı muhayyilesinin eylem alanını gökyüzüne çevirmiştir. 18.yüzyıl, fikir hareketleriyle birlikte ilerleyen tekniklerin geliştiği, her şeyin test edildiği, en ciddi ya da John Harrison’un çift terazili deniz en fantezist saati (1745) keşiflerin bir arada görüldüğü bir çağ oldu. 1745’te İngiliz John Harrison, Londra’da Kraliyet Derneği’nde, denizcilikte temel bir aygıt olan çift terazili bir deniz saatini izleyicilere sunuyordu. Kâşifler aynı zamanda estet kişilerdi. Bu insanlar bazen Benjamin Franklin veya Beaumarchais gibi bir elleriyle yazan, diğer elleriyle de yapan entelektüellerdir. Franklin 1752’de paratoneri keşfetti ve 1784’te de iki odaklı gözlüğü yaptı. Beaumarchais ise 1755’te kurmalı saatı icat etti. 19. yüzyılın sanayi devrimini müjdeleyen otomatik dokuma tezgahı, Aydınlanma çağının ürünüdür. İlk kez bu çağda kimya simyanın önüne geçmiştir. A FAKİRLERİN EKMEĞİ Patatesin orijini Güney Amerika’dır. Avrupa’da ilk kez 16. yüzyılda görüldü. Patatesin Avrupa’da yaygınlaşmasını sağlayan, beslenme u z m a n ı Antoine Parmentier (1812) Fransız Antoine Parmentier’dir. 1750’de besleyici özelliklerini ilk kez o keşfetti. Patatesin tüketilmesi de o zamandan itibaren durmaksızın yükseldi. 16. Louis’nin deyişiyle patates fakirlerin ekmeği oldu. Beslenme alanında bir başka büyük ilerleme konserve tekniklerinin ilk defa geliştirilmesi suretiyle oldu. 1780’den itibaren şekerci Nicolas Appert konserve teknikleri geliştirdi. Tıpta bulaşıcı hastalıklara karşı mücadelenin ilk adımları atıldı. İngiliz Edward Jenner, "variolisation" metoduyla çiçek hastalığına karşı aşının koşullarını hazırladı. DESTUR, DEĞMESİN Aşırı hareketin de bedeli var elbette: Dirsek kol bacak eklem sorunları. Kas çekilmesi. Omuz ve sırtta ağrı. Sızlama. Kollarda duygu kaybı. Karıncalanma. El kol sallarken oraya buraya çarpma sonucu yaralanma.. Hatta yandaki oyuncuya bindirme... Kola takılan kontrol aleti, o debelenme sırasında çıkıp duvara çarpabiliyor. Birisi, nişanlısına çakmış... Köpeğine indiren de var. Heyecandan! Nintendo uyarıyor: "Oyun sırasında civarınızda çarpacağınız insan veya eşya olmasın. Her 15 dakikada bir ara verin." Bu oyunda, bir eldeki kumanda aletiyle, öbür eldeki ikinci alet birbirine bağlı. Bunlar, balık oltasından Samuray kılıcına kadar "herşey olabiliyor". Kullanan, videodaki kahraman gibi hareket etmek zorunda. Aleti icabında kılıç gibi sallayacak! Ya da tenis raketi gibi savuracak. Ortopedik sorunların kaynağı işte bu... SAKATA GELMEK Nintendo’nun önceki oyuncaklarında sadece parmaklar çok hızla kullanıldığı için "Nintendo Başparmağı" adlı bir sendrom (!) tanımlanmıştı. Şimdi bütün vücut sendrom alanı. Wii’nin özelliği, kumanda aletini (konsolu), sanki bir spor aletiymiş gibi hareket ettirmek. Miş gibi yapmak yerine, gerçekten o spor aletine benzer bir aletle yapma fikri de hemencecik doğdu. Hong Kong kaynaklı Brando şirketi, Spor Paketi adıyla ortaya Wii aksesuarları çıkarttı. Böylece, inovasyon için yıllar, aylar, haftalar beklemenin bittiğini gösterdi. Brando Sports Pack’te; tenis raketi, Amerikalıların bayıldığı beyzbol sopası, ve golf sopası şeklinde aksesuarlar doğruca Wii’ye takılıyor. Ekranda bu sporları, sporuna uygun aletle oynuyorsunuz! Fiyatı 22 Dolar gibi komik bir para. videogame.brando.com.hk Wii’nin "olay yaratan" yeniliği, küresel talebin yeniliğe ne kadar aç olduğunun kanıtı. Herald Tribune’un bir haberine göre Wii’nin satışa çıktığı 11 Kasım ile 7 Ocak arasında sadece Japonya’da 1 milyon 140 bin konsol satıldı. Ciddi Batı gazeteleri, talebin nasıl karşılanacağını sorguluyor. BUHARLI ALETLER Fransız fizikçi Denis Papin, 1679’da düdüklü tencerenin atası sayılan basınçlı tencere aygıtını icat etti. 1687’de buhar makinesinin çalışma prensibini buldu. Fakat buhar makinesinin çalışan ilk modelini 1711’de gerçekleştiren, İngiliz Thomas Newcomen oldu. 18. asrın ilk yarısında bu sistem iyileştirildi fakat makinenin verimi İskoç mühendis James Watt’ın Watt’ın buhar makinesi 1769’daki CBT 1036/14 26 Ocak 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle