25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZÜMRÜTTEN AKİSLER A.M. Celal Şengör ichel’in Kuzey Suriye’deki buluntuları ilk devletlerin en eski savaşına ait kanıtlar sunmakla kalmayıp tarihin önemli bir dönüm noktasını da açıklık getiriyor: Uygarlıklar sanılandan farklı gelişmiş. Bölgedeki kazı alanını 2003 yılından bu yana yöneten Reichel’e göre kent, 5500 yıl önce Mezopotamya’ya hâkim olan Uruk birlikleri tarafından ele geçirildikten sonra yakılıp yıkılmıştı. Lan, ananı da al git!.. (Şikâyetçi bir yurttaş hakkında) ...bak bakalım ne istiyor bu sahtekâr... (Muhalefet partisi hakkında) Kadrolaşmanın en kaşarlanmışını... (Muhalefet partisi başkanına) Sevsinler seni ... Eğitim Yerim olsa daha da uzatacağım bu listeyi. Çocuğunuzun terbiyesinin bozulmaması için duymamasını isteyeceğiniz bu sözlerin sahibi ülkemizin Başbakanlık makamında bulunan zattır. Açık kalmış bir mikrofonun azizliği sonucu istenmeden duyulmuş olan ikincisi hariç diğerleri uluorta, televizyon kameraları önünde duyulsunlar diye söylenmiştir. Aynı zat, gene televizyon kameraları önünde bir üniversitenin açılış töreninde okumuş arkadaşlarının aç kaldığını, müsteşarı bilimsel hırsızlık suçlamasıyla üniversiteden atılınca gene uluorta onun üniversitenin vereceği payeye ihtiyacı olmadığını ve kendisinin kıymetli bir vatan evladı (!) olduğunu haykırmıştır. Hukuk ve demokrasiyi ağzından düşürmediği halde, ülkesinin bilimsel araştırma kurumlarının en önemlisini Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve idari mahkemelerin ağız birliği ederek ilân ettikleri şekilde yasa dışı bir duruma düşürerek ülkede araştırmanın belini bükmüştür. Üniversitelere bizzat öğretim üyesi atama hevesi mahkemelerce önlenince, bu sefer rektörlerini kendi hükümetinin atayacağı üniversiteler kurmaya kalkmıştır. Bu zatın yardımcılarından ve devlet bakanlarından biri basit bir lise coğrafya bilgisinden mahrum olduğunu televizyon kameraları önünde ilânda sakınılacak bir şey görmemiş, bir başka yardımcısı ve devlet bakanı da ellisinde ilk kez bir operaya gidebildiğini söylemiştir. Kendisinin Millî Eğitim Bakanlığın’a uygun gördüğü kişi doçent titrini taşıdığı halde uluslararası herhangi bir araştırmasına rastlanmamış, kendisi yaratılış efsanesinin ders kitaplarına bilim adamları tarafından tavsiye edildiğini söyleyecek derecede korkutucu bir bilgisizlik sergileyebilmiş, saygın bir Avrupa gazetesi tarafından suçsuz bir rektörün yaka paça hapse atılması olayında rol oynadığı ima edildiği halde bu ima cevapsız kalmıştır. Aynı zat tüm zamanların en büyük bilim insanlarından biri olan Charles Darwin'i "Türklere hakaret etti" diyerek halkının gözünde düşman ilan etmek istemiştir. Sevgili yurttaşlarım. Günümüz bilimin tüm toplum yaşamını yönlendirdiği, bilimden nasiplenememiş toplumların köleleştiği veya birbirine kırdırıldığı gündür. Bilim insanlara eğitimle öğretilir. Bu eğitim ailede başlar; ailenin çocuğa bilimsel yaşam terbiyesi verebilmesi için yayınevlerinden televizyon şirketlerine bilgi ticareti yapan her kuruluş bu çabaya yardımcı olacak bir tavır takınır. Çocuk kitapları, televizyon programları bu amaca hizmet edecek şekilde ayarlanır. Bu çabayı Millî Eğitim Bakanlığı (Hasan Âli Yücel'in yaptığı gibi) koordine eder. Ebeveynin eğitimi için, Halkevleri modelinde görüldüğü gibi hükümet özel bir gayret sarf eder. Okullar ise en iyi imkânlar ve en güncel bilgilerle donatılmakla kalmaz, bilgi üretiminin temellerinin atıldığı kurumlar haline getirilir. Öğretmen en önemli ve en verimli fabrika olarak görülür, üzerine titrenir. Üniversiteler ise artık bilgi üretiminin başladığı yerler, ulusun gelişmesinin mızrak uçlarıdır. Buralarda bilgi üretmeyen kişiler tutulmaz, hele aklı, giden bir trende kıble işareti arayacak düzeyde olanların, buraların kapısından girmelerine izin verilmez. Okul ve üniversitenin öğreteceği en önemli şey yaratıcılıktır. O yaratıcılık gelire dönüşerek ülkeye refah getirir. Türkiye'nin cari açığının üçte biri kadar serveti olan Bill Gates'in tek marifeti yaratıcılıktır. Geçenlerde bir buçuk milyar dolara satılan Youtube da aynı şekilde evde başlatılan neredeyse sermayesiz bir işti. Burada satılan akıldır. Paranın karşılığını yalnızca fiziksel emek zannetmek gafletine düşenler, dünyanın en fakir insanları olmaya devam etmektedirler. Paranın karşılığı bilgi ve akılla mücehhez emektir. Bilgi ve aklı bir ulusa onlardan yoksun yöneticiler veremezler. Sizi daha çok fakirleştirecek, daha acizleştirecek, ele güne muhtaç edecek bilgisiz kişilerden uzak durunuz. Bunlar kendilerini ağızlarıyla ele verirler: Onları tanıyınız. Son günlerde televizyonlarda, atamaya kalktığı kendi benzeri kişilerin önlerinin kesilmesinden şikâyetçi olan zatın şikâyetini lütfen bir de bu ışıkta değerlendirinizyoksa artık çok geç olacak ve biz Güneydoğu komşumuzun yoluna gireceğiz. Bu olamaz demeyiniz. GÖBEK KORDONU KANIYLA İLK LÖSEMİ TEDAVİSİ Dünyada ilk kez lösemi hastası bir çocuk kendi göbek kordonu kanıyla tedavi edildi. Bugün altı yaşında olan küçük kızın bedenindeki lösemi hücreleri tamamen yok olmuş. Küçük kız henüz üç yaşındayken akut lenfoblastik lösemiye (ALL) yakalanmış ve ilk kemoterapi uygulaması yanıt vermemişti. Advocate Hope Çocuk Hastanesi’nde bu yüzden dört ay kadar sonra göbek kordonu kanı enjeksiyonu ile birlikte ikinci bir kemoterapi denenmiş. Kök hücre açısından zengin olan göbek kordonu kanı küçük kızın doğumundan sonra bir göbek kordonu bankasında saklanmıştı. Göbek kordonu kanı, hastalık tedavisinde kullanılabilecek bol miktarda genç kök hücresi içermekte. Göbek kordonu kanının etkisi üzerine çok sayıda araştırma devam etmekte. TÜP BEBEK KOALA YAVRULARI Avustralyalı bilim adamları yeni bir tüp bebek yöntemiyle dünyaya gelen koala yavrularını tanıttılar. Yeni yöntemle doğan yavrular on ila on iki aylık olmuşlar. Queensland Üniversitesi bilim insanları tarafından geliştirilen yöntemde, sperma özel bir çözelti içine bırakılarak daha uzun süre dayanıklı kılınıyor. Bu sayede sperma dış ülkelere de ihraç edilebilmekte. Koala gerçi soyu tükenmekte olan hayvanlar listesinde yer almıyor ama Queensland eyaletinin bazı bölgelerinde ve New South Wales’de tehdit altında bulunuyorlar. DÜNYANIN EN ESKİ SAVAŞI SURİYE’DE Die Zeit gazetesinde yayımlanan bir habere göre tarihin en eski savaşı yaklaşık olarak 6000 yıl önce Suriye’nin kuzeyinde meydana gelmiş. Arkeologlar bu bölgede prehistorik bir savaş alanından söz ediyorlar. Kazılar sırasında 6000 yıllık Hamoukar kentinde bol miktarda yarı pişmiş yuvarlak kil topakları bulunmuş. Bunların bir tür top mermisi gibi fırlatıldığı FİRAVUNLARIN DİŞ HEKİMLERİNİN DE MEZARI VARMIŞ Mısır’da firavunların diş hekimlerine ait üç mezar bulundu. Mısır Tarihi Eserler Dairesi Başkanı Sahi Hawass, mezarların Mısırlılar tarafından diş hekimlerine kurulan ilk mezarlık olduğunu bildirdi. Anlaşıldığı üzere 4200 yıllık mezarda firavunların dişlerini tedavi eden bir diş doktoru ve onun iki yardımcısı gömülü. Hawass, cesetleri diş doktoru olarak tarif eden hiyerogliflerin bulunduğunu söylüyor. Kahire’nin 20 kilometre güneyinde bulunan Sakkara’daki mezarlar iki ay önce hırsızlar tarafından keşfedilmişti. “Ancak hırsızlar yazıtı görmedikleri için bulgunun önemini anlamamışlar” diyor Hawass. Hazırlayan Nilgün Özbaşaran Dede sanılmakta. "En eski hücum savaşı örneğiyle karşı karşıyayız" diyor kazı başkanı Clemens Reichel (Chicago Üniversitesi Doğu Enstitüsü). Re CBT 1036/5 26 Ocak 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle