24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SOSYAL BİYOLOJİ BATIDA KÖKLÜ SOSYAL DEĞİŞİM: "Yeni Erkeğin" yükselişi Şimdilerde son zamanların en gözde mesleği, tam zamanlı babalık! 1986 yılında Britanya’da evinde kalıp çocuğuna bakan 445 baba sayısı 21 binin üzerine çıktı. Fakat, "eyvah erkeklik elden gidiyor!" diyenler var! Britanya’da yapılan bir araştırma da bu ülkedeki erkeklerin %79’unun eşleri işteyken yeni doğan bebeklerine bakmak için evde kalmaya hazır olduklarını ortaya koydu. Yavruyu koruma içgüdüsü hormonu olan prolaktini babalar da salgılıyor. Üniversitesi’nden Barry Hewlett babaların zamanlarının büyük bir bölümünü çadırda geçirdiklerine ve günün %20’sinde çocuklarıyla ilgilendiklerine tanık oldu. Efe kabilesinde de babalar çocuklarıyla bir o kadar ilgileniyorlar. Acaba bu iki küçük insan topluluğu, genelde kabul gören daha maço senaryoya kıyasla, ilk atalarımızın çok daha gerçekçi bir yansıması olabilir miydi? nellikle birtakım davranışların yolunu tıkamaktan çok, onları olası kılmaktır. Öyle olunca, prolaktin de gerek kadınlarda gerek erkeklerde yavruları korumaya alma içgüdüsünü doğurur. Ne var ki, koruma yetisi de tıpkı konuşma yetisi gibi bireyin yaşam deneyimlerine bağlıdır. Çevresinde hiç konuşan insanlara tanık olmamış bir insan konuşmayı öğrenemez. Aynı durum çocuk yetiştirme için de geçerli olabilir. Çocukluklarında ilgiden yoksun kalmış ya da kendilerine kötü davranılmış insanların erişkinliklerinde başka çocuklara kötü davrandıkları hep söylenir. YAVRULARI TERKETME OLAYI Ancak olay bundan ibaret de değil. İnsanoğlunun ortaklaşa bakıma eğilimli maymunlarla paylaştığı daha huzursuz edici bir özelliği daha var. Maymunlarda anne yeterince destek göremeyeceğini anladığında bunun acısını kendi yavrularından çıkararak onları başıboş bırakıp, hatta ölüme terk edebilir. Çocuk dünyaya getirmek Bu durumda yavhormonların dalgalanma ruların her ne olursa oliçinde olduğu, yoğun sun yaşamlarını sürdüremeyeceklerine bağların kurulduğu, besinanan primatologlar, leme ve koruma içgüdübu davranışı bir tür lerinin yoğunlaştığı inişli uyarlama olarak yorumluyor. çıkışlı bir süreçtir. Neyİnsanlarda bebeği se ki, yeni baba olan bir terk etme ya da öldürme erkeğe tüm bunlar son olaylarına çağlar boyunderece doğal geliyor. ca tanık olunmuş, ancak bu davranış oldum olası bir sapkınlık ya da suç olarak değerlendirilmiştir. A dam sabahın altı buçuğunda kalkmaya, yıkanıp tıraş olduktan sonra giyinip kuşanarak tam sekizde işinin başında olmaya alışmıştı. Şimdi de güne erken başlıyor ve müşterilerini memnun etmek için canını dişine takarak çalışıyor. Ne var ki, artık takım elbiseler giymesine, tıraş olmasına ve işine koşturmasına gerek yok. Çünkü, şimdilerde son zamanların en gözde mesleği olan tam zamanlı babalık görevini sürdürüyor. 1986 yılında Britanya’da evinde kalıp çocuğuna bakan 445 baba varken, yirmi yıl sonra bu sayı 21 binin üzerine çıktı. 2005 yılında Britanya’nın Eşit Olanaklar Komisyonu (EOC) tarafından yapılan bir araştırma da bu ülkedeki erkeklerin %79’unun nikahlı ya da nihaksız eşleri işteyken yeni doğan bebeklerine bakmak için evde kalmaya hazır olduklarını ortaya koyuyordu. Öyle ki, ezelden beri insanlara garip gelen bir davranış artık genelgeçer bir duruma dönüşmüştü. TIPKI KADINLARDAKİ GİBİ Dahası, elde edilen bulgular erkeklerde de tıpkı kadınlardaki gibi hormonlara dayalı bir yavrularını koruma ve gözetme içgüdüsü olduğunu gözler önüne sermekteydi. Ama bu içgüdü ancak belli toplumsal koşullar sağlandığında ortaya çıkmaktaydı. Batı dünyasında erkeklerle ilgili toplumsal koşullar onların çocuklarına bakmayı giderek kolaylaştırırken, anneler üzerindeki baskılar da onlar için durumun tam tersi olabileceği anlamına gelebilir. Durum böyle olunca, toplumun giderek kadınlaştığına hayıflanmak yerine erkekleri çocuklarına bakmaya iten bu gelişmiş içgüdüye dört kolla sarılmak çok daha yerinde olur. Zira, kadınların erkeklerin yardımına her zamankinden çok daha fazla gereksinim duydukları bir gerçek. DOĞUŞTAN BABALIK ETMEYE HAZIR Yirmi yıl kadar önce, Cambridge Üniversitesi primatoloji uzmanlarından Alan Dixon, marmoset erkeklerinin hormonal açıdan babalığa hazır olduklarını ortaya koydu. Dixon’un bulguları önce kuşkuyla karşılandıysa da, yıllar sonra elde edilen kanıtlar birçok memeli türünde erkeklerin hormonlardaki özel uyarlamalarla ortaklaşa bakıma hazır duruma geldikleri görüşüne destek vermekteydi. Gebe bir kadının eşliğindeki erkeğin prolaktin hormonu düzeyleri de artmaya başlar ve bu artış doğum anına dek sürer. Kökleri çok eskilere uzanan bir hormon olan prolaktin memelilerde emzirme ve büyütme içgüdülerini devinime geçirir. Erkek marmosetleri etkin babalığa hazırlayanın da bu düzenek olduğundan kuşku yoktur. Peki, ya insanlarda durum nedir? Eğer ilk çağlarda bizim babalarımız da benzer bir davranış içinde olsalardı, onların da hormonal sistemlerinin benzer bir uyarlamadan geçmiş olmaları ve bu davranışın izlerinin de günümüze dek ulaşmış olması gerekirdi. DÖLLEME İLE SINIRLIYDI Araştırmacılar insan türünde babanın rolünü daha iyi kavramak amacıyla hep hayvanlar dünyasını kendilerine örnek aldılar. İkiyaşayışlılar ve kuşlarda yardımsever babalar olduğu gibi, devekuşunun da aralarında olduğu kimi canlı türlerinde kuluçkadaki yavruyu korumak, erkeğe tanınan bir yetkiydi. Ne var ki, acı gerçek insanoğlunun bir memeli olmasıydı. Memeliler yavrularını emzirirlerdi ve salt bu özellik bile anne ile çocuk arasındaki bağın öne çıkmasına yeterliydi. Memelilerde babanın rolü görünürde en alt düzeyde olup, dölleme eylemiyle sınırlıdır. Yavrularına bakmak şöyle dursun, çoğu onların varlığından bile habersizdir. Gelgelelim, birkaç sosyal canlı türünde ve bozkurt gibi yırtıcı hayvan türlerinde erkek yavrunun beslenmesine katkıda bulunur. Bir zamanlar Pleistosen dönemindeki avcı atalarımızın erkeklerinin de benzer bir rol üstlendikleri görüşü egemendi o dönemin erkeği de evin geçimini sağlamakla yükümlüydü ve tüm kadınlarla erkeklerin beyinlerine kazınan bu tür bir yaşam biçimiydi. KÖKLÜ DEĞİŞİM Bu durum batılıların toplumsal davranışlarında köklü bir değişimin yaşandığı yönündeki göstergelerden yalnızca bir tanesi. Daha ön"Yeni erkeğin" yükseliceleri babaların doğum odaşinden korkanlar onu sına girmelerine bile izin ve"garabetlikle" suçlayıp, rilmezken, artık doğum anınbilim insanlarının da da eşinin yanı başında olmayan babalara hiç de hoş gözle bu görüşlerini doğrulabakılmıyor. yacaklarını öne sürüBir zamanlar görevi işe yorlar. Böylesi bir dügitmek ve evin geçimini sağlamak olan babalardan artık şünce bir zamanlar geçocuklarına daha yakın olçerli olabilir, ama şimmaları ve onlara daha çok di tam tersi söz konusu. sevgi göstermeleri bekleniyor. Velayet davaları söz konusu olduğunda, bir zamanlar genel kanı normal koşullarda çocuğun annesinin yanında olması yönündeydi. Gelgelelim, Britanya’daki babalar için adalet girişimi artık nafakadan çok çocuğun velayeti konusuna odaklanıyor. EOC raporu basında beklenmedik bir ilgiyle karşılandı. Çünkü, erkeklerin geleneksel olarak kadınlara yüklenen rolleri üstlenme eğilimi bugün bile ateşli tartışmalara neden oluyor. Birçok kişi bu eğilime kucak açarken, kimileri insan türüne bir haller olduğu düşüncesiyle hop oturup, hop kalkıyor. "Yeni erkeğin" yükselişini "garabetlikle" suçluyor. Son yirmi yıl boyunca babaların rolünü yeni baştan gözden geçiren toplumbilimciler, primatologlar, endokrinoloji uzmanları ve kültürel antropologlar yeni erkek tipinin çok köklü evrimsel bir geçmişe uzandığı yönünde kanıtlar elde ettiler. KADININ DEĞİŞEN DURUMU Batılı kadınların yaşamlarında II. Dünya Savaşı’ndan bu yana meydana gelen en köklü değişim, onların işgücüne katılmaları oldu. Kadınların çoğu evin geçimini sağlama yönündeki bu seçeneğe kucak açtı. Ne var ki, son yıllarda bu durum seçmeli olmaktan çok bir zorunluluğa dönüştü. Bu arada işverenlerin beklentileri yükseldikçe, annelere verilen destek de azaldı. Kardeş sayısı azaldıkça, büyükannelere ulaşmak güçleştikçe ve yaşam ölçütleri yükseldikçe annelerin desteği de giderek yok oldu. Gelgelelim, geçim güçlüğü kadının işinden vazgeçmesini olanaksız kılmaktaydı. Annenin tek başına işin üstesinden gelemeyeceğini hissettiği bu noktada belki de Hrdy’nin ortaklaşa bakımı tetiklediğine inandığı duruma yaklaşıyor olabiliriz. Belki de bu durum yeni erkek tipinin yükselişine açıklık kazandırabilir. Şimdilerde babaların çocuklarıyla ilişkilerinde yaşanan değişimin onların biyolojik yapılarındaki bir değişimden kaynaklanmadığı açıkça ortada. Zira, bu değişim fazlasıyla hızlı. Genler yavaşça evrilirken, ekonomide giderek hızlanan bir değişim söz konusu. Ne var ki, insanoğlunun biyolojik düzeneği geçmişte iklim, yaşam ortamı ve teknolojideki değişimlere olduğu gibi, ekonomi de yaşanan değişime ayak uydurabilecek esneklikte. Belki insan türünün erkeğiyle ilgili gerçek, gereksinimler arttığında prolaktinin eski dönemlerdeki gibi atağa geçmeye hazır olduğu. Öyle ki, zamanı geldiğinde her erkek yeni erkek tipine dönüşebilir ve her zamankinden de hoş karşılanır. Kaynak: New Scientist Türkçe: Rita Urgan yunup doğum sürecine katkıda bulunuyor ve yeni doğan yavrularını yalayıp sıcak tutmaya çalıştığı gibi, plasentanın yarısını midesine indirmeyi de kendine hak sayıyor. Titi maymunları olağanüstü bağlılıkları ve tekeşlilikleriyle tanınmalarının yanı sıra, yeni doğan yavrularını çoğu zaman taşıyan da erkekler oluyor. Ancak marmoset ve tamarin türü maymunlarda babalık duygusu o denli yoğun olmuyor ve babalar daha çok "ortaklaşa bakım" adı verilen bir sisteme uyumlu olarak üstlerine düşen görevi yerine getiriyorlar. me ve tüylerden arınma süreciyle birlikte yavruların taşınması da giderek güçleşti. Şempanze yavrusu annesinin sırtına binip kürküne tutunarak kolayca yol alırken, insansılarda annenin aylarca, hatta yıllarca yavrusunu kollarında taşıması gerekiyordu. Marmosetler ve tamarinlerde sorun biraz daha farklı. Bu türler genellikle birden çok yavru, çoğunlukla da ikiz bebekler dünyaya getirir. Bu durumda annelerin ortalıkta dolanıp, ağaçlara tırmanırken bir yandan da yavrularını sımsıkı tutması hemen hemen olanaksızdır. ORTAKLAŞA BAKIM KOŞULU BAŞIN BÜYÜKLÜĞÜ Ortaklaşa bakım kavramı, yavruların daha hızlı büyümelerine, çok daha sık yavrulamaya ve bebeğin yaşamda kalmasına öteki değişkenlerden çok daha fazla katkıda bulunuyor. Marmosetler ve öteki küçük maymunlarla ortaklaşa paylaştığımız bir özellik doğum sürecinin gerek anne, gerekse yavru açısından son derece zorlu ve tehlikeli bir süreç olması. Burada sorun başın büyüklüğünden kaynaklanıyor. Genelde memelilerde bedendeki %100’lük bir büyüme, beyinde yalnızca %75’lik bir büyümeye neden oluyor. Daha küçük boyutlu hayvanların kafaları bedenlerine oranla büyük olduğundan, marmoset ve benzeri türler doğum anında bir hayli zorlanıyorlar. İnsanlar da aynı sorunla karşı karşıya geliyorlar. Yeni doğan bebeğin başının gelişkin bir başın yalnızca çeyreği kadar olduğu bir gerçek. Ne var ki, bu büyüklükte bir başın annenin kalça kemiği arasındaki o daracık boşluktan geçmesinin bile sınırları bir hayli zorladığı da kuşkusuz. İnsansılarda iki ayak üstünde yürüTüm bu gözlemlerden yola çıkan Kaliforniya Üniversitesi primatoloji uzmanlarından Sarah Hrdy şu sonucuna vardı: Ortaklaşa bakım, annenin, herhangi bir nedenle, üstlendiği görevin tek başına üstesinden gelemediği koşullarda söz konusu. Kendi türümüzle ilgili birtakım inanışları yerle bir etmesi yüzünden, bu görüşe ilk başta karşı çıkanlar oldu. Ne de olsa, tarih boyunca egemen olan görüş, her ne olursa olsun çocukların bakımından kadınların sorumlu oldukları yönündeydi. Ne var ki, son yıllarda yapılan araştırmalar bu görüşün her zaman geçerli olmadığını gösteriyor. Özellikle de iki Afrikalı pigme kabilesinde ortaklaşa bakım ilkesinin geçerli olduğu görülüyor. Efe ve Aka kabilelerinde avlanma, toplama, çocuğa bakma, yemek pişirme ve karar alma gibi rollerin erkeklerle kadınlar arasında sürekli el değiştirdiğine tanık olunuyor. Bu kabilenin üyelerine,"Çocuklarla kim ilgileniyor?" diye sorulduğunda, "Her birimiz," diye yanıtlıyor. Yirmi yıldır Aka’ları araştıran Washington Eyalet ERKEKLERDE PROLAKTİN YÜKSELİŞİ 2000 yılında Memorial Üniversitesi’nden Anne Storey önderliğinde bir ekip, durumun gerçekten de öyle olduğunu ortaya koydu. Araştırmadan elde edilen bulgular, herkesin umduğundan çok daha olumluydu. Gebe kadınlarla birlikte yaşayan erkeklerde prolaktin düzeyi hızla artmakta, bu artış eşlerinin doğum yapmalarından üç hafta öncesinde ortalama %20’ye varmaktaydı. Ayrıca, doğum anında erkeğin testosteron düzeyinde de çarpıcı bir düşüş meydana gelmekteydi. Daha da önemlisi, gebe kadının yanındaki erkeğin doğacak bebeğin babası olup olmaması da bu durumu pek değiştirmiyordu. Bu da değişimin, kan bağıyla ilintili olmaktan çok, ortaklaşmaya uyumlu bir davranış biçimi olduğunu göstermekteydi. Bilindiği gibi, hormonlar davranışlarımızın belirlenmesinde can alıcı bir rol oynar ve bunların işlevi ge YAVRUSUNA BAKAN MEMELİLER İşlerin eskisinden biraz daha farklı olabileceği yönündeki ilk ipucu, memeliler arasında bile babaların yavrularının yetiştirilmesine etkin bir biçimde katkıda bulunduğu birkaç canlı türünün saptanmasıyla elde edildi. Bu canlı türlerinin başında cüce hamster, Kaliforniya faresi ve kır sıçanı gibi örneklerin yer aldığı kemirgenler gelmekteydi. Dahası, bu tür bir davranış görünüşe bakılırsa gelişigüzel ortaya çıkan bir durumdu. İnsanoğlunun da aralarında olduğu primat türüyle ilgili birkaç örnek ise olaya ışık tutması açısından çok daha yararlı olabilir. Bu örneklerin tümü de küçük maymunlardan oluşuyor. Hatta bunlardan titi olarak bilinen türün erkeği baba olmaya öylesine can atıyor ki, seve seve ebeliğe so CBT 1036/12 26 Ocak 2007 CBT 1036/13 26 Ocak 2007 SOSYAL BİYOLOJİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle