01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ENERJİ ZÜMRÜTTEN AKİSLER A.M. Celal Şengör Otomobilde hidrojen üretimi Çevreye zarar vermeyen hidrojen, elbette ki dizel ve benzine karşı iyi bir alternatif. Fakat hidrojenin üretiminde ve depolanmasındaki sorunlar aşılamadı. İsrailli bilim adamları şimdi hidrojenin otomobilde üretilmesine izin veren bir sistem geliştirdi. srail’deki Weizmann Bilim Enstitüsü’nde araştıran bilim adamları, kendi yakıtını üreten bir sistemi tanıttılar. Sistem kahverengimsi toz halindeki bor ile sudan hidrojen üretiyor. Atık olarak geriye sadece oksijen ve yeniden bora dönüştürülebilecek boroksit açığa çıktığından, sistem hiçbir zararlı madde salmıyor çevreye. Kimyacı Tareq Abu Hamed tarafından geliştirilen sistemin halihazırdaki hidrojenli sistemlere karşın birçok avantajı var. Var olan Kur'an metni, bize din derslerimizde öğretildiği gibi, Peygamberden günümüze kadar hiç değişikliğe uğramadan gelmiş kanonik bir metin değildir. BilimDin Etkileşiminin İncelenmesinde En Temel Sorun: Tefsir Tarihi Bilim dinden türemiştir. Nedeni de dinin verdiği bilginin yetersiz ve güvenilmez olduğunun açıkça görülmüş olmasıdır. Ancak dinbilim geçişi çok, ama çok yavaş olmuş, insanlığın dinin dogmasından kurtulması süreci bugüne kadar uzanan, zaman zaman çok acılı bir uğraş halini almıştır. Bu uğurda pek çok bilim insanı hayatlarını verdikleri gibi, bazan, Fransız İhtilâli örneğinde olduğu gibi, pek çok din adamı da telef olmuştur. Dinbilim ilişkileri hakkında ne düşünülürse düşünülsün, tarih boyunca süregelmiş olan bu karşılıklı etkileşim, her bilim tarihçisini dini iyi bilmeğe mecbur bırakır. Din bilinmeden bilim tarihi yapılamaz. Ancak dini yüzeysel bilmek de yetmez. Hiçbir din tek bir "doğru dogmalar" toplamı olmadığı gibi, doğru kabul edilen dogmaların yorumundaki çeşitlilik de dinin uygulamalarına ve dolayısıyla bilimle olan etkileşmesine önemli tesirler yapagelmiştir. Dolayısıyla dinlerin kutsal kitaplarının tefsir tarihlerinin de bilim tarihçisince iyi bilinmesi gerekir. Bu nedenle jeolojinin tarihçesiyle ilgilenmeğe başladığım zamandan beri ben de hem dinler hem de dinlerin kutsal kitaplarının tefsir tarihleriyle ilgilenmeğe başlamıştım. İslâm'da tefsir tarihinin büyük ismi kuşkusuz orientalizmin en önemli bilginlerinden olan Alman şarkiyatçısı Theodor Nöldeke'dir. Nöldeke'nin ondokuzuncu yüzyıl ortasında yazılmış olan Kur'an Tarihi bu konunun en büyük klâsiklerinden biridir. Daha sonra Fuat Sezgin Hoca'nın çok takdir ettiği, aynı zamanda iyi de bir bilim tarihçisi olduğunu söylediği İslamist Ignaz Goldziher gibi isimler aynı yoldan giderek Kur'anın tefsir tarihine büyük katkılar yapmışlardır. Bu bilim adamları, Kur'an'ın Halife Osman zamanında tek bir metin haline getirilmesinden önce bile içeriği hakkında Peygamber Muhammed'in yakınları arasında çok önemli tartışmaların olduğunu belgelemişlerdir. Bu tartışmaların en basit olanları Arap yazısının karakterinden kaynaklanıyor ve değişik noktalama ile anlamları tamamen değiştirilebilen kelimeler üzerinde yoğunlaşıyordu. Başta noktalamasız yazılan surelerin anlamları bu nedenle muğlaktı. Örneğin Peygamber Musa ineğe tapan halkına faktulu anfusakum mu demişti, yoksa faakilu anfusakum mu demişti? Yani "birbirinizi (yani aranızdaki suçluları) öldürünüz" mü demişti, yoksa "olmuş olanı geri çevirin" mi demişti? veya 48. surede watu'azziruhu mu denilmişti yoksa wa?tu'azzizuhu mu denilmişti? (yani Allah'a yardım edin mi, yoksa Allah'ı yüceltin mi). Surelerin "gerçek" olup olmadığına kadar varan çok daha ciddî tartışmalar ise örneğin yetmiş sureyi bizzat Peygamberin ağzından duyduğunu iddia eden Abdullah ibn Mes'ud ile Halife Osman'ın nihaî Kur'an metninin otoritesi kabul edilen Zaid ibn Sabit arasındaki düşmanlığa varan tartışmalarda görülür. Ignaz Goldziher bu tür tartışmaların hattâ politik motifleri olduğunu da belgelemiştir. Dolayısıyla Kur'anın bugün elimizdeki metninin tartışmaya açık bir metin olması, Kur'an tefsirlerine bambaşka bir önem vermektedir. Bir diğer deyişle Kur'an metni, bize din derslerimizde öğretildiği gibi, Peygamberden günümüze kadar hiç değişikliğe uğramadan gelmiş kanonik bir metin değildir. Bazı ilâhiyatçılar bu sıkıntılı durumdan tüm variae lectiones'i ("değişik okumalar") vahyedilmiş kabul ederek kurtulmaya çalışmışlarsa da böyle bir yorum bizzat Allah'ın Kur'an'da dile geldiğine inanılan niyetlerini gölgelemekten başka bir işe yaramamıştır. Dolayısıyla bilim tarihinde dinin bilim üzerindeki etkisini ve bilhassa 10. yüzyıldan itibaren (yani Hicretin 4. yüzyılından itibaren) süregelen akıl mı/vahiy mi tartışmalarında konu olan sureleri anlayabilmek için her birinin teker teker tarihlerinin bilinmesi büyük önemi haizdir. İslâm bilim tarihi ile uğraşacak bilim insanları Kur'an'ı çok sıkı bir metin ve kaynak eleştirisi yapmadan kullanmamalıdırlar. Bu ise son derece ciddî bir ilâhiyat araştırma kurumu gerektirir. Benim okuyabildiğim bilimsel Kur'an tefsir tarihlerinden anlayabildiğim, Halife Osman metnini veya herhangi bir Kur'an metnini kanonik metin olarak kabul ederek başlanan hiçbir araştırmanın sağlam temele oturmuş olamayacağıdır. Bu konuda bizim ilâhiyat fakültelerimizde ne araştırmalar yapılmaktadır, bunu bilmeyi, belki bu konuda bilim tarihine etki yapan faktörler hakkındaki bazı popüler yazıları Cumhuriyet Bilim Teknik'te görmeyi çok arzu ederim. İ Otomobilde hidrojen üretimi nasıl işliyor? Boroksit boroksit toplanarak istasyona verilmekte. ...Suyun, oksijen ve hidrojene ayrılması istasyonunda saf bor doldurulmakta. Yakıt hücresi veya yanmalı motor Hava akımı su pil su buharı su Bor sistemde hidrojen üretimi sırasında karbondioksit açığa çıkmakta. Ayrıca gazın depolanması ve nakli de çok zor. Hidrojen molekülleri çok küçük olduğu için bildik yakıt deposundan dışarı sızıyor, dolayısıyla da özel depolara ihtiyaç duyulmakta. Hidrojen depoları ise çok ağır ve hacimli olduğu için hidrojenle işleyen otomobillerle ne hız yapılabiliyor ne de uzak mesafeye yolculuk. Daha az yer gerektiren sıvı hidrojen de iyi bir alternatif değil. Sonuçta gazın sıvılaştırılması için –253 dereceye kadar soğutulması gerekiyor ki bu da çok fazla enerji sarfiyatı demek. Diğer bir sorun ise yeterli bir hidrojen istasyonu ağının bulunmaması. BORLU SİSTEM Hidrojenli otomobillerde borun kullanımı en azından güncel sorunlara çözüm getirebilecek nitelikte. Bor ve su kuvvetli bir reaksiyonla, oksijen ve hidrojen açığa çıkarıyorlar. Hidrojen, motorda yakıldığı gibi yakıt hücresinde de depolanabiliyor. Atık olarak çıkan boroksitin de yeniden bora dönüştürülebilmesi depolama sorununu da ortadan kaldırmakta. Yeni sistemde geriye bir tek sorun kalıyor o da borun doğada saf element olarak bulunmayışı. Fakat Abu Hamed yine de iyimser. Eğer boru ekonomik ve çevreye zarar vermeden üretebilirsek sistem tutulur diyor. Bilim adamının tahminine göre bir otomobil 18 kilo bor ve 45 litre suyla beş kilo hidrojen üretebilecek. Bu da normal bir yakıt deposunun 40 litrelik bir enerjisine eşit. Bununla birlikte borun ekolojik olarak ne şekilde üretilebileceği henüz bilinmemekte. CBT 1015/5 1 Eylül 2006
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle