Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DUYURU HUKUK BİLİMİ TÜBA şiddete karşı çıktı Türkiye Bilimler Akademisi’nin Ortadoğu’daki savaşa karşı yaptığı açıklama şöyle: Bilim, insan aklının ve ahlakının hümanist gelenek içinde oluşmuş ve biçimlenmiş bir ürünüdür. Yüzyılların deneyimleriyle giderek zenginleşen bu geleneğin taşıyıcılarından biri olan Akademiler, bilimin, yaşam hakkı, insan onuru, insana ve çevreye saygı gibi temel değerlerden kopartılarak, daha etkin, daha ölümcül silahların üretimi için seferber edilmesine de, bu silahların hiçbir kısıt ya da kural tanımaksızın sivillere yöneltilmesine de seyirci kalmamalıdırlar. Bilim insanlarının büyük çoğunluğunun, ekonomik nedenlerle sanayi kuruluşlarında iş buldukları dünyamızda, üniversite ortamının sağladığı göreli bağımsızlık, etik kaygılara onlar adına da sahip çıkma görev ve sorumluluğunu akademisyenlere yüklemektedir. Şiddetin egemenliği; bilimin her türlü dogma karşısında bağımsızlığı ve kuşkuculuğu, gerçeklere yansız yaklaşımı, acı vermeme sorumluluğu gibi tüm titiz ayrım çizgilerini yok olmakla tehdit etmektedir. Türkiye Bilimler Akademisi, bilim insanlarını tüm çatışmaların barışcıl yollarla çözümlenmesi için ellerinden geleni yapmaya ve bilimin sadece barışçıl amaçlar için kullanımını desteklemeye çağırır. Hayvan sevgisi ve sorumluluk Hayvan sevgisi de korunması gereken bir özgürlüktür. Ancak her özgürlük gibi sınırsız değildir; hayvan tutucuları bu özgürlüğün kendilerine yüksek özen ve sorumluluklar yüklediğini de göz ardı etmemelidir. Çetin Aşçıoğlu Yargıtay Onursal Üyesi cetina@mail.koc.net D Kök Hücre Kongresi 69 Eylül 2006 tarihleri arasında Trabzon'da 2. Ulusal Kök Hücre Kongresi gerçekleştirilecek. Kongre ile eşzamanlı olarak ülkemizin GMP (Good Manifacturing Practice) koşullarında faaliyet gösterecek ilk merkezinin de açılışı yapılacak. Kongre ile ilgili ayrıntılı bilgilere şu adresten ulaşılabilir: http://www.kokhucre.info/duyuru.htm Özellikle kök hücrenin günümüze taşıdığı araştırma ve tedavi olanaklarının gelecek on yılda ulaşacağı noktalar heyecan verici. Ele alınacak konular: • Kök Hücre Biyolojisi • Hematolojide Kök Hücre Uygulamaları • Kardiyolojide Kök Hücre Uygulamaları • Nörolojide Kök Hücre Uygulamaları • Organ Mühendisliğinde Kök Hücre Uygulamaları • Kök Hücre Tedavilerinde Standartlar • Dinler, Kök Hücre ve Etik Kongre tarihleri 69 Eylül 2006 ünyamız, tüm canlıların ortak yaşam alanıdır. Ancak dünyaya egemen olan tek yaratık da insandır. Hayvanlar ise, doğal araç ve silahlarla donatılan biyolojik yapılarını içgüdüsel devinimlerle kullanarak varlıklarını sürdürür. Ortak yaşam alanı olan dünyamızda; insanın, tarihsel süreç içinde, hayvanlarla ilişkisi "nesnel çıkar (beslenme, ulaşım, korunma, eğlence, eğitim)", "dinsellik (kutsallık, tapınma, kurban)", "duygusallık (acıma, yardım, sevgi)" ve "doğayı, çevreyi (ekolojik) koruma" gibi değişik etkenlere dayanmıştır. Doğanın efendisi olan insanın, hayvanlara yaklaşımının özünde "çıkar getirisi ve beklentisi" ana öğedir. Aslında çevre koruma bilinci bile, insanın doğadan beklentilerini yitirme kaygı ve tasasının oluşturduğu ussal (akılcı) bir çıkar tipidir. Kuşkusuz; duygu ve us yüklü üstün yaratık insanın doğayı birlikte paylaştığı hayvanlara karşı sevgiyle yaklaşımı da göz ardı edilemez. Ne var ki hayvan sevgisi öznel, göreceli bir kavramdır. Sevgiyi, beklenti ve düşünce üretir. Hayvan sevgisinin, son yıllarda ve özelikle kentlerde, köpekler üzerinde yoğunlaştığı belirgindir. Evlerde aile yaşamı içinde yer alan özel üretilmiş köpekler ve bakımı, beslenmeleri büyük bir pazar oluşturur. ORTAK YAŞAMIN SORUNLARI Ancak köpek sevgisi, başkalarının ve toplumun yaşam alanı ve özgürlüğüyle karşılaştığında çatışma kaçınılmazdır. Olumsuzlukları köpek sahibini (tutucu) uyarmak en medeni davranış biçimidir. Kuşkusuz yönetsel orunlara ya da yargıya başvurulabilir. Ancak siz siz olun kaba kuvvet kullanmayın: "Alanya’da İngiliz Harrisson ailesine ait Maço isimli köpek havlayarak rahatsız ettiği gerekçesiyle kulübesinde komşularınca yakılmak istendi. Yaralı olarak Maço’yu kurtaran İngiliz aile: Türkiye’de insanların hayvansever olduğunu söylüyorlar. Maço’ya yapılan insanlık dışı. TV’de Türkiye’de köpeklere yapılan işkenceleri görüyor, inanmak istemiyordum. Mahallede oturanlar daha önce ‘köpekten rahatsız oluyoruz’ diyerek, Maço'yu öldüreceklerine dair tehdit etti; zalimce işkenceyi yapanlardan şikâyetçi olduk dedi (1)". Maço’sunun yakılmak istenmesi şüphesiz "insanlık dışı bir davranış"tır. Ne var ki, komşularının dinlence ve uyuma özgürlüklerini çiğneyen Maço’nun içgüdüsel davranışlarını önleyemeyen İngiliz ailenin umursamazlığı da "insana saygısızlık örneği" değil mi? İngiltere’de komşuyu rahatsız eden köpek havlamalarına izin verirler mi? "Asıl sorun evcil köpeklerde değil; başı boş sokak köpekleri kent yaşamını tehdit ediyor" derseniz haksız sayılmazsınız. Kuduz ve diğer mikropların, hatta yayılırsa kene taşıyıcısı olabilirler. Saldırganlıkları insanları korkutur; trafik kazalarına bile neden oldukları gözlenmiştir. 6.Uluslararası Toksikoloji Kongresi Türk Toksikoloji Derneği’nin düzenlediği 6. Uluslararası Toksikoloji Kongresi 25 Kasım 2006’da Antalya’da 22 yabancı ve 17 yerli bilim adamının davetli konuşmacı olarak katılmasıyla gerçekleştirilecek. Bu kongrenin ana teması ‘Kimyasal Güvenlik ve Toksikoloji’ olarak seçildi. Kongrede yerli katılımcılara yönelik olarak yapılacak iki panelde Türkiye’de çevre, gıda ve endüstride kimyasal güvenlik, sorunlar ve yasal boyutu ve ilaç güvenliliği konusunda Türkiye’deki uygulamalar tartışılacak. Yabancı dilde yapılacak olan diğer sempozyum ve konuşmalarda ise nanopartiküller ve insan sağlığı, mesleki alanda karşılaşılan karsinojenik maddeler, kimyasal karışımların ve gıdalardaki risk değerlendirme yöntemleri, erkeklerde üreme sistemindeki toksik etkiler, klinik toksikoloji alanında Türkiye dahil çeşitli ülkelerdeki uygulamalar ve toksikoloji alanındaki güncel yaklaşımlar tartışılacak. Çağdaş hukuk ve düşünce hayvanların yaşam haklarına saygılıdır. Ne var ki, hayvanların zarar doğurmaya elverişli içgüdüsel devinimleri de söz konusudur. Bu nedenle hukuk ve ahlâk; insanın özgürlüğünü kurallarla sınırlarken; hayvanın devinimleri, bakıcısının egemenliğinde tasma ya da kafes gibi araçlarla disiplin altına alınır. Hayvanların zarar doğurmaya elverişli doğal yapıları nedeniyle; hukuk, "kusursuz sorumluluk" ilkesini kabul etmiştir (Borçlar Yasası m. 56). Buna göre; hayvan sahibi (tutucusu), egemenliği altında bulunan hayvanın kişilere verdiği zararlardan "kusuru aranmaksızın" sorumludur. Hukuk, bu ağırlaştırılmış sorumlulukla, yalnız insanları değil hayvanları da tutucusuna özen görevi yükleyerek korumak istemiştir. Bir kuduz olayınHayvanların olası zararları, yalnız saldırmak, havlamak, ısırda; köpeğin başı mak, parçalamak gibi doğrudan boş dolaşmasınolabileceği gibi dolayısıyla da olabilir. Örneğin bazı insanlarda ve aşılanmadaki köpek korkusu, saldırı olsında kusuru madan bile kişiyi bilinç altı devinime yönlendirir (kaçma, sakolan yönetim, kilanma korku); bu durumda oluşinin maddi ve şan zarar da sorumluluk kapsamına girer. Zarar maddi olabilemanevi zararlaceği gibi tinsel (manevi) de olarını karşılamakbilir: Özellikle köpek saldırısı la yükümlü ile yaralanan ya da havlamalarla dinlence özgürlüğü çiğnenen olabilecektir. kişi, tinsel ödence isteyebilir Çıkardığı sesle ya da korku yaratan devinimleriyle komşuyu sürekli rahatsız eden köpek tutucusuna karşı hukuka aykırı saldırının önlenmesi için dava açma olanağı da vardır. Hayvanı başkalarının yaşam ve sağlığı bakımdan tehlikeli olabilecek biçimde serbest bırakan veya denetim altında tutulmasında ihmal gösteren kişinin; altı aya kadar hapis veya para cezasıyla cezalandırılması (TCKm. 177) da söz konusudur. Başı boş köpeklerin verdikleri zararlardan ise; yönetimler, "hizmet kusuru" nedeniyle sorumludur. Özellikle yerel yönetimler "kent yaşamını olumsuz etkileyen köpekleri toplayıp, koşulların ve olanakların elverdiği biçimde korumakla yükümlü"dürler. Örneğin bir kuduz olayında; köpeğin başı boş dolaşmasında ve aşılanmasında kusuru olan yönetim, kişinin maddi ve manevi zararlarını karşılamakla yükümlü olabilecektir. CBT 1015/17 1 Eylül 2006