Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BİLİM DÜNYASINDAN K I S A PANSPERMA TEORİSİ KANITLANDI Pansperma teorisine göre kalıtım malzemesi DNA, uzayda oluştuktan sonra meteoritlerle Dünya’ya geldi. Avusturyalı bilim adamları bu teoriyi deneysel olarak kanıtladıklarını bildirdi. H A B E R L E R Kan, plazma içeriği olan fibrojenlerin, birleşme için uyarılması halinde pıhtılaşır. Lif ağlarının mekanik davranışları bugüne kadar gayet iyi araştırılmış olsa da, mikroskobik incelemeler, fibrin liflerinin çok küçük olmaları nedeniyle mümkün olmamıştı. Yeni bir yöntem sayesinde şimdi bilim adamları mikroskobik incelemeler de yapabiliyorlar. Milimetrenin milyonda biri büyüklüğündeki lifleri, taramalı mikroskop ucuyla esnetirken, bir floresan mikroskobuyla da bu süreci görüntüleyebilmişler. Bu şekilde fibrin liflerinin olağanüstü esnek oldukları da anlaşılmış. Bu esneklik kandaki pıhtılaşma için önem taşımakta. Gerçi tüm lif ağları, liflerin esnekliklerine sahip değiller ama tüm yönlere doğru esneyebilmeleri ve dirençli olmaları mesela yaranın en iyi şekilde iyileşmesini sağlıyor. Bilim adamları liflerle ilgili yeni bilgilerin, kan pıhtıları için yeni modellerin test edilmesinde yeni olanaklar doğurmakta. ile 83 arasında değişen 247 hastanın verilerine dayanmakta. Uzmanlar röntgen görüntülerinde görünen damar kireçlenmelerini, kandaki hormon seviyesiyle karşılaştırınca Adiponektin hormonunun azalması halinde kalp enfarktüs riskinin arttığı sonucuna varmışlar. Bilim adamları yeni bulgu sayesinde arteryoz tanısının daha iyi yapılabileceğine inansalar da hormon seviyesi kontrolünün, röntgenin yerini tutmayacağını söylüyorlar. embriyolarıyla gerçekleştirilmiş. Zebra balığının beyin yapısı insanınkiyle birçok benzerlikler taşımakta. Bilim adamları sorumlu geni bulabilmek için embriyoları iki ayrı grupta incelemişler. Birinci gruptaki embriyoları uzmanlaşmaya teşvik etmek için A vitamini asidi verilmiş. Ve araştırmacılar, hücrelerin bölünmek ve uzmanlaşmak için hangi genlere gerek duyduklarını görmek için de bu grubu işlemden geçirilmeyen grup ile karşılaştırmışlar. Bu şekilde hücrelerin bölünmesinden ASB11 geninin sorumlu olduğu anlaşılmış. Söz konusu genin klinik deneylerde kullanılabileceğine inanan Peppelenbosch, ASB11 geninin Alzheimer, Parkinson veya diğer hastalıklarda ne derece yararlı olduğunu görmek istiyor. Fakat burada şöyle bir sorun var. Yeterli hücre toplayabilmek için yaklaşık olarak beş fetüse ihtiyaç duyulmakta. Bilim adamı bu yüzden ASB11’li fötal beyin hücrelerini zarar vermeden çoğaltmanın yollarını arıyor. Başarabilirse, beş yıl içinde Parkinson hastalarını tedavi edebileceğine tahmin ediyor. Nilgün Özbaşaran Dede BEYİN ÇAPINI BELİRLEYEN GEN İNSANDA DAHA ETKİN Groningen Tıp Merkezi hücre biyologları ve Utrecht Hubrecht Laboratuvarı bilim adamları, altı yılı aşkın bir çalışmanın ardından insan beyninin çapını belirleyen geni saptadı. ASB11 isimli gen, embriyonik gelişim sırasında sinir hücrelerinin şempanzeninkinden daha fazla bölünmesinden sorumlu. Bu sayede insan daha büyük ve daha fazla uzmanlaşmış bir beyne sahip olmakta. Bulgunun Alzheimer ve Parkinson gibi beyin hastalıklarının tedavisinde yararlı olması bekleniyor. Amacımız, sinir sisteminin niçin belli bir noktadan sonra gelişiminin durduğunu bulmaktı, diyor hücre biyoloğu Maikel Peppelenbosch. Bu nedenle de hücre bölünmesini etkileyebilecek genler mercek altına alınmış. Araştırma, Zebra balığının Innsbruck Üniversitesi İyon Fiziği ve Deneysel Fizik Enstitüsü’nde Paul Scheier yönetiminde çalışan ekip, yapay uzay koşullarında kısa DNA parçaları üretti. Ancak çalışma sırasında hazır DNA yapıtaşları kullanıldı. Bilim adamları uzay koşullarını, helyum damlacıklarını mutlak sıfır noktasına kadar soğutarak yaratmışlar. Helyum, uzaydaki toz ve buz partiküllerinin yerine geçmekte. Değerli bir gaz olan helyum, diğer maddelerle reaksiyona girerek, simülasyon sırasındaki kimyasal süreçleri bozmuyor. Soğutulmuş helyum, Timin ve Adenin gibi nükleobazlarla donatıldıktan sonra düşük enerjili ışının etkisinde bırakılmış. Böylece DNA parçalarının, ışının enerjisine bağlı olarak daha büyük moleküller olarak birleştikleri gibi yeniden bölündükleri görülmüş. Uç koşullar sayesinde kimyasal reaksiyonların ara ürünleri bile dondurulup incelenebiliyor. Deneyler sırasında on DNA yapıtaşından meydana gelen oluşumlar üretilmiş. Bundan sonraki çalışmalarda bilim adamları, yaşamın diğer gerekliliklerinin uzay koşullarındaki davranışlarını inceleyecekler. Mesela asetik asit ve amonyaktan, proteinlerin yapıtaşları olan amino asitlerin ne şekilde oluştukları öğrenilmeye çalışılacak. HORMON SEVİYESİ, KALP ENFARKTÜSÜ İÇİN GÖSTERGE Alman bilim adamlarının son bir araştırmasına göre kandaki belli başlı bir hormonun seviyesi, kalp enfarktüsü riski hakkında bilgi vermekte. Adiponektin hormonu ne kadar düşükse koroner damarlar o denli kireçli ve hasarlı biyoteknoloji SUYA İKİ HAFTA DAYANIKLI PİRİNÇ ÜRETİLDİ Kaliforniya Üniversitesi araştırmacıları ve Filipin Pirinç Araştırmaları Enstitüsü bilim adamları, pirinç bitkisinin iki hafta kadar suyun altında yaşamasına izin veren bir gen saptadılar. Halihazırdaki pirinç türlerinin birçoğu en fazla bir hafta yaşayabiliyor su altında. Sub 1A1 olarak isimlendirilen genin keşfi sayesinde yeni pirinç türünün sellere daha iyi dayanması bekleniyor. Pirinç, dünyadaki 3 milyon kadar kişinin temel besini. Pirinç üretiminin son 40 yıl içinde ikiye katlanmasına rağmen, ihtiyaç durmadan artmakta. Pirinç üretimi yapılan yerlerin birçoğu alçak bölgelerde bulunduğu için muson yağmurları sırasında sel tehlikesi büyüktür. Pirinç bitkileri uzun süre suyun altında kaldıklarında oksijensizlik yüzünden ölüyorlar. Güneydoğu Asya’daki çiftçiler bu yüzden yılda yaklaşık olarak 774 milyon Avro zarar ediyorlar. Oryza sativa pirincinin kalıtımındaki Sub1 A1 genini bulan araştırmacılar, pirinç bitkisini suya dayanıklı kıldılar. Genetik değişimden geçirilen pirinç bitkisi sayesinde çiftçilerin zarar etmemesini bekleniyor. PROTEİN LİFLERİ DOKUMA İPİNDEN DAHA ESNEK CBT1015/4 1 Eylül 2006 Kan pıhtılarının en küçük içerikleri olan fibrin liflerinin son derece esnek oldukları anlaşıldı. Esnekliklerini kaybetmeden üç misli uzayan lifler ancak altı misli uzatıldıklarında kopuyorlar. Wake Forest Üniversitesi’nden Wenhua Liu, bu sonuçlara yeni araştırma yöntemleriyle ulaştılar. oluyor. Bu bağlantıyı Heidelberg Üniversitesi bilim adamları ilk kez kanıtladılar. Journal of the American College of Cardiologu dergisinde yayımlanan araştırmadan çıkan sonuç, yağ hücrelerinde üretilen Adiponektin hormonunun koroner damarları koruduğunu göstermekte. Maximillian von Eynatten ve Jochen Schneider’in araştırması kalp rahatsızlıkları bulunan ve yaşları 31