25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

FUTBOL VE TOPLUM Felsefe futbola bakıyor: Bugünün futbolcuları geçmişin ilkel avcıları Futbol oyunu antropolojik bir düzenleme, diyor Almanların gözde filozofu Peter Sloterdijk: Erkek bir zamanlar avcıydı, ancak insanoğlunun tarım ve hayvancılığa geçmesinden bu yana, neredeyse 7000 yıldır avcılığı içinde taşımakta... İşte futbol, erkeğin içindeki avcıyı yeniden yaşatıyor, tabii bu durumda av vahşi hayvan değil, gol. CBT 1005/12 23 Haziran 2006 ERKEK HÂLÂ AVCI Erkek bir zamanlar avcıydı, ancak insanoğlu CBT 1005/13 23 Haziran 2006 ünya Futbol Şampiyonası, futbol kültürünü iyice canlandırdı. Almanya’nın ünlü filozofları futbolun toplumlar üzerindeki etkisini ve önemini tartıştılar ve bunların arasında Peter Sloterdijk de vardı... Futbol kültürü günümüzde artık bir spor karşılaşmasından çok fazlası. Toplumlar futbolun, iş piyasasını ve ekonomiyi canlandırmasını ve yaşama anlam katarak, insanlara moral vermesini bekliyorlar. Geçmişteki görevleriKültürümüzün ayne bakıldığında kadırılmaz bir parçası olan futbol, insanların isnın günümüzde daha tekleri için geniş bir izşanslı olduğu görülür. düşüm alanı sunuyor bir yerde. On bir oyunErkeğin içindeki ilkel cudan oluşan bir birlik, adam futbolun dışında tek bir hedef için müpek bir işe yaramıyor. cadele ederken, oyuncular arasındaki müthiş Ama kadının geçmiştedayanışma birçok inki toplayıcılık rolü, güsan tarafından hayranlıkla izlenir. nümüz için kaçınılmaz Sonuçta insanların bir model olarak çıkıgündelik yaşamında sosyal bağların çözülyor karşımıza. Çünkü mesi yüzünden herkes toplayıcılık, tüketicilitek başına mücadele ğe giden en kısa yol. etmeye çalışıyor. Üzerinde yaşanması gitgide Ve bu noktada kadınlar daha zor bir hale gelen kapitalizmle daha dünyamızdaki, küreselleşme ve inovasyon süuyumlu! reçlerinin baskısı altında yaşayanlar için, futbol belki de güven uyandıran bir kurum olarak düşünülebilir. Oyunun kuralları belli ve on yıllardan bu yana aynı ilkeler geçerli. Peki futbol ne ve insanlığın tarihi gelişiminde neyi temsil ediyor? Futbol oyunu atavik ve antropolojik bir düzenleme, diyor Almanların gözde filozofu Peter Sloterdijk. 61 yaşındaki filozofun "Kritik der zynischen Vernunft" (Sinik Aklın Eleştirisi) adlı çalışması 20.yy’ın en çok satılan felsefe kitaplarından biri olarak bilinir. Son Spiegel dergisindeki (3.06.06) söyleşisinde filozof, futbolu arkeolojiden yola çıkarak irdelemekte: D nun tarım ve hayvancılığa geçmesinden bu yana, neredeyse 7000 yıldır avcılığı içinde taşımakta. İşte futbol, erkeğin içindeki avcıyı yeniden yaşatıyor, tabii bu durumda av vahşi hayvan değil, gol. Sloterdijk, başka hiçbir sporun, avcılıkla elde edilen başarı duygularını bu kadar iyi canlandırmadığından emin. Ve içimizdeki avcıyı tamamen etkisiz hale getirdiğimizde, dünyada futbolcunun gol sevincine gösterdiği tepkiden daha aptalca bir şeyin olmadığını anlarız, diyor. "Golün ardından, kale önünde gerçekten de ayıp sahneler göste PETER SLOTERDİJK “Gol orgazmı, porno oyuncularını bile utandıracak nitelikte” riliyor bizlere. Milyonlarca kişi nin içinde, evine sepetiyle dönen kadının sessiz önünde yaşanan bu tuhaf (gol orgazmı), porno bir zaferle elde etmiş olduğu hoşnutluk duygusu oyuncularını bile utandırabilecek nitelikte". kabarmakta. Fakat içlerindeki avcıyı öldürmedikleri zaKadının geçmişteki toplayıcılık görevinden man, çimlerin üzerinde aslında nelerin yaşandığıayrıca ilginç bir şekilde el çantasının esrarengiz nı hissediyor erkekler. Çünkü insanlığın en eski evrenselliği de doğmuştur. Erkek, mızraksız veya başarı duyguları canlanıyor futbol sahasında. topsuz dolaşabilirken, kadını çantasız görmek neredeyse olanaksızdır. KADIN DAHA ŞANSLI Yabancı futbolcu transferlerinden sonra ulusal Geçmişteki görevlerine bakıldığında kadının takımın "ulusallığı" da tartışılır hale geldi, ama günümüzde daha şanslı olduğu görülür. Erkeğin ulusal takım yine de anlamını ve işlevini koruiçindeki ilkel adam futbolun dışında pek bir işe makta, diyor filozof. Modern uluslarda insanlar yaramıyor. Ama kadının geçmişteki toplayıcılık takımlarının elçileri olmaya çalışıyorlar. Ve nüfurolü, günümüz için kaçınılmaz bir model olarak sun büyük bir kısmının katılmak için can attığı çıkıyor karşımıza. sözcülük törenleridir gerçekleştirilenler. Çünkü toplayıcılık, tüketiciliğe giden en kısa yol, diyor Alman filozof. Ve bu noktada kadınlar kapitalizmle daha uyumlular. Sonuçta tüketici ünlü futbolcular, yıldız rolleriyle modellik yaparak başa çıkabiliyorlar, dahası bu şekilde futbolcu bile kahramanlığın artık öldüğünü kabul ettiğini gösterir. Futbolcu modeller, altmışlı yıllarda gözlemlenmeye başlanan evrimsel trendi izliyorlar, diyor filozof. Bu trend "hermafroditleştirmeye" giden yolu açmıştı. Bu uzun vadeli hareketlenme, erkeklerin kozmetik sunumlar için keşfedildikleri dönemdi. KÜLTÜRE SESSİZ PROTESTO MU? Berlinli filozof Gunter Gebauer, kısa bir süre önce yayımlanan kitabında, futbolun bilimsel kültüre karşı sessiz bir protesto olduğunu söylüyor. Bu görüşü kabul eden Sloterdijk’in bu konuda bir de ilginç sorusu var: Rönesans’ı 15. yy’dan 19.yy’a kadar niçin hep antik edebiyatın ve sanatın geri dönüşü olarak yaşadık? Oysa antik dönemde de büyüleyici bir kitle kültürü vardı. Fakat ne var ki uzun bir süre, sanatçılar, filozoflar ve bilim adamları dışında en fazla hayran toplayan antik figürü, yani atleti yeniden sahne çağırmak kolay olmamıştı ve henüz yüz yıl önce aldı sahnedeki yerini. Kim bilir belki de bu enerjilerle oynamanın tehlikeli olabileceğini düşünmüştü insanlar. Halkın arenalarda toplanmasına izin verilmesi, politik motivasyonu uyandırabilirdi. Ancak bu tür sportif toplantıların devrime dönüşmedikleri anlaşıldıktan sonra, antik dönemdeki dövüş alanlarını hatırlatan yapılar her yerde kurulmaya başlandı. Modern stadyumlara bakınca, eski Yunan’daki arenaları görmemek imkânsız gibi. Bununla birlikte özel tribünlü, bekleme salonlu, alışveriş merkezli vb. çağdaş arenalarda, sponsorlar ve "çok önemli kişiler" klasik futbol hayranlarının önüne çıkıyorlar. la yavaş yavaş yüz yüze gelmekteyiz. Kaldı ki postmodern stadyum ayrıca katı bir gerçeklik makinesi. İlk başlarda sadece sorunları üzerine konuşmak ve bu çaba içinde birbirleriyle kaynaşan kaybedenlerin bir araya geldikleri modern tiyatronun aksine, çağdaş arenalarda ilkel dönemlerden kalma bir haz yaşanmakta sadece: Yenmek veya yenilmek. Futbol, küreselleşme için de iyi bir örnek aslında. Özellikle de birinci ligdeki futbol takımlarında, en az Türk kadar yabancı futbolcu oynuyor. Tabii bu durum sadece Türkiye için geçerli değil. Avrupa’daki birçok ülkenin futbol takımları da aşağı yukarı bu şekilde kuruluyor. Bu insandaki partisipasyon (katılımcı) duygularının artık körelmiş olmasıyla ilgili. Çünkü artık partisipasyon ihtiyaçlarının geçerli olduğu bir dünyada yaşamıyoruz. Aslında herkes kendisine, kendi geleceğine ait. Bunun dışında bazı ilişkiler yaşıyoruz, yani iletişim halindeyiz. Uygarlık, birlikleri çözme eğiliminde. Bireyler, bir yere ait olma baskısını kaldıramıyorlar. Ne kendi köküUlusalcılıktan uzaklaşma müzün temsilcileri olmak istiyor ne de eğilimi içindeki toplumlar, ulusumuzu diğer şampiyonalar sırasında ülkelerde temsil ilginç bir şekilde yeniden etmek istiyoruz. Ama yine de kenuluslara dönüşüyorlar. dimizi birkaç saatliğine de olsa ulus olarak görmek istediğimiz zamanlar oluyor. İşte Sloterdijk’e göre tam da bu nedenle milli takımlar, ulusalcılık simülatörü olarak gayet iyi işlemekte. Derleyen Nilgün Özbaşaran Dede FUTBOL VE ULUSALLIK ANTRENÖR, KABİLE REİSİ Mİ? Ulusal takımı çalıştıran antrenör, avcı kabileyi yöneten kişi gibi görülebilir ve başarıları kolektif toplumun keyfi üzerinde etkili olur. Fakat artık kahramanlarımız yok, diyor Sloterdijk, biz onları yıldızlara dönüştürdük. Peki kahraman ve yıldız arasındaki fark ne? Kahramanlar erken ölürken, yıldızlar hayatta kalır. Ama aslında ikisi de erken ölüme mahkumdur. Kahraman ölümü dövüş alanında yaşarken, yıldızın yeniden sivil yaşama dönüşü, sembolik bir ölümdür bir anlamda. Bu açıdan bakıldığında birçok sporcu için erken ölüm aslında hiç fena olmazdı, sonuçta kariyerlerini tamamlayan sporcuların en karizmatikleri bile çekilmez oluyorlar. Futbolcuların yıldızlaşmaları biraz da çok fazla izleniyor olmalarıyla ilgili. Mesela Beckham gibi DAHA FAZLA BEKLENTİ Bu değişim, diyor Sloterdijk, kapitalizmin gelişimiyle, işçilerin oyunculara ve borsa oyuncularına dönüşmeleriyle ilgili. Bu insanlar, yapılan işle, kazancı birbirinden ayırmaya hazırlar. Kazancın ne olduğunu aşağı yukarı biliyoruz. Ama bugün artık kazanç yetmemekte, insan daha fazlasını istiyor. Fazladan ödüllendirilme, kazanç beklentisinin güncel biçimi. Elbette ki bu topluluk stadyumlarda da bir araya geliyor ve burada herkes, her şeyin fazladan kazanç üzerinde döndüğünü bilir. Bunun ne kadar tehlikeli olduğunu yeni yeni anlamaya başlıyoruz, nitekim sistemin ahlak bozucu sonuçlarıy Bu durumda lig şampiyonası, futbol kulüplerinin ve içinde bulundukları kentin bir mücadelesi haline gelmekte, diyor Sloterdijk. Küreselleşme döneminden yani 1492’den bu yana "vatan", "yaşanan yere" dönüşmekte. Dünya futbol şampiyonasını ise restoratif bir kurum olarak tanımlıyor. Ulusalcılıktan uzaklaşma eğilimi içindeki toplumlar, şampiyonalar sırasında ilginç bir şekilde yeniden uluslara dönüşüyorlar, diyen filozof, bu konuyu şu şekilde açıklamaya Peter Sloterdijk, Jürgen Habermas’tan sonra Almanya’nın (hâlâ hayatta olan) en çalışmakta: ünlü filozofudur. İki ciltten oluşan "Kritik der zynischen Vernunft" (1983/ Sinik Aklın Ulusal takımların, turnuvalar dıEleştirisi) adlı eseri 20.yy’ın en çok satılan felsefe kitapları arasında yer almakta. 1998şında hiçbir gerçek 2003 yılları arasında yayımlanan "Blasen" (Baloncuklar), "Globen" (Küreler) ve yanı yok. Karşılaş"Schäume" (Köpükler) çalışmaları "Sphären" başlığı altında yine çok satılanlar listesinmalar sırasında bir deki yerini almıştı. Bu üç ciltlik çalışmada Sloterdijk, varoluş dünyasıyla ilgili kapsamlı tür ulusalcılık simübir teori atıyor ortaya. Filozof, "İnsan Parkı için Kurallar" adlı çalışmasıyla da genetik latörü görevini yerive biyoetik üzerine hararetli bir tartışma başlatmıştı. Sloterdijk, Almanya’nın ZDF kane getirerek, kendinalında, meslektaşı Rüdiger Safranski ile birlikte "Philosophische Quartett" (Felsefe sini ulus olarak taDörtlüsü) adlı programı sunuyor, ayrıca Karlsruhe Yüksek Okulu ve Viyana Sanat nımlamak isteyen Akademisi’nde de dersler veriyor. topluluğa bunu hatırlatmakta. EN ÇOK SATAN FELSEFECİ FUTBOL VE TOPLUM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle