Katalog

UÇUŞ İŞLEMLERİ ARTIK PARMAĞINIZIN UÇUNDA Uçuş işlemleri için kullanılan geleneksel manyetik bantlı biniş (boarding) kartı tarihe karışıyor. Siemens Business Services’in (SBS) yeni çözümü yolculara daha hızlı biniş ve daha fazla güvenlik sunuyor. Checkin işlemleriniz için cep telefonunuz; koltuğunuzu seçmek ve uçağa binmek için ise parmak iziniz yeterli olacak. Türkiye dahil birçok ülkede, güvenlik nedeniyle yolcuların uçağa binmeden önce kapıda kimliklerini göstermeleri gerekiyor. İnsan hatası ve zaman kaybına yol açan bu sistemin verimsiz olduğundan yola çıkan Siemens Business Services (SBS), havayolu şirketlerine yönelik yeni çözümünü Pekin Interairport China’da sergiledi. Bu yeni çözüm sayesinde sık sık uçakla seyahat eden kişiler, checkin yapmak ve uçağa binmek için cep telefonlarını kullanarak zamandan kazanabilecekler. Parmak izi tabanlı biniş işlemlerini, mobil telefonla checkin yapma kolaylığıyla birleştiren SBS, havayolu şirketlerine ve SBS, tüm çözümü Avusturyalı Siemens şirketi PSE’nin kimlik (ID) merkezi platformunu kullanarak geliştirdi. Mobil checkin ve biyometrik veri çözümü birbirlerinden bağımsız olarak kullanılabiliyor. İMPLANTLARI YERİNDE TUTAN YARIK VE ÇATLAKLAR Vücut dokularının içinde barındırdığı yarık ve çatlaklar, vücudumuza yerleştirilen implant’ları dikişe gerek kalmadan yerinde tutabiliyor. Pasadena’daki California Institute of Technology’de geliştirilen bir göz ameliyatında, glakom hastalarının gözlerindeki basıncı kontrol altında tutmak için geliştirilmiş implantlar, iris (gözbebeği çevresindeki renkli kısım) tabakasındaki mikroskopik kıvrımların içine yerleştirilebiliyor. Tekniği geliştirenler, bu fikrin tüm implant’larda kullanılabileceğini belirtiyor. sağlamakla birlikte tehlikeyi tümüyle bertaraf etmediği için yolcuları korumaya yetmeyebilir. Alternatif bir yöntem de, asansörün radyasyon kuşağına vardığında, kabloya yüklenmiş bir kalkandan yararlanması. Ancak bilim adamları kabloya ilave ağırlıklar yüklemekten olabildiğince kaçınmaya çabalıyor. Uzay asansörünü üreten LiftPort adlı şirketin yetkililerinden Michael Laine, "Projede çalışan bütün bilim adamları sürekli olarak bir ağırlık taşımaktan kaçınıyor. Asansörün çevresine manyetik alanlar yerleştirmek yolcuları tehlikeli radyasyondan koruyabilir, ancak bu işlem modüle çok fazla miktarda enerjinin ışınlanmasını gerektirir. Bunun yerine üreticiler alüminyum kalkan sayısını artırabilirler. Ancak bu da asansörün toplam kütlesinde önemli bir artışa neden olabilir. “BÜYÜK BİRADER” ŞİMDİ SESLERİ DİNLİYOR Hollanda’da güvenlik yetkilileri, kavga çıkartmaya meyilli insanların konuşma sırasındaki ses tonlarını dinleyerek, kavgaları durdurmaya çalışıyor. Groningen kentinde meydanlara ve istasyonlara yerleştirilen kameralar, bu amaçla sesleri dinleyerek öfkeli ses tonlarını ayıklıyor. Kameralara monte edilen mikrofonlar ses sinyallerini bir yazılıma yüklüyor ve bu yazılım saldırgan tondaki sesleri tespit ediyor. Sound Intelligence adı verilen sistemi Groningen Üniversitesi’nden Peter van Hengel ve ekibi geliştirdi. Hengel bu konuda şöyle konuşuyor: "Saldırgan ve kavgacı insanların gırtlakları gergindir. Dolayısıyla ses tellerinin çıkarttığı sesler de bozulur. Gerçekten öfkeli bir sesi taklit etmek çok zordur." Bu yılın başlarında Groningen polisi bu sistemin uyarısı üzerine üç kişiyi gözaltına aldı. Aynı sistemin Rotterdam’daki tren istasyonlarına yerleştirilmesi için çalışmalar sürüyor. UZAY ASANSÖRLERİNDE RADYASYON SORUNU Uzay asansörü fikri ortaya atılır atılmaz, yörüngeye kargo ve yolcu taşımakta kullanılan roketlerin pabucunun dama atılacağı ileri sürüldü. Oysa şu ana kadar uzay asansörlerinin yalnızca kâğıt üzerinde var olduğu görülüyor. Ancak nihai olarak robotların, Dünya’nın yüzeyinden uzaya doğru uzatılan binlerce kilometrelik kablolara tırmanarak istenilen hedefe ulaşması planlanıyor. Ancak bu yöntem de insanlar için hayati tehlikeler taşıyor. Yolcular yukarı doğru çıkarken maruz kaldıkları radyasyon nedeniyle ölebilirler. New Mexico’daki Los Alamos Ulusal Laboratuvarı’ndan Steven Patamia ve Massachusetts Institute of Technology’den Blaise Gassend, saatte 200 kilometrelik hızda, yolcuların Van Allen radyasyon kuşağında birkaç gün geçirmek zorunda kalacaklarını ve bunun da ciddi hastalıklara, hatta ölüme yol açabileceğini söylüyorlar. "Acta Astronautica" isimli dergide yer alan bir rapora göre bu riski azaltmanın bir yolu da Ekvator yakınlarında kurulması planlanan asansör üssünü başka bir yere taşımak. Bu önlem radyasyonun en yoğun bulunduğu alanlardan biraz uzaklaşma olanağı CBT 1029/18 8 Aralık 2006 havaalanlarına, güvenlik ve rahatlık konularında artan talepleri karşılayan ideal bir çözüm sunuyor. SBS’in sunduğu bu yeni çözümde yolcunun parmağı anahtar rolü oynuyor. Havayolu şirketinde ya da havaalanında yolcunun parmak izi bir kez alınıyor ve bu biyometrik veri veritabanına kaydediliyor. Yolcular, sadece parmak ucuyla dokunarak ve internet üzerinden kayıt olarak cep telefonlarına "checkin" programını indirebiliyorlar. Havayolunun rezervasyon sistemine bağlanmak için cep telefonlarını ya da el bilgisayarlarını (PDA) kullanan yolcular, uçuşlarını ve koltuklarını seçebiliyorlar. Bu işlemleri gerçekleştiren yolcuların cep telefonlarına birkaç saniye içinde, elektronik biniş kartı olarak işlem gören ve parmak izi şifrelenmiş formatta bir barkod gönderiliyor. Yolcular, uçağa binerken bu "elektronik biniş kartını" bir tarayıcının önünde tutuyor ve okuma cihazlarının üzerine baş parmaklarını basıyorlar. Mobil cihazlar için tarayıcı kurmamış havaalanları ya da biyometrik verilerinin kaydolmasını istemeyen yolcular için alternatif bir yol olarak parmak izi, barkod şeklinde geleneksel bir biniş kartı üzerine basılabiliyor. Her iki durumda da yolcular uçağa eski sisteme oranla daha hızlı bir şekilde binebiliyorlar. GOOGLE’DAN DOKTORLARA DESTEK İnternet erişimine sahip o l a n tüm hipokondriyaklar (hastalık hastaları), Google’ı kullanarak rahatsızlıklarına teşhis koymaya çalışırlar. Amatörlerin elinde bu bilgiler fayda yerine zarar verirken profesyoneller Google’dan büyük destek sağlıyor. İki tıp adamı, Google’ın tıp konusundaki gü