24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PolitikBilim Moieküler Biyoloji \ykutGöker Avku "Bilgi Toplumu Stratejisi" 3 'Turkey: Infoımtics and Economic Modernization' başlıklı Ana Plân ile "enformasyona dayalı bir ekonomi tesis edilmesinin" istendiğini belirtmiştim. Burada kastedilenin, aslında, "enformasyon toplumunun tesisi" olduğu söylenebilir. Avrupa Yaşam ve Çalışma Koşullannı iyileştirme Vakfı'nın "Knovvledge society barometer" başlıklı raporunda belirtildiği gibi (2004), bu kavramı ilk kullanan 1970'lerin başında Yojeni Masuda'dır. Ama, benzer kavramlar, zâten, 1950% 19601ı yıllarda tartışılmaktaydı. Harvard Üniversitesi'nden DanielBell 1959'da "sanayi sonrası toplum" kavramını ortaya atmış; 1979'da buna "enformasyon toplumu' demişti. Basitleştirerek söylersek, bukavram, ekonomik faaliyetlerde, özellikle iiretimde, enformasyon ve telekomünikasyon teknolojilerinin merkezîrole sahip bulıınduğu bir toplumu anlatır. ^' Anılan teknolojilerin üretimde merkezîbir rol oynamasının, dolayısıyla, enformasyon toplumunun göstergesi nedir? Büro ve evlerimizin Internet'e bağlı bilgisayarlarla donatılmış olması ya da çantasında bilgisayar taşıyan insan sayısının artmasımı? Hayır, asıl gösterge, üretim makinaları ve uretim hatlannın ileri esnek otomasyon için bilgisayırlarla donatılmış olmasıdır. Ayrıca, araştırma, ürün ve üretim yöntemleri geliştirms, tasarım ve tasarım doğrulama süreçlerinde, tedarik, stok ve finansman yönetiminde; pazarlamada bu teknolojilerin oynadığı rolün büyüklüğü de belirleyici bir göstergedir. Bu rol, sanayi kuruluşlarının farklı coğrafyalara dağılmış araştırma, üretim, satış ve satış sonrası teknik tıizmet birimlerini, yine bu teknolojilerden yararlanarak 'uzaktan kontrof edebilmelerinde de görülur. Ama, bu teknolojilere atfedilen asıl rol, bunlann prodüktivitenin / üretkenliğin' (MPM'nin kullandığı terimle 'verimliliğin') artmasındaki etkılerının büyuklüğünden kaynaklanır. Verimliliği arttırabilmek rekabet gücü kazanmak demektir. Pazar ekonomilerinde meselenin özü de budur. 0 hâlde, enformasyon toplumunun tesisine yönelik birplânın ne ölçüde başarılı olduğunu anlayabilmek için, verimlilik artışlarında teknolojinin rolünü de yansıtan 'toplam faktör verimliliği(TFV)'göstergelerine, diğer ülkelerdekiler ile karşılaştırmalı olarak bakmak gerekir. • 19952003 döneminde, verilerine ulaşılabilen 19 OECD ülkesinden 11'inde (ABD, Almanya, Avustralya, Birleşik Krallık, Finlandiya, Fransa, Kanada, irlanda, İsveç, Portekizve Yunanistan) TFV'deki yıllık artış %1'in üstünde olmuştur. Bu oran irlanda'da %4'ün üzerindedir. irlanda'yı Finlandiya (%2J% 2,2) ve Yunanistan (% 2) izlemektedir. Yıllık artış, dörtülkede (Avusturya, Belçika, Japonya ve YeniZelanda) % 1 %0,5 arasında; iki ülkede (Danimarka ve Hollanda) %0,4 ile sıfırarasında değişmektedir. Yalnızca İspanya ve Italya'da TFVdüşmüştür; ancak, bu düşüş binde 2 mertebesindedir. OECD ülkelerinde TFV'de görülen bu artışlann, önemli ölçüde, enformasyon ve telekomünikasyon teknolojilerindeki gelişmelerin mal ve hizmet üretim ve dağıtım yöntemlerine ve uretilen ürünlere yansıtılmasından kaynaklandığı bilinmektedir. Oysa, MPM'nin "imalat Sanayi için Toplam Faktör Verimliliği indeksinin Geliştirilmesi" çalışmasının sonuçlarına göre, 19942001 yılları arasında Türkiye imalât Sanayiinde TFV, kümülâtif olarak, %8.3 düşmüştür. Bu, yıllık olarak, ortalama % 1.2'lik düşüşe denkgelmektedir. Aynı çalışmada belirtildiğine göre; düşüş, "buyıllar arasında gerek yatırımların yetersizliği ya da meydana gelen yıpranmalann yatırımiar ile telâfi edilememesi nedeniyle %47likbirnegatifteknolojikgelişmenin ürunüdür.' Demek, sadece, "kilit teknolojileri uluslararası rekabete açık pazar politikalarıyla temin etmekle" teknolojik gelişme sağlanamıyor; enformasyon toplumu olunamıyor. Sanayininkendisiniyenileyecekyatırımlarayönelmesiiçin, önce, bunauygun iklimyaratılmalı. Bu yatırımların da sadece 'verimliliğin yükselmesinde kritik role sahip teknolojilerin iyi bir kullanıcısı olmak' için değil; aynı zamanda 'üreticisi de olmak' için yapılması gerekir. Dünya pratiği taşıma suyla değirmen döndürmenin mümkün olmadığını gösteriyor. Verimliliklerini yükseltebilen ülkeler, bir iki kuçük ülke hariç, kendileri teknoloji geliştirebilen ülkelerdir. Türkiye'de anılan yıllarda bu yönde fıiç çaba gösterilmedi mi? iki hafta sonra bu konuda ne yaptığımıza göz atınca, "enformasyon toplumu"nun neresindeyiz konusu açıklık kazanacak Yaşlanmanın ardındaki giz perdesi aralandı Telomerler, ya da kromozom uçlarındaki DNA başlıklarının incelenmesi, yaşlanmayla ilgili düzeneğin can alıcı bir ayrıntısına ışık tutabilir. Görünüşe bakılırsa, telomerler kök hücrelerin işlevini düzenlemek suretiyle yaşlanma sürecinln önüne geçebilirler. ÜRETİMDEMERKEtfROL. İ TÛRKİYFDE •NEGATİF GELİŞME'... spanya Ulusal Kanser Araştırma Merkezi'nden Maria Blasco ve arkadaşları genetik yontemlerle uretilen farelerde saç köklerini ve deri hücrelerini yenileyen üstderi (epidernıal) kök hücrelerini incelediler. Kök hücreler genellikle saç köklerinde oluştukları yerden derideki uygun yerlerine göç ederler. Blasco ve ekibi kısa telomerli olmak üzere uretilen farelerde kök hücrelerin deriye gitmeyip oluştukları yerde, yani saç köklerinde kaldıklarına tanık oldu. Aynı durum telomerleri normal uzunlukta olan, ancak onları oluşturan telomeraz enziminin daha az çalıştığı fareler için de söz konusuydu. Bu da, ğerek telomer uzunluğunun gerekse enzim kendisinin üstderi kök hücre devingenliğini bir biçimde etkilediğini ortaya koymaktaydı. Tatn tersine, farelerin kök hücrelerindeki telomeraz düzeylerinin arttırılması deri kalınlığı ve tüylerin sıklığını da arttırdığı gibi, yaraların iyileşme hızında da bir artışa neden olmaktaydı. Ne var ki, bu durumda farenin deri kanserine yakalanma olasılığı da yükselmekteydi. dikkat çekiyor. Ancak Blasco telomerazın devinime geçirilme sürecinin denetimli bir biçimde uygulanması gerektiğine, aksi taktirde derınin kansere daha yatkın bir yapı kazanacağına da parmak basıyor. Telomeraz ilk keşfedildiği 1984 yılından beri uzmanların büyük bir ilgisini çekiyor. Bu enzimin çok düşük düzeylerde olmasının vakitsiz yaşlanmaya ve ender görülen kimi kemik iliği hastalıklarına neden olduğu çoktandır biliniyor. Blasco kısa telomerli farelerinin gerçekten de erken yaşlandıklannı ve kalp hastası yaşlı insanlardakine benzer özellikler taşıdıklarını kabul ediyor. GÛNDEMDEKÎ SORU Araştırma ilk anda telomerlerin başka kök hücrelerin devingenliğini de etkileyip etkilemediği ve bunun enzimin yaşlanmayı nasıl etkilediğinin bir göstergesi olup olmadığı sorusunu gündeme getiriyor. Blasco bunun kesinlikle öyle olabileceğine inanıyor. Gelişmenin ilk evrelerinde, tüm kök hücre türlerinin devinime geçtiği bir aşamada, telomerazın etkinliği de yüksek oluyor. Ayrıca, erişkinlerin kök hücrelerindeki telomeraz etkinliğinin telomerin kısalmasını önleyebilecek bir düzeyde olmadığı da biliniyor. Bulgulardan etkilenen bilim çevreleri kök hücrelerin devinime geçirilmesinde telomer ve telomerazın gücünden yararlanmadan önce başka sistemlerin de incelenmesi ve bu iki unsurun yaşlanmaya bağlı güçten düşmeyle ilintili olup olmadığının kavranması gerektiğine dikkat çekiyorlar. (ru) BÜYÛK ÇOŞKU Elde edilen bu bulgulann tıp çevrelerinde büyük bir coşku uyandıracağı kesin. Telomerin uzunluğuyla oynamak pek kolay olmasa bile, telomeraz enziminin düzeylerinde farklılıklar yaratacak ilaçlar geliştirilebilir. Blasco telomerazın etkinliğini dizginlemek suretiyle kansere eğilimli kök hücrelerinin büyümesine engel olunabileceğine, insan hücrelerindeki telomerazın devinime geçirilmesiyle yaraların çok daha hızlı iyileştirilebileceğine 965/817 Eylül 2005 httpj/mv/.'movasyon.org
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle