Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EdebiyatFizik Romancı gözüyle Einstein nasıl bir yaratıcıydı? Einstein fizik yasalannın en çok irdelenip kurcalandığı bir kü'ltiirün içinde yoğruldu. Ayrıca Sigmund Freud, Franz Kafka, atonal müziğin babası Arnold Schoenberg, eieştirmen Walter Benjamin, iinlii antropolog Franz Boas ve simgesel biçimlerin filozofu Ernst Cassirer gibi anadili Almanca olan Yahudi kökenli çağdaşları vardı. 'lanrı öldii" diyen Friedrich Nietzsche ve Gustav Mahler'i de saymak gerek. Einstein ın görecelik kuramı, tıpkı büyiik bir yazar ya da ressamın yapıtında olduğu gibi, olağanüstü bir kendini dışa vurma çabasının ürünüydü. Bu kurama ulaşması, benzersiz bir zihinsel uğraşı gerektirmekteydi. Kuram yalnızca zihinsel yetisinin değil, aynı zamanda sürekii sorgulayan kişiliğinin de bir ürünüydü. Bu bağlamda "tutku" sözcüğü bile bö'ylesine düşüncelerle yüklü bir beynin tanımlanmasında yetersiz kalır. kişisellikten uzak birer ürünü gibidirler," diyordu. Einstein'm bu sözcükleri alçakgönüllülüğün ötesinde bir şeylerin dışavurumu olabilir miydi? DOĞDUĞU KÜLTÜR Einstein fizik yasalannın en çok irdelenip kurcalandığı bir kültürün içinde yoğruldu. Bu dönemde Albert Michelson, Edvvard Morley, Hermann Helmholtz, Heinrich Hertz ve Ernst Mach gibi, yaşça kendisinden büyük kimi Avrupalı bilim insanları elektromanyetik dalgalann uzayda ışık hızıyla devindiklerini ortaya koydular. Bu bilim insanlarının çalışmaları, evrende her şeyin yalnızca bir başka şeye bağlı olarak devindiğini gözler önüne sererken, salt devinim ve salt devinimsizlik gibi kavramların da yeniden sorgulanmasına neden oldu. Böylelikle, Einstein'm çığır açıcı buluşunun altyapısı da bir bakıma hazırlanmış, kendinden önceki çalışmalar onu bu yönde düşünmeye iten araçları da sağlamıştı. Einstein'm yetiştiği dönemin kültürüne genel bir bakış atacak olursak, Sigmund Freud, Franz Kafka, atonal müziğin babası Arnold Schoenberg, eieştirmen VValter Benjamin, ünlü antropolog Franz Boas ve simgesel biçimlerin filozofu Ernst Cassirer gibi anadili Almanca olan Yahudi kökenli çağdaşlarının tam da onun görecelik kuramını ortaya attığı sırada varlık gösterdiklerine tanık oluruz. Bunlar günümüzde de etkisini sürdüren ve "Tanrı öldü" diyen Friedrich Nietzsche ile 1. Senfoni'sini Einstein henüz çocukken besteleyen Gustav Mahler'in de üyesi oldukları daha önceki kuşağın izinden gittiler. Mahler'in 1. Senfoni'si farklı görüşlere açıklığı, yapısal rahatlığı, tınısal aşırılıkları ve abartılı ruh durumlarıyla, söz gelimi Brahms'ın bütünleyici ve heybetli müziğinden sonra, 19. yüz natçı ve aydınlannın yaşamöykülerini içeren bu yapıtta ele alınan kişilerdeki olağanüstü çalışma etiğinin yanı sıra, onları üzerinde çalıştıkları konunun en derinliklerine inmeye zorlayan ve akla gelmeyecek soruları sormalarına yol açan tutkunun da ortak bir özellik olarak ortaya çıktığına tanık olunur. Freud yaşamı boyunca "insan davranışının kökeni ve doğasını kavramak amacıyla" bilinçaltını kurcalarken, Einstein da tüm fiziksel olguları kapsayan tek bir kuramın geliştirilmesine tüm yaşamını adamıştır. Bu sırada, tabii ki, Almanya dışında da dünyayı sarsan birtakım gelişmeler olur: Paris'te kübizmin temsilcileri Braque ve Picasso'nun resimleri, Stravinsky'nin ilk gösteriminde şimşekleri üzerine çeken "Bahar Ayini", Bolonya'da Marconi'nin radyo dalgalarıyla ilgili deneyleri, Kitty Havvk'da Wright Kardeşler'in ilk uçuş denemeleri gibi. Öyle ki, Einstein'm yaşadığı dönem olan 20. yüzyılın başları yalnızca Alman kültürü açısından değil, dünya tarihi açısından da yeniliklere gebe bir dönemdi. TARÎHSEL DÖNÜM NOKTASI İngiliz şair ve deneme yazarı Matthew Arnold 1865 yılında kaleme aldığı "Günümüzde Eleştirinin İşlevi" başhklı bir denemesinde yazın dünyasında yaratıcılığın doruklara tırmandığı bu tür tarihsel dönüm noktalarından söz ederken şöyle diyordu: "Yazın dünyasına damgasını vuran o görkemli yapıtiar sentez ve dışavurumun birer ürünüdür... bu yapıtların üstünlüğü belli bir entelektüel ve ruhsal atmosferden, belli bir düşünsel düzenden esinlenmiş olmalarından ve bu düşünceleri olağanüstü bir ustalıkla işlemelerinden kaynaklanır... Yazann özgürce çalışabilmesi için bu koşulların sağlandığı bir ortamın olması gerekir. Ne var ki, bu koşulların bir araya gelmesi hiç de kolay değildir. Yazın dünyasında yaratıcı gücün doruğa tırmandığı dönemlerin çok ender yaşanması ve gerçekte olağanüstü yeteneğe sahip kişilerin çoğu zaman bu yeteneklerini ürünlerine yeterince yansıtamamaları bu yüzdendir. Yazında usta işi bir yapıtın yaratılması için iki farklı gücün birlikte etkili olması gerekir: bu güçlerden biri insan gücü, öteki de o momentin ya da içinde bulunulan anın gücüdür. Bu iki güçten birinin eksik olması ötekini de etkisiz kılar." Arnold'un bu görüşü bilimin en doruğundayken bir devrimden mi, yoksa hızla gelişen bir evrimden mi söz edilebileceği yönündeki ateşli tartışmaları akla getiriyor. Bilim hem devrimin, hem evrimin bir ürünü olabilir. Belki de toplumsal anlak, tıpkı evrim gibi, belli bir sürecin sonucunda oluşuyor. G eçen yaz Aspen Enstitüsü tarafınKendi çevdan düzenlenen ve Discover dergi resinde ördüğü sinin de desteklediği "Einstein'a gizem ağını yüÖvgu" adlı konferansa Murray GeüMann, celten bir topJ Brian Greene ve Sir Martin Rees gibi bir lum için tüml dizi sayğm bilim insanı konuşmacı olarak bunların pek b\x\ katıldı. Albert Einstein'm bilim, toplum ve önemi yoktu. kültür üzerindeki etkilehnin iiç gün boUzayzamanla ilyunca konuşulup tartışıldığı bu konfegili fiziğinin içinramta onun yaratıcı dehasmı tanımlama den çıkılmazlığı görevi Amehkalı romancı E. L. Docto ve görecelik kurarow'a düştü. Doctorow şakacı bir tavırla, mının Sir Arthur Ed"Konferansı düzenleyenler Einstein gibi dington'un, yıldız ışıbirinin olağanüstü yeteneğinin olsa olsa ğının güneşin yanınkurmaca yoluyla dile getirilebileceğinin dan geçerken kırıldıherhalde bilincindeydiler," diyordu. ğını ortaya koyan deneyleri sonucunda daAncak konferansta sözün en son Doctorow'a verilmesi yerinde bir seçimdi. ha önceki bir kestiriÇünkü yazar "Tannkent" başhklı roma mi kanıtlaması, Einstenmda önce Büyük Patlama konusuna eği in'm 20. yüzyılın dâhisi olarak göklere çıkartılliyor ve Einstein'm beyin gücü ve düşünmasına yetmişti. ce yapısınm derinliklerine inen unutulmaz pasajlara yer vehyordu. Aşağıda DocEinstein kendisine torow'un söz konusu konferansta yaptığı biçilen bu rolü hiçbir zakonuşmanm kısa bir özeti yer ahyor. man benimseyemedi; zamanla bu rolün sağladığı ayrıcalıkların tadını çıkartmaya New York'taki Bronx Lisesi'nde fen ve yaşı ilerledikçe bu konueğitimi gördüğüm yıllarda, müdürümüz Dr. Morris Meister, "Bilimin bizlere sürek munu siyasal ve toplumsal . li ışık tutan ve her geçen gün evrenin ka hedeflerine alet etmeye başladıysa da, Einstein'm ünü hep ranlıktaki bir yönünü gün yüzüne çıkargeri planda kaldı ve bu konutan bir ışıldak olduğunu düşünün. Gelgemu çoğu zaman bir zihin karılelim, bu ışıldağın saçtığı ışığın yayıldığı şıklığı içinde geçen gerçek yaalan genişledikçe onu çevreleyen karanlışamına oldum olası ters düştü. Başkasının ğın da sınırları giderek genişler," diyordu. gözünde dâhi olmak, insanın kendisini öyBöyle bir betimleme yaşamı boyunle görmesi demek değildi. ca evrendeki tüm fıziksel olgulara açıkhk kazandıracak birkaç yasayı bulmaya çabalayan ve devrim yaratan görecelik kuramının giderek karanlığa gömülmesiyle birlikte korkunç güçlüklerle karşılaşan Albert Einstein'm kesinlikle ilgisini çekerdi. Einstein dünya çapındaki hayranlarını yatıştırmaya çalışırcasına, "Bilimde...bireyin çalışmaları bilimsel öncülerinin ve çağdaşlarının çalışmalarıyla öylesine bağlantılıdır ki, bunlar sanki kuşağının yıl dünyasının çökmekte olduğunun bir tür habercisi niteliğindeydi. DEĞERLERİ BİLİNMEMİŞLER Frederic V. Grunfeld'in "Değerleri Bilinmemiş Peygamberler" adlı kitabı, anadilleri Almanca olan Yahudilerin kültürel renkliliğini gözler önüne sermesi açısından çarpıcı bir yapıt. Dönemin sa EĞER EİNSTEİN DOĞMASAYDI Öyle ki, içinde bulunulan anın gücünden söz etmek, insan gücünün yadsındığı anlamına gelmiyor. Einstein yaşamamış olsaydı, .görecelik kuramının ortaya 941/14 2 Nisan 2005