25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Gezegenbilim ZümrüttenAkisler A.M. CelalSenpör Mars'ta bakteri ve donmuş göl var! Mars'taki donmuş göl en azından 40 m derinliğinde ve yaklaşık qlarak800900 km çapında, kılan organik bileşimleri ve ars'ta hep donmuş çevre koşullarını araştıragöllerin olduğu hem cak. de bakterilerin faaliÖte yandan Spayeti nedeniyle üreyen metan ce.com internet sitesindeki ve formaldehitin varlığı ileri bir habere göre Mars Expsürüldü. İtalyan bilim adamı ress üzerindeki HRSC kave Roma Fizik ve Gezegen merası donmuş sudan oluBilimi Enstitüsü çalışanı Vît^an bir göl saptadı. Mart toria Formisano'nun geçen ayında Lunar and Planetary eylülde Mars atmosferinde Conferans 2005'te açıklanametan bulunduğu yönündeki cak ön rapora göre, donmuş açıklaması doğrulandı. Megöl en azından 40 m derinlitan gazının bir yan ürünii Araşfırmacı Formisano ğinde ve yaklaşık olarak 800olan formaldehit, Kızıl Geze900 km çapında. Üstelik volkanik etkinlik sayegen'in atmosferinde bol miktarda görüldü. Formaldehit Mars atmosferinde 7,5 saatten fazla da sinde yalnızca beş milyon yıl önce oluşmuş. Biyanmadığı için demek ki sürekli yeniden üretili lim adamları biyolojik etkinliklere ilişkin izler buldukları görüşünde. Bu konuda bilgilerin yor. Hesaplara göre Mars'ta yılda 2,5 milyon ton Natur'da yayımlanacağı belirtildi. metanın oluşması gerekiyor. Üniversite Denetimi Üzerine Geçen üç haftanın yazılarını üniversitenin bağımsızlığının önemine ayırmıştım. Savunduğum tez şuydu: Bir ülkede üniversitenin bağımsızlığını bozabilecek, yani üniversiteye dışarıdan müdahale edebilecek hiçbir güç yoktur. Üniversite tam bağımsızdır, yani biryerde devlet içerisinde devlet gibidir. Ancak önemli birAngloSakson lafını burada hatırlayalım: "Power comıpts, absolute pov/er corrups absolutely" (Güç yozlaştınr, tam güç tamamen yozlaştınr). Dolayısıyla üniversitenin de gücünü sınırlayacak, onun kalitekontrolünüyapacakbirmekanizmaya mutlak gerek vardır. Aksi takdirde üniversite, islam âlemindeki medreselerin tarihinden de bildiğimizgibi, yozlaşır. (Türkiye'de hiçbirzamanadam gibi bir üniversite olmadığı için bir yozlaşmadan söz etmek mümkün değildir). Üniversitenin gücünü sınırlamanın en önemli yolu, ürettiği bilginin miktar ve kalitesini ölçmektir. Geçen haftaki yazımda belirttiğim gibi, üniversitenin gücü sağladığı bilgiyle orantılıdır. Örneğin, Türkiye'de tıp fakülteleriningücü, insanları iyileştirme konusunda sahip oldukları bilgi nedeniyledir: Hasta olan, kim olursa olsun, doktora muhtaçtır. Tıp fakültesiz doktor olamayacağına göre, her insan eninde sonunda bir tıp fakültesinin eline düşecek demektir. Bilgi iki şekilde sağlanabilir. Ya biryerden alınıp nakledilebilir veya doğrudan üretilebilir. Nakil iki nedenden ötüru sakıncalıdır: 1) Bilgiyi yalnızca naklederseniz, üniversite dışından birisi de aynı işi yapabilir. Dolayısıyla üniversitenin gücü zayıflar. 2) Nakil esnasında kaçınılmaz olarak bilgi kaybı olur. Bu da bilginin ilksel kaynağına nazaran nakledeni daha güçsüzyapar. Türkiye'de üniversite adını kendilerine yakıştıran kurumlar bilgi üretmekyerine büyük ölçüde bilgi naklettiklerinden bu her iki dezavantaj nedeniyle büyük güç kaybına uğrarlar ve bu nedenle toplumda ciddiye alınmazlar. Tek güçleri, verebildikleri diplomalardır ve tıp gibi bazı servislerdir. Diplomalar iyi bir iş için kartvizitten öteye geçmedikleri halde, kalabalık nüfuslu, halkı cahil ve kötu ekonomili bir ülkede büyük kıymeti haizdirler. Türkiye 'de üniversite denilen kurumların büyük zafiyetini bilen politikacılar onu şamar oğlanına çevirmekte hiçbir beis görmemişlerdir. Üniversite denen kurumlar da gerçek birer üniversite olmadıkları için (o muhteşem 27 Mayıs hariç) politikacılara hadlerini bildirememişlerdir. Ancak gerçek bir üniversitenin bile sıkı bir denetime gereksinimi vardır. Bunun ise tek yolu, onun ürünlerini değerlendirebilecek kişilerin ve/veya kurumların onlar hakkındaki görüşleridir. Her şeyden önce üniversitenin cezbedebildiği öğrenci sayı ve kalitesi önemlidir. Örneğin Türkiye'deki çarpık sosyal yapı öğrenci sayısını yüksek tuttuğu halde, kalite o denli düşüktür ki, gerçek bir üniversiteden (üç harp okulu dışında) hiçbir halde bahsedilemez. İkincisi, üniversitenin ürünleridir. Bunlar mezunlar ve bilimsel ürünler olarak iki kısımda değerlendirilebilir. Mezunlar tüm dünyada geçerli akçe midirler? Değilseler, gene ortada bir üniversiteden bahsedilemez. Bilimsel ürünler, uluslararası yayınlar, atıflar, hocalara verilen saygın uluslararası ödüller, editörlükler, hakemlikler, tezjüriliklerivs. olarak sıralanabilir. Burada uluslararasına yapılan vurgu, her horozun horozluğunun kendi çöplüğü dışında da değerlendirilmesi gereğine verilen önem nedeniyledir. Üniversite her türlü ulusal ve kültürel sınırları aşan, açık bir toplum olmakzorundadır. Bu kıstaslar herkesin denetimine açıktır. Üniversite buralarda açık vermeye başladığı an önce toplum ayaklanmalıdır. Ona devlet içinde devlet olabilecek bir bağımsızlık ve saygınlık veren toplum, o saygınlığı hak etmeyen bir üniversiteyi yaşatmamalıdır. Üniversiteyi beğenmeyen toplum, bunuyenı bağımsız kurumlar kurdurarak yapabilir. Türkiye'de bu kısmen yapılmakta gibi görünüyorsa da bağımsız vakfiyeli üniversitelerin olmaması üniversite özerkliğini imkânsız kılmaktadır. Tam özerk olmayan üniversite de üniversite değildir. Toplumu temsil eden hükümetler de uluslararası bilim kıstaslarını kullanarak üniversiteleri denetleyebilir ve icabı halinde ikaz edebilirler. Ancak hiçbir hükiimetin veya parlamentonun üniversiteye karşı gücü ikazyapmanın üstüne çıkamaz. ikaz temeli ise yalnız ve yalnızca uluslararası bilim kıstaslarıdır, zira bilimde kelle sayısından ziyade beyin ağırlığı önemlidir. Peki tüm dünyada (ortaçağda olduğu gibi) bilim gerilemiş, yobazlık gemi azıya almışsa ne yapılacaktır? Bu ortamda üniversite korunabilir mi? Bunu tarihten örneklerle önümüzdeki hafta ele alacağım. İyi bildiğimizi zannettiğimiz kavramları bunları hiç bilmeyenlere anlatmanın kendimiz için de büyük pedagojikyararları vardır. Sanırım üniversite hocalığının bir bilim adamı için en güzel ve en yararlı tarafı da budur. M BİLGİNİN İKİ YOLU Alman Hava ve Uzay Yolculukları Enstitüsü profesörü Diedrich Möhlmann da bu bulguyu doğruladı ve metan üreten bakterilerden söz ediyor. Fakat Alman gezegen araştırmacısı Gerhard Neukum ise metanın kaynağının ise volkanizmada olabileceği görüşünde ve Mars'ın, yakın bir zamana kadar volkanik açıdan etkin olduğunu, hatta bu etkinliğin bugün bile devam ettiğini belirtiyor. Bu etkinlik olağanüstü metan yoğunluğunun nedeni olabilir. ' Tabii bütün bunlar Mars'a yapılacak bir yolculukla en iyi yerinde saptanabilir. NASA Aralık 2009 tarihinde "Mars Science Laboratory" ile görevini başlatacak. Tekerlekli laboratuvar, Mars'ta dolaşan Spirit ve Opportunity araçlarından iki kat uzun ve üç kat ağır. Laboratuvar 2010 Ekim tarihinde Kızıl Gezegen'e ulaşacak, kayaları delecek ve yaşamı mümkün Mars gezegeninde metan ve formaldehit'in varlığının izlerinin bulunması, bu gezegende yaşam biçimleri olabileceğini gösteriyor ÜNİVERSİTENİN ÜRÜNLERİ A\ *s x 280 D East 290»East 300°East Mars üzerinde hayatın en önemli göstergesi olan suyun donmuş halde varolduğu belirtiliyor.. 938/5 12 Mart 2005
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle