26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Duyular hiç bir ışığı algılayamıyor. Mahallesindeki çok az çocuk eğitim gördü ve onlar gibi, erken yaşlarında zamanını sokaklarda oynayarak geçirdı. Fakat görmezliği, Armağan'ın onlardan uzak tuttu ve zaman geçirmek için çizmeye başladı. Önceleri toprağa birşeyler çizerdı ama 6 yaşında kalemle kâğıda çizmeye başlamıştı. 18 yaşında boyaları parmaklarını kullanarak, önce kâğıda sonra da tuvale yağlı boya resim yapmaya başladı. 42 yaşında çabuk kuruyan akrilik boyayı keşfetti. Resimleri dost kazandıncı bir şekilde gerçekçi. "Görmezleri yıllardır test ediyorum" diyor John Kennedy, Toronto Üniversitesinde psikolog, ve ekliyor: "Ama bunun gibi bir performans hiç görmedim." Kennedy'nin Armağan'la ilk yüzyüze tanışması ve test etmesi geçen yılki mayıs ayında Görmezler için Sanat Eğitimi tarafından düzenlenmiş bir forumda New York'ta gerçekleşti. Armağan, kendi ülkesinde meşhur olmasına rağmen tuvalleri ile Çek Cumhuriyeti, Çin, İtalya ve Hollanda gibi ülkelere gitmeye de alıştı. Bu seyahatin onlardan farkı bilim adamlarının Kennedy kariyerinin çoğunu sanatın görmezler tarafını incelemeye adamış. Görmezlerin dokunarak bir taslak resmi bir gören gibi algılayabildiğini ispatlamış. Üç boyutu anhyorlar ve de çizebiliyorlar. Hatta görmez çocukların resim kabiliyetini geliştirebiliyorlar, fakat çok azı bu yeteneği geliştirme şansına sahip. Perspektif bile ikisi içinde aynı şekilde geliştiğine inanıyor. Kennedy, "Gören bir insan bakarak, görmeyen ise dokunarak aynı şeyi öğreniyorlar. Yönün geometrisi hem görüşe hemde dokunuşa genel birşey." ÇÎZGİLER VE ESPRÎLER Boston'daki grubun ilk beyin taramasından önceki gece. Armağan bir lokanta'da uzun bir masanın başında oturuyor ve herkesi esprileri ile eğlendiriyor, sanatını nasıl yapbğını açıklıyor. Alvaro PascualLeone, onu buraya davet eden Harvard nöroloğu. Amir Amedi ise PascualLeone'nin iş arkadaşı; Armağan'ı daha zor görevler vererek zorlamaya çalışıyorlar. PascualLeone "Uzaklaşan bir yol çiz, iki tarafında direkler olsun ve ışık alltan gelsin". Armağan kendine güveIçsel görüş: Eşref Armağan görme özürlii. nir bir şekilde gülümsüyor. Ancak, görünen diinya ile ilgili inanılmaz bir Özel lastik bir çizme tablaalgıya sahip sı kullanıyor, buna "Sevvell yükseltilmiş çizim tablası" deniliyor. DOĞRU RENKLER Bunun sayesinde çizdikleri kabaSu, gökyüzü, evler, DOKUNULMAYAN yapraklar vs rıyor ve eliyle onları hissedebiliNESNELER yor. Böylelikle yolu ve direkleri UZAKLIK , PERSPEKTİF Uzaktakı evler çiziyor. Bir eliyle kalemi tutup Evlerin daha küçuk kenarlannın diğer eliyle çizdiğini takip ediyor, ve parmakları göz yerine geçer gibi, çizildikçe onlan gözlemliyor. Birkaç dakika sonra resim bitti. PascualLeone ve Amedi şaşkınlıkla kafalarını sallarlar. Soruyoruz ona, "Peki bu direklerin ne kadar uzun olacağını arkaya doğru giderken nasıl biliyorsun?" Öğretildiğini söylüyor. Bir öğretmen tarafından değil arkadaşları ve tanıdıklan tarafından. Peki gölgelemeyi nasıl biliyorsun? Onu da öğrenmiş. GÖLGELER YANSIMALAR Doğruyu söylemek gerekirse Evler ve ağaçların Teknelerin sudaki arkasındakı uzun bir zaman eğer birşey kıryansıması mızıysa gölgesinin de kırmızı olması gerektiğini düşünmüş. "Ama bana gösterdiği ilgi oldu, hem Kennedy hem de olmadığını söylediler", diyor. Peki kırmızıBoston'dan bir grup. yı nasıl biliyorsun? Rengin çok önemli bir görsel olayı olduğunu biliyor ve bunun şePSİKOLOGLARIN TESTLERİ kilden şekile değiştiğini biliyor. Rengin ne Kennedy Armağan'ı bir sürü testen olduğunu ezberlemiş ve hangilerinin uygeçirdi. Örnek olarak, ona üç obje verdi, madığını biliyor. dokunabileceği. Bir küp, külah ve bir top. (Bunlara üç dağ ödevi denmekte) Ve bunları çizmesini istedi. Sonra da masanın başka bir tarafındaymış gibi, sağından, soErtesi gün. Armağan'ın tarayıcıya lundan ve üstünden çizmesini istedi. Son girme zamanı geldi. Harvard bilimadamlara da arkaya doğru giden iki sıra bardağı rı Boston Üniversitesindeki tarama uzçizmesini istedi. Bu tür perspektifi çizmek manları ile işbirliği yapıyorlar. İki bilimagören insan için bile zordur. Ondan sonra damı da görme olmayınca "görsel korandan bir küp çizmesini istedi ve daha teks"in beynımizdeki gözlerden gelen sonra onu sola döndürmesini ve daha da bilgiyi değerlendiren bölge boş durmadıiöndürmesini istedi. Armağan istenilen ğını biliyor. PascalLeone iyi Braille (körjç küpu de çizdi. Ve inanılmaz bir şekilde ler alfabesi) okuyucularının bu bölgeyi iç noktalı perspektifle çizdi. Dikey ve yadokunuş için kullandığını ispatladı. Ameay çizgilerin uzakta bir noktada nasıl birdi, Kudüs Üniversitesinden Ehud Zohary eştiğini çok iyi kavradığını gösterdi. Kenile bereber bu bölgenin kelime hafızası ıedy'nin yorumu: "Nefesimi kesti." için de kullanıldığını buldu. Amedi, bulguları incelerken Armağan'ın çizimi sırasında bu bölgenin etkinleştiğini, ama kelime kullanımında bölgede hareketlilik yaşanmadığını gördü. Bu bulgu Amedi'yi şaşırttı. "Resim çizmek için büyük bir aktiviteye sahip olan bu bölge, kelime hafızası için sıfır ise, bu çok büyük bir sonuçtur." Ona göre, görsel yerlerin kullanımı, kim olduğunuza ve beyninizin ihtiyacının ne olduğuna bağlı. Bundan daha ilginci, çizmenin Armağan'ın görsel korteksini nasıl harekete geçirdiği idi. Şimdi iyi biliniyor ki gören insanlar bir şeyi kafalarında canlandırmaya çalıştıklarında yüzler, durumlar, renkler, yeni baktıkları bir nesne görsel kortekste kullandıkları aynı bölgeyi daha az bir şekilde kulanırlar. Bu zihinsel kavramlan hayal etmek bir nevi görmek gibi birşey, sadece daha zayıf bir görme. Hayal ettiği şeylere dokunduğu zaman da görüyormuş gibi, Armağan'ın görsel korteksi güçlü bir şekiled aydınlanmışıt. Hatta PascalLeone'ye göre, bilmeyen biri tarama sonuçlarıın görünce, bunun gören birine ait olduğunu düşünebilirdi. çizdi, diye ekledi ve dokuz sene sonra o evi tam olarak hatırlıyordu. Normalde görmek, gözlerimiz aracılığıyla objektif gerçeği algılamamızdır. Fakat bu doğru mu? Aslında görmenin ne olduğunu düşündüğümüzün ne kadarı dışardan ve ne kadarı içerden geliyor? PascalLeone'ye göre görsel korteks, ne beklediğimizi görmekte çok daha önemli bir rol oynuyor. "Görmek sadece ne göreceğimizi bildiğimiz zaman gerçekleşebiliyor." Belki de Armağandaki ne göreceği beklentisi operasyoneldir, fakat görsel olarak hiç bir data görülmüyor. BEYİN GÖZÜ KONUSU Normal bilgilere göre bir insanın "beyin gözü" olması hiç görmeden imkânsızdır. Fakat PascalLeone Armağan'da olduğuna inanıyor. Uzun zaman ki araştırmalar zihinsel bir resime başka duyular aracılığıyla da ulaşabileceğini gösteriyor. Hatta bunu devamlı yaptığımızı düşünüyor, bir objeyi bütün duyularımızı kullanarak zihinsel resmini yapanz. "Bir bardak gördüğümüzde", diyor "aynı zamanda beynimizin eliyle ona dokunuyoruz. Görmek, görmek kadar dokunmaktır da." Fakat görmek o kadar daha kuvvetlidir ki bunun farkında değiliz. Fakat Armağan'da belli ki durum bu değildir. Bütün bu bilinmeylerin öznesi olan bu adamın karşısında oturup, ona resmetmeyi çok sevdiği kuşları soruyorum. Kuşlar çok renkli ve egzotikler ve bunları nasıl çizecebileceğini yüksek sesle düşünüyorum. Bana eskiden muhabbet kuşu satan bir dükkanı olduğunu söyledi. "Ellerine gelirler, onlara kolayca dokunabilirsin." Durup gülümsüyor ve ekliyor "ve etrafımın güzellikle dolu olmasını severim." BEYNİN GÖZÜNÜ TARAMAK GÖRMEK NE DEMEKTİR? Bu bulgu yeni düşünceler ortaya koydu: Görmek tam anlamıyla nedir? PascalLeone, Armagan'ın ışığı görmeden, ona çok yaklaştığını düşünüyor. Onun beyninde tam olarak ne oluştuğunu bilemeyiz. "Fakat beyninde ne varsa onu kâğıda aktarabiliyor ve ben hiç şüphesiz aynı şekil olduğunu biliyorum." Kendi hayatında bile alan kavramı var Armağan'ın. Çok nadir kaybolduğunu söyledi, menejeri Joan Eröncel. Ölçülerle ilgili inanılmaz bir yeteneğı var. Bir keresinde kısaca kaldığımız bir evin planını 434/15 'J2 r Şubşt 2005
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle