Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DUYU ÇEŞITLIUGI Kaç duyumuz olduğu konusunda çok farklı görüşler vardır DUYUSAL ŞEKİLLER Görme ıŞlK Renk loıl/ | , Mi S • • ' , 73 Kırmıa Yeşil Mavi Duyma Koku •1m 1 2000 veya daha fazla reseptör tipi Tat Tatlı Tuzlu Ekşi Acı Umami Dokunma Hafif dokunma Şiddetle bastırma Ağn Deri ile ilgili Vücut ile ılgili iç organlar ile ilgili Mekanik algı Denge Döngüsel hız Lıneer hız Eklem pozisyonu Kinestez (devınduyum) Kas gerılimıtendon organları Kas gerılımıkas lifleri Sıcaklık Sıcak Soğuk iç algılar Tansiyon Damar ıçı kan basıncı Merkezi damar kan basıncı Kafa kan sıcaklığı Kan oksıjeni içeriği Beyinılik sıvısı pH'şı Plazma osmotik basınç (susuzluk) Arterdamar kan şekerı farklılığı (açlık) Akcığerde genışleme idrar kesesi gerilmesı Dolu mıde TOPLAM naşık kimyasal sinyallerin karışımlarııın tadını ve kokusunu duyarız, fakat )u karışımı dondurma, portakal veya )iftek olarak algılarız. Algılama, organi:e beynin ham duyusal verilere ilave etiği "katma değer"dir. Algılama duyu paetinin çok ötesine geçer; bellek, ilk deleyimler ve yüksek dÜ2eyde veri işleme nekanizması gibi süreçlere gereksinim uyar. Sözgelimi işittiğimiz şeyler, kulakınn her birinin topladığı seslerin bir jplamı değil, daha biiyük bir resimdir. eşitli süreçler devreye girmiştir ve unlardan bazıları beynin sesin nereden eldiğini anlamasma yarar. Hâttâ daha armaşık süreçler, bir sesi eleyip diğerrini yok farz etmemizi sağlarlar. Ünlii cokteyl parti" ömeğinde olduğu gibi, r kişiyle karşılıklı konuşurken, geri andaki tüm seslere kulaklarımızı kaıtabiliriz. Ancak geri plandaki birinin Iımızı söylediğini duyunca özel konuşaya kulaklarımızı kapatıp, sesin geldiyöne odaklanabiliriz. Bu da şunu gösrir: Her zaman çevresel sesleri duyarız ancak bunları her zaman dinlemeyiz. Yani algılamalarımız basit duyuların her zaman ötesine geçer. Gelişmiş hayvanlar bir nesneyle karşılaştıkları zaman hayatta kalmak için tek bir genel problemi çözmek zorundadır. "Bunu yiyebilir miyim, kaçmalı mıyım yoksa çiftleşmeli miyim?" Bu kararı vermek için bu yeni deneyimden ve buna benzer eski deneyimlerinden elde ettikleri bilgilerden yararlanırlar. Ancak daha ilkel hayvanlar, daha sınırlı nöral donanıma sahip oldukları için, parlak renkli çiçeklerden veya evrim boyunca oluşan, saymakla bitmeyecek kadar çeşitli cazip tuzaklardan etkilenirler. Algısı gelişmiş bir hayvan ise ilkel duyularının insafına kalmaz. Kısaca, duyuların üzerinde çok fazla durmakla hata yapıyoruz . Hâttâ bazı bilim adamlan kaç duyumuz olduğunu tartışmanın bilegereksiz olduğunu savunuyor. Önemli olan algılamadır; duyular yalnızca algıya eşlik eder. İnsanlar için günlük yaşamda bütün bunlann farklı yansımaları vardır. Bunlardan biri boyut algısıdır. Dünya görüşümüzdeki tutarlılık, nesnelerin kısa süre içinde değişmediği inancından kaynaklanır. Otomobil gibi aşina olduğumuz bir nesne söz konusu olduğu zaman, nesne ne kadar büyük görünürse, bize o kadar yakın olduğunu algılarız. Duyularımıza göre nesne küçük görünse bile biz nesnenin aslında büyük olduğunu "biliriz". Ancak bu bağlamda hata yapabiliriz. Bulutlar herhangi bir şekil veya boyutta olabilir, dolayısıyla bunların mesafesini hesaplamak zordur. Trenlere de aşina olmakla birlikte, pek çoğumuz bunların ne kadar büyük olduğunu fark etmeyiz. Dolayısıyla trenlerin hızını ve bizden ne kadar uzakta olduklarını yanlış hesap edebiliriz. Sonuçta yalnızca ABD'de yılda 3000 tren kazası olmaktadır. Bu bağlamda "sinestezi" denilen tuhaf olguyu ele alalıın. Sinestezi duyuların kanşmasıdır. En sık görülen sinestezi tipi sesleri, harfleri, sayıları veya sözcükleri renk olarak algılamaktır. Bu durum bazı insanlarda çok fazla gelişmiştir ve son günlere dek bu semptomları gösteren insanların beyinlerinde bir bozukluk oldu • •• •• • • ! • •• S 1 I I 1• 1I I • BI •• S B • m •• I 10 | • 21 5 • • • s 9 ğuna, hâttâ şizofrenik olduklarına inanılıyordu. Bu kişiler bir kokuyu şekil olarak veya tadı harf olarak tarif edebilirler. Şeftalinin tadını duymak veya rengi hissetmek bu insanlar için olasıdır. Büyük bir olasılıkla, algıya açılan yolda beyin duyuları karıştırıyor olabilir. Son yapılan araştırmalar, beynin bu karıştırma işlemini düşündüğümüzden daha fazla yapbğını gösteriyor. Nesneleri, çıkarttıkları sesleri duyduğumuz zaman daha kolay tanıyabiliriz. Migren ağrılarının kokularla tetiklenmesi de bu karmaşanın bir sonucudur. Tabloda da görüleceği üzere duyular bir çeşit çerçeve içinde değerlendirilmiştir. Bu çerçevenin hatalar içerdiği, bir bütünü yansıtmadığı konusu tartışılabilir. Ancak daha ö'nce de belirttiğimiz gibi duyuların kaç tane olduğu aslında önemli değildir. Şimdilik 21 duyumuz olduğunu varsayabiliriz. Belki bir gün gelip duyular bilimin çöp tenekesine atılabilir. Reyhan Oksay Kaynak: New Scientist, 29 Ocak 934/1312 Şubat 2005