16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TartışmaEditöre Mektup •Konferans bolluğu" üzerine er hafta olduğu gibi 24 Eylül 2005 tarihli "BilimTeknik" dergimizi okudum. Bu kez "Kurumlarda Konferans Bolluğu" konulu yazınızla ilgili görüşlerimi sizinle paylaşmak gereğinin önüne geçemedim. Araştırma öniversitelerinin başarı sı ralaması Araştırma üniversitelerinin uluslararası sıralamasına yönelik olarak geliştirilen yöntemler, üniversitelerin başarı düzeyini, ölçütlerdeki farklılıklar nedeniyle farklı ve çok global biçimde ölçmektedir. H Araştırma üniversitelerinin sıralanmasına yönelik listeler, seçilen ölçütlere ve bunların ağırlıklandırma biçimine göre oluşmaktadır. Çin'de bulunan Shanghai Jao Tong Üniversitesi Yükseköğretim Enstitüsü tarafından kullanılan ölçütler ve ağırlıklandırma şöyledir (1): • Üniversitenin mezunlan arasında Nobel Ödülü ya da Fields Madalyası alanların sayısı: %10 • Üniversitede öğretim üyesi olarak bulunanlardan Nobel Ödülü ya da Fields Madalyası alanların sayısı: %20 • 21 genel alan kategorisinde yüksek atıf sayısına sahip öğretim üyesi sayısı : %20 • Nature ya da Science dergilerinde yayınlanan makale sayısı: %20 • Genişletilmiş Science Citation Index ya da Social Science lndex tarafından taranan dergilerdeki makale sayısı : %20 ü İlk beş ölçüte dayalı olarak elde edilen sayıların toplamının Üniversitenin öğretim üyesi sayısına oranı: %10 İngiliz The Times gazetesinin yüksek öğretim eki tarafından hazırlanan listede kullanılan ölçütler ve ağırlıklandırma ise şöyledir (2): U Meslekdaş değerlendirmesi (peerreview): %50 • Öğretim üyesi başına atıf: %20 ü Öğrenci başına düşen öğretim üyesi sayısı: %20 U Yabancı öğretim üyesi sayısı: %5 U Yabancı öğrenci sayısı: %5 Her iki listeleme çalışmasında da bir ölçüte göre en yüksek sayıya ulaşan üniversiteye 100 verilmekte, diğer üniversiteler o ölçüt bazında en yüksek sayıya sahip üniversitenin yüzdesi oranında bir not almaktadır. Haklısınız, Kimya Mühendisleri Odamızın da içlerinde bulunduğu TMMOB'ye bağlı Odalar, üniversiteler, diğer meslek odaları, dernekler ve daha başka kuruluşlar konuları çoğunlukla örtüşen uluslarası/ulusal konferans, panel, sempozyumlar düzenlemekte. Bunların çoğu için "başarılı geçti" değerlendirmesi yapılsa da, aslında büyük oranda bilinenlerin tekrarı, katılanların (zaten konuyla ilgilidirler) günümüz iletişim ortammda kolayca ulaşılabileceği bilgi ve görüşlerin tekrarı düzeyinde kalmaktadır. Bir diğer yön de, benzer konuların farklı kuruluşların etkinliklerinde hatta bezen aynı kişilerce ele alındığıdır. Bilimsel ve teknik etkinliklerin bu yoğunlukta yapılabilir bir gelişme düzeyine geldiğimiz için mutluyuz ancak, sizin de değindiğiniz gibi, 1. Bu etkinliklere katılımın dar bir çevrede kalmasını aşacak yol ve yöntemler geliştirmeliyiz, 2. Bilimselteknik, araştırma geliştirme gibi kavramların toplum gözünde taşıdığı büyüleyici, çekici ve olumlu değerlendirmesini özenle korumalı ve giderek daha da geliştirmek zorundayız. 3. Bilimselteknik, araştırma geliştirme gibi konuları, halkımızm bu konulara olan ilgi ve heyecanını unutmadan, halkımızla paylaşma yolunu/yollarını bulmalıyız. 4. Beyinsel ve organizasyon gücümüzü en verimli şekilde değerlendirmek zorundayız. Bizce yukarıda yazılı etkinlikleri düşünenlerin, düzenleyenlerin önünde duran öncelikli konunun bu olduğudur. 5. Her şeyden önemlisi bu katılım, paylaşım, yaratıcılık ortamının yaratılmasının, etkinlikleri düzenleyen/gerçekleştiren kuruluşların, kişilerin içten gelen gönüllülüklerine ve özümsemelerine bağlı olduğu açıktır. Bu konuda BilimTeknik Dergisi'nin ve sizin önemli katkılarınm olduğunu ve giderek bunun artacağını düşünüyorum. 6. Biz, TMMOB Kimya Mühendisleri Odası olarak, çalışmalarımızı bu görüş ve düşünce içinde gerçekleştirme çabası içinde olduğumuzu her ortamda ifade ediyoruz. Özellikle Kimya Mühendisliği ile doğrudan ve/veya dolaylı ilgisi olan konularda (kimya sanayi, üniversiteler, yasal düzenlemeler, ARGE konuları... gibi) bu yaklaşımımızın değerlendirildiğini görüyor ve daha da gelişeceğini umuyoruz. Ereli Özbozkurt TMMOB Kimya Mühendisleri Odası elişmiş ülkelerde, özellikle ABD'de, bir süredir yaygınlık kazanmış olan, ülke bazında üniversite ve bölümlerin başarı sıralamalarının araştırılması, yakın zamanda tüm dünya üniversitelerini kapsayan biçimde yapılmaya başlandı (1,2). Ülkeler bazında üniversite ya da bölüm sıralamaları lisans ve lisansüstü düzeyler için genellikle ayrı ayrı yapılıp yayımlanmakta iken, tüm dünya üniversitelerini kapsayan sıralama listeleri bu ayrımı yapmamanın ötesinde, daha çok üniversitelerin bilgi üretım kapasitelerini ve düzeylerini ölçmektedir. G ğinden, sıralamadaki yer üniversitenin üretkenliği ile çevre koşullarının bir bileşkesinden oluşmaktadır. Değişik ülke ya da bolgelerde çevre koşullarında varolan farklılıklar gözönüne alındığında, tüm dünya üniversitelerini ortak bir ölçek ile kıyaslamanın zorluğu ortaya çıkmaktadır. AMAÇNE? Tüm dünyayı kapsayan ve biri bir Çin üniversite enstitüsü, diğeri ise İngiliz The Times gazetesi tarafından hazırlanan listeler, yukarıda da değinildiği üzere, üniversitelerin lisans düzeyindeki performanslarını belirlemeye yönelik hazırlanmadı. Bu açıdan bakıldığında, lisans düzeyinde üniversite tercihinde bulunma amacıyla kullanılması çok da doğru değil. Üniversiteleri bu boyutlarda ölçüp sıralamak bir ço\ açıdan zorluklar içermekte ve sonuçlar tartışılır olabilmektedir. Birinci zorluk değişik üniversitelerin değişik bilim alanlarında yoğunlaşmaları, LOMBARDI PROGRAMI ve değişik bilim alanlarının bilgi üretim kapasitelerindeki doğal farklılıklardır. Örneğin temel doğa bilimleri, ya da temel tıp konularında yoğunlaşan üniversitelerin, sosyal bilimler, hukuk, matematik gibi alanlarda yoğunlaşan üniversitelere kıyasla daha fazla bilgi üretim kapasitesine ve düzeyine sahip oldukları bilinmektedir. Bu açıdan üniversite bazında yapılan karşılaştırmalar yerine disiplin bazında yapılacak karşılaştırmaların daha anlamlı olacağı düşünülmektedir. Diğer yandan üniversitelerde bilgi üretim duzeyinin üniversiteleri çevreleyen koşullara ve dış sektörlerle işbirliği yoğunluğuna bağlı olduğu da bilinmektedir. Çevre koşulları ve dış kuruluşlarla etkileşim düzeyi üniversite tarafından ancak bir dereceye kadar şekillendirilebildiNıtekim, ABD'de ve diğer gelişmiş ülkelerde lisans düzeyinde eğitim tercihlerini yönlendirmeye yönelik ayrı değerlendirmeler ve sıralamalar yapılmakta ve lisansüstü düzeyde fazla bir varlık göstermeyen bazı üniversiteler lisans eğiu'mi için öncelikle tercih edilebilmektedir. Bir çok ülkede, örneğin Birleşik Krallıkta, üniversitelerin ve bölümlerin lisansüstü sıralaması, araştırma konseyleri aracılığıyla, sayısal verilere ek olarak gözKullanılan ölçütlerdeki ve ağırlıklandırmadaki farklılıklar nedeniyle listelerde örneğin 30. ile 40. üniversitenin, ya da 150. ile 200. üniversitenin yerlerinin, bu üniversitelerin gerçek durumlarını tam olarak yansıttığı söylenemez. Bununla birlikte listelerde 30. ve 40. olarak gösterilen üniversitelerin, 150. ve 200. üniversitelere göre, araştırma üniversitesi olarak daha kapasiteli ve daha etkin olduklarını söylemek olasıdır. Bu durum gözönüne alınarak ABD lem ve yerinde inceleme ile belirlenmekte ve kanımca daha güvenilir sonuçlar vermektedir. Uluslararası sıralamalarda, böyle bir yöntemin uygulanmasının zorluğu nedeniyle, bölümler bazında sıralama yapılamadığı gibi, ulaşılan sonuçlar ülke bazında yapılan sıralamadan farklılıklar gösterebilmekte ve tartışılır olmaktadır. kökenli Lombardi programında Amerikan araştırma üniversiteleri guruplar halinde sıralanmakta, örneğin ilk 25, ikinci 25 olarak tanımlanmaktadır (3). ABD'de yukarıda değinilen Lombardi Programını yürüten TheCenter adli merkez 2000 yılından bu yana beş yıldır Amerikan araştırma üniversitelerinin sıralaması için sistematik araştırmalar 969/20 15 Ekim 2005
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle