Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Nöroloji duyulmakta. GönüldenBilime Ahmet Inam "Her insan bir mmandır' diyor, kendi kendine. Mutfakta, hafif gözleri yaşlı, soğanı yemeğe doğrarken. Bu konuyu yıllardan beri düşünüyor. Neden roman? "Hayatım roman" sözünii sevmiyor. Abartı ya da sahtecilik var gibi geliyor, bu sözde. Nahide Hanım, "Ben romanım" diyor. "Yapma, yahu!" diyenlere kızmıyor. Anlayabileceğini düşündüklerine, anlatmaya çalışıyor. Bir gün bana da anlattı. Otobüslerin çayya da yemek molası verdikleri, bir "konaklama tesisinde". 0 zamanlar yetmiş yaşını aşmıştı. Dinçti. Yaşama sevinci doluydu. Yine de sesinde, kırılganlığın, yılgınlığın buğusu zaman zaman sezilebiliyordu. Roman olduğunu düşünmeye genç kızlığında başlamıştı. Çok roman okuyormuş o dönemde. Okuduklarıyla yaşadıkları arasında bağlar kurmaya çalışıyormuş. Birara kendi deyazmayı denemiş: Bir iki roman taslağını bitirmiş de. Sonra romancılığın onun işi olmadığını anlamış! Şimdilerde çoluk çocuğun roman diye yazdığı edebiyat geleneğimizden,yaşama birikiminden yoksun ıvır zıvırdan nefret ediyormuş. Romancılık ustalık isteyen bir uğraşmış. Amao "roman" denen edebiyat türünün kendi tıayatı olduğunu düşünmeye başlamış. "Nasıl mı ulaştım bu sonuca? Kendimi ve insanları okuyarak! Kendimi ve insanları dinleyerek! Nahide dedim, kendi kendime, sen kaç kişisin?Kaç sesin var? Elbetbirkişiyim. 'Ben'diyorum kendime, 'ben'lekildir. Nüfus kağıdıma baktım: Tek kişilik. Hiç tek kişilik nüfus kâğıdı mı olur, aziz kardeşim? Hiçbir insan sığmaz tek kişilik nüfus kâğıdına. içimde bir 'koro' var. Birçok kişi var. 0 zaman zenginliğimi anladım. Bende roman kahramanları "ordusu" var! İçimde, konuştuğum ne kadar çok insan var! Üstelik hepsi de kadın değil! Çocuk var, delikanlılar, yaşlı erkek ve kadınlar... Neden mi romanım? Çoğum ben, çoğulum! Ben içimdeki çoğulluğu okuyorum. Kendimi okuyorum, Ahmet Bey! Pardon, mesleğiniz neydi? Ruh hekimi değilsinizdir, inşallah! Bakın, hem romanım hem de okuyucusu. Doğrusu, okuyucusu kendi içinde romanım. Dahası var: Yazarım da. Kendimi okuyor ve yazıyorum. Müthiş bir heyecan ve üzüntü. Heyecan, kendinizi, kendilerinizi yazmak isteyişinizden. Üzüntü, gönlünüzce yaşamayışınızdan. Üzüntü: Roman eleştirmeni olarak, romanınızı beğenmeyişinizden. Şimdi sizbenim 'uydurduğum'sonucuna varacaksınız. Diyelim ki öyle. Bu neyi gösterir, aziz kardeşim? Benim roman olduğumu! Hem de içinde öyle akla hayale sığmayacak "teknik ler var ki! Gerçeği yaşıyorsunuz. Diyelim ki evleniyorsunuz. Evlenen kahramanlarınızdan biri aslında. Doğuruyorsunuz. Belki doğuran bir başka kahramanınız. Herkes sizi bir kişi sanıyor! Çoksunuz yahu! Çomçoksunuz! Öyle bakmayın lütfen, çayınızı için. Hiç hasta olmadım ben. Zaten olamam. Roman hasta olur mu? Ama kahramanlarımdan hiçbiri de ne ağır bir bunalım geçirdi ne de doktorların eline düştü. Müthiş bir hayatım oldu, inanmayacaksınız! Bakın çayınızı üstünüze döktünüz. Neyse, bir yeriniz yanmamıştır, inşallah! Şimdi bana ahlaksız biri olarak bakabilirsiniz. Yanılırsınız. Sorumluluğum var benim. Kahramanlarımın her biri birbirinden sorumludur. İnsanları aldatmadım. Onlar beni anlayamamış ya da yanlış anlamış olabilirler. Rahmetli kocama, birgece açtım: Ben romanım dedim. Ne cevap verdi dersiniz. 'Ûnemli değil Nahideciğim, ben de Gürcüyüm!' Meğer ben 'roman'ım sözünü, ben 'çingeneyim'anlamında almış. Gülmekten öldüm. Anlamadı tabii. Ben neden akıl hastası değilim, biliyor musun, aziz kardeşim? Çünkü çağımızda herkes roman. Gidiş, o gidiş. Nüfus kâğıtları insanları, sahiplerini taşıyamıyorartık. Bilseler rahat edecekler. Bilmiyorlar. Kendilerini 'ceza kanunu', 'anayasa', 'gazete', 'dergi'sananlar var. İçlerindeki çoğulluğu susturuyorlar. Tek sesle konuşmaya kalkıyorlar. Kesretin Vahdet'e ircâsı. Eskiden öyle derdim. Kişilik problemi yaratmaz mı roman olmak? Tam tersine, kişilik problemi olanları düzeltir. Unutma roman çoğulluğu taşır içinde, ama bir örgüsü, dokusu, tutarlılığı vardır. 'Kendini bil' demek, 'kendinioku, kendiniyaz!' demektir. Ben bir roman olarak, romanımı yaşıyorum. 'Kendi mmanımı'. Başkasının romanım değil. Hemanlayan hem anlatanım. 'Ne demek ben romanım?'Ben bir'ifadeyim', 'anlatımım', 'dilim' demek. 'Benim söylediklerim var, ölmediğime göre söyleyeceklerim var' demek. Anlıyorum. Bencil değilim, ben. Romanımda başkaları da dolaşıyor, yaşıyor. Romanına yalnızca kendi kahramanlarını almak, tehlikelidir. Hastalıklıdır. Şimdi sor bana, romanından memnun musun diye. Çay leke yapmaz. Alın şu mendili de silin üstünüzü. Değilim. Kendi derinliğimi henüz yeterince keşfedemedim. Anlatamadım. Roman olarak beni okuyanlar durumun farkında değiller. Her insan mmandır. Kimilerini merak eder, kimilerininse kapağını kaldırmaya korkarsınız. Şimdi romanımı merak ediyorsunuz. Yazık ki süremiz bitti. Otobüsümüze binelim. Siz Izmir'e gidin, ben romanıma. Romanımdaki ülkelere, insanlara..." İKİ HAŞTA ÖLÜMÜ YENEMEDİ Çinli doktor bugüne kadar iki ölümcül vakayla karşılaşmış. Geçen haftalarda iki Batılı ALS hastası ameliyattan sonra kalp yetmezliği yüzünden yaşamını yitirmiş. Huang kendisini şu şekilde savunuyor: "Önce onları ameliyat etmek istemedim. İkisi de Bir Roman insanı: Nahide Hanım Yeni yöntemin etkisi Isviçreli hasta Franz Friedman üzerinüe araştmlacak yönteminden kuşkulu olanlar bu nedenle placebo'nun (etkisiz ilaç) etkisinden şüpheleniyorlar. ölümcül ALS hastalığının son safhasındaydı. Çok yalvardıkları için karşı koyamadım. Ama bu bir hataydı." Huang, Batılı doktorlar arasında farklı tepkilere neden oldu. İngiltere'deki Ulusal Tıp Araştırmaları Enstitüsü'nde, koku hücreleri çalışmalannı başlatan Geoffrey Raisman örneğin, şöyle diyor: "Çinli doktorun çalışmasına ilgi duymayan doktor tanımıyorum, ama destekleyenini de görmedim." Kimileri doktorun, etkisi bilimsel olarak kanıtlanmamış tedavi yöntemi için hastaların çaresizliğinden yararlandığmı düşünüyorlar. Buradaki eleştirel nokta şu: Doktorun ve hastaların açıklamasına göre tedavinin etkisi birkaç saat içinde hissedilmekte. Oysa bu tür sinir hücrelerinin büyümesi normalde birkaç hafta sürer. Hücreyle tedavi KENDİMİ0KUY0R VE YAZIYORUM BAŞARIYI GÖRDÜM Elbette ki Huang'ı savunanlar da var. Mesela New York Üniversitesi, Bellevue Tıp Merkezi nöroloji cerrahı Wise Young: "Yöntemin başarısını kendi gözlerimle gördüm" diyor. Ama yine de tedavinin hızlı etkisinin daha ayrıntılı bir şekilde incelenmesinden yana. VVise'nin kliniğinde bu tedavi yöntemine yönelik hayvan deneyleri yapılıyor. Tedavinin hızlı etkisi şimdi İsviçreli ve Kaliforniyalı bilim adamları taranndan kontrol edilecek. Çin'de ameliyat olacak olan İsviçreli hasfa Franz Friedman ilk araştırma adayı. Zürich Üniversite Kliniği'nde görevli nörolog Armin Curt, Friedman'ın bedenindeki felcin ne derecede ilerlemiş olduğunu ayrıntılı bir şekilde kontrol etmiş. "Çin'den dönüşte, herhangi bir iyileşmenin yaşanıp yaşanmadığını kesin olarak anlayabileceğiz" diyor Curt. İsviçreli doktor hücre tedavisini en azından belden aşağısı felçli olan hastalar için makul buluyor, ama eğer çok az iyileşme görürse hastalarına ameliyatı önermeyecek. Hücre nakli ameliyatını ALS hastalarına kesinlikle tavsiye etmeyen Curt, "Bedende neyin iyileştiğini anlamak için tıbbi hayal gücüm yetersiz kalıyor" diye konuştu. Der Spiegel 50/2004 Nilgün Özbaşaran Dede ÇAĞIMIZDA HERKES ROMAN Çinli nöroloji cerrahı Huang. 'Tamamen iyileştirme garantisi vermiyorum" 930/9 . 15 Oçak 2005