14 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Politik Bilim AykutGöker Beyin Araştırmaları Tasarılarımız hayata geçecek mi? Hükumetin ya da devletin ilgili kurumlarının isteği üzerine bilim ve teknoloji ile ilgili polıtıka ve strateji belirleme çalışmalanna katılan bilim insanları ve uzmanların en çok sorduklan soru şu: Tasarılarımız bu kez hayata geçecek mi? Mayıs ayı, bu sorunun çokça yinelendiği bir dizi etkinliğe sahne oldu. Bunlara bir göz atalım: Türkiye'nin uzun vâdeli bilim ve teknoloji politikasına temel teşkil edecek Vizyon 2023 Projesi kapsamındaki Teknoloji Öngörü Çalışması'nın son aşamasına gelindi ve mayıs başında 'Strateji Belgesi'nin hazırlanmasına başlandı. Bubelge, önümüzdeki 20 yıllık dönem için, ülkemiz açısından stratejik önemde olduğu düşünülen teknoloji alanlannı ve bu alanlarda hedetlenen yetkinliklere hangi aşamalardan geçerek ve hangi politika araçlarından yararlanılarak erişilebileceğini gösteren teknoloji yol haritalarını kapsayacak. İşin daha da sevindirici olan yanı, strateji belgesini hazırlama çalışmalarının başladığı günlere rastlayan 2004 Türkiye Iktisat Kongresi'nde (59 Mayıs; Izmir) Vizyon 2023'ün gündeme gelmiş olması. Daha önce sözünü etmiştim; DPT'nin eşgüdümünde düzenlenen Iktisat Kongresi'nde, bilim ve teknoloji politikalarının ele alındığı bir oturum vardı ve bu oturumda konuyla ilgili Çalışma Grubu'nun hazırladığı rapor görüşüldü. Grup, raporunu Vizyon 2023 kapsamındaki Teknoloji ungörü Çalışması sırasında ortaya konan panel raporlarından yararlanarak ve TÛBA'nın öngörüçalışmalarını da bilerek hazırlamıştı. Grup Raporu'nunsonuç bölümünde altı çizilen nokta şuydu: '..... önemle vurgulamak gerekir ki, TÜBİTAK ve TÜBA taralından yürü'tülmekte olan 'teknoloji öngörü' ve 'bilimsel araştırma öngörü'çalışmalan Türkiye'nin uzun erimli bilim ve teknoloji politikalarının belirlenmesine temel teşkil etmek üzere yapılmaktadır Ne var ki, anılan öngörü çalışmalarından politika ve strateji çalışmalanna henüz geçilmiş değildir [iktisat Kongresi için oluşturulan Bilim ve Teknoloji Politikalan Çalışma Grubu, raporunu 2003 yıl sonunda hazırlamıştı]..... Bu son derece kapsamlı öngörü çalışmalarından türetilecek politikalar da, öngörü çalışmalarında olduğu gibi, konuya tarafkurum ve kesimlerin temsilcilerinin ve uzmanların katılımlarıyla ortaya konulacaktır 0nun İçin, bu politikalar, Çalışma Grubumuzun kendisine tanınan kısa süre içinde ortaya koyabildiği politika önerilerinden çok daha sağlıklı olacaktır. Bu nedenle, siyasîerkin Türkiye'nin ulusal ölçekteki bilim ve teknoloji politikasını siyasîbir karara dönüştürmeden ve bir hükumet programına bağlamadan önce, yapılacak bu çalışmaların sonuçlarını mutlaka değerlendirip dikkate alması gerekir 'Çok açıktır ki, ileride bu çalışmaların sonuçlarından hareketle, kurumsal ve yasal düzenlemeler bağlamında çok daha somut politika önerileri ortaya konarak bunların bir eylem plânına bağlanması gerekir. Bu yapılırken bilim, teknoloji ve üretim politikalarının bir bütün olarak ele alınması gerektiği gözden kaçırılmamalıdır. Kaldı ki, bilim, teknoloji ve üretim politikalarının diğer bütün politika alanlarıyla çokyakın bir ilgisi vardır ve bütün bu politikalar iç içedir. Burada gözetilmesi gereken nokta sistemik bütünlüktür" Freud Kuram ne kadar haklı? Psikanalizin bir bilim olup olmadığı tartışması, bilimin tanımına göre değişir. Eğer bilim için deney ve ölçmeden kaynaklanan bilgi temel alınırsa, psikanaliz bilim değildir. Psikanalizin olaylar arasında nedensellik bağları kurma üzerinde yoğunlaştığı dikkate alınırsa, bilimdir. Biyolojik psikiyatri, bugün ruhsal bozuklukların tedavisinde çok önemli düzeye ulaştı, etkinliği kanıtlanmış ilaçlar geliştirildi. Gene de ilaç etkinliği araştırmaları, psikoterapi ile birlıkte uygulandığında etkinliğin ikiye katlandığını gösteriyor. Bu açıdan biyolojik ve dinamik psikiyatri birbirinin alternatifi değil, tamamlayıcısıdır. Ahmet Çelikkol (*) sikanaliz, Fre ud'ıın oluşturduğu, ruhsal fenomenlere analitik ve dinamik yaklaşımı ongoren kuramdır. Ruhsal işleyışi yeni bir bakışla ele alır ve ruhsal bozuklukların tedavisinde kullanılır. Eysenck gibi eleştirmenler, psikanalizi, bilimsel olmadığı nedenıyle reddederler. Zaman zaman Home gibi bir psikanalist de psikanalizin bilim değil, Humanity (beşeri bilim) olduğunu savunur. Psikanalizin bir bilim olup olmadığı tartışma.sı, bilimin tanımına göre değişmektedir. Eğer bilim için deney ve ölçmeden kaynaklanan bilgi temel alınırsa, psikanaliz bir bilim değildir. Eğer psikanalizin olaylar arasında nedensellik bağları kurma üzerinde yoğunlaştığı dikkate alınırsa, bilim dir. 'SİSTEMİKBÛTÖNLÛIC P AMA'UGÖRÜNENDURUM Çalışma Grubu'nun bu temennisi, Kongre'de kabul gördü, Sayın Başbakan Kongre'yi açış konuşmasında Vizyon 2023'e göndermede bulundu, Kongre'nin Sonuç Bildirisi'nde de Vizyon 2023 yer buldu Görünüme göre, durum bu. Şimdi, Çalışma Grubu'nun üyeleri ile Grup Raporu'nun görüşüldüğü oturumun katılımcıları ve sözü geçen öngörü çalışmalanna emek vegönül vermiş bilim insanları ve uzmanlar, hep birlıkte, görünümdeki bu durumun 'kuvveden fiile çıkmasını' bekliyorlar. Eğer bu görülürse, gönül rahatlığıyla denecek ki, artık Türkiye'de de, tasarlanan bilim ve teknoloji politikalan, başka ülkelerde, örneğin G. Kore'de olduğu gibi, kâğıt üzerinde kalmıyor; hayata geçiriliyor. Bu böyle olursa, kazanan elbette Türkiye olacak. Mayıs ayı, bilim ve teknoloji ile ilgili tasarıların hayata geçmesi açısından, şeytanın bacağının kırılmasını bekleyen bir başka etkinliğe daha sahne oldu: Türkiye 2. Bilişim Şurası... iki hafta sonraki konumuz sura'nın Sonuç Bildirisi olacak. http://www. inovasyon. org Freud'un "Totem ve Tabu" başlıklı kitabında geliştirdiği kurgu, sembolik anlamları dışında, gerçekçi kabul edilemez. Ancak, bu kurgu, hayran olunacak bir gözlem, saygı duyulacak bir zeka ve cesaret ürünüdür. İlk başta ilkel göçebe aşiretin başında, kıskanç bir baba bulunuyordu. Baba, gruptaki bütün dişileri kontrol edebilirdi ve cinsel olarak elinitı altmda tutardı. Oğullar büyüyünce, baba onları aşiretin dışına attı; çünkü babanın eli altındaki kadınlara yaklaşmaya başlamışlardı. Sonra oğullar birleşti ve babalarını öldürdüler ve onu yediler. Daha sonra da, böyle korkunç bir iş yaptıkları için kendilerini suçlu hissettiler ve bunun sonucunda bir totem hayvanı oldürmeyi tabu haline getirdiler. Tabii ki bu totem, babalarını temsil ediyordu. Totem oluşturma, onların ilk suçluluk duygusunu biraz olsun dindirdi. Ancak kardeşler, aynen eskiden babalarının rakıbi oldukları gibi, şimdi de birbirlerine rakıp olmuşlardı. Babanın ortadan kalkışıyla, bu defa aile içi cinsel birleşmeler başladı ve bunun sonucu doğan çocuklarda art arda sakatlıklar baş gösterdi. Bu so 898/10 5 Hazlran 2004
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle