13 Haziran 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sinirbilimlerî ZümrüttenAkisler Aşık erkekler niçin aşık kadınlara benzer? Aşık olmadıklan sürece erkekler Mars'tan, kadmlar Venüs'ten. Aşk denilen derin duygu yoğunluğu sırasında erkek ve kadmlar giderek birbirlerine benzer hale geliyorlar. crkcs aşık olmanın hir aıılanıda çılgınlık olduğunu bilir. İlalya'daki l'isa üniversitesi'ııdcrı Donatella Marazziti 1999 yılında serotonin diizeyinin aşık olduğunu söyleyen insanlarla obsesif kompulsif tanısı konulan hastalarda rıormalin altında seyrettiğini ortaya çıkarttı. Bu iki grup da zamanlarının çoğıınu bir şeyi veya birini düşünerek geçirirler. Marazziti. şiıııüi. aşık olduklarını söyleyen kişilerdcki normal değişiklikleri inceliyor. Marazziti'nin ekibi son 6 ay içinde aşık olduklarını beyan eden 12 kadın ve 12 erkeğin kanlanndaki bazı temel hormonların düzeyini ölçtü. Bilim adamları bu ölçümleri, uzun süreli ilişkileri oları veya bekar olan 24 kişiden oluşan kontrol grubu ile karşılaştırdı. Bu araştırmadan elde edilen ilk sonuca göre aşık kadın ve erkeklerin kanlarında kortizol denilen stres hormonunun düzeyi yüksekti. Bu da kur yapmanın oldukça stresli bir çaba olduğunu gösteriyor. Ancak Marazziti en çarpıcı sonucun testosteron düzeyi ile ilgili olduğunu belirtiyor. Aşık erkeklerde erkek seks hurmonu testosteron (saldırganlık ve seks dürtüsü ile ilgili) düzeyinin, aşık olmayan erkeklere oranla düşük olduğunu izleııdi. Oysa aşık kadınlarda bunun tam tersi, testosteron düzeyi yü'ksekti. Bu bulgular "Psychoneuroendocrinology" isimli bilim dergisinde yayınılandı. "Erkekler, bir şekilde kadınlara, kadmlar da erkeklere benzer hale gelir" diye konuşan Marazziti, "Sanki doğa kadın ve erkek arasındaki farkı yok etmek istiyor gibidir. Çünkü bu etapta hayatta kal Celal Şengör YÖK Genelkurmay Temsilcisi hakkında Size önce bir sahncler dizisi anlatacağım bu 29 Mayıs günü: Türk Hava Kuvvetleri Hava Harp Okulu Havacılık ve Uzay Teknolojileri Enstitüsü doktora pmgramını başlalmak istiyor. Bu iş için YÖK'ten izin gerekli. Okul, YÖK'e başvurusunu yapıyor. YÖK, dıırumu incelemek için iki üyesini Yeşilköy'e yolluyor: (E) Hv. Plt. Korg. Erdoğan uznal ve kıymetli kimyacımız Prof. Dr. Tuğmaç Sayraç. Ziyaretin anıacı, önce müracaalı yapan okulun liziksel imkânlarını yerinde görmek, sonra bilimsel olanaklarının genelde bir doktora programının açılıp açılmamasına yeterli olup olmadığını tartışmak. Okul gezildikten sonra, YÖK heyeti, Enstitü Müdürü Hv. Mh. Alb. Sefer Kurnaz'a hocaların akademik yeterliliği konusunda çcşitli sorular yöneltiyor. Bu arada, YÖK'ün bu Hir bir müracaat için bastırdığı formlardan edinilmesi tekliti yapılıyor. Bunlar üzerine Seter Albay o zamana kadar masa üzerinde duran kocaman mavi bir klasörü eline alarak kendisine soruları yönclten heyete arz ediyor: Klasör'ün içinde heyetin sorduğu soruların cevaplan, belgeleriyle birlikte hazırlanmış olarak vardır. Üstelik YÖK'ün (ormları daha önce YÖK intemet sayfasından bulunarak indirilmiş ve ccva planmıştır. Sefer Albay mahcup bir gülümsemeyle "Elendim" diyor, "oformlarda YÖK'ün cevaplaması beklencn ancak buradan alınacak bilgilere dayanacak sorular da vardı. Biz, bclki sizlere bir kılavuz olabilir diye onlara da kurşun kalemle bazı cevap önerileri yazdık". Gezi sonunda YÖK heyeti büyük bir saygıyla uğurlanıyor. Öznal Paşa bunu beklemektedir, ama sivil Tuğmaç Hoca mutlu bir şaşkınlık içerisindedir. Gördüğü intizam, beceri, çalışkanlık ve saygı kendisini çok mutlu etmişiir. Kısa bir süre sonra YÖK, Hava Harp Okulu Havacılık ve Uzay Teknolojileri Enstitüsü'nün başvurusuna büyük bir mutlulukla olumlu cevap veriyor. 0 Enstitü'de bugün, asker öğrenciler yanında sivil öğrenciler de eğitilmektedir; bunların bazıları Enstitü'nün açıldığını duyunca anlı şanlı sivil üniversiteleri terk edip (pek haklı olarak) buraya koşmuşlardır. YÖK üyesi emekli korgeneral Erdoğan öznal kimdir? Işte bu güzel akademik ortamı, bu ciddi kurumu yaratanlardandır, eski Hava Harp Okulu komutanlarındandır. Yalnız üstün nitelikli bir asker değil, bilgili veyetenekli bir eğitimcidir de. Öznal Paşa, YÖK üyesiyken bir taraftan askerlik anılarıyla ilgili kitaplar yazar, meslekî konularında bilimsel makaleler üretirken, diğer taraftan YÖK'te kendisine verilen görevleri de hacimli ve iyi belgelenmiş raporlar haline getirmeye Özen gösteren bir araştırmacıyöneticidir. Yazdığı raporlardan biri de "Imam Hatip liselerine haksızlık yapılıyor" sözlerinin ne denli gerçekle ilgisinin olmadığını gösteren belge dolu bir çalışmadır. Ben çeşitli nedenlerle, profesyonel akademisyen olduktan sonra iki Hava Harp Okulu komutanının çalışmalarını yerinde gözleme imkSnını buldum: Şimdi 2. Hava Kuvveti Komutanı olan Hv. Plt. Korg. Bilgin Balanlı (o zaman tümgeneraldi) ve Hv. Plt. Tümg. Şevket Dinglloğlu. Bu iki komutanın akademik yöneticilikleri hakkındaki hayranlığımı pek çok kez bu satırlara da yansıttım. Şimdi daha açıkçasını yazayım: Onların bilgi ve anlayışına, yöneticilik becerilerine, insan ilişkilerindeki marifetlerine sahip rektörlere üniversitelerimizin büyük ihtiyacı vardır. YÖK, 1995'ten beri bu kalitesizlikle savaşmaktadır. Pek çok önemli adım atılmıştır. Bu konuda rektörlerimiz de şayanı takdir bir efor göstermişler ve destek vermişlerdir. Kendilerinin içinde yetiştiği sefil ortamı yok etmek için YÖK'le elele tutuşmuşlardır. Öznal Paşa işte bu kalite savaşının en ön saflarda çarpışan savaşçılarındandır, Şimdi bir yandan ülkedeki eğitimi ortaçağ düzeyine çekecek girişimleri yapan 59. hükumet, bir yandan da Avrupa'dan aldığı bir emirle, YÖK'teki Genelkurmay temsilciliğini yok etme kararı almıştır. Nedir bu temsilcinin suçu? Ncdir Silahlı Kuvvellerimizin suçu? Bizlerin yaşamı, rafıatı ve emniyeti için kendi yaşamlarını senet yapan bu kahraman, bu çalışkan, bu işbilir insanlar, ülkemizdeki tek gerçek kurumun yaratıcı ve yaşatıcıları, biz sivillerin yapması gereken işlerde de bize destek verirken, bizim yapmamız gereken işleri biz yapamadığımız için yapmamıza yardımcı olurken onları kovmamızın gerekçesi anlaşılabilir mi? YÖK Genelkurmay temsilcisinden üniversitelerimiz bugüne kadar faydadan başka ne görmüştür? Bu yapılana ne sıfat verileceğini gelecek kuşak tarihçileri yazacaktır ve bu karara imza atan, bu karar için parmak kaldıranlar o sıfat altında ebediyete kadar ezileceklerdir. [email protected] H mak (ve çiftleşmek) çok önernlidir" diyor. Bütün bu değişikliğin nedeııi aşık olnıak mıdır? University College Loııdon'dan Andreas Bartels, hormonal değişikliğin artış gösteren cinsel faaliyelin sonucu olduğunu ileri sürüyor. Bartels. "Bu aşamada sevginin arttığı kesin. Ancak cinsel faaliyette de büyük artış izlenir" diyor. Marazziti bu açıklamanın olası olmadığını düşünüyor. çünkü kendi çalışmasında aşık olmayan kontrol grubunun cinsel faaliyetinin aşık olanlarla aynı düzeyde olduğuna işaret ediyor. Dahası. diğer çalışmalar cinsel faaliyetin artış gösterdiği dönemlerde testosteron düzeyinin de yükseldiğini gösteriyor. Dolayısıyla hormonal değişiklikler cinsel faaliyetin hir sonucu ise, testosteron düzeyinin düşeceği yerde yükselmesi beklenir. Kadın ve erkekler arasındaki farkı yok eden tek unsur testosteron düzeyindeki sapmalar değil. Diğer araştırmalar aşık olmak karşımızdaki insanm kusurlarını görmezden gelmemize yol açar. Bartel'in ekibi insanların aşık oldukları kişilere baktıklarında, sosyal değerlendirme ile ilgili sinir bağlantılarınm baskılandığını ortaya çıkarttı. Ne var ki roınantik aşkın yarattığı bu olağaüstü duruııı sürekli değildir. Maraziti aynı insanları bir iki yıl sonra yeniden test ettiğinde hormon düzeylerinin normale döndüğünü gördü. Kaynak: New Scientist. 8 Mayıs 2004 YANITOLUMLU Testosteron sosyal yetenekleri baskılıyor Son yapılan bir araştırma, anne karnında bebeğin maruz kaldığı yüksek testosteron düzeyinin sosyal yeteııeklere zarar verdiğini gösteriyor. 1996 ile 1997 yıllarında doğan 58 çocuk iizerinde sürdürülen bir dizi araştmnanın sonuncusunda, bebeklerin annelerinin hamilelik sırasındaki anıniyotik sıvısının içindeki testosteron düzeyi ö'lçüldü. Cambridge'deki Otizm Araştırma Merkezi'nde Simon BaronCohen ve ekibinin yürüttüğü araştırma, yüksek dozda testosterona maruz kalan bebeklerin, birinci yaşlarına kadar sözcük bilgisinin daha kısıtlı, göz temasının daha az olduğunu ortaya koyuyor. Diğer bir grup tarafmdan gerçekleştirilen başka bir çalışma ise, anne karnındayken yüksek dozda testosterona maruz kalan 8 yaşındaki kız çocııklarının, iki boyutlu bir nesneyi zihinlerinde döndürme konusunda çok başarılı olduklarını gösteriyor. Bütün bunlar BaronCohen'in, yüksek testosteron düzeyinin erkeklere özgü yeteneklerin şekilleri uzaınsal olarak değerlendirme ve sistemleri analiz etme gelişmesini tetiklediği tezini doğrular nitelikte. Ne var ki yüksek testosteron aynı zanıanda haberleşme ve empati gibi kadınlara özgü yeteneklerin bozulmasına da yol açıyor. Ne var ki BaronCohen söz konusu araştırmanın fikirlerini doğrulayacak boyutta olmadığını, iddiasını kanıtlamak için daha geniş araştırmalara gereksinim duyulduğunu belirtiyor. Eğer BaronCohen'in iddiası doğru ise yüksek testosteron düzeyinin bazı otizm vakalarının sorumlusu olduğu anlaşılacak. 897/5 29 Mayıs 2004 KALİTE SAVAŞI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle