Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TartışmaEditöre Mektup Popüler kültür yarış(tır)malarının Halkın bilin ekonomik kritiği Uzun bir süredir, televizyon kanallarından sergilenen popüler kültür yarışmaları ya da yarıştırmalan ile yatıp kalkıyoruz. "Popstar Türkiye" ve "Biz Evleniyoruz" ile başlayan, "Akademi Türkiye" ve "Bir Yıldız Doğuyor" gibi benzeri programların '1edavül"e girmesine yol açan bu programlar, adeta futbol takımı fanatiği muadillerini yarattı. ir kez daha görüldü ki. çok güçlü bir kitle iletişim aracı olan TV. bir programa "baş" koyclıı mu toplumun gerçek gündemi (!) belirlenrniş demektir. Türk toplıımu bu tür programlara ne kadar da açmış, açıkmış! Eğer abar tılmıyorsa, izlenme rekorları buna şahit. Adı ğeçen programlar toplumu ciddi ciddi ıneşgul ettiğine göre, ekonomi mentalitesi ile buna ilgisiz kalınahilir mi? jüri ilan edilmesi, başlı başına bir yaratıcılıktı. Zira bir yarışma da "cepmesaj" ile "emesaj" arasında yaşandı. Herkes eğlendiğiııi sandı, aıııa öte yandan da telefon şirketleri de "para bastı". Yeni yanşmalarla tekrar şahit olunduğu gibi, %1()() kârın en büyük ortaklarından biri de, iletişim şirketleri olmaya devam ediyor. 6. Ya garibim scyirciler, yani hizler... Haftada iki gece evlere misafir edilen ve hafta boyunca kritiği yapılan (!) Popstar yarışması, gerçekten stresini boşaltmak ve yeniden stres yüklenmek isteyenler için "ideal" bir program olmuştu. Toplum, gönüllü olarak popüler kültürün esiri olduğunu gösterdi. Yarışmalar üzerinden TV bağımlılığı arttı. Düne kadar. "Bu toplum niçin okumuyor?", diye soran gazeteler, bu kez sormayı akıl etmediler, belki de bir süreliğine askıya aldılar. B kârları elde etmeleri. başka nasıl açıklanabilir ki! Ciro ve kârda "tavan" yapan yapııncılar. yarışmaları tekrar düzenlemeye karar veriyorlar. Bilim, Teknoloji, Toplumsal Algılama ve Etik: Matematik ve fizik dahil, her doğrudan şüphe eden, sorgulayan, gö'zlemleyen, deneyen ve "akıl yoluyla muhakeme edebilen" nesillerin yetiştiri leceği yeni bir sistem üzerinde tartışma. 3. Mali destekçiler: Bu tür yanş TV'deki popüler kültür yarıştırmaları içerisinde en lazla ilgi göreni, tartış ma.sız "Popstar Türkiye" oldu. Çünkü alaıımda bir ilkti; aynı zamanda toplum, taraftarlığını yapacagı "icatlar" arıyordu. Türkiye'nin gözü aydın, nihayet yanşmayla ilk popstar'ına kavuştu. Rakiple ri ve benzerleri izlenmeye başlanan bu yarışmanın. ilginç ve belki de eğlenceli özelliklerinden biri; kendi içinde, her biri iddialı çok sayıda "taraf" ya da "taraftar" yaratmış olduğudıır. Dikkat edilirse, bu yarışma salt popstar adayları arasında değil, belki de, daha da fazlasıyla, aşağıda sıralanmış diğer taraf(tar)lar arasında geçmiştir. maların arkasında genellikle çokuluslu şirketler (ÇUŞ) vardır. İşte bir "esas oglan": Coca Cola. Bu ve benzerteri, kafaları çokça karıştıran küreselleşmenin "asıdişekeri" sanki. Dünya bunlarla küreselleşiyor, bunlar küreselleşmenin "nimetleri"ni evlere kadar sokuyor. Yerli kapitalist şirketler de bu tür yarışmaları. bir başka ucundan tutmaktadır. Anlaşılan odur ki, yarışmalarda yıldızı parlayan salt şarkıcı adayları değildir; ÇUŞ da kendi içinde bir liğ kurmuştur ve kümeye düş memek için sürekli yarıştadır. 7. Popüler kültür yarışmalanna, en az yurttaşlar kadar devlet ve siyaset de bulaşmıştır. İlk Popstar yarışması sonuçlanıncaya kadar, parlamento ve hükümet üyelerinin, halkla aynı heyecanı paylaştıklarını kanıtlamak istercesine, hangi yıldız adayını desteklerini az mı belirttiler? Abartmadan vurgulamak gerekirse, bu tür yarışmalar, herkes gibi, ancak daha fazlasıyla devleti yakından ilgilendirmiştir. Çünkü devlet, bir yandan bu yarışmalar aracılığıyla, bol bol telefon mesajı gönderen halkın sırtından bir miktar daha fazla iletişim vergisi toplama olanağına kavuşmakta, dahası, işsiz yurttaşlarının "iş'lenme" faaliyeti sürecine girdiğini görüp bir parça rahatlamaktadır. 8. Sistem: Öyle anlaşıhyor ki, serbest piyasa ekonomisi ile yönetilen tüm ülkelerde olduğu gibi, yerel kapitalist sistemimiz de boş durmamış, uzun zamandır kedi olalı bir fare tutmayı başarmıştır. Bakar mısınız, toplum. açıklanan düşük enflasyon rakamlarına sevinemezken, kiıniıı kiminle dünya evine gireceğini ya da kimin popstarlıkta birinci olacağını merak ediyor. Hiç kimse, bizi, bu toplumun merak etmeyen bir toplum olduguna ınandırmaya kalkışmasın(!) Sistem, popüler kültür yarıştırmalarını sevecen hale getirmiştir artık. Yakında bu alanda dozun arttığını, tozun dumana karıştığını göreceğiz. İrfan Kalaycı İnönü Üniversitesi İİHF İktisat Ocak 2001 t.mhlı Cumhuriyel ITekııik dergisinde (CBT 87' ycr alan "Türkiye'de Bilim ve Te noloji Ktkinlikleri ile Yaym Sayısı ve İıısaı Gelişim Düzeyi Arasındaki İlişkiler" başlıl> yazımızı, çözümün ilkögretimdeıı üniver: teye ve ötesine, her seviyede, sağlanı \ üretken bir eğitiııı verilebilnıesinden gı>ç ğini ve ABI) örneginde olduğu gibi ev kaı nından geleceğin yönetieilerine kadar, d adamları da dahil herkes için matematik. I lim ve teknoloji eğitimi verılmesinin gere tiğini belirterek noktalamıştık. Toplumun bilimsel eğitimi ve bilimı okur/yazar olması hangi etik çerçeved nasıl ve ne düzeyde sağlanabilir, sağlanm lı ve niçin? NEDEN BİLİMSEL EĞİTİM? Bilim ya da fızik eğitimi, fizik konu: kadar büyük ve hatta daha karmaşık bir k nu. Fizik yasaları, evrenin her yerinde ay olmasma karşm, bu koııunun öğretilmc bir ülke içinde bile değişik yöre ve okulla göre büyük farklılıklar göstermekte. Sonı olarak buralarda eğitim görmüş öğrencil "eğitim sistemimizden" değişik deneyinıl elde etmekteler. Kanımızca önenıli soru neden (ve ı kadar) bilimin ya da fiziğin bir bireye öğı tilmesi gerekliliğidir. Çok değişik yanıtl olabilir. Birisi, bilim ve teknolojinin yaşan mızda belirleyici ve artan öneme sahip • ması, ve bu nedenle yurttaşın bilgiye day, karar verebilmesi ile ilgili diyebilir. Bir dii rinin, örneğin işadamlarının vereceği yan büyük bir olasılıkla, modern ekonomilet ancak bilim ve teknoloji becerileri gelişn işgücüne dayandığı sürece ayakta kalar me şansı vardır. olacaktır. Fizikçilerden alınacak yanıt ise ge cek nesillere fızik öğretilnıesi olabilir. ()\ bazı fızikçiler fıziği (bilimi) bir elit (ayrn lıklı küçük bir grup) etkiııliği olarak g < mekte, ve bunun ancak toplumda küçük l kütle tarafından takdir edileceğini düşı mekteler, diğerleri ise fizik eğitiminin top mun tüm bireylerine konunun heyecan iletmek için verilmesi gerektiğine in; maktalar. Hangi görüşe yatkın olursa olsuıı tı lumu oluşturan bireyin (yurttaşın) eğiti süresince sağlık ve çevre ekseninde eıu kaynakları ve dönüşümü, elektromanye ışıma ile yapılabilenler (radyo, TV, rad uydu, vb.), radyoaktivite, güneş sisteıni evren konusunda mutlaka belli bir altv; TARAFTARLAR 1. Vitrinde olanlardan başlamak gerekirse.... Bunların başında, doğal olarak yıldız adayları geliyor: Kimdir bunlar? Çoğu, düzenli bir işi olmayan, ancak ünlü olup çok para kazanmak isteyen genç insanlar. Bir bölümü ğönüllü işsizler. Cıeldikleri ekonomik sınıf, bu tanımı güçlendiriyor. Varoşlardan gelip yarışmayı bir tür lalilı oyunu gören de var. Kısacası. yarışmacıların sınıfsal özelliği göz ardı edilemez. Bilinçli olarak, yarışmaların geniş bir sınıfsal yelpazeye yayılması onların TV'deki izlenebilirliğini, izleyici lerin tarafgirliğini arttıracaktır. Çünkü her izleyici kendini bir parça onlarda görecektir. 2. Vitrinin h e m e n yanı başında ve "sıkı" bir şekilde duranlar ise, yarışmaların yapııııcıları (organizatörlcri) ile mali destekçileridir (sponsorlar). Yarışmaları düzeııleyenler medya kuruluşlarıdır. Aynı sermaye grubundan olmak üzere, medyanm yazılı ve görsel olanı gazetelerle TV şirketleri, yarışmanm biçimi ve içeriğini lıalka duyurmalarından itibaren, adeta zeııgin bir maden yatağı bulmuşçasına, keşfettikleri yarışma formatına dört elle sarıldılar. Zaten "ratiııg" rekorları kırarak büyük reklam ciroları ve 4. Acaba vitrinin arkasında neler olup bitiyor? ömeğm, müzik pazarı... Bu yarışmalar salt yıldız şarkıcılar üretmiyor, aynı zamanda ve en önemlisi, yıldız şarkıcıların uzantısı olarak birçok kişi için "ekmek kapısı"nı aralıyor ve lıatta açıyor. Müzik piyasası kendi içinde genişleyerek film piyasasına eklemleniyor. Kaset, CI), kartpostal, film projesi, vb. üretiminden bu anlaşılmıyor mu? Arz, talebi kışkırtmakta; talep, arzı... Alııı size. ekonomistlerin pek sevdiği "Mahreçler Yasasfnın bir uygulaması daha... 5. Yanşmalarla yaraülan o bü yük pastanın lıatırı sayılır bir dilimini de iletişim sektörü yemektedir. Popstar yarışması gösterdi ki, halk için bir şey yapılacaksa, bu halksız olmaz, zira haksızlık olurdu, dahası demokratik olmazdı. Yarışmadaki formel jüri bir yana, halkın asıl 897/20 29 Mayıs 2004