13 Haziran 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

MatematikNöroloji Tünel etklsl, "sahte cennetler"in hareket 8den hayali: Renkll dalreler art arda sıralanır ve maddenin etklsi altındakl kişi bu tiinele daldığını sanır. uyarılabilirliğini bozuyor; bu fenomen de basit bir parametreyle hesaplara dahil ediliyor. Matematikçiler, normalde hareketsiz olan nöron sisteminin bir başka denge durumuna geçtiğini gösteren bu parametreyle ilgıli kritik bir değerin var olması gerektiğini düşünüyorlar. Bu durum az çok suyun kaynama noktasıyla karşılaştırılabilir: Temelde hareketsiz olan sıv! kritik eşik olan 100 derece sınırını aştığında birdenbire hareketlenmeye başlıyor. tşte bu görüşten yola çıkan Jack Cowan ve George Bard Ermentrout denklemleri de kullanarak hesaplamalara başladılar. 1979'da yayımlanan ilk sonuçlar umut verici olsa da modellerin daha da gelişmesi ve nörojeopsikedelik düşiince sisteminin daha da olgunlaşması için beynin işleyişinin (özellikle MR tekniğinin ortaya çıkması sayesinde) daha iyi anlaşılmasını beklemek gerekti. Bunun için spektrum analizleriyle beraber sayfalarca son derece teknik hesaplamalar, Fourier'nin geliştirilmesi, kısmi diferansiyel denklemlerinin incelenmesi gerekiyordu. İki Amerikalı bilim adamı Utah Ûniversitesi'nden Paul Brcssloff ve Houston Ûniversitesi'nden Martin Golubitsky'nin de yardımlarıyla halüsinasyona yol açan maddelerin belli miktardaki konsantrasyon oranının aşılması halinde birincil görsel kortekste ciddi bir dengesizliğin neden olduğu aktiviteler, uyuşturucu maddenin etkisiyle kendiliğinden ortaya çıkan geometrik motifler saptadılar. Patrick Verstichel; Nörolog, Creteil Hastaneleri Merkezi GEOMETRÎK BİR "YOLCULUK" Mantık yiirütme bulanıktır. Gözleri kapalı olsa da kişı maddenin etkisiyle ve nöron hesaplamalarının bilincinde olmadığından korteksindeki şekilleri dış dünyadaki objelere denk düşen görüntüler olarak yorumlar. Oysa retina ve korteks görüntüleri arasında geometrik bir deformasyon vardır. Çünkü her şeyden önce korteks sağ ve sol görme alanlarına denk düşen birbirinden kopuk iki parçadan oluşmuştur ve özellikle de, yüzeyinin büyük bir bölümü bakışın odaklandığı görme alanının merkezine yönelmiştir. Bu deformasyon MR'la belirlenebilmiştir: Örneğin, gözün dibindeki doğrular korteksin dibindeki spirallere dönüşürler. Böylece halüsinasyon gören korteksin dört hali retina düzeyinde tünel, spiral, örümcek ağı ve an kovanına dönüşür. Ve işte bilim adamlarımızın mantığının dayandığı çıkış noktası şuydu: 20'li yıllarda bir dizi psikedelik deneyin ardından Almarı nöropsikolog Hcinrich Klüver bu dört geometrik şekli, uyuşturucu madde kullanımı sonucu ortaya çıkan fanteziler, halüsinasyonlara özgü temel unsurlar olarak yorumlamıştı. Şamanların halüsinasyonları tarih öncesi toplumların sanatının kökeninde yatan unsur olabilir mi? Bu tez 10 yıl önce, Bushmen'deki kayalarda yer alan resimleri inceleyen Güney Afrikalı antropolog Davld LewlsWİIIIams tarafından ortaya atılmıştı. Patrimoihe'ı korumakla görevli Jean Clottes ilk başta bu teze kuşkuyla yaklaştıklarını ancak David LewisWilliams'ı Avrupa'ya davet ettlkten sonra bu teorinin mağaradaki resimleri açıklayan en iyi tez olduğunu kabul ettiklerini kay Tarlh öncesi döneme alt bu kaya nslmlerı şamanıann dediyor. Clottes'a halilslnasyonlarının yansıması olabilir. göre paleolitik sanat şaman kökenli. Şamanların halüsinasyonları beyinlerinin yansıması olduğuna göre resim fizyolojik anlamda iç dünyadaki görüntülerin dışavurumundan ibaret... Sanatın kökeni aydınlatıldı mı? Bu son derece aydınlatıcı, insanı heyecanlandıran bir dinamik. Bu bana, 20. yüzyılın başlarmdaki davranışsal nörofızyoloji teorisyeni Karl Lashley'nin çalışmalarını anımsatıyor; kendisi migren ağrıları çekiyordu ve bunun sonucunda oftalmik bir aura görüyordu: Basit bir hesaplamayla migren dalgasının yayılma hızını ortaya koydu; elde ettiği sonuçlar daha sonra yapılacak hesaplara uyuyordu. Bu araştırma özellikle şizofrenlerde görülen ve iç dilin tanımlanmasına giden yolda önemli bir açılım sağlıyordu. Ancak bu tür bozukluklar beyinde olan biteni anlamak için özel bir yöntem olsa da bu konuda matematik araçlarının kullanılması alışık olmadığımız bir durumdu. Bu nedenle bu çalışmaları son derece tamamlayıcı buluyorum. Beyin gibi karmaşık bir konuyu ele alırken klinik gözlemler, deneyler, psikiyatri, MR, bilgisayar, matematik v.s.'nin bir arada kullanılması gerekiyor. ometrik görsel halüsinasyonlara özgü atım, spirallerin rotasyonu ve tünele girme olarak sıralanıyor." Jack Covvan bunlara derinliği, ışığı ve rengi de ekliyor. Ayrıca "kuşkusuz geometrik halüsinasyonlar olan ancak çok daha karmaşık nedenlerden kaynaklanan" migren, duyu kaybı ya da ölümün eşiğinde olma gibi vakalara eşlik eden görüntülerle de ilgileniyor. Bu matematikçiler son derece önemli bir noktaya parmak bastılar. Çünkü halüsinasyon basit bir sayıklama olmadığı gibi beynin merkezindeki nöron bağlantılarının saptanması ve böylece beynin işleyişiyle ilgili sırların aydınlatılmasında çok önemli bir dayanak oluşturuyor. Çeviri: Anahid Hazaryan "Bu çalışmaları başka araştırmalarla desteklemek lazım" Birincil görsel korteksin retinaya bağlı her nöronu belli bir pozisyonu ve doğrultuyu kodlar (aynı nöron değişik doğrultu çubuklarını taramaz). İlk aşamada, aynı pozisyonda ama değişik doğrultudaki komşu nöronlarla (resmin karelerini oluşturan) daha sonra da aynı doğrultuyu kodlayan ama aynı pozisyonu kodlamayan daha uzaktaki nöronlara bağlıdır. Bu son bağlantılar arasında belli bir sıralanma düzenine denk düşenler çok güçlüdür (resimdeki kalın oklar) ve böylece sistemin nesnelerin dış çizgilerini tanımasını sağlar. Bu bağlantılar aracılığıyla korteksi süsleyen nöronların aktivitesinin yayılımı, görsel sistemin retina bilgilerini etkin bir şekilde analiz etmesini sağlar. Görsel korteksin "zekâsı" BASİT SAYIKLAMA DEĞİL Günümüzde hâlâ moda olan bu deneysel sınıflandırma matematikçiler tarafından da doğrulanıyor: Psikedelik sanrısı sırasında halüsinasyon gören kobay, dengesini yitirmiş birincil görsel korteksinin yansımasına tanık oluyor. Yaklaşık iki yıl önce bu sonuçların yayımlanmasının hemen ardından matematikçilerin fantezileri (!) de arka arkaya çıkmaya başladı. Martin Golubitsky komşu nöronlar arasındaki bağlantıların diğerlerinden biraz daha kuvvetli olduğunu göz önüne alarak korteksin matematik modelinı biraz daha geliştirdi. Bu da tarihe geçecek bir girişimdi! Araştırmacı konuyla ilgili olarak şunları söylüyor: "Bu analiz bizleri üç tür periyodik duruma götürüyor; bunlar, ge Science et Vie/ Ocak 2004 897/19 29 Mayıs 2004
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle