24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BiyolojiGenetik Doğal yaşlılıkfreni Agresıf metabolizma urünlerı genlere, proteınlere ve hiicre 7arlarıııa /arat verıyorar Hücre metabolizmasında glıkoz ve oksıjen enerjıye dönuştürülmekte Bu süreçte agresıl oksıdasyon ürünlerı de oluşmakta İngiliz yaşlılık araştırmacıları Max Vaupel ve Jim Oppen, bu ıstısna durumun gelecekte değişeceğıni de söylüyorlar. Science dergisinde yayımlanan bir araştırma sonucuna göre nüfusbilimciler 1840 yılından bu yana insan ömrünün her yıl üç ay kadar uzadığını hesaplamışlar. Ve buna göre insanoğlu o tarihten bu yana 40 yıllık bir ek bir yaşam süresi kazanmıştı. GİDEREK UZAYAN ÖMÜR Bedenimizdekı SOD gıbı antıoksıdatif enzimler zararlı metabolizma ürünlerinin yalnızca bir kıs mını yakalayabiliyorlar. riz sonuçlar elde edildi. Buck araştırmacısı Simon Melovv'un yeni ilaçlarla beslemiş olduğu kurtçuklar normalden neredeyse %5O daha uzun yaşadı. Ve bir ütopya sanki bir gecede gerçek olmuştu: Bilim adamları yaşamın ilk kez haplarla uzatılabileceğini kanıtlayabildi. Üstelik Melov'un fare deneyleri de gayet başarılı olmuştu. Farelerin yemlerine karıştırılan SCSEUK189 etki maddesi sayesinde hayvanlar normal beslenen hemcinslerinden üç misli daha uzun yaşamışlar. Fakat Melov bununla birlikte metabolizma zehirlerini etkisizleştiren enzimden (SOD2) yoksun olan genetik farelerin normalde insandaki nörodejeneratif bozukluklara benzer lıastalıklar yüzünden bir hafta içinde öldüklerini de öğrenmiş. Bilim adamları şimdi büyük bir heyecan içinde Buck ve Eukarion'un son sonuçlarını beklıyorlar. Bu minik kurtçuklar normalde sadece iki hafta yaşar ama Kaliforniya Üniversitesinden Cynthia Kenyon, Daf2 genini iptal edince bir sürprizle karşı karşıya kalmıştı: Daf2 geninden yoksun kurtçuklar iki misli daha fazla yaşıyordu. Araştırmacı elde ettiği sonuçtan sonra bu geni "Azrail geni" olarak isimlendirmiş ve o zamandan bu yana da insan dahil tüm canlıların yaşam sürelerinin, genlerin kontrolü altında bulunduğunun kanıtlandığı kabul edilmişti. Fakat yaşam süresinin genetik programlar tarafından kontrol edıldiğim aslında ilk olarak Mıchael Rose ilginç bir deneyle kanıtlanmıştı. ÖLÜM KAÇINILMAZ OLMAYABİLİR Bilim adamı sinek kafesine yeni bırakılmış yumurtaları, hayvanların çoğunun verimsiz hale ğelmesıne ve iyıce yaşlanmalarına dek saklamış ve sadece yaşlılığa direnerek üreme yetilerini koruyabilenlerı çiftleştirerek kendi deyimiyle "Süper sinekler" elde etmişti. "Normal sinekler son dakıkalarını yaşarken bu sinekler hâlâ çok guçlu ve sağlıklı kalıyorlar" diyen Rose, etkisini sinek deneyiyle tasarlamış olduğu evrımle olüm motiflerınin yeniden düzenleyebileceği kanısına varmış ve ölümün FRANSIZ GENETİKCİLER Bu test sonuçları aynı gençlik haplarının, normal laboratuvar farelerinde de etkili olup olmadığmı gdsterecekse de araştırmacılar bu arada sadece metabolizma süreçlerinde değil lıücrenin gen ağında da yaşlanma süreçlerinin ilk bölümlerine rastladılar. Büyüme ve enerji metabolizmasından sorumlu genlerin hedeflere uygun bir şekılde devre dışı bırakılma.sı sayesinde kurtçuk, sinek ve farelerin yaşamları uzatılabilmekte. Yaşlılık araştırmalarındaki son atılım Fransız genetikçileri tarafından gerçekleştirıldi. Geçen Aralık ayında Nature dergisinde yayımlanan rapora göre Martin Holzenberger, deney hayvanlarındaki IGF1R (Insulinlike GrovvthFactor 1 Receptor) geninin iki kopyasından birıni devre dışı bıraktığında farelerin yaşam süreleri dörtte bir oranında artmışü. kaçınılmaz olmadığını öne sürmüştü. Böylece 1991 yılında açıklanan bu çalışma o tarihte onemli bir dönüm noktası olarak kabul görerek birçok yeni araştırmanın zeminin oluşturmuştu. Örneğin Amerikalı genetikçiler Annibale Puca ve Thomas Perl, 137 aile içinde en uzun yaşayan 308 kişinin kalıtımını ınceleyerek kuçük bir başarı yakaladılar: Buna göre insanın uzun omürlü olmasma izin veren gen türü 4. kromozom üzerindeki küçük bir bölgede gizli olabilirdi. Amerikalı araştırmacı Louis Dublin de 1928 yılında halıhazırdaki bilgilere göre önemli bulıışların etkilerini veya psikolojimizdeki olası evrinıscl değişimleri dikkate almaksızın insan ömrünün en fazla 64,75 yıl olabileceğini öncelemişti. O tarihte Amerikan haklının ortalama yaşam süresi 57 yılla sınırlıydı. Aynı yöntemi tekrarlayan Jay Olshansky, 9O'lı yıllarm başında 85 yıla ulaştı. Ve her iki tahminin de açıklanmasından sadece birkaç yıl sonra aşıldığını anımsatan Vaupel ve Oeppen en iyi koşullarda yaşayanlara bıle karakteristik bir yaşam süresi biçenlerin gerçekleri göremediklerini soylüyorlar. İnsan ömründe daima bir uzama söz konusu olmuştur ve bu artışın durduğunu gösteren tek bir kanıt dahi bulunmamakta. Araştırmacılar 2060 yılında ortalama yaşam süresinin 100 yıl sınırına dayanacağından eminler. Böylece yaşlılık araştırmalarıyla insan ömrü için öngörülen 120 yıllık üst sınıra yaklaşılmış olacak. Peki 100 yıl yaşamak, kanser, bunama veya inme gibi hastalık riski yuzünden ne denli umut verici? Yeni yaşam beklentisiyle yapılan öncelemeler gelecek kuşakların yüzde 50'sinin huzur evlerinde yaşayacakları endişesini doğurdu. NE YAPMALI? Ama bu konuda da eleştirmenler haksız çıkabilirler. Evet gerçi insan yaşlandıkça da hastalık riski ve 60 yaşından sonra da kanser, Alzheimer ve diğer yaşlılık hastalıklarına bağlı ölümlerde bir artış söz konusu ama 95 yaşını sağlıklı bir şekilde atlatanlar ki istatistikler bunu gösteriyor, bundan sonraki 20 yılda da sağlıklarını koruyabiliyorlar. Ancak araştırmacılar bu kadar uzun ömrün ancak kalıtımla geçebileceğine inanıyorlar. Sonuçta 100 yıl yaşayan insanların çocukları da ileri yaşlara kadar kalp hastalıkları, diyabet ve aşırı şişmanlık gibi sağlık sorunlarını yarı yarıya daha az yaşıyorlar. Eğer 100 yıl yaşayan bir aile bireyine çekme şansma sahip değilseniz o zaman diyabet veya kalp enfarktüsünden korunmak için yapacağınız şey sağlıklı beslenme, spor ve her akşam iki kadeh kırmızı şarap içmek olmalı. Fakat bu şekilde ancak bazı hastalıklardan korunabilirsiniz. Çünkü sağlıklı yaşam biçimi sayesinde yaşlılık saatinin daha yavaş işlediği de yüzde yüz kanıtlanmış değil. Çeviri: Nilgün Özbaşaran Dede Kayıuk Die Zcit, 5/2003 ÖMÜR 100 YIL OLACAK Fakat yaşamın neden (zorunlu) olarak sona erdiğini bilim hâlâ çözebilmiş değil. Yoksa yaşam ve ölüm, yaşlanmaya karşı savaşımın sadece kayıplarla elde edilen aldatıcı bir zafere neden olacağı ıçin mı bırbırıne sıkı sıkıya kenetliler? Kesinlikle değil diyor yaşlılık araştırmacıları. Evrim, aslında ölümlü olmamızı istemiyor ama ölümsüzlüğün de evrime bir yararı yok. Mutasyon ve ayıklanma süreci içinde, canlıyı üreme çağına kadar sağlıklı kılacak kalıtım sekansları teşvik edilmekte. Ancak genlerdeki biyolojik kılıfın bundan sonraki dönemde varlığını koruyup korumadığı ve hangi koşullarda koruduğu bundan sonraki evrim sürecinde hiçbir rol oynamamakta. Fakat günümüzde 100 yaşını bile geride bırakmış sağlıklı yaşlılara bakılırsa insanın pekala araştırmacıların müdahalesi olmadan da uzun omürlü ırka doğru gelişebildığı gorülnıekte. Üstelik Uzun ömür Almanya örneğinde yeni doğanın yaşam beklentisi Yaşam yıllan • Erkek aaKadın 0 10 20 »0 40 W 60 70 M 'AZRAİL GENİ' Bu sonuç daha önceki bulgularla da birebir örtüşmekte. Metabolizma ve büyümeyi kontrol eden IGF1R geni, kurtçuk ve böceklerdeki InR ve Daf2 genlerinin bir benzeridir ki bu genlerin değiştirilmesi sayesinde diğer araştırmacılar çok uzun yaşayabilen sınek ve iplik kurtları yetiştırmişlerdi. 888/9 27 Mart 2004
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle