Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Beyin Araştırmaları Merkezi sinir sisteminin Sinirbilimciler, son yıllarda, beynin en önemli nörotransmiteri olan ve haberleşme molekülü olarak bilinen glutamatın, serotonin ve dopaminden daha etkili olduğunu keşfetti. Merkezi sinir sisteminin içindeki devrelerin hemen hemen hepsinin glutamat kullandığını ortaya çıkartan bilim adamlan, teorik olarak, glutamat sinyallerini hedefalan ilaçlarm, akıl hastalıklarının tümü'nü tedavi edecek potansiyele sahip olduğunu düşünü'yor. Beynin "girilmez bölge'sinin kapısı mı aralandı? eçen yıl dünyanın en büyük ilaç şirketlerinden Eli Lilly'nin Indianapolis laboratuvarında görevli bilim adamlan beklenmedik bir sonuçla karşılaştılar. Şirketin geleceği en parlak ilaçlarından birinin kaygı durumunun tedavisinde kullanılması planlanıyordu deneyinde kullanılan fareler sıtma nöbetine tutulmuş gibi titremeye başladılar. Bu durum üzerine şirket, 1.900 kişi üzerinde sürdürülen klinik deneylere son verdi. Yanlışhğın nereden kaynaklandığını saptamaya çalışan bilim adamlan, şimdi deneylere yeniden başlayıp başlamama konusunda kararsızlar. G GİRİLMEZ BÖLGE Bilim adamlarının şaşkınlığının nedeni, ilacın beklemedikleri kadar derinlerde etkili olmasiydı. Lilly'nin test ettiği bu bileşim, farmakologların beynin "girilmez bölge"si olarak nitelendirdikleri beyin devresinin kapısını aralamıştı. Yaygın düşünceye göre bu bölgeye müdahale. sanrılara, nöbetlere ve psikozlara yol açabiliyor. Ama Lilly ve rakipleri şimdi bu devrenin, akıl hastalıklarının tedavisinde devrim yaratacak yeni bir molekül sınıfınm anahtarı konumunda olduğunu düşünüyor. Bağımlılık, kuruntu, şizofreni, kronik ağrı, sara gibi şimdilik nedeni tanı olarak bilinmeyen bu hastalıklar, kesin tedavi edilemiyor. Şimdi ilaç şirketlerinin tümü bu kilit konumdaki molekül üzerinde çalışıyor. Şimdilik hiçbiri satışa çıkacak duruında oluıasa da, sinirhılimcilere gd re, bu ilaçlar piyasaya çıküğı zaman merkezi sinir sistemi ilacı olarak son yılların en büyük farmakolojik olayı olacak. Sinirbilimcileri bu kadar heyecanlandıran bileşim, beynin en önemli nörotransmiteri olan glutamat ile ilgili. Glutamat, haberleşme molekülü olarak da bilinir. Merkezi sinir sisteminin içindeki devrelerin hemen hemen hepsi glutamat kullanır. Dolayısıyla, teorik olarak, glutamat sinyallerini hedef alan ilaçların, akıl hastalıklarının tümünü tedavi edebileceği düşünülüyor. Ancak, bu tablo düşünüldüğü kadar pembe değil. Glutamat sinyalleri beyinde o kadar yaygındır ki, bunlara müdahale edildiği zaman yan etkileri çok korkunç olabılir. İlaç sanayinde çalışan sinirbilimciler genellikle bu moleküle dokunmaktan çekinirler. Ancak bu yaklaşım artık terk edılıyor. Bilim adamlan glutamat sistemlerine ılişkin bilgi sahibi oldukça, yan etkilere yol açmadan bileşimden nasıl yararlanabileceklerini yavaş yavaş öğreniyor. İlk kez beynin ana açmakapatma düğmesinin kontrolunu ele geçırme şansı böylece doğmuş oluyor. kaldık. Şimdi ilk kez küflenmiş fikirlerin dışına çıkabiliyoruz" diyor. Ancak bu yeni molekülün ortaya çıkması serotonin, dopamin ve GABA'nın (gamma aminobutirik asit) papucunun dama atılması anlamına gelmemeli. GABA, beynin en temel baskılama molekülüdür nöronlar için "kapah" sinyali. Serotonin ve dopamin ise beyin hücreleri arasındaki haberleşmeye ince ayar çeker. Fakat hiçbiri glutamat kadar önemli değildir. Bir düşünce veya eylem sırasmda glutamat nörondan nörona "açık" sinyalini iletır. KAPININ KİLİDİ Son günlere kadar sinirbilimciler tek bir tip glutamat reseptörü olduğunu düşünüyordu. "İyonotropik reseptör" olarak bilinen bu reseptörler kapı üzerindeki kilit gibi çalışır. Glutamat moleküllerinin bağlanması kapının açılmasını sağlar. Böylece yüklü parçacıklar nörona hücum eder ve sinir ımpulsu tetiklenir. Glutamatın "girilmez" bölge olarak anılması bu reseptörlerin incelenmesinin doğurduğu bir sonuçdur. Glutamat blokerleri inmenin tedavisi için test edildi. Ancak bu çalışma durduruldu, çünkü glutamat blokerleri psikoza yol açıyordu. Benzer şekilde, yasal olmayan bir ilaç olan PCP'nin (melek tozu olarak da bilinir) iyonotropik glutamat reseptörlerıni engelleyerek sanrı ve psikotik etkiler yarattığı ortaya çıktı. "Glutamat ince ve hassas devrelerin üzerine indirilen çok büyük ve ağır bir çekice benzer" diye konuşan Nashvılle'deki Vanderbilt Üniversitesi'nden sinirbilimcı Jeffrey Conn, 20 yıldır glutamat reseptorleri üzerinde çalışıyor. TEK TİP GLUTAMAT "Kavramsal olarak bu çok büyük bir adım" diye konuşan Pennsylvania'dakı Pittsburgh Üniversitesi'nden Bita Moghaddam, "Son 2030 yıldır akıl hastalığı tedavılerınm dayandığı kavramlarda en ufak bir değişiklik olmadı. Depresyon için serotonin, şizofreni için dnpamin ve endişe için GABA'va saplanıp FARKLI GLUTAMAT SINIFLARI 198O'li yılların ortalarında sinirbilimciler, beyinde farklı glutamat reseptör sııııfları olabileceği kuşkusuna kapıldılar. Bunlar "metabotropik reseptör" adı altında tanınıyordu. Sinirilimciler bu reseptör sınıfına yabancı değildi, ancak bu reseptörlerin, glutamatın dışında, nörotransmiterle ilgili olduğunu duşünüyorlardı. Sözgelimi serotonin ve dopamin metabotropik reseptörleri etkileyerek çalışır. Bilim adamla/ının bu kuşkusu, 1991 yılında ABD ve Japonya'da metabotropik glutamat reseptörünün (mGluR) klonlanmasıyla kesinlik kazandı. Metabotropik reseptörlerin etkisi, iyonotropik reseptörlerden daha yavaş ve daha gösterişsizdir. Eğer iyonotropik reseptörler açmakapatma düğmesi gibi çalışıyorsa, metabotropik reseptörlerin işlevi sinyalin kuvvetı888/12 27 Mart 2004 ni çoğaltıp azaltmaktır. M törler bu işlevi verine get içınde bir dızı metabolik rc lerler. Metabotropik resept gücünü azaltıp çoğaltma j den ilaç üreticileri bunları ler. "Bunların etkisi doğruı leyen ilaçlardan daha belir şan Conn, "Dolayısıyla bevı kiçle vurnıak zorunda kalır ta beyin devreleri zarar göt yor. Bu durumda ilaç sana; pamın üzerine odaklanmayı Ancak serotonin ve d nırlıydı. Beynin 100 milyar ca 10.000 nöronu dopanur devreleri ise beynin orta Y muştur. İşte bu nedenle nı mat reseptörlerinin keşfı si yıp da bulamadıkları bir fır dopamin reseptörleri gibi rr mat reseptörleri glutamat : azaltıcıçoğaltıcı bir etkiyt bunlar serotonin ve dopam gın bir şekilde bulundukları