14 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

pısı aralandı liniyor. Söz gelimi Merck son olarak Parkinson hastalığı ile ilgili mGluR4 üzerinde yürüttüğü araştırmayı yayımladı. Novartis, ağrı ve endişe için mGluR5 antagonıstıni gelıştırıyor. Lilly ise mGIuR2 üzerine etkili bileşim üzerinde çalışıyor. Bu ilaçların gehştirilmesi sırasında farelerin nöbet geçirdikleri izlenmişti. GönüldenBMime f Ahmel InaM l ö d ü l , Paylaşım, Ortam tLAÇ SANAYİİNDE GİZLİLİK Lilly ilaç şirkeıi de rakıplerı gibi btı ilaçların geliştirilmesi sırasıncla gızlilik ilkesini korumaya çabalıyor. Bu nedenle LY544344 olarak nitelendirdiği bileşimin son aşamada olduğunu belirtınekten öte bilgi vermiyor. Lilly ilacı 199O'lı yıllarda insanlar üzerinde te?t etmeye başladı. İlk sonuçların umut verirı olduğu söyleniyor. Bu bileşim şimdiye deK insanlar üzerinde denenen ilk mGluR ilacı. Ancak farelerirı nöbet geçirmeleri üzerine Lilly ilacın yeni türevleri üzerinde çalışmaya başladı. Ayrıca Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi ile birlikte çalışarak yeni klinik deneyler tasarlıyor. Bu ilaç endişe olarak nıtelendirilen duygudurum bozukluğunun tedavisinde çok yeni bir yaklaşımın habercisi. Diazepam (Valium) ve diğer benzodiazepin'ler gibi şu anda kullanılan ilaçlar, baskılayıcı GABA sistemini tetikleyerek beyni sakinleştirir. Ancak bu ilaçların sersemlik yaratma ve bağımlılık yapma gibi yan etkileri bulunuyor. Oysa LY544344, presinaptik mGluR2'ye bağlanarak glutamatın tahrik edici etkisini azaltır ve glutamatın salgısını baskılar. Türkiye'de düşünür olmaya çabalamanın ödülü nedir? Çoğunluğu sizi yanlış anlayanlardan oluşan okurlarınıza, ne akıllı ne bilgili ne bilge insan olduğunu anlatmaya çalışmak mı? Düşünüyorsanız, yalnızsınız. Düşünüyorsanız sorumlu Düşünüyorsanız acılısınız. Sorumluluğunuz acı çekmemenizi söyler. Anlatacaklarınız vardır çünkü. Acılarsa çarpıtabilir sözlerinizi. Gücünüzü azaltabilir. Sizi ısrarla biryerlere koymaya çalışanlara direnmeniz gerekir. Yanlış anlayanlann hayranlığından, görmezlikten gelenlerin kibirlerinden, size güç vermeye gönüllü olanlara duyarsız kalmaktan kendinizi korumanız gerekir. Türkiye'de düşünmek, Batı'da bir takım merkezlere, filozofprensliklerine bağlı değilseniz, sizden bitip tükenmek bilmeyen bir içgüç ister. Kendinizi yenilemek, aşmak, dönuştürmek, sürekli olarak yeniden yaratmak zorundasınızdır. Yazdığınız yazılarınızın, geliştirmeye çabaladığınız düşüncelerinizin etkilerini, tepkilerinı beklemek boşunadır. Sağlıklı dıyaloglar ise hayaldir. Diğer düşünen insanlar, kendilerine gündemlerini hazırlamışlar, onların dilinden konuşmanızı istemektedirler. Birbirleriyle düşleşen, birbirleriyle etkileşen, birbirleriyle çoğalan düşün erleri elbette vardır, olmalıdır. Onlar kendi aralarında düşüne dursun, atışa dursun, sizyolunuzun sisleri, karanlığı içinde yürümeyi sürdürürsünüz. Ödülünüzün yalnızca yürudüğünüzü hissetmek olduğunuzu anladıkça yorgunluğunuz gider. Uykusuz geceleriniz, kavrama, anlama fırtınalarıyla dolu gündüzleriniz dinginleştirır sizi. Yürür, yürüdükçe görür, gördükçe yazarsınız. Yine, anlarsınız ki, gittitçe yolunuzdan, seraplar görmektesiniz ya da gördüklerinizi anlatmaida çok kabasınız. Paylaşımmız nerededir? Okura güvenmezsiniz. Okur dalkavukluğu yapmaktan hep kaçınmaya çalışmışsınızdır. Zaman zaman içine düştüğünüz yalnızlığın dipsiz kuyusundan çıkmak için gülücükler gönderdiğiniz olmuştur okura. Ona elbette saygı duyarsınız. Olmasa, olmazdınız. Birşeyler paylaştığınızı sezersiniz okurla. Nerededir okur, kımdir, ne anlar bilemezsiniz. Eleştirir, dinlersiniz. Anlarsınız ki epey uzaklarda bir yerlerde durmaktasınız. Oradan, çok uzaklardan, yorgun, dur durak bilmez bir yolcu alarakyanı başımızda sizi izlemeye çalışan okurun saçlarını okşarsınız Paylaşımmız budur, ödülünüz. Sizi bir danışman, bir kılavuz, biryalvaç gibi görmelerinden korkarsınız. Siz bunların hiçbirı değilsiniz çünkü. Siz, sizi merakla izleyen kalabalıklann önünde bir seyir nesnesi değilsiniz. Düşünüp, anlamaya, anlatmaya, ülkenizin insanına yaşama ilişkin resimler sunmaya çalışan birisisiniz Bu resimlerin, biricik güzel, biricik doğru resimler olduğunu hiçbir zaman savlamadınız. Türkiye 'deki yaşamın beslediği anlam pınarından içiyorsunuz. Bu pınardan beslenen kavramlarınızla kültürün tarklı alanlarında, açılan gözlerinizle gördüğünüzü söylüyorsunuz. Duyduğunuz acı ve yalnızlık, gördüğünüzün görülen, görülebilecek, görmeye değer olup olmadığını bilememenin sonucudur. Hiç kimse, hiçbir şey acınızı ve yalnızlığınızı gıderemeyecektir. Bu garipliğiniz, kendinizi bir "matah" sanmaktan gelmiyor. Matah insanların düşünemeyeceğini düşünmüşsünüzdür çoktan. Türkiye'deki düşünce ortamının yoksulluğu da nedeni olamaz bu halinizin. Türkiye'de kıpırdayan, yeni atılımlara gebe bir düşünce atmosferi oluşuyor. Sizın garipliğiniz kendinizden, kendinizin düşünme sürecinizle ilişkisinden gelmektedir. (Sanki siz ve düşünme eylemi ayrı gibi anlattım. Biraz da zaman zaman yaşadığınız bu!) Düşünürse garip olacak insanlardansınız. Çabaladınız. Garip oldunuz. Bunda hiçbir garip yan yoktur. Sağlıklı düşünemediğiniz için mi acı çekiyorusunuz? Yoksa siz de "her entelektüel acı çekmeli" diyenlerden misiniz?Asla! Hele hele çok akıllı olduğunuzu sandığınız için, "Her akıllı insan acı çeker, ben de akıllıyım, demek ki acı çekiyorum" mu diyorsunuz? Ne ilgisi var. Acınız içtenliğinizden geliyor. Çaresizliğinizden. Çaresizliğinizi abartmayıp, kullanmayışınızdan. Çaresizliğin teneffüs edildiği yollarda yürüme çabanızdan. Okurdan, herhangi bir kurumdan, belli bir ideolojiden yardım istemeyişinizden. Belanızı aramak için çıktığınız yolculuktaki çilenizden. *"**"•" Peki bu düşünceler okura söylenecek düşünceler midir? Yoksa okura, belli etmeden şirin ya da acınası bir insan görüntüsü mü vermeye çalışıyorsunuz? Okur içimizi görsün istedik. Dışımızı görürken de aldanmasın. Siz ve okur BAĞLANMA SİTELERİ Reseptorün bır kılıt olduğunu varsayın. LY544344 ve glutamat doğrudan kilıt üzerinde etkilidir. Ancak başka bileşimler de reseptör molekülü üzerinde, kilide vakın bölgelere baglanır. Bu bağlantılar kılıdın ne denlı kolay açıldığını ve ve kilidin ne kadar açık kaldığmı etkıler. "Allosterim bağlanma sıtelen" olarak bilinen bu ııoktalar reseptörden reseptöre değişir ve herbirinin kendi anahtarı vardır. mGluR araştırmacılarının pek çoğu geleceğın allosterik modülatörler tarafından şekilleneceği konusunda hemfıkır. ilaç şırketlerı şimdi bu modülatorlerı hedeflıyor ancak bu ilaçların ın.san deneylerınde kullanılması için daha çok zamana gereksinim var. LY544344'ün çalışmalarında yer alan Lilly Araştırma Laboratuvan'ndan Darryl Schoepp, bu konuda ilk sonuçlar alınmadan allosterik modülatörlerin potensiyel etkileri konusunda kesin bir yorumda bulunmanın olanaksız olduğunu belirtiyor. Ancak bilim adamları glutamat bileşimlerinın Parkinson hastalığı, endişe, bağımlılık, kronik ağrı ve şizofreni konusunda almaıı ilk sonuçların.umut verici olduğunu söyluyor. Bu bileşimlerın içiııde başarılı olanlann eczane raflarında yerini alması için daha birkaç yıl ğeçmesi gerek. Aııcak son 2030 yıldır hiçbir yeniliğin olmadığı bir alanda, birkaç yıl daha beklemeye herkes razı. Reyhan Oksay relerinin bulunduğu her yerde, niLtabotropik glumat reseptörleri de bulunur. Conn, "mCluR"ler beynin devrelerine doğrudan ancak daha hassas bır şekilde müdahale eder" dıyor. Reseptörlerin bir başka önemlı avantajı daha varuır. Bunların ^ımdilik bilinen 8 tipi vardıı vc bunlar beyinde esjt olarak dağılmamışlardır. Bazıları beynin spesifık bölgelerinde bulunur. Sozgelimi mGluR4 olarak bilinen bır reseptor Parkinson hastalığında zarar gören bazal ganglia bolgesinde bulunur. Ve ınGluRS iyonotropik glutamat reseptörüne bağlıdır vc bu da şizofren ile ilgilidir. Böylece farmakologlar, farklı mCluR reseptörlerini hedef alan ilaçlar üreterek glutamat sinyallerinın gucünü azaltıp çoğaltma olanağını elde edebilirler. Conn'a göre mGluR reseptörlerinin içerdiği ilaç potansiyeli 20 yıldır biliniyordu. Ancak şimdi, araştırmalardan somut sonuçlar alınabiliyor. Dolayısıyla ilaç sanayi bu araştırmalarııı sonuçlarından yararlanarak çeşitli hastalıklara yönelik ilaç geliştirebilecek. Bu çalışmalar gizli sürmekle birlikte büyük ilaç şirketlerinin bu konuda yoğun çalışmalar yaptığı bi Neden çaresizlik? New Scientist, 6 Mart 2004 888/13 27 Mart 2004
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle