24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Zümrütten akisler Çiçek hastalığının ortadan kaldırılması Çıçek aşısı, Dr Donald Henderson ve Dunya Sağhk Orqamzasyonu'ndah mes lektaşları tarafmdan sessız sedasız gehştınldı Or ganızasyon yenı bır salgınm patlak vermesını beklemeden, herkesı aşüayarak hastahğı ortadan kaldırmayı başardı En son vaka 1977 yıhnda gonudu gebrle, Salk egıtımını ve araştırmalarını surdurdu Işte bu olaydan sonra, kırgınlıkların ılk tohumları da anlmış olur Çunku o zamana kadar bırçok onemlı araşnrmacı çocuk felcı uzerme Salk'tan daha uzun suredır çalışıyordu Işın en ılgınç yanıysa, bırkaç sene oncesınden, aynı dalda zaten başka bır kahramanın bulunmasıydı Harvard'lı John Enders. Ekıbı, çocuk felcı vırusunu test tuplerınde uretmeyı başarmış ve araştırma cılara uzerınde çalışmaları ıçın bu vırus orneklermden dagıtmıştı Ama artık araştırmaların gerçek amacı degışmış, hızla çalışmak ve once keşfetmek daha onemlı bır hale gelmıştı Ve bu konuda Salk'ın hırsı ve şansı onemlı bır rol oynamıştı "Salk, tam anlamıyla bır mutfak kımyacısıydı" dıye hayıflanmıştı Sabın O hayatında hıçbır zaman, ozgun bır fıkır uretemedı" Fakat yaratıcı kışıler yülarca aynı randımanda çalışamazlarken, mutfak kımyacüan doktorların tavsıyelerı uzerıne, laboratuvarda bırçok vırus ornegını bırbırıne karıştırarak yenı aşı turlerı elde ettüer Salk ve Sabın aşı uzerıne çalışan ıkı ayrı rakıp okuldan gelmışlerdı Sabın tıpkı Louıs Pasteur gıbı, bulaşıcı hastalıga karşı canlı fakat hatah virusler barındıran, hafif enfeksıyonlar yarattıktan sonra, bıleşımı aşı maddesıyle karıştırıyordu Oysa Salk, grıp araştırmaları sırasmda savunma sıstemmı ogrendıgı halde, çalışmaya enfeksıyonsuz başlıyoı, ışlevını yıtırmış ve ya olu virusler kullanı yordu Ama olu vırusler, "acıl projeye" Sabm'ın canlı vırusunden daha uygundu 1954 yüma gelmdıgınde artık Salk ve Sabın, Amerıka'dakı en buyuk tıp araştırmalarının urunlerı olan aşklarını sunacak hale gelmışlerdı Ve altı üa dokuz yaş arasındakı bır müyondan fazla çocuk aşılanmaya başlandı Bılım dunyasında bu tur buluşlar ıçm bır protokol geçerlıdır Once buluş bır tıp dergısınde yayımlanır, daha sonra ıöbar kazanmak ıçın çalışılır. Salk ıse boyle yapmadı, bır basın konferansı duzenledı Radyoda konuşma yaptı, hıç kımsenın guvenını kazanamadı, hatta kendısının bıle Ancak bılım dunyası nın tepkısını çektı Bu onun en buyuk hatası oldu Hıçbır meslektaşı artık ona selam bıle vermez oldu Hatta Pıttsburg laboraruvarla nndakı meslektaşları ve Enders bıle Ondan sonra ne yaptıysa hep bır şov olarak kabul edıldı Salk daha sonra Lajolla'da (Calıfornıa) kurdugu Salk enstıtusune çekılerek yaptıgı ışlerın zevkını çıkardı 1995 yılmda olumunden kısa bır sure once de, ATDS aşısı uzerınde çalışmaktaydı Tıpkı her gun burolarma koşan bazı polıtıkacüar gıbı, Salk da kendısını aşı araştırmaları sozcusu olarak kabul ettırmeyı başarmıştı Her ne kadar, bu alanda zafer kazanan kışı Enders olarak kabul edılse de (1954'te çocuk felcı dahnda Nobel odulunu alan tek araştırmacı), ne o, ne de hırçın Sa bm, Salk kadar ılgı çekemedüer Hatta hıçbır zaman yaptıklannı, tam anlamıyla ve tum gerçeklerıyle genış kıtlelere ulaştırma fırsatını bıle yakalayamadılar A. M. C. Şengör Doğanın horladığı toplum Insanı insan yapan nedir? Düfüncelerini kafasında işleyebilmesidir. Hayvanların da düşünebildfklerinden en küçük bir tereddüdum yok: Yalnız şempanzelerin konuşmaya başlaması değil beni bu yargıya iten. Her kopek sahibi, köpeğin davranışlarında içgüdünun ötesinde anlık durumlara cevap verebilecek düşuncenin izlerini sezer. Hayvanın eksikliği, düşüncelerini işleyememesidir. Bu yüzden, daha üstün düşünce ürünleri üretemez. Duşünemediği için değil. llkel insanı gelişmiş insandan ayıran ise duşuncelerin işlenmesinin hızıdır. İnsan gelişmesinin hızının giderek arttığı bilinen bir gerçektir. Milyonlarca yıl kaba taş ve sopa insanın yegâne âletleriydi. Uçağın yüzyılımızdaki, bilgisayann yaşam süremizdeki akıllara durgunluk veren gelişmeleri ise gelişme hızındaki artışın yaygın bilinen belirteçlerindendir. Ancak her insan topluluğu aynı hızda gelişmemiştir. Bu konuda iki grup insan görülmektedir. Uygar olan ve olmayanlar. Uygar olmayanlar çok geniş ve değişken bir grubun uyeleridir. Hâlâ taş devrinde yaşayan Avustralya negritoları bu tayfın bir ucunda, 1912 yılmda Sun Yat Sen'in cumhuriyetine kadar temelde ilk çağdakinden pek de farklı yaşamayan Çin diğer ucundadır. Negritolar ile Çinliler arasında Asya, Afrika ve Amerikaların diğer toplumlan yer alır. Uygar olan grup İse pek mini minidir. Kökeni Anadolu'lu iki insan, Tales ve Anaksimander olan bu grubun en belirgin ozelliği itaatsizliktir. Her mevcudun bir daha lyisi, her söylenilenin daha doğrusu olması gerektiği Inancı bu grubun davraniflannı yönlendirir. Uygar olmayanlarda toplum öndedir, uygar olanlarda ise birey. Toplumu öne alan toplumlar, toplumlara en büyük acıları çektirmiş olanlardır. Bireyi one çıkaranlar ise günümüzün en refah cemiyetleridir. Bunun nedeni basittir: Sorgulamayan, koyun gibi bireylerden oluşan toplum kendi menfaatini goremediği gibi, kendini de savunamaz. Halbuki bireylerden oluşan toplum bilinçlidir, her birey kendisinin en iyi olmasını istediği için tüm toplum hızla yücelir. Toplumlann refahı, doğal çevre ile uygarlık çerçevesinde kurabildikleri diyalogla doğru orantılıdır. Okyanusları oğrenen uygar Batı, Kızıldeniz'den veya Akdeniz'den burnunu her çıkardığında doğanın tokadıyla perişan olan uygarlaşamamış Osmanlı'yı dize getirmiştir. Avrupa'nın fizik bilimi, mağrur japon imparatorunu teslim alarak ilkel tannlık sevdasından vaz geçirmiştir. Medeniyetin tek dişi kalmış olabilir. O tek diş bıle, medenileşememlfleri karsısmda susta durdurmaya yetmektedir. Mustafa Kemâl inanılmaz zaferlerini medeniyetin "ilim ve fen düsturlanyla" kazandığını söylemekten bıkmamıştır. 17 Ağustos sabahı Anadolu'da oturan uygarlaşamamış bir halk, doğanın feci bir tokadıyla uyandı. Uygar olmadığı için önceki tokatlardan ders alamamıştı. Tek bir üniversitesi bile olmadığı için, modern bilimi öğrenip uygulayacak, gerekli şekilde yol, bina, hattâ kurtarma yapabilecek insanlan yoktu. Halk uygar olmadığı için, kendi yaşamını yok edebilecek yuvalara girmektenonları tanıyamadığı içinhiçbir zaman çekinmemişti. Medya uygar olmadığı için uygarlık yerine çıplak et takdimini daha kârlı buluyordu. Yoneticilerin uygar olmaması, uygarlığın gerekleri yerine en yakın seçimin gereklerinin öne çıkmasını gerektiriyordu. Halk kendi vergileriyle beslediği bilim adamlanna soramıyordu: "Ne buldunuz? Bilgimize, benim refah ve emniyetime ne kattınız?" Bunu belirleyecek kıstasları dahi bilen yoneticilerin sayısı iki elin parmaklannı geçer mi ülkede? Hiç sanmam! YÖK Başkanı, sevgili dostum Kemâl Cürüz diyor ki, "Doçentlik jurilerine hakem olarak girecek profesorlerden tek bir sitasyon bekliyorum o kadar! Bunu bile bulmakta çok zorlanacağımı biliyorum." Bunun Türkçesi şudur: Yazdığı, dünyada tek bir başka kişi tarafmdan okunmuş adamı dahi bulmakta zorlanacağım diyor YOK Başkanı! Bu garıp mı? Nasıl olur? Üniversitenin yıllarca deneyip sonunda ışe yaramaz diye kovduğunu yedi defa hiç utanıp sıkılmadan, akılsız oy hulyalanyla, kanun çıkararak üniversiteye iade eden bir meclisin, üniversiteye girenler biraz kaliteli olsun diye uyarlanan bir sınav sisteminin karşısına neredeyse yekvücut olup dikilen bir basının olduğu bir ülkede kalite korunabilir mi? Ben Gurüz'ün yerinde olsam bu işleri bırakıp imamhatiplere ağırlık veririm. Zira bu ilkellik, bu zavallılıkla bizim daha çok vatandaşımız depremde, heyelânda, selde, işkencelerle, bazan gözlerimizin içine baka baka ölür gider; katliam gibı trafık kazalarında kurban olur; aşı olmamaktan kırılır vs., vs., vs., vs. Bunları gömecek imamlara olan ihtiyacımız giderek artocakttr. O işi Arapça yaptığımızdan, onun kalitesini zaten kimse anlamaz. 649/5 195011 yıllardo, nefes alma zoriuğu çeken çocuk Mcl hastalannda solunum dhazı kullomlmak taydı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle