23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Zümrüt'ten akisler Su olmadan güneş doğmuyor Uçan bir "derindondurucu" ile evrenin derinliklerini izleyen araştırmaalar, önemli bilgiler yakaladılar. vrendekı erı soguk bolge, yeryuzunden sadece bırkaç bırı kılometre uzdklıktaydı Buyuk bır evın yukseklıgındekı olçum dletınırı ıçındekı ısı, 271 dereceyı buluyordu Oysa etrafındakı atrnosfer bıle daha sıcaktı Bu duşuk ısı, bundan 3 yü once uzaya fır latılan enfraru] gozlem aracı "Iso" tarafmdan kaydedılmış Elektronık gozlerden bakıldıgındd, kuyrukluyıldızldr ddetd kızıl daglar gıbı gorunmekte Cdrchıngeı MdxPldnck Enstıtusu'nden Reinhard Genze bu uzdy teleskobu ıle nıha A. M. C. Şengör Lâgarî Hasan Efendi, basınımız ve bilim geleneği E kdrşılarındd suyu buldular 'Iso"ddn once uzay bıze bıı çol gıbı gotunurdu" dıyen ESA (Avrupa Uzdy Ajansı) Bdşkdrıı Roger Bonnet, dynı zdrndndd enfiduj gozlem aidcının yaratıcısı Roger'e gore dunyd nın etrafındakı atmosferlerde bulunan su, dıger galaksüerın çevresınde de yaşamın olabılece gırıe daır bır ışarettı 1 Bol miktarda su Astrofızıkçılerın verdıklerı bılgüere gorp, Sdmanyolu etrafındakı gdz bulutldrındd yogun mıktdrdd buharlaşmış su vdr Iso olçumlerının verılerırıde bu sıslı hdVd cereyanı dev bır kımyd fdbrıkası gıbı gorunmekte Içındekı hıdrojen ve oksıjen parçacıkları aralıksız olarak bırleşerek su molekullerme donuşuyorldr 1500 ışık yılı uzdklıktd buluridn Oriyon'un etidfınddkısıshdlkdldiında bu sa at ıçınde okyanuslardakı su mık tarından bıle fazla donmuş su uretılmekte Yuzlerce ışık yılı uzaklıktakı molekul bulutları uzurı sureden berı, yenı guneş kaynakları olarak kdbul edılmekteydı Sıs bulutları bazı noktalarda pıhtılaştıklarm da gaz kabarcıklaı ı kendı agır lıklanyla ust uste topknırlar Bunlarrn parlak bır guneş halını almalan rrulyonlarcd yü surmekte Şımdıye kdddr uzmdnldnn cevaplaydmddıkldrı bır soru vdidı Guneştekı alev kutlesı ıyı re yanmadan once nıçın sonmu yordu9 Bır molekul bulutu oluşrridsı sırasında oylesıne ısmıyor kı, bununla bulıkte gdz kutlesı de o denlı genışlemekte Işte bundan dolayı tekrar soguması gerekıyordu Enfraruj teleskobu ıle astrofızıkçüer bu problemı çozduklerıne ınanıyorlar Her yıldızın doguşuna yardımcı olan bır etken var, o da su Bır tur kozmık sogutucu gıbı, bırıkmış ısıyı emen buhar, bunu uzayın derınlıgıne ışın ola rak salıyor Ewıne van Dıshoeck'e (Astrolog, Leıden, Hollanda) gore, eger atmosferde soguk su olmasaydı, belkj de yüdızldr hıç dogmayacaklardı Ilk parlak cısımler (guneşler) bundan bır mılyar yıl once, evrendekı ılk patlamadan he men sonra oluşmuşlardı Hatta atmosferın ılk donemlermde yıldızlar ıçın, şımdıye dek tahmm edılenden daha uygun bır ortam vardı Gokbılımcıler bu ıddıalı sonuca, şımdıye dek Devamı 21. iayfada Ceçenlerde Cumhuriyet Bilim Teknik Yayın Yönetmeni Orhan Bursalı gazetelerimizin bilim konularına gösterdikleri hassasiyeti (!) ve bilhassa bu konularda kırk yılda bir yazılanlann bilgi ve eleştirel bakış açısından uygar ujkelerdeki ilkokul düzeyini bile nadiren yaka\T<fayabildiklerini imâ eden bir ikaz yazısı yazdı (CBT, sayı 613, 19 I Aralık 1998, s. 3). Bahsi geçen düşük düzeyin kasıtlı bir vulgarizas!, yon değil, düpedüz düşüncesizlik ve kör cahillik ürünu olduğunu hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya koydu. Ertesİ gün, Hürrlyet gazetesindeki "Tarihin Arka Odası" sahifesinde Murat Bardak1 çı, gazetelerimizin Lâgarî Hasan Çelebi'yi Amerikan basınından öğrendiğini ince ince dalga geçerek okuyucusuna duyuruyordu. "2025 sene öncesine kadar okullarda da bahsi geçerdi ve benim neslim Lâgarî'nin adını daha çocukluğumuzda duymuştu" diyor Bardakçı. Bu doğrudur. Ben hattâ resimli bir ansiklopedide, Lâgarfnin, yanılmıyorsam, Sarayburnu'ndan havalanışının temsid bir resmini bile görmüştüm. Yalnız Lâgarî mi? Resat Ekrem Koçu'nun okuyucuları bilirler, 1719 yılında III. Ahmet'in oğullarının sünnet düğunü esnasında Haliç'teki sandallar arasında birden ortaya çıkan bir timsah buyük paniğe yol açmıstı. Timsah Tersane Kasrı karsısında goruldükten sonra tekrar kaybolmu}, bir saat kadar sonra gene yüzeye çıkarak ağzını açmış, bu sefer içinden çıkan hânende, sâzende ve rakkâseler birgösteri yaptıktan sonra tekrar timsahın içine girmişler, timsah da Haliç'in sulanna dalarak geldiği gibi kaybolmuştu. Daha sonra timsahın Tersane Mimarı Ibrahim Efendi'nin sunnet duğunu için tasarladığı bir denizaltı aracı olduğu öğrenildi. * Ne oldu Ibrahim Efendi'ye? Adını kaçımız biliriz? Denizaltı gemisi ne oldu? Plânları nerededir? Onlar da Lâgarî'nin eseri gibi unutulup gitti. Peki bu ihmal, bu bilgisizlik şaşırtıcı mıdır? Çocuklanmızın pek çoğunun Mongolfier biraderleri, ilk denizaltı denilen Nautilus'ü, ilk motorlu uçuşu başaran Wright biraderleri bilip de bir Lâgarî Hasan Çelebi'yi, bir Mimar Ibrahim Efendi'yi, hattâ filmi meşhur olana kadar Hezarfen'in adını bilmemelerigarip midir? Bu sadece ü/kemizde dibe vurmakta olan eğitim düzeyinin bir fonksyonu mudur, yoksa hızla çökmekte olan ulusal kültürümüzün başına gelenlerin bir göstergesi midir? Kanımca bu cehalet, aslında eğitim duzeyimizin düşme ve ulusal kültürümüzün perişan olmasının nedenleriyle aynı kokene sahip bir baska vahim eksikliğin sonucudur: Türk toplumu içinde en azından Osmanlı'dan bu yana akılcı eleştirel geleneğin ve onun ürünü olan bilimin ve bilimin olmazsa olmaz şartı olan, kendi içinde nesnel bir tartışma ortamı kurmuş geniş bir bilimciler topluluğunun olmamasıdır. Lâgarî'yi de Hezarfen'in uçtuğunu da yalnızca soyledikleri arasında neyin doğru neyin hayâl mahsulü olduğunu pek bilemediğimij; Evliya Çelebi'den öğreniyoruz. O zaman bu keşiflerieğer gerçekten olmus iselertartışacak, yayımlayacak, sergileyecek bilim kuruluşları, hemen daha iyisini yapmak için eleştirecek bilim adamlan ve mühendisler olsaydı bugün onları yapanları ne biz ne de dünya unu~ tabilirdi. Osmanlı donanması Ibrahim Efendi'nin denizaltısına hemen ilgi gösterseydi kısa bir sürede kuşkusuz dünyanın bir numaralı deniz gücü olurdu. Bunun da üstüne, icat hızla gelişir, insanlığa mâl olurdu. Kimbilir daha nice bireysel girişim, buluş, keşif Osmanlı'nın eleştirel düşünmeyi, tartışmayı bilmeyen otoriter ortamında yeşeremeden unutulup gitti (aklıma hemen kafası kesilen zavallı Pirî Rels geliyor). Nasıl ki Çin'de icat edilen barut, kâğıt, baskı makinesi, pusula gibi buluşlar, Zang He'nin keşif gezileri, bireysel kalıp geliştirilemediyse, muazzam kültürel birikimine ve uzun tarihine rağmen Çin ' "uygarlaşamadıysa", Osmanlı da uygar olamadı. Eleştirel akla, bit' ime dayanmayan her kültür gibi dünya ile ilişkisi kopup, fosilleşip, için için çürüdü. Atatürk bu hastalığı doğru teşhis edip, bize tek gerçek yol göstericinin bilim olduğunu anlatmaya çalıştı. Ama biz 1946'dan beri bu yoldan saparak eski Şark kafasına dönmeyi, arayışın yerine inancı, eleştirinin yerine otoriteyi, gelişmenin yerine miskin bir tevekkülü koymayı, kendi çizdiğimiz fasit daire içinde birbirimizi yemeyi yeğler olduk. Bursalı ve Bardakçı'nın ortaya serdikleri basın cehaleti, bu genel çöküşün yalnızca ufacık bir parçasıdır. Ama bazılanmızın böyle sert eleştirileri yapabilmemiz bile ortada henüz ümit olduğunu, bu mücadelenin henüz kaybe'dilmediğini gösteriyor. 619/5 Astroflzlkd Genzer yet, hıçbır ışık yansıtmâyan karanlık ve buzlu goz cısımlennın de ızlenebıldıgını açıkladı Parıs'tekı bır konferansta buluşan 400 gokbılımcı, uzaydakı bu soguk gozlemın bugune dek neler getırdıgını dnlattılar En ılgınç buluş kuşkusuz en heyecanlı olanıydı. Astrofızıkçder teleskoplarını hangı yone çevırdıyseler,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle