Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
f ARf ISMA Feyerabend'in söylemek istediği S ayın Şengör'ün 8 Şubat 92 tarıhli Cumhurıyet Bilim Teknlk'te çıkan bllim lelsefesı ıle ilgılı yazısı hakkındakı görüşlerimi sunmak ıstıyorum Herşeyden önce amatör bir felsefeci olarak konuştuğumu ve Feyerabend hakkındaki bilgilerimin de tartışılan konu ıle sınırlı kaldığını belirtmek isterim. Ancak daha genış bir çerçevede, sayın Şengör'ün de belırttiğı gibi demokrasi ve dığer loplumsal sorunlarımızın y o ğun olarak yaşandığı devırın bir bireyı olarak, konuya kendı felsefem ve yaşadığım sorunların açısından bakmayı bir hak olarak görmekteyım. Her şeyden önce bilimin toplumdaki yerıni ve önemını belirtmek zorundayız, fakat onu toplumu yaşatan lak dlnamik olarak algılamamak da gereklidir sanırım. Toplum aslında insanların mutluluğu ve rahatlığı için vardır ve bu amaç da aslında kendi Içinde gayrı bilimseldir. Bilim aslında varolduğu zamandan beri insanların rahatlığı amacına dönuk doğayı dönüştürme ışlevinin yerıne getirilmesi içın gereken bılgıyı sağlamak içın var olmuştur, ancak hiçbır zaman toplumun amacı olmamıştır ve olması da gerekmez, çunku bunun içın her toplumun kendisi için gerçeklestirmiş olduğu değerler manzumesi vardır. Bu degerlerdir ki toplumun bütunlüğünü ve evrimini bellrler. Bunlar toplumdan topluma degışiklik gösterirler ve kültür ya da ideolojileri oluştururlar Bilim aslında bu değerlerin bir parçasıdır ve dığerlerı ıle etkıleşım içinde (onskiyonunu yerine getirir. Bilimin batıda pozıtıvızm adı ıle yenıden ele alınışı, aslında toplumun doğdakıne benzer yasalarını bulmak ve onu yeniden organıze etmek amacı ıle kullanılması, demin bahsettığım ilişki nedeni ıle Bab'nın değerleri doğrultusunda gerçeklesmiş ve ortaya toplumun pazar kavramı temelinde organize edildigı bir degerler manzumesi ve bilimin de bu amaca hizmete yönelık aracılığının saglandığı bir model ortaya çıkartılmıştır. Bılime de bu hıznıetlerınin karşılığı olarak özgürleştiricı sılatı layık gorulmuştür. Esas olarak bilim bu düzen içinde amaçlara uygun bir bıçimde kullanılarak köleleştirici olmuştur şu anlamda kı, ınsanları dar birtakım düşünce duygu kalıpları ıçine sokarak onların zerv gin duygu ve inanç dünyalarını baskı altında tutmaya zorlamıştır. Aslında burada amacım bılimi yargılamak değıl, ama bılımsel toplumculuk savının en azından bu bağlamda, yanı toplumun bilımsel yasalara göre yönetılebileceğı bağlamında yanlışlığını ıspatlamaktır. Bllim daha once de değındığım gibı değer koyucu nitelikte değildır ve degerler de bu anlamda onun ustunde ve çok tarklı kaynaklardan beslenen olgulardır ve doğrulukları ya da yanlıslıkları yüksek bir yerden atlayarak değil kendi içlerlnde tutarlılıkları ile ölçülür Değerlerin özgürlestlrlcl yanına gelince bu da yine onların seçme hakkına ne kadar ve hangi düzeyde yer vermış oldukları ıle ilgilidir ve yine bu hak da bilimsel verilerın tek başına ortaya koymuş olduğu bir durum değıldir, söyle kı bir degerler sistemı içinde olümü göze alma bir hak ve değer olarak ortaya konmuş olabilır ve yine burada yuksekten düşmenın ölume goturen bir neden olduğu doğa yasalarına göre bilimsel olarak ispatlanmış olabilır, ışte böyle bir toplumda birey bu bilimsel olguyu goz onune alarak kendi değerleri çerçevesinde bu hakkını kullanıp kullanmamaya karar verebillr. Bu eylemin yalnız bireyın atlamaması durumunda değil atlaması durumunda da özguılestiricı olduğu savunulabılir, yani bilimsel verı bir açıklama yapmakta, ama bir tercih sunmamaktadır, terclhi sunan esasında bireyın degerler sıstemldlr. Sanırım Feyerabend'in söylemek istediği de budur. Bilgisayarla dis saglıgı Porselen dolguların yapımında zaman tasarrufu ve emek kolaylığı Fatma Koray* ilgisayar dişhekimliğinde artık yal'nızca hasta dosyalarının yerini al'makla ya da bazı bilgilerin analizini yapmakla kalmıyor, deneyimli ve titiz bir dişhekimi gibi klinikte hasta üzerinde de çalışıyor. Zürich Üniversitesi Dişhekimliği Enstitüsü'nden Dr. Mörmann ile Brains lirmasının birlikte tasarlayıp, geliştirdikleri bilgisayara "Ceramic Reconstruction" sözcüklerinin kısaltılmasıyla Cerec Slstom adı verilmiş. Bilgısayarda, hastanın oyulmuş ve kesilmiş dişini bilgisayara üç boyutla aktarabilecek bir ağıziçi mini video kamera (algılayıcı / uç), dişin büyütülmüş görüntüsünün izlenebileceği bir monitör ve bir porselen parçasının dişteki eksik kısımlara uygun şekilde üç boyutta kesildiği, aşındırıldıgı ve dolgu olarak biçimlendirildiği bir minyatür torna tezgâhı bulunuyor. Dişhekimi, dişteki hastalıklı dokuları dişten uzaklaştırıp, dişi dolgu yapımına hazırlıyor ve bundan sonra tedavinin sorumluluğunu bilgisayara bırakıyor. Hekim ağıziçi mini video kamerayı (algılayıcı uç) kavite açılmış diş üzerinde gezdiriyor. Algılayıcı uç, dişin eksik kısımlarının adeta optik olarak ölçüsünu alıyor ve bu görüntü monitörde belirirken, bir yandan da bilgi olarak bilgisayarda depolanıyor. Bilgisayar bu bilgileri değerlendirip, yapılması gereken dolgunun boyutlarını saptıyor ve minyatür tornaya bir Mlnl Wd«o kvnra Ile hatta ağızınöakl dişin Mç/m özaHlklarlnln heklm tarahndan btlgttayara ve bHgltayar monHörOne aktanlmatı (Mörmann v» Ark. 1989). porselen parçasını dolgu biçimi ve boyutlarında kesip aşındırmasını emrediyor. 46 dakikalık bir süre içinde minyatür torna, dişteki madde kaybına tıpatıp uyan bir porselen dolguyu hazırlıyor. Dişhekimine, dolguyu bilgisayarın minyatür tornasından alıp, özel bir madde ile dişe yapıştırmak ve çenelerini kişiye özgu kapanışına göre 'dolgu çiğneyici yüzeyine son ayrıntıları işlemek kalıyor. Bilgisayarlı aygıt, porselen dolguların yapımında harcanan zaman ve verilen emek açısından büyük kolaylık saglıyor. Klinikte has Dlş bttgltayar tornatından çıkarılmış, henüz dlş» yapiftnlmamış tadan çift ölçü alımına, la porhn dolgu (Mönmann ya Ark. 1989)) boratuvarda model hazırlanmasına, model üzerinde ve porselen fırınında porselen dolgunun biçimlendirilmesine, hastanın iki kez kliniğe gelmesine gerek kalmıyor ve tek bir seansta bir çok bakımdan rakipsiz denebilecek porselen dolgu dişe yerleştiriliyor. KAYHAKLAR: Mörmann, W.H. ve ark.: Chalrside computer aıdet dırect ceramic inlays. Quintessence Int 20:329339,1969. Pantke, H.: Inley (ed: Ketterl, W: Zahnerhaltungl L I uUrban, Schwarzenberg, München, 1967) İçinde. DISSAGLIGI Bltgltayar tarahndan dolgu ıımrlanmn möniMrd» taptanmatı (Mönmann v mrk. 1989). G.Engin Şimşek Bllgltiyaım, «aptanan dolgu umrlanrm uygun boyuUmn mlnl tortmya bttdlrmmal v* mlnl tornmda porırten ödguaunun bkflmV9 Artt. 1989) * Prot. Dr. Jt Onlv. Dlş HmPonmtan dolgu rtoratyonu tamamlanmış dlş. kimliğiFak. 25811