24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ARKEOLOJİ Günümüzde klasikleşmiş deneylerde araştırmacılar, kedinin görsel korteksini (görmeyle ılgili beyin kabuğu bölümlerini) incelediler. Birbirinden uzak iki sinir hücresi, hayvanın görme alanı içinde bulunan iki değişik optik uyaranla, örneğin iki siyah çizgiyle uyarıldığında her iki hücre bu uyarıya düzenli, 2030 milisaniyede yinelenen impulslarla yanıt veriyordu. Her hücrenin impuls etkinliği diğerinden tümüylebağımsızdı. Ancak her iki hücre, görme alanındaki tek bir uzun çizgiyle uyarıidığı zaman hücreler eşzamanlı olarak ateşleniyordu. Bir nöron her defasında impuls ürettiğinde diğer nöron da impuls üretiyordu. Bu, fizikçilerin faz bağlaşımlı salınım adtnı verdikleri bir durumdu. Maymun ve insanlarda benzeri olayların meydana geldiği varsayıldığında, dikkat yoğunlaştırılan bir nesnenin niteliklerini yansıtan nöronların eşzamanlı etkinlik göstermeleri gerekiyor. Sözgelimi bizim örneğimizde konuşan kişinin yüzü tarafından uyarılan V 1, V 4 ,V 5, A 1 ve önlob alanları eşzamanlı impulsler üretiyorlar. Buna karşın konuşan kişinin geri planından geçen bir otomobil, nöronlarda eşzamanlı olmayan. yani "rastlantısal" impulsler üretiyor Eşzamanlı etkınliğe katılan nöron grupları, aynı nesnenin farklı yönlerini temsil ediyorlar Her bir nöron 1000 ile 10 bin arasında değişensayıda nörondan sınyaller alıyor. Bu sinyaller nörona eşzamanlı olarak geldiğinde ise nöronda daha güçlü bir impuls oluşuyor. Anlık bilinç içerikleri yalnızca o an dikkat yöneltilen nesneyi kapsamıyor; son 1030 saniye içinde ilgilenilen nesneler de anlık bilince giriyor. Bilinç ve kısa süreli bellek ayrılmaz bir şekılde birbirine bağlı. Eşzamanlı etkinlik gösteren nöronların bağlantı yerlerinde muhtemelen bağlantının etkisini birkaç saniye uzatan özel kimyasal maddeler salınıyor. Böylece dış uyaran sona erdikten sonra bile bu hücreler arasında bağlantı bir süre devam ediyor. Bergama Sunağı'nın bflyük ustası keşf edildi Bergama'dan Berlin kentine taşınan, çağının doruktaki yapıtlarından biri olan ünlii Bergama Sunağı'nı kimin yaptığı, arkeologların hafiye gibi çalışmaları sonucu ortaya çıkartıldı.. ısır papirüsleri, Ostia yazıtları, Sirakuza'dan bir mermer kala ve Bergama sikkeleri gibi farklı arkeolojik nesnelerin nasıl bir ortak noktası olabilir? Biraz rastlantı ve bol miktarda titiz araştırma ile arkeologlar, çeşitli ipuçlarını değerlendirerek Berlin Müzesi'nde bulunan ünlü Bergama Sunağı'nın Ijüyük ustasını gün ışığınaçıkardılar. Adeta karmaşık bir polisiye olayın peşindeymiş gibi çalışan araştırmacılar, 40 yıldır arkeoloji dünyasını uğraştıran bir esrarı çözdüler Antik barok döneminin zirvelerinden sayılan Bergama Sunağı, son bulgulara göre, eskiden sanıldığı gibi I.Ö. 183'te değil, l.ö 166 yılında inşa edilmişti Bergama akropolisindeki sunağın yapım nedeni kentin Grek kökenli halkının vahşi bir kavimi yenmesiydi Olanca görkemıne karşın Bergama Sunağının adı, antik belgelerde yalnızca bir yerde kısaca geçiyordu: I.S. 2. yüzyılda Bergama Sunağı'na bir kitabında değınen yazar Luclus Ampelis "Bergama'da kırk ayak (yaklaşık 12 metre) yüksekliğinde, duvarları tanrıların ve devlerin savaşını simgeleyen yontularla kaplı mermer bir sunak' tan söz ediyordu Antıçağ'da bu sunaktan fazla konuşulmamasının nedeni, arkeologlarca Romalıların kıskançlığına bağlanıyor Roma uygarlığı, Anadolu antik barok mimarisinin bu önemli yapıtını hep görmezlikten gelmişti. I Sirakuza 'da bulunan Asklepios kalası ile Bergama Sunağı'nın dev kafastnın stıllerinin kıyaslanma sıyla Phmakos bilmecesi çözüldü. Eşzamanlı hücre bağlantıları Sonuç olarak insan bilinci, tüm beyin kabuğuna dağılmış bir grup sinir hücresinin elektriksel etkinliğiyle ortaya çıkıyor. Bilinç, tek tek hücreler değil, beyin kabuğundaki hücre gruplarının eşzamanlı etkinliğininsonucu. Eşzamanlı ateşlenen (elektriksel etkinlik gösteren) nöronların birkaç saniye süren biyokimyasal ya da elektriksel izleri, kısa süreli belleği oluşturuyor. Dikkat başka bir nesneye yöneltildiğinde başka konumlardaki hücreler yeni nesneye karşı reaksiyon verirken eski nesnenin yarattığı etkinlik yavaş yavaş sönüyor Ve bütiin bu olaylar saniyenln paydalan içinde gelişiyor. Kuşkusuz anlattığımız model tümüyle varsayımlardan oluşmakta Ne var ki varsayımlar olmadan nörobiyoloji ve psikolojinin merkezi sorunlarını aydınlatmak mümkün değil. Beyinlerı hasar görmüş hastalardaki klinik incelemeler, nörotizyolojik / psikolo> jik deneyler ve iletişim kuramları ruhbeden probleminin çözümü Için gerekli araçları sağlıyor. Kimliği gizli kaldı Bergama Sunağı gibi onu yapan ustanın da kimliği tarih boyunca hep karanlıkta kaldı. ilk defa 1952 yılında çeşitli yazılı belgeler ve helenistik yontuların stillerınin kıyaslanması sonucunda sunağı Prlmakos adlı ustanın yapmış olabıleceği düşünüldü. Ancak Primakos'un kimliği konusunda henüz çok az şey biliniyordu Derken Mısır çölünün ortasında bulunan bir papirüs, arkeologlara yeni ipuçları sağladı I.Ö 2 yüzyılın sonuna doğru yazılan papirüste o dönemin önemli yerleri ve kişileri tanıtılıyordu. Papirüste 7 ünlü Yunanlı heykeltıraş arasında Primakos'un da adı geçiyordu. Tarih içinde polisiye bir kovalamacayı andıran bu olayda arkeologlar Primakos'un başka bir "ayak izine" Ostia yazıt larında rastladılar. Bu yazıtlarda, antik dönemin ünlu yapıtlarından sayılan filozof Antistenes ın rölyef portresinin Primakos tarafından yapıldığı anlatılıyordu. Antistenes portresi daha sonra birçok sanatkâr tarafından kopya edilmişti Böylece arkeologlar ilk defa Primakos'un sanat stili hakkında bilgisahibi oldular. Stillerin kıyaslanması sonucunda Primakos'un elinden çıktığına karar verilen en önemli yapıt ise Sira• kuza'da bulunun mermerden dev bir tanrı kafasıydı Aynı tanrı kafası, Bergama'da basılmış sikkelerin üzerinde bulunuyordu. Sikkelerde sakallı kafanın tıp tanrısı Asklepios'a ait olduğu yazılıydı. Güvenı lir antik tarihçilerden Polibios ve Diodor tanrı Asklepios kafasının. Primakos'un "en güzel ve en ünlü yapıtlarından olduğunu" yazmışlardı Stil kıyaslaması, nümismatik bilgisi ve tarihsel belgelerin incelenmesi sonucunda arkeologlar artık Primakosu tarihin kararılıklannda kalmıs bir hayalet olmaktan kurtarmışlardı Asklepios kafasının stilinin Bergama Sunağı'nın dogu fresklerindeki sakallı dev kafalarının stiliyle kıyaslanması ile bilmecenin çözümünde son adım atıldı. İki kafanın saç bukleleri, göz ve ağız kısımları İle sakalları arasında olağanüstü bir benzerlik vardı. Öyle kı her ıkısinın de aynı ustanın elinden çıktığı kuşkusuzdu Primakos'un bilinen diğer yapıtlan ile Bergama Sunağı yontuları arasında öylesine bir stil benzerliği vardı ki, ya sunağı yapanlar bir köle gibi Primakos'un stılini taklit etmişlerdi, ya da sunağı yapan usta, Primakos'tan başkası değildi Kuşkusuz sunağın 144 metrelik duvarının tümü Primakos tarafından oyulmamıştı Primakos, sunağın yapımında çalışan yontucuları bu stilde eğitmiş ve stilini sunağın yapımından önceki yarım yüzyıl boyunca pekiştirmiş olmalıydı Primakos'un ustalık döneminin yapıtı olan Bergama sunağı aynen Phidias'ın Parthenon stili ve Skopas'ın Mausoleum stili gibi kendine özgü bir antik stile sahipti Yeni keşfedilen arkeolojik kimliğiyle Primakos, bundan böyle antik barok stilinin yaratıcıları arasında sayılacaktı (Frankfurter Alllgemeine Zeilung 302) 25727
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle