24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bİ YOLO J I K Baştarafı 7. Sayfada nu kortizolün salgılanması durur. Bu geceleri gündüzklne göre Iki kat fazla çocuk doğmasının sebebidir. (Tabii kasılmalar suni olarak yönlendirilmiyorsa) bu saatte kasılma yaratıcı hormonlar, kasılmayı engelleyici hormonlara (stres hormonları) baskın çıkmaktadırlar. SAAT Tl P Saat 24: Yatay durum ve gece Bu saatte günlük yaşamın ınişli çıkışlı ritminden kurtulup kendi kendimizle baş başa kalırız. Yatakta biriyle berabersek bile dcgum öncesi halimize yakınlık gösleririz. Sıcak, izole ve genellikle kıvrılmış bir halde yatıyoruzdur yatakta. Etnolog Claude LevlStrauss bu durumu şöyle açıklıyor: "Günlük hayatta aktit olmamızı sağlayan dik duruşumuzu terk ederlz." Bu savunmasız durumda bilinçaltımızda hep var olan yalnızlık ve ölüm korkusu duyguları güç kazanır. (Çoğu ölümlerın gece yarısını takip eden saatlerde meydana gelmesinin sebebi bu olabilir mi acaba?) Psikologlar çocukluğumuzun karanlığına dönerek, o günlerdeki ruh halimize yaklaştığımızı hatta yüzyıllarca önce yaşamış atalarımızdan bize miras kalan korkuları ve anıları yaşadığımızı söylüyorlar. Çernobil patlaması meydana geldiğinde saatler 1.23'ü gösteriyordu Aynı şekilde Amerlka'daki Üç Mil Adası atom santralında görevli, yanlış süpapı açtığında gece yarısını biriki saat geçiyordu. Hindistan'ı kasıp kavuran Bophal'deki zehir bulutuna sebep olan kaza da bu saate rastgelmişti. Bu saat lerde meydana gelen insan hatalarının sıklığı kesınlıkle tesadutlo açıklanamaz. "Bu saatte insanların dlkkatindekl dü»üs o kadar somuttur k l " diyor Ed Moore, "en usta işci blle çok budalaca hatalar yapabilmektedir." raftarlarınca tartışmaya sunuluyor. Bu araştırmacılar sağlıklı bir organik sistemin belli iniş çıkışlara ihtiyaç duyduğunu ve bu inlş çıkışların görülmemesinin bir canlı için sağlıksızlık belirtisi olduğunu savunuyorlar. Bu yenl yorumu getiren arastırmaâılar söz konusu kanıya 'dinamik hastalıklar' adı verilen hastalıkları araştırırken vardılar. Bu hastalıkların tedavisınde periyodların ölçüsü bulunarak sağlıklı rıtm tespıt edilir. Kalp krizi ve epileptik nöbetler bu hastalıklann tipik örneklerıdır Bu iki hastalığın elektrogratikleri birbirine çok benzemektedır. Bir kalp krizi ya da epileptik nöbet sırasında çekilen EKG veya EEG egrıleri çok muntazam ve periyodıktır. Sağlıklı insanların EKG'lerınde çok daha büyük sapmalar gözlenmektedir. "Sağlıklı kalp eğrileri karmaşıktır" diyen Harvard Tıp Fakültesi'nden Dr. Ary Goldberg, araştırınalarında sağlık işareti olan bu sapmalarırt rastgele kontrolsüz sapmalar olmadığını bulmuş. Bu daha çok "düzenll bir düzensizllk." Çünkü söz konusu sapmalar çok komplike olsalar da belirli bir düzene sanip oldukları ıspatlanmış durumda Söz konusu düzenli düzensizlik başka periyodik olaylarda da göze çarpmaktadır. örneğin lösemili hastalarda kandaki akvaryum haftadan haftaya iki ekstrem değer arasında düzenli olarak değişir. Sağlıklı ınsanlarda ise bu değerler rastgele değişmektedır Tümör hücreleri de çevrelerini saran yaşamdan etkilenmeksizin belirli kurallara göre büyüme gösterirlerken, sağlıklı hücreler hormonlarla gelen karmaşık impulslara uyarlar. Peki ama niçin kaos sağlık göstergesidir? Kaliforniya Üniversitesi'nden Dr. Alan Garflnkel'e göre bu düzenli periyodların yaratacağı rezonansın sebep olacağı yıkımdan k o runmanın bir yolu. Düzenli hareketin yıkıcı etklsini ve kaosun fonksiyonunu açıklamak için şu örneği verebiliriz: Bir askeri birlik, uygun adım yürüyerek bir köprünun üzerinden geçerse, askerlerin adımlarının yarattığı tıtreşimler üst üste bineceğinden, köprü yıkılma tehlikeslyle karşı karşıya kalır. Bu yüzden böluk komutanı köprüye gelmeden önce uygun adımın bozulmasını emreder. "Aktif desenkronizasyon", doğanın çok katı periyodik davranışları önlemek için geliştirdiği bir yöntemdir. Organizma çevresindekı değişimlero ayak uydurabilmek için sözü geçen duzensızlığe ihtiyaç duymaktadır. Bu kaotik beklentı modunda hücreler değişimlere hızla reaksiyon gösterirler ve anında uyum sağlarlar. Böylece alışılmadık şeyler bızı kolayca yoldan çıkaramazlar Katı bir şekilde organıze olmuş sistemler enformasyon bakımından çok fakirdirler ve çok sıkıcıdırlar Kaotik bir sistemde ise dinamizm ve beklenmedik gelişmeler hâkimdir. işte tüm bu nedenlerden dolayı kaosun biyolojik evrımın dinamosu olduğu düşünülmektedir. içimızde çalışan saatin anahtarı da organizmamızın değişimlere ayak uydurabilen bu iç organizasyonudur. Frankfurtlu fizikçi Prof. Werner Martlensen, bu konuda şunları söylüyor: "Çünkü kanunlarla tesadüflerin beraber hareket etmeleri çok kapsamlı bir doğa prensibini ortaya koymaktadır. Kaos olmadan gelişmeler meydana gelmezdi, ama kanunlar olmasaydı hiçbir şey, yani bir başlangıç var olmazdı." Düzen ve kaos birbirinin karşıtı değildir diye tamamlıyor Amerikalı araştırmacı Henry Adams. "Kaosyasamı doğurur, düzen, yaşam blçlmlnl." D AIDS „ aşısına dogru Bir ilaç, farelerde virüsü geriletti. aris'teki bir laboratuvarda HlV'ye karşı geliştirilen bir aşı türü bu konuda ümit verici belirtiler gösterdi. Fransız araştırmacıları iki şempanzeye AIDS virüsü verdiler; daha sonra bunlara birbirinden biraz farklı iki tür aşı yaptılar, 6 ay sonra şempanzeterin iyileşmeye başladıkları saptandf Ancak bilimadamlannın bazı kuşkulan var; her şeyden önce hastalık virüsü diğer insan virüslerinden farklı olarak çok çabuk değişiyor ve vücudun çeşitli antikorlar üretmesıne yol açacak degişik biçimlere bürunebiliyor. Bundan dolayı araştırmacılar insan yücudunda çeşitli antikorlar oluşturacak yeni bir aşı geliştirseler dahi bulaşma tehlikesini tamamen yok edemeyecekler. ikinci sorun ise HIV virüsünün vücuda girmesiyle bağışıklık sistemi hücreleri normal tepkilerini gösteremiyorlar. Pasteur Enstitüsü'nün Başkan Yardımcısı Marc Girard, oldukça dayamklı bir bağışıklık sistemi üretilmesi gerektiğini belirtiyor. Deney sırasında ilk şempanzeye üç başarılı aşı uygulandı. Başlangıçta Girard, HlV'den alınmış bir genle yapay olarak üretilmiş "vaccinia" virüsünü geleneksel çiçek hastalığı aşısının temeli verdi. Bu gen "vaccinia"nın HIV katmanında var olan ve gpi 60 olarak adlandırılan proteini üretiyor; teorik açıdan bu proteinin, virüsü etkisizleştiren ya da yutan antikorları harekete geçirmesi gerekiyor. Ancak şempanzede hiçbir antikor üretimine rastlanmadı. Daha sonra Fransız ekibi arıtılmış gp160'ı şempanzeye doğrudan aşıladı. Bu kez hayvan bazı antikorlar üretti, fakat bunları etkisizleştirme işleminde başarılı olamadı. En son aşamada araştırmacılar şempanzeye HlV'nın V3 olarak bilinen protein katmanının bir halkasından kopye edilen sentetik "peptide" proteinin temel oluşturucusu verdiler. Bu kez hayvan pek çok etkili antikor üretti. Artık araştırmacılar, virusün genetik maddesini ev sahibi hücreye aşılayabilmesi için V3'ün şart olduğunu biliyorlar. Antikorların protein halkasına bağlanmaları durumunda virüs etkisizleşebilecek. İkinci şempanzeye ise değişik bir karışım verildi İlk önce çok az antikor üreten hareketsiz bir virüsten yapılan klasik bir "aşı" uygulandı. İkinci aşamada hayvana, birincisine olduğu gibi arıtılmış gp160 aşılandı. Şempanze tekrar bazı antikorlarüretti, ancak bunların ufak bir bölümü virüse karşı etkiliydi. Sonuçta V3'ten türetilen sentetik "peptide" alan ikinci şempanzede de pek çok güçlü antikor oluşumu gözlemlendi. Daha sonra her iki hayvana da canlı HIV verildi. Altı ay sonra araştırmacılar virüsün izine rastlamadılar. Bu da aşıların hayvanları koruduğunun göstergesidir. (a.h. New Scientlst/5 Mayıs 1990) P Sağlıklı kalp eğrileri Bu saatte direksiyon başında olanlar, uzmanların araştırmalar sonucu vardıkları bulguları bizzat hissederler. Optik uyartılara karşı reaksiyon çok yavaş olmaktadır. Polıste relatif olarak en çok kazanın bu saatte kayıtlı olmasına şaşmamalı. Bundan başka insanlar çok kolay titreme nöbetlerine kapılabilirler. Vücut soğuğa karşı çok duyarlı hale gelmiştir. Aynı zamanda deri öyle duyarsızlaşır ki, bir iğne ucunun dokunması çok zor farkedilir. "Saat 34 arası insan uyumaktan başka hlçblr yetklnllğe sahlp değlldir" diyor Münıhli araştırmacı Jürgen Aschoff. Denizciler bu saatteki nöbete köpek nöbetl derler. Polisler, hâlâ çok trafik kazası kaydetmektedirler. Ancak saat 3, insanın sadece bedensel ve zihinsel minimumu değildir. Ruhsal olarak da en karanlık zaman yaşanmaktadır. insan psikolojisini bu saatte melatonln adı verilen dengesizlik ve tembellık verici bir hormon yönetmektedir. Parlak gün ışığıyla birlikte vücuttaki melatonin salgısı da durur. işte bu yüzden gün boyunca daha aktif olmanın yanı sıra daha duyarlı ve dengeliyızdir. Bu saat "Intlhar saatC'dir. "Oepresifler genellikle bu saatte uyanıriar" diyer Jürgen Zolley ve ekliyor, "Bu uyanışı çok kasvetll düşünceler taklp eder ve denge.lylce bozulur." Gece alkol alanlar için bir teselli: Bu saatte alkol molekülleri daha kolay parçalanır. Eğer hâlâ kapalı alanda bir partideyseniz ciğerleriniz dumanlı ortama öğlen 3'dekine göre yüzde 50 daha dayamklı olduğundan daha az rahatsız olacaksınız. Vücut bu saatte oksijen eksikliğine karşı çok daha toleranslıdır. Yirmi dört saatlik turumuz buradan başlamıştı ve daire tamamlandı. Ancak bir soru hâlâ cevapsız kalmış durumda: "Eğer vücutsal fonkslyonlar bu kadar büyük iniş çıkıslar gösterlyoriarsa vücudun normal seyrl hangisldir?" Bu sorunun beylik cevabı, "Normal bir vücudun çok basit bir rltmi vardır. Buna göre organlar ya dengede dururlar (homoöstaz), ya da kalp atışı örneğlndekl glbl baslt perlyodlu hareketler yaparlar. Bu durumda meydana gelen bir bozunum çok karmaşık ve kontrol dışı bir tempo ortaya "çıkarır" şeklindedir. Bu yorumun doğruluğu yeni bir akımın ta Saat 2: Trafik kazası Saat 3: En karanlık zaman Kaos ve sağlık Gecenin getirdiği bu psikolojiye kapılsak da kapılmasak da gerçi gecelerin şekli elektriğin aydınlatmada kullanılmaya başlamasıyla değişmiştir; ama geceleyin bellı belırsız bir huzursuzluk iıer zaman söz konusudur. Ayrıca elektrik ışığı ve neon reklamlar gecenin esrarını yok edememiştir. Gece, insanları korurmuşcasına sarmaya devam etmektedir. "Gecenin koruması altında", sabahleyin düşünmeye cesaret edemeyeceğimiz şeyleri yapabiliriz. Gecenin deri hücreleri daha sık bölündükleri için cildimiz çok daha hızlı yenilenir. Saat 4: Tur tamam Uykuya daldıktan 12 saat sonra en derin uyku fazı yakalanmıştır ve bu derinlik sabaha doğru gittikçe azalır. Bu gece uykusu sırasında bir saat ile doksan dakika arasında bir süre zarfında "keslntisiz olarak rüya görürüz. Bu ortalama bir yaşam göz önüne alındığında en az 50000 saat demektir. Düşünün bir kere 6 yıl boyunca rüyalar âleminde yaşıyoruz! Hâlâ uyumuyorsanız saat 3'te ulaşacağınız performans minimumuna doğru yol alıyorsunuz demektir. Saat 1: En derin uyku ve hata sıklığı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle