Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HABERLER Ege'yi sarsan kıyamet leri MÖ 900, MÖ 197, MS 194672615701650170718661925193 919391950 ve 1956 yıllarındaki püskürmelerdir. Bunlardan MS 726 yılındaki püskürmenin çok şiddetll olduğu, Santorini'den çıkan ve düşük yoğunlukları nedeniyle denizde yüzebilen süngertaşlarının Ege Denizl'ni kapladıkları ve bir süre gemilerin denizde hareket edemedıkleri eski belgelerde kayıtlıdır. Bilim dünyasında gezinti Kükreyen dinozor... Buzkıran gösterisi... Stanley'in yolunda... Eski bombalar nasıl bulunur?.. Vehbi Belgil Piri Reis'in yazısı Uzun zaman denizde yüzen bu süngertaşları rüzgâr ve dalgaların etkisiyle Batı Anadolu kıyılanna ulaşarak bazı mevkilerde kıyılarda yığışmış ve setler oluşturmuşlardır. MS 16. yüzyılda Ege denizi ve Akdenizi dolaşan ünlü Türk denizcisi Piri ReIs de yazmış olduğu Kltabı Bahrfyye adlı eserinde Santorinl'nin denizde yüzen süngertaşlarından bahsetmiştir. Santorini, günümüzde Yunanistan'a ait ilginç bir turistik adadır. Limanda deniz çok derin olduğundan gemilerin demirlemelerine elverişli değildir. Bu yüzden gemiler ya etraftaki kıyılara uzun halatlarla tutturulur ya da uzaklara demirleyip yolcularını saadallarla karaya çıkarırlar. Rıhtımdan kente giden tek bir yol vardır, o da 500 basamaklı tek bir yokuştur. Buradan ancak yaya çıkılır veya eşek sırtında gidilir. Tepeye varıldığında karşılaşılan manzara çarpıcıdır: Bir yandan, bu dev yanardagın kraterine açılan baş döndürücü bir uçurum, öte yandan eski krater konısinden arta kalan, geçmişti 1500 m. yüksekliğe erişen, ancak günümüzde 530 m. olan ve denize kadar yumuşak bir meyille inen bir yamaç. İki tepe arasında küçük beyaz köyier, üzüm ve zeytin ağaçlarıyla örtülü sırtlar yer alır. Adada bulunan küçük bir müze, Santorini halkının sık sık depremlerle sarsılan ve geçmişte defalarca volkanik püskürmelerin hüküm sürdüğü bu topraklara ne denli bağlı olduklarını göstermektedir. Halen, zaman zaman subuharı, volkanik kökenli gazlar ve sıcak su çıkışlarıyla volkanik etkinliğin devam ettiği adada yer alan uyuyan bu dev yanardagın gelecekte tekrar ne zaman şiddetli patlamalar oluşturacağı ada halkına sorulduğunda, başlarını sessizce iki yana sallamakta ve cevap vermeden uzaklaşmaktadırlar. Dinozorların durumu hem de buzlar dünyasında yaşıyorsunuz. ilk gezi 30 Temmuz 1990'da başladı. Katılma parası biraz tuzlu: 21.000 dolar (500 milyon kadar). Parası olana hiç... Gezi, SovyetFinlandiya sınırının kuzey ucundaki Murmansk'tan başladı. Kâşif Stanley'in yolunda ir İngiliz kâşifi vardı "Stanley" adında... Daha doğru bir deyişle "Kâşif kâşifi". Çünkü Stanley, Orta Afrika'yı keşif için yola çıkan ve kendisinden uzun süre haber alınamayan "kasif Llvlngston" u bulmaya çıkmıştı. Geçen yüzyılm son çeyreğinde, 120 yıl kadar önce... Stanley, Orta Afrika'yı doğudan batıya giderek geçti ve sonunda Livington'u buldu. Sonra da Belçika kralının emrine girerek Belçika Kongosu'nun kurulmasına katkıda bulundu. Şimdi, Jim Owen* adlı bir Amerikalı (Kuzey Carolina'dan), 1200 kilometrelik bir gezi düzenlemiş Stanley'in gezdiği yerlerde. Geziye, 500 dolarla birlikte, uçak parasını ödeyecek herkes katjlacakmış. Hepsi iki milyon dolara mal olacak bir gezi. Gezi süresince 22 nehirden geçılecek, timsahlı göllerde konaklanacak, yol boyunca, tabii sivrisinekler ve çeçe sinekleri ile mücadele edilecek. Katılmak isteyenlerin şu adrese yazmaları isteniyor: "Stanley Expedition, 321 Pemberton Drive, Wilmington, N.C. 28403, USA". B Yere saplanmış bombalan bulmada yeni yontem D in kitaplarındaki "Nuhun Gemisi" söylencesinde dinozorlardan söz edilmez. Tufan sırasında bu dev hayvanlar öleli en az 65 milyon yıl olmuştu. Yaşasaydılar bile bunların sadece bir iki tanesi gemiyi doldururdu. Hayvanların nasıl olup da toptan yok oldukları bilim dünyasının henüz çözemediği sırlardan biri. Hepsi ölmeyip bazı türleri dünyanın belirli yerlerinde yaşamlarını sürdürse idiler onları gidip seyretmek ne kadar ilginç olurdu. Ama böyle bir gereksinmeyi karşılayacak birçok müze var dünyada. I Şimdi, Amerika'nın VVashington'daki "Doğal Tarih Muzesi" 10 Ağustos 1990'a kadar sürecek bir dinozoriar sergisi açmış. Ama burada dinozor kalıntıları Jeğil, bunların hurda otomobil parçalarından tıpatıp benzerleri sunuluyor halka Jim Gary adlı bir yontucu tarafından. Serginin başka bir köşesinde de, hayvanların 18 santim boyundaki maketleri sergileniyor. Bunlar da çok ilginç: Aslan gibi kükreyen, bulduğu bir canlıyı yemekte olan, upuzun boyunlarını seyircilere uzatan dinozoriar. Yalnız okul çocukları için değil, büyükler için de ilgi ile seyredilecek bir sergi... Yararlanılan kaynaklar: Blanquet, H.D, 1970, Gırıt Adası'ndaki Atlantıd: TÜBİTAK Bılım ve Teknık Derg., s: 27,2636. Eisma, 0., 1977, Selçuk Yakınındaki Kumsal (plaj) Sırtları, Türkıye: Jeomorfolojı Derg., s: 6, 149167. Ercan, T., 1980, Akdenız ve Ege Denizi'ndeki PliyoKuvaterner Ada Yayı vblkanizması: Jeomorfoloji Derg., s 9, 3760. Piri Reıs, 1525, Kıtabı Bahrıyye: Tercüman Bınbır Temel Eser, 2 Cilt, istanbul. Keller, J., Ryan, B.F., Ninkovich, D. ve Altherr, R., 1978, Explosıve volcanic activity in the Mediterranean over the past 200.000 years as recorded ın deapsea sedıments: Geological Society of Amerıca Bull., s: 89, 591604. Sayıl, B., 1988, Yenı Bilgıler Ege Tarıhıni Değiştıriyor: Cumhuriyet Bılim Teknık, s: 49, 12. Sullıvan, D.G., 1988, The dıscovery of Santorini Minoan tephra ın VVestern Turkey: Nature, s: 339, 552554. • Buzkıran gösterisi I lkbahar ve yaz; gösteri, sergi, açık hava eğlencesi mevsimleridir. Böyle bir sergi de SovyetAlman işbirliği ile yapılmış Kuzey Kutbu'nda... Hatta buna sergi bile demek yanlış, belki sergigösteri diyebiliriz. Çünkü bu sergigezigösteride hem Sovyetler'in Rossiya adlı buzkıran gemisinde Kuzey Kutbu'na 16 günlük bir gezi yapıyorsunuz, hem geminin buzları nasıl kırdığını görüyorsunuz Burada bir noktayı belirtmekte yarar var: Adam paraları topladıktan sonra sırre kadem basabilir, yahut gezinin en civcivli yerinde sizi yüzüstü bırakıp kaçabilir. Sonra, 500 dolar uzunca sürecek bir yolculuk için çok az gibi geldi bana. Yiyecek parasına mı, otel parasına mı yetecek bu para? Bu sakıncalara rağmen neden verdim bu haberi? İlginç olduğu için. Şunun için ilginç: Bizde de böyle nice izlenecek yollar var. kinci Dünya Savaşı'nda Hitler'in baş amacı ingiltere'yi dize getirip sömürgelerine konmaktı. Bu nedenle, topraklarında güneş batmayan imparatorluğun başkenti, özellikle 1940 yazında yoğun bomba yağmuruna tutuldu. Böylece Napolyon'un "Kalleş Albiyon" diye adlandırdığı ingılizler, istila korkusunu ve savaş tahribatını, yüzlerce yıl sonra bir kez daha tattılar. Fakat bembeyaz falezleri yüzünden Antikçağ insanlarının beyaz ülke (Albiyon) diye adlandırdıkları İngiltere'nin tepkisi de müthiş oldu. Savaşın ikinci yansında yalnız Albiyonlular değil, Amerikalılar da "Uçan Kale" denen dev uçaklardan Almanya'yı tam bir harabeye çevirdiler Bu arada bombaların bir kısmı da patlamayıp toprağın derinliğine gömülüyordu: Yirmi bombadan bir tanesi, böyle, yere saplanıyordu. Yüz binlerce, belki milyonlarca bombanın yirmide biri, böylece 34 metre derinlikte kaldı. Ateşleme tertibatı zamanla bozulup çürüyen bu bombalar şimdi zaman zaman büyük felakete yol açıyor. İşin daha da felaketli yanı bunların nerelerde gömülü kaldığının bilinmemesi. Ama çağdaş teknoloji bunun için de çözüm yolu bulmuş: Bombaların atıldığı sırada İngiliz ve Amerikalılarca çekilen fotoğraflar, bilgisayarların yardımı ile bunların nerelerde gömülü kaldığını ortaya çıkarıyor. Hepsinin değil tabii. Bombalardan harabeye dönen yerler üzerinde sonradan yepyeni kentler yükseldi, yollar açıldı, parklar yapıldı. İşte uçaklardan çekilen o eski fotoğrafiarın sararmış "gren'Meri (ışık zerreleri) patlamamış bombaların yerini bulmada yardımcı oluyor. Patlamamış bombanın yeri, eski resimdeki üç noktanın bugünkülerle karşılaştırılması ile bulunuyor: Bir köprü, bir ev, bir yol gibi üç nokta... Bu bilgiler bilgisayarla toplanıyor, sonra değerlendıriliyor. Bu yolla.bugüne kadar 500 bomba yeri bulunmuş, 1000 bomba çıkarılarak imha edilmiş. *