Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TIP Tükürük azalmasına çare Isaac Asimov Ağızda salgı azahşının hangi sonuçlara yol açtığını blliyormusunuz? Avustralya'ya ilk ne zaman gidildi? S oru şu: insanlar, Avustralya'ya ilk ne zaman ulaştılar? Avustralya'da bulunan en eski Insan kemiği fosilleri, 30 bin yıllıktır, Avustralya'nın bugünkü yerlilerinin aşağı yukarı 40 bin yıl kadar önce kıtaya gelmiş olduğu tahmin edilir. Ne ki 1990 başlarında Richard Roberts önderliğinde bir grup Avustralyalı bilim adamı, insanların Avustralya'ya ilk kez bundan 60 bin yıl kadar önce gelmiş olabileceğine dair bulgular bildirdiler. 40 bin, 50 bin, 60 bin yıl önce? Avustralya yerlileri yeniden tartışılıyor. mamutların peşinden giden avcılar, gitgide daha çok Sibirya'nın içlerine girmeye başladılar. Kıtaları kaplayan buz örtüsü, öyle çok su tutuyordu ki bundan 20 bin yıl önce deniz suyu seviyesi, bugün olduğundan neredeyse 120 m kadar daha aşağıda idi. Sibirya ile Kuzey Amerika'yı birleştiren kara köprüsunde hemen hemen hiç buz yoktu. Slblryalı avcılar, bu kara köprüsünun üzerinden Kuzey Amerika'ya geçtiler ve o uçsuz bucaksız Amerika kıtalarına yavaş yavaş yayılmaya başladılar. Buz örtüsü erimeye başlayıp okyanus yeniden Berlng Bogazı'nı kapladığında, Amerika kıtalarında yaşayan insanlar, dünyanın geri kalan kısmından tecrit oldular ta ki Avrupa'da Keşlfler Çağı başlayana kadar! Peki ya Avustralya'da ne oldu? Buz çağının doruğunda, Malaya, Sumatra ve Java adalarının birbirleri ile birleşik olduğu kuşkusuz. Aynı şeyi Yenl Gina ve Avustralya için de söyleyebiliriz. Asya'daki insanlar için Sumatra'ya, Java'ya ve hatta Borneo'ya ve Celebes'e grtmek, nispeten kolay olmuş olmalı. Ne ki Celebes'ten Yeni Gine'ye ve Avustralya'ya geçmek zordu, çünkü buralarda insanların yararlanabileceği karadan köprüler yoktu. Eğer insanlar Avustralya'ya, sahiden 60 bin yıl önce gelmişlerse, o tarihlerde kıtayı kaplayan buz örtüsü çok daha az, derriz seviyesi de daha yüksek olduğu için en azından 250 millik bir su kütlesini aşmak zorundaydılar. Acaba Avustralya'ya gelen ilk insanların Homo erectus ya da modern insanın bir alt türü olan Neandertal Insanı olmaları mümkün müdür? Pek mümkün gibi durmuyor. Elimizde ne Homo erectus'un ne de Neandertal'lerin geniş su kütlelerini aşabilme kapasitesine sahip olduklarına dair hiçbir bulgu yoktur. Ayrıca yukarıda sözünü ettiğimiz Kuzey Avustralya kazı yerinde bulunan nesnelerin arasında bir de öğütme taşı vardır, öğütülen mineraller ise kırmızı ve sarı renktedir. Bu da akla, orada yaşayan insanların kendilerini ve barınaklarının duvarlarını süslemiş olabileceklerini getiriyor. Süsleme ise Homo sapiens'e özgü bir özelliktir; nitekim Avrupalılar Avustralya'ya ilk geldiklerinde, Avustralya yerlileri aynen bunu yapıyorlardı. Çeviri: Emire Kural İ lk önce diş fırçalarından da önce doğa tükürüğü yarattı: iyi bir bakıcı, zararlı bakterilere ve toksinlere karşı tek koruma aracı olarak. Araştırıcılar, tükürük salgılayan bezlerin karmaşık yapısını inceledikçe ağız kuruluğundan yakınan kişilere nasıl yardım edileceğini de öğreniyorlar. 55 yaşın üstündeki birçok kişi salgı bezleri yeterli çalışmadığından yeme ve konuşma zorluğu çekiyor. Bu tür yakınmalar insanların yaşamlarını etkilemesine rağmen doktorlar tarafından yeterince önemsenmiyor. Fakat bunlann yol açtıkları problemler; mantar enfeksiyonları, diş çürükleri, ağız yaraları yabana atılmayacak kadar önemlidirler. Tükürüğün azalmasına yaşlılığın sebep olduğu kesinleşmiş değil, orta yaşın üstündeki insanlar yüksek tansiyon, depresyon, grip gibi rahatsızlıklarda uzun süreli ilaç kullandıklarından yaşlılarda daha çok rasttanıyor. Daha başka sebepleri de var: Otoimmün bir hastalık olan Sjögren sendrumu, alkolizm, diyabet, baş ve boyun kanserli hastalara sürekli uygulanan ışın tedavisi. Doktorlar bu gibi durumlarda şu tavsiyeleri veriyoıiar: • Tükürük bezlerinin halen çalışabilir durumda olan hücrelerini uyarmak için havuç, kerevlz gibi çiğ çiğnenebilecek sebzeler yiyin, şekersiz sakız da çiğneyebilirsiniz, ağzınızı tuzlu suyla gargara yapmak da aynı işi görür. • Fluorlu solüsyonlarla ağzınızı çalkalayın ve fluorlu diş macunu kullanın. Eğer ağzınız çok kuruysa dişlerinizin çevresine fluoridli bir jel sürün. • Ağza yapay tükürükler sıkılabilir, ama kalıcı olmazlar ve yararlılıkları sınırlıdır. Maden suyu, vazelinli veya % 5 gliserinli su da aynı işi görür. • Glokom tedavisinde kullanılan pilokarpin'in tükürüğün oluşumunu hızlandırdığı gösterildiğinden doktorlar kanser hastaları için bu ilacı önerebilirler. • Elektrikli bir sonda tükürük bezlerini uyarabilir. Ama alet çok pahalı olduğundan bu tedavi sık sık tavsiye edilmez. Bilim adamlan, Kuzey Avustralya'da bir kazı yerinde insan elinden çıkmış aletlere benzeyen taş nesneler bulmuşlardı. Oysa çevrede insan bedeni kalıntısı yoktu. O yerde bulunan kuvarts zerrelerinin ısıtıldıklarında ışık saçma ("termolüminans") biçimlerinin incelenmesi ile bu kuvarts zerrelerinin ve onlarla birlikte aletlerin ne kadar süredir toprak altında gömülü kaldığını söylemek mümkündür. Eğer Avustralya'da o erken tarihlerde insanların bulunmuş olduğu doğrulanırsa, ortaya hayli ilginç sorunlar çıkar. Homo Saplens'in ("modern insan") ataları, beyinleri daha küçük olan Homo erectus'lardı. Homo erectus kalıntıları, Avrasya'nın ve Afrika'nın geniş kara kütlesi üzerinde bulunmuş, Kuzey ve Güney Amerika ile Avustralya'da bulunmamıştı. Demek ki Homo erectus, Asya ile Amerikalar ya da Avustralya'yı birbirinden ayıran su engelini aşamıyordu. Belki de Sibirya kışları Homo erectus'ların gözünü korkutmuştu. Homo erectus ortaya çıkıyor 1890 yılında Java adasındaki ünlü Homo erectus fosil kalıntısı keşfedildi. Ne ki Sumatra adası, Güneydoğu Asya'daki Malaya yarımadasından sadece dar bir boğazla ayrılmıştır; Java adası ile Sumatra adası arasındaki boğaz ise daha da dardır. Homo erectus, sal üzerinde adalara geçmiş olabilir ya da arada sırada görüldüğü gibi deniz suyu seviyesinde bir düşme olmuşsa, bata çıka yürüyerek gitmış de olabilirter. Endonezya'nm batı ve doğu adalan arasında ise geniş ve derin su yolları vardır; Homo erectus'lar bu boğazları geçmeyi hiçbir zaman başaramamışlardır. Daha fazla girişimci olan, beyni de daha büyük olan Homo sapiens ise daha ilerilere gitmeyi denedi. Homo sapiens'in ne zaman sahneye çıktığını kesin olarak bilmiyoruz. Genellikle geçerli kabul edilen tahmin, Homo sapiens'in, bundan 50 bin yıl kadar önce ortaya çıktığıdır, ama modern insanın bundan daha yaşlı olduğunu öğrenmek kimseyi pek şaşırtamayacak bence. Modern insan, ilk önce Avustralya'ya ve Amerika kıtalarına yayıldı. Tükürük • •• • •• •• Homo sapiens Avustralya'da Demek ki, makul yorum, Avustralya'ya ilk ulaşan insanların Homo sapiens'ler olduğu ve bunun insanlık tarihinin çok erken bir aşamasında gerçekleştiğidir. Şimdi bütün bu yorumlar sahiden doğruysa bu, Avustralya yerlilerine beklenmedik bir ışık tutar. Avrupalılar uzun zaman Avustralya yerlilerinin modern insanın en ilkel çeşidi olduğuna inandılar, ama eğer yerlilerin Avustralya'ya bu kadar erken bir aşamada geçtikleri doğruysa o zaman Avustralya yerlileri, açık denizi gecebilmek üzere sal ya da kano kullanmış olan ilk insanlar olacaktır. İlkel olduğu iddia edilen bir halk için hiç de fena değil, değil mi? (LATS) Tükürüğün asıl işlevi ağızdaki bakterilerin ekolojik dengesini sağlamaktır. Tükürüğü üç çitt bez oluşturur: Parotis (kulakaltı), çenealtı, dilaltı bezleri. Tükürük ağızdaki artıklan, plak, şeker, ve karbonhidratları yıkayarak atılmasını sağlar, antibakteriyel ilaçları ve kimyasal maddeleri harekete geçirerek dişlerin çürümesıni engeller. Tükürük ağzı yapışkan hale getirir, ağız dokusunun yemeklerle gelen toksik maddeleri veya karsinojenleri geçirmesini önleyerek yalıtkan bir tabaka ödevini görür. Ağız dokusunun yenllenmesıni sağlar, dişin mineral yapısını kurar, çürük oluşturan asitleri nötralize eder, ayrıca virüslere ve mantarlara karşı antikor içerdiğinden herkes simplex veya HIV virüsünu etkislzleştirebllir. Buz örtü kalkıyor insan tarihinin erken aşamalarında, yeryüzüne büyük buz çağı hâkimdi, ama Sibirya'daki buz örtüsü, Kuzey Amerika'daki buz örtüsü kadar kalın ve yaygın değildi. Yiyecek için buyük hayvanlarm, özellikle de