Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Jean Michel Cousteau Küçük bir Karayip ada ülkesinde çarpışan iki görüş, doğaya karşı alınacak iki tavrı yansıtması açısından ilginç. Hepimizi ilgilendiren tartışma S t. Lucia adlı, 400 km2 kadar yüzölçümüne sahip Karayip adasını, bu adanın doğal anıtları sayılan Büyük Piton ve Küçük Piton dağlarını ziyaret etmiş olanlarımızın sayısı çok azdır. Ben de oraya gitmedim Bu dağların gölgesinin vurduğu camgöbeği sulara dalmış olanımız da pek yoktur. Biz, Piton dağlarının yakınındaki Soufriere köyünde de yaşamadık. Bu köyde iş alanları sınırlıdır, muz ve kopra ihracatı ise istikrarsız bir gelir getirir. Ama her ne kadar orayı görmedikse de Piton yöreslnin göbeğinde yapılması tasarlanan lüks otel inşaatı üzerine şu sıralarda sürdürülen tartışma, bizleri de ilgilendiriyor. Şu minik St. Lucia adasında alınacak kalkınma kararları, ellerinde hâlâ böyle bozulmamış ormanlardan, kıyılardan oluşan harikulade alanlar bulunan bütün ulusların geleceğini büyük ölçüde etkileyecektir. Piton yöresi de yakın zamana kadar böyle bir değerdi. Biri 785 m, öteki ise 750 m yüksekliğinde olan dağları, Karayiplerin en yüksek kıyı engebeleridir. Bu dağ tepeleri, çok eski zamanlarda okyanusa gömülen bir yanardağın su yüzünde kalan kısımlarıdır. Zengln bltkl örtüsü > Bu iki dağ, atnalı bükümlü bir kıyının iki ucunda yer alırlar. Vaktiyle şeker kamışı plantasyonlarının bulunduğu Jalouise Estate adlı bir bölge de buraya dahildir. Pitonlar, zengin mercan kayalıklarına tepeden bakar. Dağlar, çeşit bakımından çok zengin bir bitki örtüsü ile kaplıdır; bitkilerin türleri dikenli çalılıklardan yaprağını dökmeyen ağaçlara kadar, nemli, yoğun yağmur ormanlarından yoğun bodur ormanlık arazilere kadar değişiklik gösteriyor. Dört farklı türün küçük bir alanda yetişmesi pratlk değil. En akıl almaz olanı da kıyıya bu kadar yakın bulunması. Bu kadar küçük bir alan üzerinde bu dört bitki aşamasının birden bulunması, olağanüstüdür; üstelik bunun kıyıya bu kadar yakın mesafede görülmesi, büsbütün şaşırtıcıdır. GOney Pasifik'teki Murura Adası'nda yarım kalmış tuhstik bungalow. öteki bungalowlar terk edılmıştır. Tek gelir kaynağı turizm Turizmden başka pek gelir kaynağı olmayan St. Lucia hükümeti, 1985 yılında Amerika Devletleri Organizasyonu'na (OAS) başvurarak Piton yöresini geliştirme konusunda teknik damşmanlık yardımı istedi. OAS, Pitonların olağanüstü doğal özelliklerinin uluslararası çekiciliğinin bilinci içinde. Burada Piton Ulusal Parkı'nın kurulmasını, böylece bu pırıl pırıl mücevherin korunmasını önerdi. Piton Ulusal Parkı, hem doğal manzarası hem doğal yolları hem de sualtı dünyası ile turistleri kendine çekecektir. Adaya gelenler, Soufriere köyünde kalabilirler, OAS raporu, Ulusal Park'ın köyde yan işlerin gelişmesini sağlayarak köyün ekonomik koşullarım düzelteceğini, ayrıca köydeki kanalizasyon gibi kamu hizmetlerini de iyileştireceğini belirtmiştir. OAS'ye göre parkın maliyeti aşağı yukarı 1.6 milyon US Doları kadar olacaktır; bu parayı, uluslararası kalkınma kaynaklarından toplamak mümkündür. Parkın kuruluşunun üçüncü yılında Soufriere'e sağlayacağı yıllık gelir, gene OAS'nin tahminine göre 8 milyon dolardır. OAS raporu, bu park sayesinde 400 sürekli işyerinin de açılacagım bildirmektedir. Bağlayıcı nitelikte olmayan bu OASaraştırması, o tarihlerde dışandan gelen yatırımcıların Jalousie yöresi için Pitonların arasında kurmayı tasarladıkları özel otel ve/ya da villaların park ile asla "bağdaşmaz" olduğunu ve "küçük otellerin, villaların, konuk evlerinin... ve turizmi destekleyen öteki küçük işlerin başarısının parka bağlı olduğunu, park olmaksızın bu işlerin başarısının tehlikeye düşeceğini" de vurgulamıştır. Rapor ne derse desin, şu anda ağaçlar kesiliyor, yol yapımı ve otel için yer açılıyor. Merkezi Londra'da olan Jalousie Plantasyon Geliştirme Grubu'nun isviçre'de yerleşik iranlı bir yatırım şirketi " M " grubunun bir parçasıdır yöneticisi Camran Ahadpour, bu konuda şunları söylemektedir "Benim amacım, sadece alçak damlı, içerisı lüks kulübeler inşa etmek; yörenin güzelliğini ya da doğal özelliklerini zedeleyecek hiçbir şey yapmayacağız." Bay Ahadpour, şirketinin 45 milyon dolar yatırım yapmaya hazır olduğunu, ama "50 milyon dolardan fazlasını harcamak" istemediklerini ve otelin 1991'de açılmasıyla 300 yeni işyerinin de açılacagım eklemekte. Ne ki otele karşı yerel muhalefet gitgide büyümektedir. St. Lucialılar, Piton dağlarının doğal güzelliğini tehdit eden bu ticari istila girişimini dehşetle karşılamış, hükümetin otel planlarını onaylamasına karşı St. Lucia Çevre Duyarlığı Konseyi'nin kurmuşlardır. Konseyin sekreterliğini yapan, aynı zamanda adada da emlakçılık ve tarımla uğraşan Michael Deveaux, şöyle diyor: "Dünyanın eşi bulunmaz köşelerinden birinde bir avuç insanın yatırımı uğruna yapılan tahribat akıllara durgunluk verecek derecededir." St. Lucia'nın tanınmış yazarlarından Derek VVolcott da bir makalesinde şöyle yazmakta: "Soufriere'e bu Muhalefet sürüyor yoldan yardıma kalkışmak, bir erkek evlada annesinin fahişelik yapacağını, bu yoldan kazanacağı para ile de oğluna yardım edeceğini söylemeye benziyor." Gelgelim hükümet kararında ısrarlıdır. St. Lucia'nın başbakan yardımcısı ve aynı zamanda ticaret, sanayi ve turizm bakanı olan George Hallet, şöyle demektedir: "Doğal çevrenin korunması için bizce yeterli duyarlık ve çaba gösterilmektedir, bizce bu bakımdan bir mesele yoktur... Bir ulusal park kurmayı düşünmüyoruz." Bakan, ayrıca OAS'nin önerilerinin bir kısmının, örneğin bir sualtı parkı kurulmasının da otel yapıldıktan sonra ele alınabileceğini belirtmiştir. Adanın kalkınmasında ulusal park modeli yerine niçin otel modelının seçildiği sorusunu ise bakan şöyle cevaplıyor: "Bu bir tercih meselesidir. Geleceğe bakıyoruz, uzun vadede yerel halkımızın ne ölçüde yararlanacağını şimdiden söyleyemeyiz." Demek ki şu anda St. Lucia'da söz konusu olan, iki alternatif felsefenin çekişmesi. Dünyadaki gelişmemiş yerlerin sayısı azaldıkça, bu İKİ felsefe arasındakl çekişme de artacağa benziyor Felsefelerden birine göre bu yerlerin el değmemlşlik nltellğl korunarak parasal değer yaratılmalı; ötekine göre Ise bu nltellk değiştirllerek deger yaratılmalıdır. Bu stratejilerden hangisinin Soufriere halkı için hayırlı olduğunu sadece zaman gösterecek. Fakat biz, bu tür bir inşaatın çevreyi ister istemez etkıleyeceğini, dolayısıyla yeryüzündeki Pitonlar denen bu özel yerln hiçbir zaman eskisi gibi olamayacağını biliyoruz. Konuyla ilgili tartışmaların heyecanı içindeki yerel halktan bazı kimseler bana başvurdular. Öyle ki o kadar uzakta olduğum halde ben, Piton'ların güzelliğini ve gücünü içimde hissedebildim. Oünyamızda böyle yerlerin hâlâ kalmış olması hepimiz için bir kazançtır. Bu yerler bir bir yok oldukça, bizler de yok oluyoruz, unutmayalım... 11 Hepimiz için kazanç