24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM DÜNYASINDAN H A F T A N I N G Ü N D E M İ Kontakt lens miyopiyi durduruyor ıyana'dan H. Kemmetmüller Münih Oftalmolojı Toplantısı'nda sürekli takılması halinde kontakt lensin, miyopinin ilerlemesini durdurduğunu bildirdi. Geçen 35 yıl içinde 20.000'den fazla hastasına kontakt lens veya gözlük uygulayan Kemmetmüller, gözlük takanlarda miyopinin zamanla ilerlediğinl, kontakt lens kullananlarda ise numaranın sabit kaldığını gözlemlemiş. Bu olgu, gözlükten lense ve lensten gözlüğe geçenler üzerindeki 16 yıllık bir gözlem süresi sonunda iyice kesinlik kazandı. Bunun olası nedenleri olarak yıllarca süren sert lens kullanımı ve dokulardaki madde değiş tokuşunda ortaya çıkan değişiklikler düşünülmüş. V Bunun yanı sıra kontakt lens kullananlara daha fazla uyum yeteneği, daha geniş bir görüş alanı ve tüm bakış yönlerinde görüntünün biçim bozukluğuna uğramadan korunması gibi avantajlar sunuyor. Mıyopın.n üç bıçıminden yalnızca malin dejeneratif tipte olanı bu tür bir yardımcı faktörden etkilenmıyor. Soyaçekimle aktarılan ve 20 yaş cıvarında durma eğılimi gösteren, ayrıca 5 diyoptrı'yle sınırlı kalan dağılma mıyopisi ve 30 yaşına kadar artan progresit mıyopi (12 dıyoptorıye kadar çıkabılıyor) kontakt lens kullanımıyla durdurulabilmekte Bu yüzden Viyana'da dört yaşındakı çocuklara bile lens uygulanıyor. (P.E.) rit edildi. Bu hücreler birkaç hafta boyunca lnterleukın2 ile işlendi. Sonra hastalara Sihostatıkum enjekte edıldı. TİL hücreleri doku altına verıldi. Ardından da lnterleukin2 enjekte edildi. Hastaların yaklaşık yarısında bu tedavi en azından kısa vadede tümör ve metastasların yok olmasına neden oldu Ancak deneyler henüz ilk aşamasında. Bunun için de Rosenberg'ın "New England Journal of Medicıne" dergısinde de dediği gıbi, deneylerın kanserli hastaların ömür süreleri üzerindeki etkısı konusunda bir şey söylemek mümkün değil. (Sn r Nuw, 11.1.89) Yeni bir kanser tedavi şekli doptıf immün terapisı"nin yeni bir şeklı, Amerıkan Ulusal Kanr Enstıtüsü'ndeki hastalar üzerinde denendi. llerlemış cilt kanserine (melanom) sahip 20 hastadan 11'ınde tümörler ve metastaslar geçicı olarak yok oldu. Hatta hastalardan bırinde bir yıl boyunca hiçbir tümöre rastlanmadı. "Adoptif immün terapisinde", hastadan lenf enzımleri alınarak bunlar hücre kültüründe "lnterleukin2" ile tedavi ediliyor. Bu işlem sırasında katil hücreler ortaya çıkıyor. Bunlar daha sonra lnterleukin2 ile birlikte hastaya enjekte ediliyor. Katil hücreler, deney kabında tümör hücrelerini yok edebiliyor. Steven Rosenberg tarafından geliştirilen bu yöntem daha öncelerı, karacığer kanserine, bağırsak kanserine ya da cilt kanserine sahip pek çok hasta üzerinde denendi. Bazı başarılar sağlandı, ancak bu yöntem, maliyetinin yüksekliği ve toksık yan etkilerinden ötürü şiddetli eleştirilere nedon olmuştu. Yeni uygulamada, kandan rastgele lenf enzimleri alınmıyor. Çalışma, tümörlere sızmayı başarabilecek lenf enzımleri üzerinde yoğunlaştırılıyor Bunlar TILhücreleri diye adlandırıhyor ve bu hücreler ılk kez 1980 yılında kanserli farelerde keşfedıldi ve yetiştırildi. Bu arada da lnterleukın2 ile ışlenen TILhücrelerin kanser tedavisıne, aktıve edılmiş katil hücrelerden daha uygun olduklan ortaya çıktı. Amerika'da tedavi gören 20 hastada kanser başka organlara sıçramıştı. Tedavi çok aşamalıydı. Once bütün hastalardan tümörlü doku alındı. Bu dokudan lenf enzimleri tecM M urtdışında bir bilim kurumunda bulunmak, bilimsel tartışmalara, çalıştnalara katılmak, oradaki yaşamı gözlemlemek, bir bilim adamı için aslında "zorunlu bir hak" olmalıdır. Araştırmaanın yabancı bilim kurumlarından edineceği bilgi, deneyim ve izlenimlerin.çaltşmalarına büyük katkısı olacağtnı söylemek bile gereksiz. Ancak bu olanaklar, ne yazık ki bütün üniversite görevlileri için söz konusu olamıyor. Gene de, her yıl yüzlerce profesörümüz, doçentimiz, araştırma görevlimiz, hatta öğrencimiz, dışardaki bilim kuruluşlarının en azından "havasını kokluyor", kongrelere katılıyor ve zenginleşmiş olarak yurda dönüyor. Merak ediyoruz, acaba, dışarıya giden öğretim üyelerinin, araştırmacıların yüzde kaçı deneyim ve izlenimlerini, kurum içi toplantılar, yayınlar veya iletişim organları aracılığıyla meslektaşlarına, öğrencilerine ve daha geniş ilgili kesime aktarmak fırsatını buluyor? Boğaziçi Üniversitesi'nden okurumuz Deniz Kutlu, dergimizde yayımlanan Dr. Nadir Paksoy'un "Nambas Kabilelerinde Tıbbi Antropolojik Gözlemler" yazısına çok sevindiğini belirtiyor. Mektubunda "Uzak diyarlardan, yerlerden esintiler, bilgiler, belgeler getiren, yalnızca yabancı araştırmacılar değilmiş demek ki" diyor ve böyle yazılara daha fazla yer vermemizi isliyor. Buradan, araştırmacılara, öğretim görevlilerine sesleniyoruv Dergimiz sayfalan, dış ülkelerdeki bilim ve araştırma kurumlarından, toplantılarından ileteceğiniz mesajlara açıktır. Bu sayımız "ışık" ağırlıklı. Güneş ışığının yaşamımız üzerindeki etkilerini inceleyen yazımız umarız ilginizi çekecektir. Gene görsellik açısından "ışığın bir oyunu" sayabileceğimiz televizyon cihazınızın yarın alacağı yeni biçimi ve size sunacağı yeni olanakları merak etmez misiniz? Işık deyince aklımıza güneş gelir. Evrende milyonlarca başka güneş daha var. Küçük bir teleskop, hatta dürbünle bile bu "yabancı güneşleri" izlemenin keyfini yaşamak istemez misiniz? Sayfalarımızm azlığmdan sık sık şikâyet eden fhaklı olarak) okurlarımızın 24 sayfalık dergimizden memnun kalacağmı umuyoruz. Bu arada, Bilim Teknik'le ilk kez tanışan yeni okurlarımıza da "Aramtza h oşgeldin iz'' diyoruz. Gelecek cumartesi buluşmak umuduyla, sağlıklı bir hafta dileklerimizle... Y O K U R D A N BİZE meydanlannda Naziler tarafından yapıldığında da çirkindi; Pekin'de, hem de Kültür Devrimi adına yapıldığında da utanç verici idi; Abu Dabi de/egesı Istanbul'da yaptığında da ayıpti; Paraseküs, Bale Üniversitesi'nde yaptığında da iğrençti! Bunlann tümü, yazı sahibinin ifadesi ile "belirli bir görüşle" bu çirkinlikleri yarattılar. Bilimsel düşüncenin gelişimi, bilgi birikimlerinin tuğlalan üzerine kuruludur. Bilimde yeni bulgular ve çözümlemeler, sizden öncekilerin bilimi getirdiği aşama, düzey sayesinde aerçekleşir ve sizden önce katkıda bulunan insanları küçük görüp aşağılamayı da hiç gerektirmez. Kitap yakanların temelde birbirlerinaen herhangi bir farkı yokturl L.Tufan ERDOĞAN ANKARA Cumhurlyat Bilim Teknik • Sahibi Cumhu riyet Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına Nadlr Nadl • Genel Yayın Müdürü: Hasan Camal • Müessese Müdürü: Emlne Uşaklıgil • Yazı Işleri Müdürü: Okay Oönensln • Yayın Yönetmeni: Orhan BurMİı • Grafik Yönetmen: Tül«s Hasdemlr • Derslerime yardımcı oluyor? Gazetenizin Bilim Teknik Ekini çok seviyorum. Bilim Dünyası ile bilmek istediğim konulan ranatlıkla öğrendim. Derslerim dolayısıyla fazla kifap, ansikiopedi okuyamıyorum. Ders/er dışındaki bilgiler, okulda öğrenmediğimiz ilginç bilimsel konulan derginiz sayesinde öğrendim. Kültür seviyemi yüksettiğine inanıyorum. Yararlı bir dergi, büyük küçük her yaştakilere seslenebilir. Bu yüzden teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Emeği qeçenlere de kolay gelsin. En iyi diıeklerimle. Aylin istanbulluoğlu Kadıköy İSTANBUL Prostat kanseri için ilaç İlaç ve Gıda Dairesi, ilerlemiş prostat kanserinden mustarip olan erkeklerın yaşama şansını arttıran bir ilacın kullanılmasına izin verdi. Flutamıde adı verilen ilacın, piyasada satılmakta olan Leuprolide adlı ilaç ile birlikte alındığında, prostat kanserine yakalanan erkeklerde yaşama şansını arttırdığı bildirıliyor Yeni ilaç, prostat ve çevre dokulardaki kanserli hücrelerin yayılmasını önlüyor. Bir doktor, "Flutamide, lyileşme sağlamıyor, ancak yapılan araştırmalar. kanserli hastaların ömrünü uzattığını gosteriyor" dedi ve ilacın denendiği 617 prostat hastasının ömürlerinin ortalama 35 ay uzadığının gözlendığinı kaydettı. Aynı doktor, prostat kanserinin, erken teşhis halinde tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu ve 40 yaşın üzerindeki erkeklerın, yılda bir kez muayeneden geçmelerinın prostat kanserinin ortaya çıkarılması açısından gerekli olduğunu belirtti. (AA) ABD "Kitap Yakmak" Üzerine 31 Arolık 1988 gün ve 96 nolu Bilim Teknik ekinizin, "Bilim Kültür" köşesinde "Arap Kitabı Neden Yakmıştı?" yozısında Abu Dabili bir kendini bilmezin yarattığı çirkinlikten ancak ve ancak kendisi sorumludur. Kitaplar her zaman "belli" görüşlerle yakılmıştır ve bunun her türlüsü, en azından, ufanç verici ve çağdışıdır. Bu eylem, Berlin
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle