24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

S A Ğ L I K nfarktus geçıren hastaların haftada ıkı ya da uç defa yağlı balık (uskumru) yemelerı halınde, ıkıncı bır bır krızde ölum tehlıkesının uçte bır oranında azaldığı öne suruldu 2000 kadar kışı uzerınde yapılan deneylerde, ıkı yıtfn sonunda, yağlı balık yıyen hastaların 94'u, farklı dıyetler uygulayan hastaların ıse 130'u yaşamlarını yıtırdı Anne FelıMy'e gore aradakı bu yuzde 29'luk net farkın "tesadufeh ya da şans eserı olması uzak bır ıhtımal " Gerçı daha öncekı araştırmalarda haftada bırkaç defa yağlı balık yemenın enfarktusten ölum tehhkesını azalttığı açıklanmıştı Ancak bu araştırma ılk kez, kalp krm geçırmış hastaların yıyeceklerınde yapılan kuçuk bır değışıklıkle yaşamlarını uzatabıleceklerını ortaya koyuyor Cardıff'dekı çalışma grubu, değışık gruplardan enfarktuslu hastalara, uç çeşıt beslenme rejımınden bırını ızjemelerını önerdıler 1. Yağ mıktarını azaltmalarını, özellıkle doyurulmuş yağları yemekten kaçınmalarını, 2. Daha fazla lıflı hububat yemelerını, 3 Haftada en az ıkı kez olmak uzere 200 ıle 400 gramlık porsıyonlarla, uskumru, rınga, çıroz, sardalye, som balığı veya alabalık gıbı yağlı bahklardan yemelerını salık verdıler Gerçekte Ingılızler en çok morına, pısı balığı ve mezgıt gıbı beyaz etlı balıkları tuketırler Araştırmanın surdurulduğu ıkı yılın sonunda yağlı balık yıyen hastalarda kalp krızınden ölum rıskının azald^ı ortaya çıktı Yağlı balıkların, vucudun özellıkle prostaglandınlen uretmek ıçın gereksedığı eıcosapentaenoıc asıtı (EPA) yuksek oranda ıhtıva ettıklerı bılınıyor Gunlük besınlerle alınan EPA, kanın pıhtılaşrnasını önleyen prostaglandınlerın artmasını sağlıyor Prostaglandınler aynı zamanda kalp kaslarının oksıjensız kaldığında duzensız kasılmalarına da engel olur Butun bunlar yağlı balığın, ıkıncı bır kalp krızını önlemese de enfarktusten ölum oranında duşuş meydana getırmesı konusunda bır açıklama getırebılır (y.z.) Yağlı balık ve kalp krizi E ISAAC ASIMOV Ilk katalizör Çeviru Murat Ann aşam nasıl başladı? Yale Unıversıtesı'nden Sidney Altman ve Colorado Unıversıtesı'nden Thomas R. Cech adlı ıkı araştırmacı bırbırınden bağımsız olarak, bu temel soru ustunde yenı bır göruş ılerı surdu Altman ve Cech, bu çalışmaları dolayısıyla 1989 Nobel Klmya ödülü'nu paylaştılar Yaşamın kökeni sorusu, biyokimyacılar arasında hep tartışma konusu olmuştur. Şimdi, kendilerine Nobel ödülü getiren araştırmalarıyla iki kimyacı, bu soruya yeni bir yanıt getiriyor. DNA bılgıyı RNA'ya aktardığı zaman, bılgı bırçok anlamsız sekans ıçerıyor (n'çın varolduklarını bılmıyoruz) ve bunlar RNA'dan kopuyorlar Thomas Cech, yalnızca proteınlerın katalizör oldukları bılındığınden berı, anlamsız sekansların bazı proteınlerın katalizör etkısıyle koptuğunu duşunüyor 1982'de, Cech, sekansı kopartan ozel katalizör ya da enzım proteını ızole etmeye çalıştı Ufak ufak, tum enzımler, RNA'nın anlamsızlığından anndığı karışımdan alındı Bu arada, arınma surdu Sonuçta, erıyıkte hıçbır şey kalmadı, fakat yıne de anlamsız sekans RNA'dan kopmuştu Tek sonuç, RNA'nın kendısının katalizör yeteneğınin olduğuydu Kendı kendını temızleyebılıyordu Yıne de bu yalnızca ılk adımdı Şımdıye kadar, RNA'nın kendı kendıne çalıştığı, fakat başka bır şey ustunde ışlev göstermedığı görulmuştu Fakat, 1983'te, Altman, "transferRNA" adlı bır başka tur RNA'nın anlamsız sekanstan arınması gerektığını ortaya çıkardı Bu temızlenme de proteınler tarafından deö.ıl, sıradan RNA tarafından yapılıyordu Çalışma o kadar tıtızce yapılmıştı kı bılımadamları tarafından hemen kabul edıldı Bunu ızleyen araştırmalar, RNA molekullerının çok çeşıtlı kımyasal değışımlerı katalıze edebıleceğını gosterdı ve bu tur molekuller bir tur enzim olarak gorulmeye başlandı RNA "rıbonukleık asıf'ın kısaltması olduğundan, katalizör RNA molekullerı "rıbozomlar" olarak adlandırıldı Cech ve Altman Nobel ödulu'nu paylaştılar Şımdı, yaşamın başlamasını DNAproteın ıkılısınden kaçınarak canlandırma olasılığı var Y Yaşamın kökeni konusunda bıyokımyacıların kafasını karıştıran başlıca sorun şu Tum yaşayan hucrelerde ıkı önemlı bıleşık dızısı var ilki, DNA (dezoksırıbonukleık asıt) adlı bır nukleık asit türö DNA, tum genetık bılgıyı depolar ve bu bılgıyı hucreden hucreye, anababadan çocuklara taşımak ıçın aynı kendısı gıbı çok sayıda molekul uretır DNA, çekırdek hucrede bulunur, fakat genetık bılgıyı RNA (rıbonukleık asıt) adlı bır dığer nukleık asıt turune aktarır RNA, çekırdek hucrenın dışına çıkabılır ve burada, çok sayıda proteın molekulunun uretımını yönetır Çok sayıdakı proteın molekullerının her bırının tek bır yuzeyı vardır ve bu yuzeyde, normalde çok yavaş olarak gerçekleşecek bazı kımyasal tepkımeler hızla meydana gelır Proteınler, "enzımler" ya da "katalızörler" gıbı davranırlar ve hucrelerın organızmaların yaşamın surmesı ıçın gereklı tum karmaşık değışımlerı gerçekleştırmelerını mumkun kılan kımyasal tepkımelerı hızlandırırlar ve kontrol ederler on gunlerde çok guncel olan sarılık hastalığının A ve B adlı ıkı farklı vırus neden oluyor Fakat bırçok hastada bu ıkı vırusun gorulmedığı durumlarla da karşılaşıhyor Bu yılın başlarında bılımadamları A ve B vıruslerınden kaynaklanmayan sarılığın gızemı ortaya çıkardılar Sarılığa yol açan uçüncu blr virus saptadılar ve bunu C olarak adlandırdılar Aralık ayının başında ıse araştırmacılar hepatit C ıçın ılk etkın tedavı yontemını bulduklarını duyurdular ABD'lı ıkı araştırmacı grubu, New England Journal of Medicine'de, ınterferonun, kronık hepatit hastaların yarısında karacığer hucrelerının tahrıp olmasını durdurduğunu açıkladı 207 hastaya interferon (genetık olarak ındırgenmış bakterıler tarafından yapay olarak uretılebılen doğal bır proteın) Hepatit C, ABD'de her yıl 150 bın kışıde görulüyor Vırüs, B tıpı gıbı cınsel ılışkıyle kan nakliyle ya da uyuşturucu kullananların kırlı şırıngaları kanalıyla bulaşıyor (Hepatit A ıse, yıyeceklerden bulaşıyor) Hepatit Cvırusu bulaşan kışılerde hıçbır belırlı görulmuyor, fakat hastalığı taşıyorlar Bunlardan yaklaşık yarısında karaciğer zarar göruyor Öte yandan doktorlar, A ve B vıruslerınden kaynaklanmayan sarılığın gızemının henuz çözulmemış olabıleceğı yolunda uyarıyorlar C tıpı vırus, bu vakaların çoğunda rol oynamış olabılır, fakat bır başka vırusun, yıne hepatıte yol açtığı yönündebulgularvar (m.a) S Hepatic C için interferon Kilit nokta Kilit nokta şu: DNA molekullerı, genetık bılgıyı çarpıcı bır etkınlıkle depolarlar, fakat katalizör olarak ışlev göremezler Proteın molekullerı, çarpıcı katalızördurler, fakat genetık bılgıyı depolayamazlar Yaşayan bır hucrenin, bu ıkısını bırlıkte yapabılme yeteneğı olmalıdır öyleyse, yaşam nasıl ba$ladı? Bazı DNA molekullerı, atomlar ıle molekuller arasındakı rastgele etkıleşım sonucu mu oluştular? Bu durumda, bu molekuller genetık bılgıyı depolayabıhrlerdı ve kendılerı gıbı başka molekuller uretebılırlerdı, fakat bu molekuller, kendı kendilerine hıçbır şey yapamazlardı Atomlar ıle molekuller arasındakı rastgele etkıleşım sonucu bazı proteın molekullerı mı oluştu? Bu durumda, bazı tepkımelerde katalizör ışlevı görebılırlerdı, fakat kendilerine benzeyen molekullerın uretımını kontrol edemezler ve ölurlerdı Pekı öyleyse, DNA molekullerı ve proteın molekullerı, rastgele etkılışım sonucu mu oluştu? Bu, belkı de rastlantıdan çokşey beklemek olacaktır Bılımadamları, DNA moleküllerıyle başlayıp onlardan nasıl protein gelıştırılebıleceğı ya da proteın moleküllerıyle başlayıp nasıl DNA molekullerı gelıştırılebıleceğı ustunde çalışmaktadırlar, fakat hıçbırı bu ıkı senaryodan bırinın gerçekleşmış olabıleceğını ortaya koyamadı Yine de mukemmel değiller * Yeryuzunun bır mılyar yaşında olduğu sıralarda, RNA molekullerının atom ve molekullerın rastgele etkıleşımı ıle oluştuklarını, gunışığı ya da volkanık hareketlerın enerjısı ıle yıkandığını varsayın RNA molekullerı, genetık bılgıyı depolayabılır ve kendısıne benzer molekuller uretebılırdı RNA molekullerı, çeşıtlı tepkımelerı de katalıze edebıhrdı, böylece bır tur ılkel "RNA yaşamı" oluşurdu Ylne de RNA molekullerı mukemmel değiller Kuçuk kımyasal değışımler bazı RNA molekullerını DNA molekullerıne dönuşturebılırlerdı Bunların katalizör etkılerı olmayacaktı, fakat genetık bılgıyı RNA'dan çok daha etkın bır bıçımde depolayabıleceklerdı RNA molekullerı, genetık bılgıyı depolayamayacaktı, fakat RNA'dan daha etkın katalızörler olan proteınlerı oluşturabılırdı Sonuç olarak, DNA ve proteinlerden yapılmış daha ılerı bır yaşam olusacaktı ve ılkel RNA yaşamını dışlayacaktı fakat tamamıyle değıl RNA molekullerl, hâlâ bugunkü hucrelerde bulunmaktadırlar ve yaşam ıçın çok önemlı olan ışlevlerını yerıne getırmeyı surdürmektedırler D
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle