18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 2 OCAK 2011 PAZAR [email protected] 10 PAZAR YAZILARI Ahmet Paşa tablosu hikâyesi İ sveç’in Landskrona kentinde 150 yıl sonra ortaya çıkan Şeker Ahmet Paşa’ya ait “İsveç Sonbaharı” adlı tablo, açık arttırma yoluyla 1 milyon 650 bin krona (yaklaşık 330 bin lira) satıldı. İsveç’teki sonbahar ve orman görüntülerini çağrıştırdığı için “İsveç Sonbaharı” olarak adlandırılan tablo, gerçek değeri bilinemediği için, açık arttırmaya 3 bin kron başlangıç fiyatıyla sunuldu. Tablo ile ilgili bilgilerin internetten yayımlanması üzerine, “İsveç Sonbaharı” bir anda alıcıların ilgi odağı haline geldi. İlk birkaç gün içinde yüzlerce kişi satışı düzenleyenlerle iletişim kurarak fiyat önerisinde bulundular. Açık arttırmanın yapıldığı gün, İstanbul’dan uçakla gelen ve adının açıklanmasını istemeyen bir koleksiyoncu 1 milyon 650 bin kron ödeyerek tabloyu satın aldı. Satışın yapıldığı Skåne Açık Arttırma Salonu sözcüsü Pia Stael von Holstein, “Resmi incelediğimizde orijinal ve son derece kaliteli olduğunu saptadık. Ancak gerçek değerini bilemediğimiz için fiyatlandırmada zorlandık” dedi. Tablonun açık arttırma salonuna gelinceye dek yaşadığı süreç ise bilinmiyor. İsveç’teki her yaşlının evinde, değeri saptanamayan üç beş tablo bulunuyor. Yaşlı, öldüğünde yakınları “yükte hafif, pahada ağır” eşyaları kendilerine ayırdıktan sonra, geriye kalanları satmak için bir eskici ile anlaşıyorlar. Evi temizleyip süpürmekten de sorumlu olan eskici, temizlik giderlerini fiyattan düştükten sonra kalan parayı mirasçılara ödüyor, evdeki eski eşyaları bir kamyona yükleyip götürüyor. Eşyalar, götürüldükleri MALMÖ depolarda, cinslerine ve kalitelerine göre gruplara ayrıldıktan sonra bitpazarlarında ALİ HAYDAR satışa sunuluyor. NERGİS Tablo, bu yoldan elde edilmiş olabileceği gibi, onu elinde bulunduran kişiler tarafından açık arttırmaya sunulmuş olabilir. Yetkililer, tabloyu alan ve satan kişilerin kimlikleri konusunda bilgi vermekten kaçınıyor. “İsveç Sonbaharı” adlı tablonun, Şeker Ahmet Paşa’nın Paris’te yaşadığı 1855 1871 yılları arasında yapıldığı sanılıyor. Şeker Ahmet Paşa (18411907), Sultan Abdülaziz tarafından Paris Güzel Sanatlar Okulu’na eğitim amacıyla gönderiliyor. 18551871 yılları arasında peyzaj ve natürmort türlerinde yapıtlar veren Şeker Ahmet Paşa’nın, İsveç doğasıyla örtüşen bu resmi nerede ve nasıl yaptığı bilinmiyor. Skåne Açık Arttırma Salonu yetkilisi Von Holstein, Helsinborg Postası gazetesine verdiği demeçte “Tablonun çerçevesi, İsveç’te yetişen ve Avrupa’da pek bulunmayan özel bir ağaçtan yapılmış. Resim, İsveç’teki sonbahar görüntüleriyle yakın benzerlikler taşıyor” dedi. Şeker Ahmet Paşa’nın, Paris’te yaşadığı yıllarda, bir ara Kuzey ülkelerine dek uzandığı ve bu resmi İsveç’te yaptığı sanılıyor. Şeker Ahmet Paşa tablosunun satış macerasını ballandıra ballandıra anlatan Von Holstein, “Nasıl, güzel bir alışveriş oldu mu” sorusuna ise “Güzel ne demek, şeker gibi bir alışveriş oldu” yanıtını verdi. Şeker Ahmet Paşa tablosu haberlerinin Landskrona ve Helsinborg Postası gazetelerinde yayımlanması üzerine, eski tablolar, hırsızların ilgi alanı haline geldi. Landskrona kentinde, müzeye dönüştürülen bir şatoya giren hırsızlar, her biri 10 milyon kron değerindeki iki tabloyu çaldı; ancak tabloları pazarlayamadan yakalandılar... [email protected] Bir Şeker Komşumuz Giyom Tell... Ş ükürler olsun, krizden çıkılıyor! Silah, mermi, bazuka satışlarındaki artış bizi rahatlattı... ABD’de silah satışları, 2009’a oranla geçen yıl yüzde 9.3 artış göstermiş; onda bire yakın. İşler açıldı! Oh, oh, Allah bereket versin! Obama yönetiminin silah satışlarını sınırlandıracağı haberi üzerine, bir daha tabanca tüfek satın alamayacağını düşünen Amerikalı silah mağazalarından ayağını çekmiyor. Bir alan, bir daha alıyor. Rakamlara bakılırsa geçen yıl 22 bin 676 tabanca, tüfek satıldı. Silah satın alanların birçoğunun evinde, arabasında, çiftliğinde, işyerinde zaten “aynalı martin” bulunuyor. Bazıları, belde çifte silahla dolaşmak için silahlanıyor; hani şarjör değiştirmeden sıkmak için... Öte yandan, Amerikalının silahı iyi bir yatırım aracı olarak gördüğü biliniyor. Amerikalı altın, dolar, hisse senedi gibi silahın da her zaman bir piyasası olduğuna, asla değer kaybetmeyeceğine inanıyor. Doğal olarak en çok silahın satın alındığı yer kovboycu Teksas eyaleti oldu. Teksas’ta geçen yıl yaklaşık 3 bin 921 silah satılırken kovboyları Florida takip etti. Obama’nın seçim vaadinin satışı artıran etkisi üzerine hemfikir olan silah tüccarlarının da, “İsa peygamber Obama’dan razı olsun, tuttuğu altın olsun, sayesinde satışlarımız son 3 yılın en yüksek noktasında” dediği öğrenildi. Biz bu rakamları ecel terleri dökerek okurken birden aklımıza takılmaz mı, peki yay ve ok satışları ne âlemde, diye... Ne alaka, demeyiniz; çok ve pek alaka! Ne kadar satıldığını bilmemekle beraber, öldürücü bir silah gibi geliştirilmiş, namlusu, dürbünü, tetiği olan yay silahları Amerika’da satılıyor. Crossbow olarak İngilizcesiyle bilgisayara giriniz, size 79 dolara, eve teslim, yay silahı satan firmaları görünüz. Crossbow silahı, okçuluk sporunda el, kol, pazu gücüyle gerilip çekilen, sonra hedefe bırakılan klasik yay gibi değildir; açıkçası bu bir silahtır. Ama ABD’de silahtan sayılmaz... Ver 79 doları, sen de al vatandaş! 250 metreye kadar öldürücüdür; geyik, tavşan ve domuz öldürür. Neden insanları öldürmesin? Biz şövalye zırhı mı giydik?! Ok yaydan çıkınca saniyede 360 metre hızla gider ki bu hızda taş atılsa öldürür. PURDUE Amerikan taşrasında hemen her evde bir tane Crossbow vardır; aman MAHMUT dikkat... Ben ŞENOL dikkatliyim, çünkü sokağımın karşı kaldırımındaki evin Vietnam gazisi olan ve askeri kıyafetlerini hâlâ üzerinden çıkartmamış bulunan komşum Alex, ok atıyor! Evet, garajının kapısını hemen her gün açıyor, içeriye, garaj derinliğine koyduğu bir nişan tahtasına hedef almak üzere geri geri gidiyor, geriliyor, asfalta kadar gelip kendi kaldırımında duruyor. Sonra bu tabanca misali ok atan silahı omzuna dayıyor, gezgözarpacık yapıyor, sallıyor oku; ben çalışma odamdan, jaluziyi aralayarak onu seyrediyorum. Alex’in okçu sadağında bir dolu oku var, onları atıyor, atıyor... Geçenlerde dayanamadım, bütün sevimliliğimi takınarak yanına gittim, o hedefi 12’lemişti. Konuştuk, meğer geyik avına gidermiş, bu yaptığı antrenman sayılıyormuş. Dişini fırçalıyor gibi basit ve sıradan bir şey olarak anlattı. Eve döndüm, 5 yaşındaki oğlum Ali Nâzım’a sıkı sıkı tembih ettim: “Sakın karşı kaldırımda oynamak yok, oradan geçmek yok...” N’olur, n’olmaz... 911 nolu polis telefonunu da açıp danışmadan duramadım. Polis dinledi, sonra sordu: “Komşunuz nereden ok atıyor, kaldırımın kendi tarafından mı, yolun ortasından mı, yoksa sizin kaldırımdan mı?” Olimpiyat mesafe hakemi değilim, nereden bileyim, jaluziyi kaldırdım baktım, Alex kendi kaldırımındaydı! “O zaman mesele yok!” dedi polis, “Herkes kendi bahçesinden içeriye evini hedef alarak ok da atar, kartopu da, biz buna karışamayız. Have a nice day!” Teşekkürler!.. Ali Nâzım paşama hemen talimatı yapıştırdım: Mahallemizin Giyom Tell’i civarında dolaşılmayacak! Eğer, “Başının üzerine bir elma koy” derse, asla gidilmeyecek. Bunda haksız sayılmam, ABD’de cinayet, kaza ve ihmal sonucu ok atılarak ölen, öldürülenlerin, yaralananların sayısı sadece 2009 yılında 167’ye ulaşmıştı. Kısa süre evvel, Kanada’nın Toronto kenti kütüphanesinde kitabını okumakta olan bir mağdur dışarıdan atılan bir okla hayatını yitirmişti. Şimdi, West Lafayette kentindeki sokağımızın 3119 numaralı evinde yaşayan okçu Giyom Tell’e pür dikkat kesilmenin sırasıdır... [email protected] Tartışılan büyükelçi geri mi çekilecek? gazetecilerin de katıldığı bir davet vermişti. iyana Büyükelçisi Kadri Ecvet V YANA Tezcan’ın Avusturya’nın önde gelen Türk basınının olay sonrasında yapmış olduğu gazetelerinden Die Presse’ye vermiş olduğu habere göre Türkiye’den gelen Yozgatlı söyleşisinin bir de öncesi var. İşte bu önce hemşerilerinden de güç almış alan AYFED Avusturya basını tarafından birkaç ay Başkanı Feyzullah Andak, Cemil Çiçek’in de gecikmeyle de olsa bugünlerde gündeme yanında olduğu bir sırada Büyükelçi Tezcan’ı taşınmakta. Aslında Avusturya basınının yeni “Sen bir dakika buraya gelsene” diye keşfettiği konuyu, Avusturya’da yayın çağırmıştır. Avusturya’nın ciddi gazetelerinden KADİM ÜLKER hayatında bulunan Türkçe yerel gazeteler Die Presse bundan sonraki gelişmeyi tartışma daha önce bir skandal olarak yorumlamış ve olarak yorumlamaktadır. Bu yorumda gazete kamuoyuna haber olarak da duyurmuşlardı. Neydi 24 Aralık 2010 tarihli sayısında “Tezcan’ın günlerinin Avusturya basınının aylar sonra gündeme taşıdığı bu Viyana’da yazdan bu yana sayılı” olduğunu da belirtti. konu? Merkezi Viyana’da bulunan, Avusturya Die Presse’nin kendisiyle yaptığı söyleşiden beri tartışma Yozgatlılar Federasyonu (AYFED) adlı bir dernek ve Büyükelçi Tezcan’a olan tepki hâlâ devam etmekte. etkinlik düzenlemiş, başta AKP’li olmak üzere Sadece Yeşiller tepki göstermezken, aşırı sağcı Türkiye’den Yozgat kökenli siyasetçiler davet politikacılar konuyu Avusturya Parlamentosu’na da edilmişlerdi. Davetliler arasında Devlet Bakanı ve taşıdılar. Bazı gazeteciler köşelerinde “Tezcan bugün de Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek de bulunmaktaydı. görevindeydi” diye gün saymaya başladılar. Avusturya Cemil Çiçek ile birlikte bazı milletvekilleri ve belediye toplumu Türk, Müslüman, göçmen, işsizlik, eğitim gibi başkanları Viyana’ya gelmiş, AYFED’in düzenlemiş konular tartışıldığı ve konuşulduğunda Büyükelçi olduğu gecede boy göstermişlerdi. Tezcan’ı hatırlamakta ve onun hakkında basında Bu boy gösterme gecesi öncesi, büyükelçilik binasında makaleler yazılmakta. Büyükelçi Tezcan ile ilgili Viyana Büyükelçisi Tezcan, Türkiye’den gelen hatırlamalardan birisi de yukarıda belirtilen tartışma oldu. siyasetçilerin onuruna Viyana’da bazı derneklerin ve Tartışmayı sayfalarına taşıyan Die Presse ve Der Standard gazeteleri tartışmanın ayrıntısını okuyucularına duyurdular. Adı geçen tartışmada Büyükelçi Tezcan kendisini yanına çağıran dernek başkanını korumalarına vermiş olduğu emirle, Cemil Çiçek’in de yanında dışarı atmalarını istemiş. “Cemil Çiçek’in şaşkın bakışları” altında dışarı atılması istenilen dernek başkanı, “Bütün Yozgatlılar benimle gelsin çağrısında” bulunmuş. Cemil Çiçek, dernek başkanının çağrısına uymayıp demiryollarının kuruluş yılı olarak kabul arkasına takmışlardı. Şimdi Almanlar tarafları bir araya getirmiş, kendilerini barıştırmış ve edilir. Nürnberg’e gelip de ülkenin en Nürnberg’deki müzede tarihlerinin bu konu böylece tatlıya bağlanmış. Cemil Çiçek’in de büyük tren müzesini görmeden dönmek kara dönemini de sergiliyorlar. izlediği bu olaydan sonra Tezcan’ın “Avusturya’da olmaz. İlk tren seferini yapmış olan Tren müzesinin az ötesinde bir başka suyunun ısındığını” belirten gazete, “Recep Tayyip “Adler”, 1853 yapımı buharlı tarihi yapı var. Nazi suçlularının Erdoğan’ın güçlü bakanı Cemil Çiçek, Kadri Ecvet “Nordgau”, yaşamı bir peri masalını 1945/1946 yıllarında yargılandığı Tezcan’ın görevden alınmasını istemekteydi” andıran yakışıklı II. Ludwig’in özel mahkeme salonu burada. Göring, iddiasında bulundu. Gazete, ayrıca bir iddiada daha treninden vagonlar, şansölye Otto von Ribbentrop, Speer, Dönitz, Keitel, bulundu ki, o da deneyimli diplomatın artık diplomatlık Bismarck’ın kompartımanı, 1890 yapımı Streicher, Kaltenbrunner’in de görevini de yapmayacağı ve siyasete soyunacağıydı. buharlı aralarında olduğu Nazi kodamanlarından Ancak Die Presse, Tezcan’ın siyaset yerinin ise “Phoenix” on ikisi insanlığa karşı suç işlemiş NÜRNBERG kesinlikle “Cemil Çiçek’in partisi olan AKP” müzedeki en oldukları gerekçesiyle Nürnberg olmayacağı iddiasını da yazmayı ihmal etmedi. değerli ve eski Duruşmaları sonunda idama mahkum Tezcan’ın siyaset yapacağı yerin sosyal demokratlar araçlar. Müzeye edilmiştir. Nürnberg’de güzel şeyler de içinde olacağını savunan Die Presse, “zaten sosyal son yıllarda var. Örneğin, dünyanın en büyük demokratlar Büyükelçi Tezcan’ın Avusturya’yı eklenen bir oyuncak müzelerinden biri burada. Kent eleştirdiği her noktada kendisiyle hemfikirdir” dedi. bölümde devlet merkezindeki tarihi binanın katlarına Bu iddialar doğru çıkarsa, Avusturya ve Türk demiryollarının yayılmış kocaman salonlarda 1971 AHMET ARPAD makamları tarafından ciddiye alınmadıklarını sürekli Naziler yılından günümüze, en eskisi iki yüz dile getiren dernek başkanlarından birisinin gücünü döneminde yıllık tam 3bin 500 tarihi oyuncak görmüş olacağız. Zira Avusturya Yeşiller Partisi oynadığı trajik rol de sergileniyor. sergileniyor. Binanın depolarındaki dışında bütün partilerin ve toplumda etkisi güçlü olan Nasyonal sosyalistler sadece Alman sandıklarda duran 65 bin oyuncak da gazetelerin tepkilerine rağmen görevinde kalan Tezcan, kentlerinden değil, Yunanistan’dan günün birinde vitrinlerde yer almayı AYFED Başkanı’nın gücüyle Avusturya’dan geri Norveç’e, Fransa’dan Macaristan’a, işgal bekliyor. Alman oyuncak sanayisinin çekilmiş ve kendisi de dernek başkanı olarak ciddiye ettikleri bütün ülkelerden yüz binlerce merkezi olan Nürnberg’de her yıl şubat alınmış olacak. Ancak Avusturya’da yaşayan Türkler insanı “safkan” Alman olmadıkları için ayında beş gün süren bir “Oyuncak tarafından destek bulan Tezcan’ın ayağının kaymasına trenlere bindirip gaz odalarına Fuarı” açılıyor. Dünyanın bu en büyük sebep olanlar üyelerinden destek bulacaklar mı taşımışlardı. Savaşın kızıştığı yıllarda oyuncak fuarına sayısız ülkeden üç bine göreceğiz. Yoksa Tezcan gerçekten geri çekilecek de bile durmamıştı “ölüm trenleri”. Doğu yakın yapımcı katılıyor, çoğu yetişkin 80 büyükelçilik binasında yazın meydana gelmiş olan Avrupa’ya uzanan hatlar, asker ve silah bin oyuncak meraklısı da fuarın tartışma bahane mi ediliyor? trenleri ile dolu olduğu zaman ölüme salonlarını dolduruyor... götürülen insanları tıkıştırdıkları [email protected] vagonları normal yolcu trenlerinin www.ahmetarpad.de V Hitler’in kentinde oyuncak müzesi ok ilginç bir kent Nürnberg, görmeye değer. Ortaçağdan kalma duvarları, sayısız kuleleri, kiliseleri, tarihi sokaklarıyla her yıl milyonlarca turisti çekiyor. Nürnberg’de mutlaka görülmesi gereken çok şey var. Demiryolları müzesi, Nazi parti kongrelerinin yapıldığı dev binalar, alanlar, savaş sonrası Hitler yandaşlarının yargılandığı mahkeme salonu ve dünyanın en büyük oyuncak müzesi... Nasyonal sosyalistlerin Almanya’da ilk adımlarını attığı 1920’li yıllarda Münih’in yanı sıra kuzeyindeki Nürnberg de önemli bir “buluşma” kentidir. Aşırı sağcılar burada “Almanların Günü”nü kutlarken Hitler’in NSDAP’si de önemli parti toplantılarını Nürnberg’de düzenler. Ülke yönetimini 1933’te ele geçirmelerinin ardından da bütün büyük parti kongreleri burada yapılır. Bir hafta süren toplantılara tüm Almanya’dan bir milyon insan katılır! Hitler, hemen arkasında yandaşları, sağ kolu havada büyük tribünden dev alandaki sonu gelmeyen geçit törenlerini izler... 1935 yılında bu kentte onayladıkları “Nürnberg yasaları” ile Yahudi soykırımı yolunda en önemli adımı atarlar. Almanya’da ilk tren yolculuğu bundan 175 yıl önce Nürnberg ile Fürth kenti arasında yapılır. 7 Aralık 1835 Alman Ç C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle