19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 29 AĞUSTOS 2010 PAZAR 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Demokraside Halkı Aptal Saymak Mubahtır Sevgili, 27 Ağustos Cuma günü Ahmet Tan’ın Görüş köşesini okuduğum zaman, Cumhuriyet gazetesine ucundan bucağından bulaşmış bu aydınlanmacıların asla adam olmayacaklarına iyice kanaat getirdim. Söz konusu yazısında Ahmet Tan, anayasanın değiştirilemez, hatta değiştirilmesi teklif dahi edilemez dört maddesine ek olarak şu beşinci maddenin konmasını öneriyordu: “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları aptal yerine konamaz” Aklın üstünlüğüne iman etmiş tipik bir “aydınlanmacı” tavrı!.. Benzeri bir davranış biçimini yıllar önce de Deniz Som’da görmüştüm. Deniz Som da bir Uğur Mumcu’yu anma etkinliğinde, Köy Enstitülerini kapatanları telin ettiğini söylediğinde, dayanamayıp şöyle müdahale etmek zorunluğunu duydum: - Hiç de demokratik bir tavır değil. Unutmayalım ki, halkımız Köy Enstitülerini açanları değil, kapatanları oylarıyla destekledi, tercihini onlardan yana kullandı. Deniz Som da bu tavrıyla halkın tercihine karşı çıkıyor. Ahmet Tan’ın aydınlanmacı Jakoben önerisi gerçekleşmiş olsaydı, Deniz Som, bu antidemokratik tavrını o değiştirilmesi dahi önerilemez, anayasa maddesine dayandırabilirdi pekâlâ. Tabii ki, bu tavır antidemokratiktir. Çünkü demokrasilerde aptal olmak özgürlüğü de vardır. Tabii demokrasilerde özgürlük “aptal”ın tekelinde olamayacağına göre, aptal olmak ya da kalmak kadar karşındakini aptal yerine koymak, ona aptal muamelesi yapmak özgürlüğü de vardır. Kişioğlu, demokraside, kendi yazgısını saptamada özgürdür. İstediğini seçebilir. İsterse aklı, isterse güzelliği, isterse aptallığı. Öyküyü bilirsin. Adama sormuşlar: - Güzel mi olmak istersin, yoksa aptal mı? Biraz düşünüp hemen yanıtını yapıştırmış: - Güzellik geçicidir. Şimdi bu adamın karşısında bir Jakoben olsa, ona rağmen, güya onun için, onu aptallığı seçmemeye zorlar. Bu tiranlıktır, tıpkı Ahmet Tan’ın anayasa değişikliği önerisi gibi... Oysa demokrasi halkın özgür iradesine saygıyı öngörür. O özgür irade neyi seçerse, o saygıdeğerdir. Anayasalar, toplumları, iktidarların yetkilerine karşı koruyan metinlerdir. Şimdi, bir anayasaya “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı aptal yerine konamaz” diye bir hüküm koymaya kalkmak, o Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının kendilerini aptal yerine koymaya teşebbüs edebilecek bir iktidarı oylarıyla işbaşına getirmesi olasılığının varlığını kabul etmek demektir. Başlı başına bu olgu bile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını kendini aptal yerine koymaya teşebbüs edeni seçecek kadar aptal olduğunu varsaymak değil midir? Birinin aptal olduğuna karar verebilmek için, her şeyden önce, neyin aptallık, neyin akıllılık olduğunu saptamak gerekir. Peki, neyin aptalca, neyin akıllıca olduğuna kim karar verecek demokrasilerde? Milli irade değil mi? Birisi ya da birileri çıkıp, milli iradeyi kandırmaya kalksa, ona karşı en iyi yöntem milli iradeye güvenmek ve onun kanmayacağını, kandırılmayacağını sonuna kadar savunmak değil midir? Bir an için, bütün bu mülahazaları bir yana bırakalım ve birilerinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını aptal yerine koymaya kalkıştığını düşünelim. Peki, halk bundan hoşnutsa, kime ne demek, ne halt etmek düşer? Hangi küstah özgürlük düşmanı bu serbest pazarlık düzenine karşı, kendi buyurgan akılcılığıyla ahkâm kesmek hakkına sahiptir? Böyle bir davranış, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını kendisine karşı korumak gibi bir küstahlık değil midir? Vatandaş, ya aptal yerine konmak istemiyordur, tepkisini gösterir kendisini korur, ya da istiyordur, hoşnuttur, o zaman da kimseye söyleyecek bir şey kalmaz. Mutlu vatandaşı, aptal yerine konmasın diye mutsuz etmek hakkı olabilir mi, kimsenin? Unutmayalım, demokrasilerde, mutsuz bir Sokrat, mutlu bir şapşaldan evla değildir. Demokrasilerde, şapşal da Sokrat kadar hak sahibi ve özgürdür, hatta hele çoğunlukta ise daha da makbuldür. [email protected] Muhalefet, maddenin kaldõrõlmasõyla 12 Eylül generallerinin yargõlanamayacağõnõ söylüyor ‘Geçici 15. madde aldatmaca’ALİCAN ULUDAĞ ANKARA - Muhafelet temsilci- leri, hükümetin 12 Eylül’le hesapla- şõlacağõ tezine delil olarak gösterdi- ği geçici 15. maddenin kaldõrõlmasõ- nõ “taktik ve aldatmaca” olarak ni- telendirdi. CHP milletvekili Şahin Mengü, “Suç olmadığına karar verilen eylemleri siz geriye doğru dönerek suç olarak değerlendire- mezsiniz” derken MHP Grup Baş- kanvekili Oktay Vural, “30 yıl ön- cenin hesabını göreceğine 27 Nisan ve 28 Şubat’ın hesabını sormalılar” değerlendirmesini yaptõ. Paketin 24. maddesi, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın geçici 15’inci maddesi yürürlükten kal- dırılmıştır” hükmünü düzenliyor. AKP, bu maddenin kaldõrõlmasõyla 12 Eylül darbecilerine yargõ yolunun açõ- lacağõnõ savunuyor. Buna karşõn, anayasa ve yasa hükümleri farklõ ko- nuşuyor. Muhalefet ise şu görüşleri paylaşõyor: Oktay Vural: 12 Eylül’ü ger- çekleştirenlerin yargõlanmasõnõn önü- nü açmayacağõ gözüküyor. Ama bunu taktik amaçlõ olarak kullanõ- yorlar. 30 yõl öncenin hesabõnõ gö- receğine 27 Nisan ve 28 Şubat’õn he- sabõnõ görmeliler. Kendisine yapõ- lanlarõn hesabõnõ göremeyip o dö- nemde herhangi bir mağduriyet ya- şamayanlar, başkalarõnõn mağduri- yetini istismar ediyor. Bu maddenin kaldõrõlmasõ aldat- macadõr. Bu amaçla kullanõlan bir malzemedir. 12 Eylül’ü yapanlarõn yargõlanmasõ söz konusu olmayaca- ğõ ifade ediliyor. Kaldõ ki yargõlama imkânõ getirelim diyenler bugün kendilerini yargõlayacak mahkeme- lere hâkim atõyorlar. Şahin Mengü: Geçici 15. madde- nin kaldõrõlmasõ, hiçbir şekilde 12 Ey- lül generallerini yargõlamaya yet- mez. Bu madde bir masuniyet mad- desidir. Ben nasõl milletvekilliğim sõ- rasõnda kürsüde söylediğim sözlerden mezara kadar sorumsuzsam 12 Ey- lül’ü yapanlar için de bu böyle. Ana- yasa koyucu verdiği tarihler arasõnda belli insanlarõn eylemlerinin suç ol- madõğõna karar vermiştir. Şimdi bu suç olmadõğõna karar ve- rilen eylemleri siz geriye doğru dö- nerek suç olarak değerlendiremezsi- niz. Bu hukukun evrensel kurallarõ- na aykõrõdõr. Geçici 15. maddenin kal- dõrõlmasõnõn sembolik bir değeri var- dõr. Yani böyle çirkin bir maddenin anayasa kuralõ olarak bulunmasõnõn yaratacağõ ahlaki sorun olarak ana- yasadan çõkarõlmasõ gerekir. Yoksa bu madde kaldõrõldõğõ zaman o kişilerin yargõlanmasõnõn önü açõlmaz. CHP milletvekili Mengü, “Suç olmadõğõna karar verilen eylemleri siz geriye doğru dönerek suç olarak değerlendiremezsiniz” derken MHP’li Vural, “27 Nisan ve 28 Şubat’õn hesabõnõ sormalõlar” değerlendirmesini yaptõ. ESKİŞEHİR / AN- KARA (Cumhuriyet) - “Haliçte Yaşayan Simonlar: Dün Dev- let Bugün Cemaat” adlõ kitabõyla tartõşma yaratan Hanefi Avcı dün imza gününde al- kõşlarla karşõlandõ. Av- cõ, Eskişehir’deki Adõmlar Kitapevi’nin düzenlediği imza gününe eşi Şenay Avcı ile birlikte katõldõ. Okuyucularõ kitab- evi kapõsõnda Avcõ’yõ alkõşlarla karşõladõ. Avcõ, en mutlu günü olduğunu belirterek, “Kitabı yazdı- ğımda bu kadar ilgi göreceğimi, zannetmiyor- dum. İlgi beni mutlu etti. Ben bu kitabı gerçek- ler anlaşılsın diye yazdım. Dileğim yetkili mer- cilerdekilerin sorunu çözmeleridir” dedi. Kitabõn yayõnevi Angora Yayõncõlõk’tan yapõlan açõklamada ise “Korsan kitap alanların içeriği de tamamen farklı olan bir kitabı aldıkları en- dişesini taşıyoruz” denildi. Avcõ’ya büyük ilgi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle