Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr
SAYFA CUMHURİYET 29 AĞUSTOS 2010 PAZAR
16 PAZAR KONUĞU
CMYB
C M Y B
Eski Anayasa Mahkemesi Genel Sekreteri Bülent Serim: Değişiklikler demokrasinin sonu olur
Tekkişiyönetiminegidiyoruz
Eski Anayasa Mahkemesi Genel Sekreteri Bü-
lent Serim bu haftaki konuğumuz. Konularõmõz
anayasa referandumunda evet çõkarsa yüksek yar-
gõnõn nasõl şekilleneceği ve gündeme bomba gibi
düşen yõllarõn istihbaratçõsõ Hanefi Avcı’nõn “Ha-
liç’te Yaşayan Simonlar” adlõ kitabõ... Serim
AKP ve Fethullah cemaatinin yüksek yargõyõ re-
ferandumdan sonra iyice denetim altõna alacağõ-
nõ, cemaat ve AKP karşõtlarõna artõk Türkiye’de
yaşam hakkõ tanõnmayacağõnõ söylüyor. Cemaat
ve AKP’nin iç ve dõş istihbaratõ da tam anlamõyla
kontrol altõna aldõğõna dikkat çeken Serim, “Ce-
maatin yargıyı ilk ele geçirme denemesi Şem-
dinli iddianamesidir,” diyor. Serim son olarak,
“Evet oyu çıkar da AKP bunun verdiği güçle
daha köklü bir anayasa değişikliği yaparsa ce-
maat ve AKP’ye bütün karşıt kesimlerin dün-
yası cehenneme çevrilecek,” diye ekliyor.
- Anayasa değişikliği referandumda kabul
edildiği takdirde Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu (HSYK) nasıl olacak da hükümetin vesa-
yeti altına girecek? Kurulda Adalet Bakanı ve
Müsteşarı üyeyken zaten HSYK bugün de hükü-
metin vesayeti altında değil mi?
B.S.- Şu andaki durumu itibarõyla HSYK hükü-
metin vesayeti altõnda gibi görünüyor ama tam
anlamõyla da öyle demek mümkün değil. Günde-
mi Adalet Bakanõ saptõyor ve gündem önüne gel-
meden HSYK bir şey yapamõyor. Tabii, son olay-
da yaşandõğõ gibi Adalet Bakanõ istemediği konu-
lar önüne geldiği zaman “Gündemi geri çektim.
Küstüm, oynamıyorum,” diyebiliyor ve kilitli-
yor. Hatta müsteşarõnõ da toplantõlara gönderme-
mek suretiyle toplantõlarõ da kilitleyebiliyor.
Ama öte yandan HSYK yedi kişiden oluşuyor.
Diğer beş üye yüksek yargõç. Bu yüksek yargõçlar
önlerine gelen olaylarda inisiyatif koyabiliyorlar.
Geçmiş olaylarda yaşadõğõmõz gibi bu inisiyatif
koyma bazen iktidarõn hiç hoşuna gitmeyecek dü-
zeyde oluyor. Nitekim bunun örneğini Erzincan
savcõsõ olayõnda yaşadõk. Biliyorsunuz, HSYK Er-
zincan olayõnda Erzurum özel yetkili savcõlarõnõ
görevden aldõ. Bu da iktidarõn çok canõnõ sõktõ. O
zaman da bunu çeşitli vesilelerle itiraf ettiler.
Anayasa değişikliği yapõldõktan sonra HSYK
şöyle şekillenecek: 22 asil üye ve 12 yedek üye-
den oluşacak. Bu 22 asil üyenin sadece 5’i yüksek
yargõç, üçü Yargõtay, ikisi Danõştay’dan olacak.
Bu beşe karşõlõk dört tane Cumhurbaşkanõ’na
doğrudan atama yetkisi verdiler. İki üye Adalet
Akademisi’nden gelecek. Geriye kalanlar birinci
sõnõf yargõç ve savcõlardan seçilecek.
- Peki, kurulda birinci sınıf yargıçların sayısı-
nın yüksek yargıçları geçmesi ne kadar doğru-
dur?
B.S.- Avrupa organlarõnõn da söylediği gibi bi-
rinci sõnõf yargõçlarõn sayõsõ hiçbir zaman yüksek
yargõçlarõn sayõsõnõ geçmemelidir. Hatta birinci sõ-
nõf yargõçlarõn sayõsõ yüksek yargõçlarõnkinden
düşük olmalõdõr.
Bunun da nedeni şu: Bu birinci sõnõf yargõçlar
son aşamaya gelmediler. Beklentileri var. Bu bek-
lentilerini karşõlamak için taviz verebilirler. Şu
anda dokunulmayan anayasanõn 140. maddesine
göre bütün yargõç ve savcõlar idari yönden Adalet
Bakanõ’na bağlõdõr. Dolayõsõyla da onlardan tam
anlamõyla bağõmsõz davranõş beklemek mümkün
değildir.
Yandaş yargı egemenliği
- İyi de bundan sonra ne olur?
B.S.- HSYK’nin görev ve yetkileri şöyle: Bü-
tün hâkim ve savcõlarõn görev yerlerini belirliyor.
Onlarõn terfileri HSYK’nin elinde. Onun ötesinde
Adalet Bakanõ istediği zaman mahkemelerin gö-
rev yerlerini belirliyor. Daha da önemlisi, Danõş-
tay ve Yargõtay üyelerini seçiyor.
Değişiklik kabul edilirse bütün bunlar yürütme-
nin yani hükümetin inisiyatifinde olacak. Böylece
de HSYK hükümet açõsõndan sorun olmaktan çõ-
kacak. Ama esas milli iradenin sahibi yönünden
de tam anlamõyla sorun haline gelecek. Çünkü ar-
tõk sadece özel yetkili mahkemeler değil tüm
mahkemeler o yandaş yargõç ve savcõlarla donatõ-
lacak. Ve bunlar AKP ve cemaate muhalif cephe-
nin cehennem azabõ çekmesine yol açacak, tõpkõ
bugün Silivri’de olduğu gibi...
- Yine bu değişiklik kabul edilirse çok demo-
kratik bir Anayasa Mahkemesi olacak, deniyor.
Siz buna ne diyorsunuz?
B.S.- Sayõn Abdüllatif Şener’in bir sözü var.
“Sayın Başbakan’ın söylediğiyle yaptığı ara-
sında çok fark vardır. Söylediklerine değil,
yaptıklarına bakmak gerekir,” diyor. Anayasa
Mahkamesi’nin çok demokratik hale geleceğini
söylemek için okuduğunuzdan hiçbir şey anlama-
manõz gerekiyor.
Anayasa değişikliğini okuduğum zaman şöyle
bir tablo görüyorum:
Anayasa Mahkemesi 17 üyeden oluşuyor. Bu-
nun üçünü TBMM, geri kalan 14 üyeyi cumhur-
başkanõ atõyor. Bu 14 içinde cumhurbaşkanõnõn
doğrudan atadõğõ dört üye de var. Onun dõşõndaki-
leri çeşitli kurumlar üçer üye seçip cumhurbaşka-
nõna gönderiyor. Cumhurbaşkanõ her kurumun üç
adayõndan sadece birini seçip atamayõ yapõyor.
İktidar, yani yürütme ve yasamanõn Anayasa
Mahkemesi’ne nasõl hâkim olacaklarõna bakmak
lazõm. TBMM’nin üç kontenjanõndan ikisini Sa-
yõştay Genel Kurulu, birini TBMM serbest avu-
katlar arasõndan seçecek. Sayõştay’õn 1985’ten be-
ri yaşadõğõ olaylarõ bizzat biliyorum. Oradan ay-
rõlmama sebep de o olaylardõr.
Turgut Özal dönemindeki seçimlerle zaten ce-
maatin Sayõştay’a yerleşmesi büyük ölçüde sağ-
landõ. Avukatlara gelelim. Onlarõ baro başkanlarõ
seçecek. TBMM’nin seçimi konusunda Avrupa
organlarõ, Parlamento yüksek yargõya üye seçme-
meli ama seçerse mutlaka uzlaşmayla ve üçte iki
çoğunlukla seçilmeli, der. Bizde ise bõrakõn üçte
ikiyi, kademeli seçim sistemi var. Üçüncü aşama-
da iktidar çoğunluğu seçimi sonlandõrmaya yetki-
li. Yani o üç kişiyi yasamadaki iktidar kendi oyla-
rõyla seçecek. Geri kalan beş üye üçü Yargõtay,
ikisi Danõştay’dan olmak üzere seçilecek. İki tane
de askeri yüksek yargõdan gelen var. Öbür yedi
kişinin üçü YÖK’ten, dördü ise cumhurbaşkanõ-
nõn doğrudan atadõğõ kişilerden oluşacak.
Yüce Divan işlevsizleşir
- Eh, bugünkü YÖK’ün ve Cumhurbaşka-
nı’nın özellikle rektör seçimlerindeki perfor-
mansları açık değil mi?
B.S.- O yedi üyenin kişilikleri bizim için sürp-
riz olmayacaktõr. Cumhurbaşkanõ da tõpkõ son
Anayasa Mahkemesi’ne üye seçerken zorlanma-
dõğõ gibi onlarõ da seçmekte zorlanmayacak.
Böylece Anayasa Mahkemesi’nde yedi yüksek
yargõca karşõlõk on üye yasama ve yürütmenin
egemenliğinde olacak. Evet oyu çõkarsa geçici
maddeyle bir ay içinde sonuç alõnacak.
- Bu ne gibi bir sonuç yaratır?
B.S.- Bunun sonucunu yorumlayabilmek için
Anayasa Mahkemesi’nin dört önemli işlevinden
söz etmek lazõm. Bunun birisi Anayasa Mahke-
mesi’nin anayasa koruma kurulu oluşudur. Yani
anayasal düzeni korur. Anayasal düzen de Ata-
türkçü Türkiye Cumhuriyeti düzenidir. Yeni olu-
şacak yapõsõyla bu düzeni Anayasa Mahkemesi
bundan sonra koruyamayacaktõr. Çünkü Anayasa
Mahkemesi AKP ve cemaat gibi düşünen üyelerin
eline geçecektir. Anayasa Mahkemesi siyasi parti-
leri kapatma yetkisine sahip. Mahkeme iki yõl ön-
ce AKP’yi laiklik karşõtõ eylemlerin odağõ olmasõ
nedeniyle mahkûm etmişti. Laiklik karşõtõ eylem-
lerin odağõ olan AKP bu eylemlerini sürdürüyor.
- Peki, bu durumda yeniden kapatma davası
açılabilir mi?
B.S.- Tahminime göre açõlabilir. İşte, şimdi bu
değişiklikle AKP bunun tedbirini alõyor. Bu deği-
şiklikle artõk Anayasa Mahkemesi yetkisi olsa bile
AKP’yi kapatmayacaktõr.
Mahkemenin üçüncü işlevi şu: Kendi-
sine verilen denetleme görevi nedeniyle
mahkeme anayasal kurallarõ resmen yo-
rumlamaya yetkili tek organdõr. Ama ar-
tõk Anayasa Mahkemesi eskisi gibi dü-
şünmekten vazgeçecek, bu üyeler saye-
sinde daha İslami bir yapõya dönüşmesi
için elinden gelen çabayõ gösterecektir.
Anayasa Mahkemesi’nin dördüncü işlevi
Yüce Divan görevidir. Yüce Divan yük-
sek düzeyli kamu görevlilerinin yanõ sõra
bakanlarõ ve başbakanlarõ da yargõlar.
Muhalefet liderleri meydanlarda AKP li-
derlerine, “Sizi bir gün Yüce Divan’a
göndereceğiz,” diye bağõrõyorlar ama
gün gelir de Yüce Divan’a giderse şimdi-
den tedbirini almak için AKP de bir yan-
dan kendi yargõcõnõ yaratõyor. Bu anayasa
değişikliğiyle Türkiye Cumhuriyeti elden
gidiyor, yargõ bağõmsõzlõğõ gidiyor. Evet
oylarõ büyük çoğunlukla çõkarsa Türki-
ye’nin başõna çorap örülür. Doğrusu o
günü hiç düşünemiyorum. Beni korkutu-
yor. Ama ne üniversitelerden ne barolar-
dan ses var. Oysa hepsinin ayağa kalk-
masõ lazõm.
- Neden korkuyorsunuz?
B.S.- Başbakan, “Bu anayasa deği-
şikliği kapıyı aralama başlangıcıdır.
2011’den sonra anayasada çok daha
köklü değişiklikler yapacağız. Başkan-
lık sistemine geçeceğiz,” dedi. Anayasa
değişikliği geçerse iktidar bundan aldõğõ
güçle daha önemli anayasa değişiklikleri-
ne gidecektir. Böylece ilk dört maddenin
değiştirilmesi gündeme gelecek. Yani
Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, demokra-
tik hukuk devleti niteliği daha İslami bir
yapõya kavuşturulmak için büyük ölçüde za-
yõflatõlacak. Anayasa Mahkemesi buna karşõ
çõkmayacak. Çünkü o zaman AKP ve ce-
maatin Anayasa Mahkemesi yürürlükte ola-
cak.
Zaten Başbakan, “Ben laikliği din ve vic-
dan özgürlüğü olarak alıyorum,” diyor.
Ama anayasa öyle demiyor. Anayasa, “Din
devlet işlerine karışmaz. Devlet, dinin
devlet işlerine karışmamasını denetler”
diyor. Bizdeki laiklik anlayõşõ budur.
Ayrõca bir değişiklikle de korkarõm fede-
rasyon sistemine geçilecek.
HanefiAvcõGülencemaatinineylemleriyleilgiligerçekleriyazõyor
- Kimi yazarlar Avcı’nın kitabı yazmadan
önce Başbakan’dan bilgiler aldığını ve
bunun da AKP- Cemaat koalisyonunun
çatlamaya başladığı anlamına geldiğini
savundu. Avcı bunu televizyonda yalanladı.
Siz bu konuda ne diyorsunuz?
B.S.- Geçen gün Cumhuriyet’te ABD özel
istihbarat kuruluşu Stratfor’un raporu
yayõmlandõ. O rapor okunduğu zaman
ABD’nin sanki bir dönem desteklediği
yandaşlarõnõn arkasõndan çekilmeye başladõğõ
mesajõ alõnõyor. Ama şu tespiti de yapmamõz
lazõm. Cemaat Erbakan’a ve partisine
vermediği desteği AKP’ye ve Erdoğan’a
verdi. Bana göre bunun iki nedeni var. Bir kere
cemaat Türkiye’yi yönetmeye soyunmuş.
Bunca hazõrlõk döneminden sonra Türkiye
yönetimine egemen olalõm diyor. O zamanõn
geldiğini, AKP’nin güçlü bir kadroyla iktidarõ
ele geçireceğini anladõ ve onu destekledi. Ama
bir durumu daha tespit etmek lazõm. Cemaat
kadrolarõ zaten 1950’den beri devlete
yerleşmişti. AKP’nin kullanacağõ böyle bir
güç zaten olduğu için bunu AKP’ye sunmak
istedi.
İkinci neden ABD’nin tutumuydu. ABD,
1990’lardan beri Türkiye için İslami bir yapõ
istiyordu. Bunun için en uygun kitle olarak da
AKP ve Erdoğan’õ seçti. Sanõyorum bunun da
cemaat üzerinde büyük etkisi oldu.
Hanefi Avcõ kitabõnda şu çarpõcõ sözleri
kullanõyor: “Tüm kamu kurum ve
kuruluşları, özellikle özel yetkili
mahkemelerdeki yargıç ve savcılar, emniyet
teşkilatının kilit noktaları cemaatin eline
geçmiştir.”
- Cemaatin eline geçmiş özel yetkili
mahkemeler başta Ergenekon olmak üzere
bu kadar önemli davaları üstlenmişken
burası nasıl hukuk devleti sayılabiliyor?
B.S.- Türkiye’de zaten hukukun
üstünlüğünden söz edemeyiz. Hukukun
üstünlüğünün, hukuk devletinin kaybolduğu
yerde demokrasi de kaybolur. Çağdaş
demokrasilerde hukukun üstünlüğü ve erkler
ayrõlõğõ ilkeleri değişmez prensiplerdir. Bunlar
olmadan demokrasiden söz edilmesi mümkün
değildir.
Hanefi Avcõ’nõn çok önemli bir sözü daha
var: “Özel yetkili mahkemelerdeki yargıç ve
savcılar emsalleriyle değiştirilmediği sürece
cemaat karşıtlarının özgürlüğü ve yaşam
hakları olamaz,” diyor. Ben cemaatin yanõna
AKP’yi de koyuyorum. Bu, özel yetkili
mahkemelerdeki yargõçlarõn önyargõlõ
olduklarõnõ gösterir. Yani, o mahkemelerden
çõkacak kararlarõn belli olduğunu, buna
siyasetin karar verdiğini gösterir.
Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan
başõndan beri, “Gelin, duruşmaları izleyin.
Burada oynanan hukuk, yargı oyununu
görün,” diye çõrpõnõyorlar. Orada gerçekten
bir oyun oynanõyor.
- Sizce cemaatin yargı ve polisi ilk ele
geçirme denemesi ne zaman oldu?
B.S.- İlk deneme Şemdinli’dir. Şemdinli
iddianamesinin Ankara’da yazõldõğõ haberleri
çõktõ. O iddianame sonuca ulaşmadõ ama orada
iki noktada AKP iktidarõ kendine ders çõkardõ.
Birincisi Terörle Mücadele Yüksek Kurulu
kurarak MGK’nin görevlerini buna verdi.
Bunun kimse farkõna varmadõ. Ayrõca özel
yetkili mahkemeleri, gizli tanõklarõ ve ihbarcõ
vatandaşlarõ devreye soktu. Ondan sonra
Ergenekon davasõ patlak verdi. Tabii, bunun iç
ve dõş dinamikleri vardõr. Kasõm 2007’de o
zamanki ABD Başkanõ Bush ve Erdoğan
Washington’da görüştü.
AİHMyolukapanõr
- Bu değişiklikte Anayasa Mahkemesi’ne bireysel
başvuru hakkının son derece demokratik olduğu
söyleniyor. İç hukuk mekanizmaları Anayasa
Mahkemesi’ne başvurmakla son bulduktan sonra
AİHM’ye başvurulabilecek. Ama bu değişiklik
yürürlüğe girdiği zaman Anayasa Mahkemesi’nin
önünde on binlerce dosya birikip davalar yıllara
yayılacağından AİHM’ye başvuru hakkının
kurnazlıkla önüne geçilmiş olunmuyor mu?
B.S.- Bunun amacõ AİHM’ye başvuruyu bloke
etmek ve geciktirmektir. İster adli, ister idari yargõda
olsun vatandaş kendi istediği sonucu alamayõnca
Anayasa Mahkemesi’ne başvuracak. Gerçi Anayasa
Mahkemesi’ne sadece insanõn temel hak ve
özgürlükleri kapsamõndaki suçlar nedeniyle
başvurulabilecek ama bunun ayõrdõnda olmayan
insanlarõn açtõğõ davalarõ ayõklamak bile Anayasa
Mahkemesi için büyük sorun olacak. Bütün bunlar
AİHM’nin önünü tõkayacak. Ayrõca Anayasa
Mahkemesi artõk iktidarõn Anayasa Mahkemesi
olacağõ için kasõtlõ olarak da bu gecikmelere
sebebiyet verilecek ki AİHM kimi davalarõ
çözemesin.
- Kimi davalardan neyi kastediyorsunuz?
B.S.- Çok önemli olan türban ve katsayõ, imam
hatip okullarõ meselesi. AİHM’nin bile reddettiği
davalarõ dolaylõ yoldan Anayasa Mahkemesi’ne
kabul ettirecekler.
- Demokrat Başbakanımız referandumda hayır
oyu verecek ya da tarafsız kalacaklar için, “Bitaraf
olan bertaraf olur,” dedi. Bunu nasıl karşıladınız?
B.S.- Bu tam faşizan bir yönetime yakõşan bir laf.
Bertaraf etmek de zaten yok etmek anlamõna
geliyor. Oysa anayasaya göre düşünce, kanaati
açõklamama özgürlüğü, kanaati açõklamaya zorlama
yasağõ var. Ama bütün bunlara rağmen Başbakan
evet demeyecekleri şimdiden uyarõyor.
- O zaman Başbakan anayasayı ihlal suçu mu
işliyor?
B.S.- Kesinlikle evet. Sanayi Bakanõ da, “Suskun
kalırsanız referandumdan sonra bana
geldiğinizde ben de size suskun kalırım,” dedi.
Çok demokratik bir sürü laf bulabilirsiniz.
P
O
R
T
R
E
BÜLENT SERİM
Sayõştay’da meslek mensubu olarak 1972’de
göreve başladõ. 18 yõl Sayõştay’õn çeşitli
kademelerinde çalõştõ. Mart 1990’da Anayasa
Mahkemesi raportörlüğüne atandõ. 1995’te
Anayasa Mahkemesi Genel Sekreteri oldu. Kasõm
1997’de Turizm Bakanlõğõ Müsteşar
Yardõmcõlõğõ’na atandõ. Kõsa bir süre müsteşarlõk
görevini yürüttü. Haziran 2000’de
Cumhuraşkanlõğõ İdari ve Mali İşler
Başkanlõğõ’na, Ocak 2001’de Cumhurbaşkanlõğõ
Genel Sekreter Yardõmcõlõğõ’na atandõ. Eylül
2007’de Cmhurbaşkanõ Ahmet Necdet Sezer’le
birlikte Köşk’ten ayrõldõ. Ağustos 2007’de atandõğõ
YÖK üyeliğinden Temmuz 2009’da, YÖK’ün
siyasal iktidarõn istekleri doğrultusunda işlevini
sürdürmesinden rahatsõz olduğu için istifa etti.
SÖYLEŞİ
LEYLA TAVŞANOĞLU
- TSK’yle ilgili kimi
belgelerin servis edilmesi
cemaatin işi mi?
B.S.- Cemaat bir şekilde ele
geçirdiği bu belgeleri
imamlarõna inceletti.
Cemaatin her kurumda
imamlarõ var. O kurumlarõ
onlar yönetiyor. Aynõ zamanda
imamlar yukarõyla da irtibat
kuruyor. Onlardan talimat
alõyor ve kendi kurumlarõna
iletiyorlar.
“O imamlar bu belgeleri
inceliyor. Cemaatin
oluşturduğu yargıç, savcı,
polis birlikte önce suçlu
tespit ediyor, sonra deliller
bulunuyor. Kişiler suçlanıp
içeriye alınıyor,” diyor. Oyun
böyle oynanõyor. Suçlama şu:
Hükümet ve TBMM’nin
çalõşmalarõnõ engellemek ya da
ortadan kaldõrmaya teşebbüs.
Bakõn, böyle bir teşebbüsle
suçlamak için icrai hareket
lazõm. Düşünme, konuşma
icrai harekete dönüşmezse o
zaman teşebbüsten söz
edemez, teşebbüs nedeniyle
kimseyi suçlayamazsõnõz.
Üstelik de ne idüğü belirsiz
ihbarlarla insanlar üç yõldõr
içeride tutuluyor.
Yargõtay Onursal Başkanõ
Sami Selçuk da, “Bu dava
A’dan Z’ye siyasallaşmıştır,”
dedi. Dava şöyle siyasallaşõr:
Hukukta delilden suçluya
gidilir. Burada önce suçlu
tespit ediliyor sonra delil
üretilmeye çalõşõlõyor.
Bu anayasa değişikliğiyle Türkiye Cumhuriyeti
elden gidiyor, yargõ bağõmsõzlõğõ gidiyor. Evet oylarõ
büyük çoğunlukla çõkarsa Türkiye’nin başõna çorap
örülür. Doğrusu o günü hiç düşünemiyorum. Beni
korkutuyor. Ama ne üniversitelerden ne barolardan
ses var. Oysa hepsinin ayağa kalkmasõ lazõm.
Cemaat Erbakan’a ve partisine vermediği desteği AKP’ye
ve Erdoğan’a verdi. Bana göre bunun iki nedeni var. Bir kere
cemaat Türkiye’yi yönetmeye soyunmuş. Bunca hazõrlõk
döneminden sonra Türkiye yönetimine egemen olalõm diyor.
O zamanõn geldiğini, AKP’nin güçlü bir kadroyla iktidarõ ele
geçireceğini anladõ ve onu destekledi.
DAVALARIN ARKASINDA ‘İMAMLAR’ VAR